Dünya’nın ve üzerindeki yaşamın zaman içerisinde nasıl şekillendiğini ve hangi aşamalardan geçerek günümüze ulaştığını kavrayabilmek için Dünya’nın geçirdiği jeolojik devirlerin özelliklerini bilmemiz bize çok yardımcı olacaktır. Bu devirlerin başlangıç ve bitiş noktaları önemli jeolojik olaylara göre belirlenmiştir ve her devir canlılık açısından farklı özellikler içerir. İnsanoğlu ise milyarlarca yıl süren bu hikâyenin sadece son 6-7 milyon senesinde yer almıştır. Elinizdeki kitapta, bundan sonraki bölümlerde yer alan sorularda, yaşamın ortaya çıkışı ve canlılığın çeşitlenmesini ayrıntılı olarak ele alacağız; fakat bu soruda, canlılığın hikâyesini kavramamızda yardımcı olması bakımından, Dünya’nın oluşumdan itibaren geçen jeolojik devirleri, biyolojik evrimle paralel bir bütün olarak özet bir biçimde veriyoruz.
Jeolojik zamanları, temelde Kambriyen öncesi ve sonrası olarak ikiye ayırabiliriz. Kambriyen Devri’nin (545-495 myö) ayırıcı özelliği, daha önceki zamana göre canlı çeşitliliğinde yaşanan hızlı artıştır. Yaşam her yanı doldurmuş ve sayısız şekil ve türde canlı türemiştir. En azından elimize geçen fosil ve bilgi sayısı bu dönemde büyük bir artış göstermektedir.
Kambriyen Devri öncesi:
Hadean, Arkean, Proterozoyik
Kambriyen öncesinde Dünya yüzeyi soğumuş, atmosfer ve okyanuslar ortaya çıkmıştı. Yaşam günümüzden 3,5-3,8 milyar yıl önce ortaya çıkmış, bakteriler, ökaryotlar, çokhücreli canlılar türemişti. Bu dönem hakkında bilgilerimiz oldukça sınırlı. Özellikle ilk zamanlardan günümüze ulaşan kayaçların bulunmaması nedeniyle bildiklerimiz tartışmalı. Bilinen en eski kayaçlar 3,8-4 milyar yıl öncesine ait.
Kambriyen öncesi dönemi kendi içinde üç farklı zamana bölebiliriz:
1)Hadean Eonu (~4500-3800 myö): Bu dönem jeolojik bir devir olarak kabul edilmese de, Dünya tarihinin bütünlüğünün sağlanması açısından özelliklerini bilmeliyiz. Bu dönem, Dünya’nın ve Güneş Sistemi’nin oluşum aşamasında olduğu ve Dünya üzerinde yoğun meteor bombardımanının yaşandığı dönemdir. Ay’ı oluşturan dev çarpışma da bu dönemde meydana gelmiştir. Bu gibi dev çarpışmalar sayesinde Dünya ilk zamanlarda erimiş bir halde olsa da, sonraları yüzeyde kabuk tabakası, ilk kıtalar, atmosfer ve okyanuslar oluşmaya başlamıştır. (Şekil 1)

2)Arkean Eonu (~3800-2500 myö): Bu dönemin belirleyici özelliği, yaşamın ilk defa Arkean Eonu’nun başında ortaya çıkışıdır. Baskın olarak bulunan canlı grubu arkealardı ve okyanuslarda yaşıyorlardı. Atmosfer günümüz atmosferinden çok farklıydı. Büyük ihtimalle metan, amonyak ve diğer toksik gazlardan oluşan ve dışarıda yaşama izin vermeyecek indirgen bir atmosfer vardı. Fotosentez yapan siyanobakterilerin ortaya çıkışı ile birlikte okyanuslarda oksijen de yayılmaya başladı. (Şekil 2)

3)Proterozoyik Eonu (~2500-545 myö): Dünya ve yaşam için en heyecan verici gelişmelerin çoğu bu dönemde gerçekleşti. Atmosferde oksijen miktarının artışı ile birlikte arkealar azalarak oksijensiz bölgelere çekilirken bakteriler yayıldı. Devamında da ökaryotlar ve çokhücreliler ortaya çıktılar. Rodinia Süperkıtası oluştu. Dünya’nın gördüğü en büyük buzul çağları bu dönemde yaşandı ve yeryüzünün tamamı buzlarla kaplandı. Bu dönemde Ediacara Faunası olarak bilinen fauna, ilk yumuşak dokulu çokhücreli hayvanları barındırır. Bu zamanda ortaya çıkan hayvanlar bilinen canlılara benzemeyen garip şekillerdeki canlılardı. Canlı çeşitliliğinin hızla arttığı bir dönemdi. (Şekil 3)

Kambriyen Devri sonrası:
Fanerozoyik Eonu (545 myö-günümüz)
Bu dönem bizim bildiğimiz anlamda görünür yaşamın ortaya çıktığı zamandır. Kambriyen Devri’nde canlı çeşitliğindeki artışla başlar ve günümüze kadar ulaşabilen çok sayıda fosil örneği bırakır. Suda çeşitlenen yaşam zamanla karalara yayılmış ve her yeri kaplamıştır. Bu dönem dinozorlardan memelilere, ilkel bitkilerden devasa ormanlara ve günümüzün çiçekli bitkilerine kadar ortaya çıkan türlerle Dünya üzerindeki yaşamı temelden şekillendiren dönem olmuştur.
1)Paleozoyik Zaman (545-251,4 myö):
Paleozoyik Zaman’ın sınırlarını yaşam açısından çok önemli iki olay belirlemiştir. Çokhücreli hayvanların kısa süre içerisinde çeşitlendiği “Kambriyen Patlaması” ile başlar ve tarihte bilinen en büyük kitlesel yok oluş ile son bulur. Kambriyen Patlaması’nı 39. Soruda, kitlesel yok oluşları da 49. Soruda detaylı olarak inceleyeceğiz. (Şekil 4)

Zaman zaman buzul çağları yaşansa da genel olarak iklim ılıman ve nemlidir. Kambriyen Devri başında parçalanan süperkıta Rodinia küçük kıtalara ayrılmıştır. Bu kıtaların en büyüğü de Gondvana’dır. Paleozoyik Zaman’ın sonuna doğru ise kıtalar tekrar birleşerek süperkıta Pangea’yı oluşturacaktır.
Paleozoyik Zaman’ın ortalarına doğru denizlerde omurgalılar ve özellikle de balıklar yaygınlaşırken hayvanlar, mantarlar, bitkiler ve böcekler karaya yerleşmeye başladı.
Paleozoyik’in sonlarına doğru ise yeryüzü uçsuz bucaksız ormanlarla kaplandı. Bu ormanlarda böcekler, amfibiler (suda ve karada yaşayanlar) ve sürüngenler göze çarpan hayvanlardı. Zamanın sonlarında sürüngenler oldukça çeşitlendi ve memelilerin ve dinozorların ataları olan gruplar ortaya çıktı.
Paleozoyik’in son dönemi olan Permiyen sonunda gerçekleşen kitlesel yok oluş ile birlikte canlılarının büyük çoğunluğu ortadan kalktı. Ortaya çıkan biyolojik boşluğu ise devam eden zamanda özellikle dinozorlar dolduracaktır.
2)Mesozoyik Zaman (251,4 myö-65,5 myö):
Dinozorlar çağı olarak da adlandırabiliriz. Süperkıta Pangea, Mesozoyik Zaman’ın ilk döneminin sonuna kadar varlığını sürdürse de, daha sonra parçalanmaya başladı. Zamanın son dönemi olan Kretase’de Lavrasya ve Gondvana yeniden birbirinden ayrılır ve daha küçük parçalara bölünürler; kıtalar hemen hemen günümüzdeki biçimlerini almaya başlar. İklim sıcaktır, hatta kutuplarda dahi buzullaşma yoktur. Paleozoyik Zaman’ın sonunda başlayan kurak ve aşırı karasal iklim Mesozoyik Zaman’ın ilk döneminde (Triyas) devam eder. Jura’da (Jurasik Dönem) iklim yeniden nemli hale gelir ve kıtalar yeniden bitkilerle kaplanır. Bu nemli ve mevsimselliğin çok belirgin olmadığı yumuşak iklimsel eğilim, Kretase Devri boyunca devam edecektir.
Permiyen Devri sonunda meydana gelen kitlesel yok oluşta sağ kalmayı başaran deniz canlıları çeşitlenerek pek çok yeni grup ortaya çıkardı. Modern zamanların deniz omurgasız yaşamı Mesozoyik’te kurulmuştur.
İlk devir olan Triyas’ta sürüngenler ve memeli benzeri sürüngenler karasal ekosistemin baskın gruplarıydı. İlk gerçek memeliler Triyas’ın sonunda ortaya çıktı. Triyas’ın sonunda gerçekleşen yok oluşla, memeli benzeri sürüngenler de dahil, ilkel sürüngenlerin ve ikiyaşamlıların (amfibiler) çoğu yok oldu ve yeni dönemde dinozor ve yeni sürüngen gruplarının önü açılmış oldu. (Şekil 5)

Jura Devri’nde karasal ekosistemin baskın omurgalı grubu dinozorlar olurken, timsahlar, kaplumbağalar, kertenkeleler ve kurbağalar da yayıldı. Bazı sürüngen grupları sucul yaşama uyum sağlarken, bir kısmı ise uçma yeteneğini kazanarak krallıklarını gökyüzünde kurdular.
Açık tohumlu bitkiler, Mesozoyik’in baskın bitki grubudur. Erken Mesozoyik’te eğreltiler, sikatlar, ginkolar baskınken; modern açık tohumlular, örneğin kozalaklılar ilk kez günümüzdeki biçimleriyle erken Triyas’ta ortaya çıktı. Memeliler önemsiz bir grup olarak dinozorların hâkimiyeti altında yaşarken, kuşlar da ilk kez Jura Devri’nde ortaya çıktı.
Son devir olan Kretase sonunda dinozorlar pek çok canlı grubuyla birlikte ortadan kalktı. Bu yok oluşun yeryüzüne çarpan bir gökcismi nedeniyle olduğu yaygın olarak kabul gören fikir olsa da, tartışmalar devam etmektedir. Kretase/Tersiyer yok oluşu olarak bilinen bu olayla sürüngenlerin yüz milyonlarca yıl süren hâkimiyeti sona erdi ve memelilerin yaygınlaşmasını sağlayacak koşullar oluştu.
3)Kenozoyik Zaman (65,5 myö-günümüz):
Bu dönemin temel özellikleri, memelilerin baskın hale gelmesi, kıtaların günümüzdeki hallerini alması, geniş otlakların oluşması ve son zamanlarında da insanın ortaya çıkarak yayılmasıdır. Paleojen, Neojen ve Kuaterner olmak üzere üç devre ayrılır.
Bu zamanda kıtalar günümüzdeki konum ve biçimlerini yavaş yavaş alırken, iklim de gittikçe kuraklaşıp soğudu. Birçok buzul çağı yaşandı. Kurak ve soğuk iklim koşulları ormanların azalmasına yol açtı.
Omurgasızlar, balıklar ve sürüngenler dönemin başında modern biçimlerine ulaştı; ancak, memeliler, kuşlar, bir hücreliler ve çiçekli bitkiler dönem boyunca evrimleşip çeşitlenmeye devam etti.

Tek çenekli bitkiler bu zamanda ortaya çıkıp, ormanlardan boşalan alanlara yayılarak, ilk kez savan, yayla gibi otlak alanlarını oluşturarak memeli evriminin ana merkezleri oldu. Memeliler zamanın başında sıçan benzeri biçim ve boyutlardayken; hızla pek çok garip tarihöncesi dev hayvana ve günümüz biçimlerine evrimleştiler. (Şekil 6) Son olarak ise, kendi türümüz olan Homo sapiens son buzul çağının sona ermesiyle yaygınlaşıp, ekosistemin baskın canlısı oldu.
Kaynak: Deniz Şahin, 50 Soruda Yaşamın Tarihi, Bilim ve Gelecek Kitaplığı, Ekim 2011, 2. Baskı, s.121-126