Ana Sayfa Bilim Gündemi Kalıcı körlüğün tedavisi için yeni metot

Kalıcı körlüğün tedavisi için yeni metot

6245

Görme kaybı veya körlük, dünya üzerinde yaklaşık olarak 39 milyon insanı etkiliyor. Genetik, travma, görsel korteks bölgesinde felç, glokom, katarakt ve benzeri birçok faktörün körlüğe neden olduğu biliniyor. Konuya ilişkin çalışmalar, bazı körlüklerin geçici olduğunu ve tıbbi olarak tedavi edilebildiğini göstermektedir. Ancak temel soru tam da burada akıllara geliyor: Kalıcı körlüğe sahip olan biri için nasıl bir tedavi uygulanabilir?

İsviçre’de bulunan EFLP (Ecole Polytechnique Federale de Lausanne) ve İtalya’daki Scuola Superiore Sant’Anna’da çalışma yürüten biliminsanları, gözün işlevini yerine getirebilecek bir teknoloji geliştirdiklerini duyurdu. Bu çalışmaya göre, göz küresini ortadan kaldıran ve etraftan topladığı sinyalleri doğrudan beyne aktaran bu teknoloji, optik sinirin bir elektrot yoluyla uyarılması ile birlikte işliyor. EPFL’de çalışma yürüten biliminsanı Silvestro Micera, “Optik sinirin uyarılması ile, duyusal ve motor fonksiyonların düzenlenmesi için değerli bir çözüm sunulabileceğine inanıyoruz” açıklamalarında bulundu.

Optik sinir gözün iç kısmında bulunur, gözün dış görselinden görünmez.

Çalışmanın ortaya çıkışındaki temel fikir, ışık ile doğrudan temas etmeden göz küresi üzerindeki baskı ve görsel sistemin ışık dışında başka uyaranlarla uyarılmasıyla his üretimini sağlamak üzerine kuruluydu. Benzer bir şekilde görme kaybının tedavisinde sıklıkla başvurulan bir araç olan retinal implantlar, çeşitli nedenlerle işlevsel olamayabiliyor. Örneğin, dünya çapında yarım milyon insan genetik bir temeli olan Retinitis pigmentosa hastalığından muzdariptir. Bu hastalık, kişilerde görme kaybı gözlenmesine neden olur. Ancak klinik nedenlerden dolayı bu hastalığa sahip sınırlı sayıda kişi retina implantlarını kullanabilmektedir. Doğrudan görsel korteksi uyaran bir beyin implantı oluşturmak riskli bir çalışmadır. Ancak çalışmalarla ortaya konan yeni intranöral çözelti, optik sinir ve beyne giden diğer sinirlerin oluşturduğu yolu düzenleyerek implant kullanımında ortaya çıkan bazı durumların giderilmesinde etkilidir.

Optik sinir ve araştırmalar
Optik sinir üzerinde yapılan çalışmalar 90’lı yıllarda başladı ve o zamandan beri süren çalışmalar sonuçsuz kalmıştı. EPFL’de çalışma yürüten Diego Ghezzi, “Çalışmalar sırasında sinir elektrotları kullanıldı. Bu noktada temel sorun şuydu ki, elektrotların katı maddeler olması ve hareketlerinin sınırlılığı nedeniyle sinir liflerindeki elektriksel uyarılma dengesiz hale gelir” açıklamalarında bulundu. Çalışmaya göre, bu durumun aşılmasında intranöral elektrotlara başvurulabilir; bu elektrotlar, görsel bilginin sağlanması için cevap oluşturabilir. Bu elektrotların deneğe yerleştirilmesinin ardından hareket etme olasılığının da düşük olduğunu belirten biliminsanları, bu anlamda eski çalışmaların ötesine geçildiğini ifade ediyor.

Ghezzi, Micera ve çalışma arkadaşları, 12 elektrotlu bir dizi olan “OpticSELINE” sistemini tasarladı. Biliminsanları, bu elektrotların optik sinir içindeki çeşitli sinir liflerini uyarmada ne kadar etkili olduğunu anlamak için bir düzenek kurdular. Biliminsanları öncelikle OpticSELINE vasıtasıyla optik sinire elektrik akımı sağladılar ve beynin görsel korteks bölgesindeki aktivitesini ölçtüler, göze gelen sinyallerin belirli kodlara dönüştürmek için detaylı bir algoritma geliştirdiler. Böylelikle her uyarıcı elektronun spesifik ve benzersiz bir model oluşturduğunu gösterdiler. Ghezzi, “Şimdilik bu canlandırma ile teorik anlamda sonuç alındığını biliyoruz. Bu modellerin ince ayarlarının yapılması için gelecekte çeşitli klinik çalışmalar yapılarak hastalardan geri bildirim almalıyız” dedi.

Kaynak: https://www.sciencedaily.com/releases/2019/08/190819112732.htm

Önceki İçerikSera gazını saf sıvı yakıta dönüştüren reaktör
Sonraki İçerikAvcı-toplayıcılarda, çoban toplumlarda ve tarımcılarda cinsiyet rolleri nasıl biçimlenmiştir?
İstanbul Üniversitesi'nde Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünde okuyorum. Evrim, Populasyon Genetiği, Moleküler Ekoloji ve Entomoloji alanlarıyla ilgiliyim. Bu alanların yanı sıra müzik ve tiyatro ile de ilgileniyorum.