Ana Sayfa 189. Sayı Niteliksiz bir Abdülhamid albümü: Hastaneler

Niteliksiz bir Abdülhamid albümü: Hastaneler

312

Fotoğraflarla Sultan II. Abdülhamid Dönemi Sağlık Müesseseleri: Hastaneler başlıklı kitap,(1) bir giriş yazısı (s. 13-25), 263 fotoğraf, 2 plan ve bir arşiv belgesinden oluşmaktadır. Üsküdar Belediyesi tarafından bastırılan albüm belediyenin web-sitesinden e-kitap olarak indirilebilmektedir. Fotoğraflar konularına göre 13 bölüme ayrılmıştır. Bölüm başlarında ayrıca bir sayfalık özet verilmiştir. Kitabın “Sultan II. Abdülhamid ve sağlık” başlıklı giriş bölümünün yazarı Prof.Dr. Cezmi Eraslan bir akademik tarihçidir. II. Abdülhamid’in Çanakkale Savunması (2014) adlı son kitabında Hamidiye İstihkamlarını yaptıran II. Abdülhamid’e Çanakkale savaşları içinde bir rol vermeyi amaçlamıştır. Yazar, Çanakkale ve Gelibolu’daki hastanelerinin fotoğraflarına yer verdiği bu kitabını kaynakları arasına almamış; girişin yazısının ana fikrine daha uygun düşen II. Abdülhamid ve İslam Birliği adlıyla yayımlanan doktora tezini kullanmıştır.

Yazara göre, “yurt gezilerine çıkmayan, Cuma selamlıkları haricinde ortalıkta görünmeyen II. Abdülhamid” (s. 21) bir yandan “vatandaşları her ihtiyaç hissettiğinde kendisinin devreye girebileceğini toplumun her ferdine hissetirecek bir çaba içinde olmuş”, bunun için “hayır işlerine ayrılan toplam bütçenin yaklaşık %48’ini dini müesseselere harcamış” (s. 17); diğer yandan İslam birliğini sağlamaya girişmiştir. Abdülhamid’in İslam birliğini gerçekleştirmesinin önündeki engeller: halktan kopuk bürokratlar, Müslümanların sömürge yönetimleri altına yaşamakta oluşu ve İran’ın Şiiliği yayma gayretleri, olarak gösterilmiştir (s. 14). Bu bağlamda tebaanın vatandaş ve fert değil, ‘abd-i memluk’ (kul köle) oluşu önemsenmemiştir, zira “Osmanlı’da tebaa yani vatandaş, Allah’ın yöneticilere emaneti, yani ‘Vediatullah’tır” (s. 15).

93 Harbinde röntgen incelemesi!
Giriş bölümünün bir eksiği albümün hazırlanış yöntemi hakkında hiçbir bilgi verilmemiş olmasıdır. Kaynakçada, “Kitapta yer alan fotoğraflar İstanbul Üniversitesi [Nadir Eserler Kütüphanesi] II. Abdülhamid Yıldız Sarayı Koleksiyonundan alınmıştır” notu vardır. Kitaba alınan fotoğrafların koleksiyon içindeki yer numaraları verilmemiştir. Daha önemlisi, orijinal fotoğrafların altyazılarının nasıl kullanıldığı açıklanmamıştır. Albümde bazı fotoğraflara ait altyazıların çevirisi (koyu harflerle) aynen verilirken, bir kısmı yakıştırılmış gibidir. Örneğin, “Mekteb-i Tıbbiye-i İdadi-i Şahane” (s. 30) altyazısı olan fotoğraf Haydarpaşa’daki Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane (Askeri Tıbbiye)’ye aittir ve orijinalinde “Tıbbiye-i İdadi” (tıp lisesi) gibi bir altyazısı olamaz. Benzer bir özensizlik: Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’nin Haydarpaşa’daki binası “7 Kasım 1903 tarihinde II. Abdülhamid’in doğum gününde açılmıştır” (s. 22). Başka yerde, “Çifteler Çiftlik-i Hümayunu Hastanesinin resmi açılışı, Sultan II. Abdülhamid’in doğum gününe denk getirilmiştir, Miladi 10 Ocak 1903” (s. 239).

Prof. Eraslan’ın sağlık tarihi konusunda herhangi bir çalışması olmadığı gibi, konulara yabancılığı yüzünden, tıp tarihçilerinin yayınlarından aktardığı bölümleri de yanlış yorumlamıştır. Örneğin, yazara göre “1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşında yaralanan askerlerin tedavisiyle meşgul olmak üzere askerlere yardım cemiyeti (daha sonra Kızılay cemiyeti) kurulmuştur… Yine bu savaş sırasında iki tıp öğrencisinin hazırladıkları röntgen düzeneği sayesinde vücuttaki kurşun ve şarapnel parçalarının yeri tespit edilebilmiştir.” (s. 19) Daha sonra Hilal-i Ahmer (Kızılay) adını alacak olan “Mecruhin ve Merza-yı Askeriyeye İmdad ve Muavenet Cemiyeti” 1868’de kurulmuştur. Röntgen ışınlarının keşfine ise daha 20 yıl vardır ! Sözü edilen röntgen incelemeleri 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878  Türk-Rus savaşlarında değil, 1897 Türk-Yunan savaşı sırasında yapılmıştır.

Giriş yazısında dikkati çeken diğer yanlışlar, yine yazar/editör ve katkıda bulunanların tıp bilgisinin yetersizliğini göstermektedir. Örneğin, “Akıl hastalarının zincire vurulması uygulaması [1894’te] terk edilerek günümüzde kullanılan gömlek giydirilmeye başlanmıştır” (s. 19). Deli gömleği günümüzde hastalara değil, toplumlara giydirilmektedir !

“Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane 1892 yılında Askeri Okullar Nazırlığı’na bağlanarak disiplin verilmeye çalışıldı” (s. 21). Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane Askeri Tıbbiyedir; 1839’da Mekteb-i Fünun-ı Tıbbiye-i Askeriye-i Şahane olarak kurulmuştur. Aynı biçimde, “1867 yılında Mekteb-i Tıbbiye içerisinde Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye yani sivil tıbbiye kurulmuştu” (s. 28). Sivil Tıbbiye, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane, yani Askeri Tıbbiye içinde kurulmuştur. “Manisa Hafsa Sultan Darüşşifası, 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar, hem bir hastane hem de doktor yetiştiren bir tıp fakültesi rolünü üstlenmiştir” (s. 252). Manisa Bimarhanesinin böyle bir işlevi olmamıştır.

“Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye’nin…11 Şubat 1895’de temeli atılırken Haydarpaşa Asker Hastanesi’nde inşa edilen modern ameliyathanenin açılışı da yapıldı” (s. 22). Haydarpaşa Asker Hastanesi’nde böyle bir ameliyathane açılmamıştır. Yeni ameliyathane Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane Hastanesi’ndedir. Haseki Nisa Hastanesindeki fotoğrafları çeken Operatör Nurettin Bey değil, Nikolaos Andriomenos’tur (s. 173, 174, 175). Dr. Ahmet Nurettin Bey ameliyatları yapan cerrahtır.

Da’ül-kelp ve Bakteriyoloji Ameliyathanesi 1887 açılan bir kurum olduğu halde, “II. Abdülhamid döneminde Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye (sivil tıbbiye) içinde 1888 yılında baytar sınıfı açılarak Pastör (Pasteur) usulü aşının öğretilmesi amaçlanmıştır” denilmiştir (s. 23). “Hamidiye Etfal Hastanesinde ilk stetoskopun… yapıldığı bilinmektedir” (s. 23). Türkiye’de ilk kez Hamidiye Etfal Hastanesi’nde stetoskop kullanıldığı bir başka efsanedir.

Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane Seririyat-ı Hariciye’sini tanıtmak için Dr. Topuzluoğlu Cemil Paşa tarafından Padişaha sunulmak üzere hazırlanan albüm konusunda bilgi verilmemiştir (s. 42). Bu albümün “Osmanlıca ve Türkçe transkripte edilmiş” (?) takdim yazısının tarihi belli değildir. Bölümün giriş yazısında “Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane binasına 75 metre mesafede bulunan ve buraya bir koridorla bağlanan” Hariciye pavyonundan söz edilmekte ise de, orijinal metinde bu yapının “Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane bina-yı alisinin karşısında… ve akdemce inşa olunan iki pavyon ve derdest-i inşa bulunan seririyat-ı hariciyeye bir koridor ile muttasıldı” yazılıdır. Cerrahi kliniği, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane binasına değil, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane hastanesine (günümüzde Haydarpaşa Numune Hastanesi) bitişiktir. Sözü edilen 75 metrelik koridor ise Üsküdar Belediyesi’nin projeye bir katkısı olmalıdır !

“Cemiyet-i Tıbbiye-i Şahane’yi [verem] konusunda çalışmaya yönlendiren II. Abdülhamid” (s. 24) döneminde bu hastalığın adı istatistiklerde bile geçmezdi. Resmi duyurulara göre İstanbul’da veremden ölen yoktur !

Dersaadet’de vefiyat

Temmuzun üçünde hitam bulan hafta zarfında Dersaadet’de ve bilad-ı selasede [İstanbul, Eyüp, Galata, Üsküdar] 220 vefat vuku bulmuşdur. Bunlardan biri kuşpalazı, üçü kızamıkdan, üçü çiçekden ve onüçü tifodan vefat etmişdir… Balada mezkur vefiyat meyanında sekiz kişi teneffüs boruları hastalıklarından fevt olmuşdur.
(Malumat, aded 2253, 24 Cemaziyülevveli 1321/5 Ağustos rumi 1319/18 Ağustos efrenci 1903, Salı, s. 3.)

1. Abdülhamid döneminde kurulan misyoner hastaneleri
Girişte, “Islahat Fermanından sonra ülke genelinde gayrimüslim müesseselerin büyük bir hızla çoğalması toplumda önemli ölçüde tepki doğurmuştu. Padişah’ın bu sahadaki eksikliği gidermeyi hedeflediği anlaşılmaktadır” (s. 16) denilmekte ise de, II. Abdülhamid döneminde yerli ve yabancı gayrimüslimlerin sağlık alanındaki varlığının genişlediği bilinmektedir.

Hamidiye Etfal Hastanesinde görevlendirilen “Alman Sör” denilen (doğru yazılışı ‘sœur de charité’) hastabakıcı hemşireler Schwesternschaft des Evangelischen Diakonievereins e.V. Berlin-Zehlendorf  kurumunun Protestan Evanjelist rahibeleridir (s. 107).

“Kudüs’te Yahudilerin Roçild hastanesi. Rothschild ailesi tarafında Ailesinin Kudüs’te Yahudiler için inşa ettirdiği hastane binası” (s. 273) Hôpital Israelite Mayer Rothschild adıyla 1888’de açılmıştır. Keza, “Kudüs’te taraf-ı saltanat-ı seniyyeden Saint Jean Cemiyeti’ne ihda buyurulan Göz Hastanesi” (s. 274) Sen Jean şövalyeleri (Katolik) tarikatı tarafından 1882 yılında açılmıştır.

“Ayntab’da Protestan Hastanesinin resmidir” (s. 243), açıklaması: “Antep’te Protestanlığı yaymaya çalışanlar tarafından 1847-1848 yılları arasında Protestan kilisesi ve şehrin yüksek tepelerinden birinde bir hastane kurulmuştur. Misyonerlerin halkı kendi dinlerine çekmek için en çok kullandıkları araçlar hastaneler ve sağlık kuruluşlarıydı.” Resimde gösterilen Azariah Smith Hastanesi Antep’te 1884 yılında açılmıştır.

Fotoğraflarla Sultan II. Abdülhamid Dönemi Sağlık Müesseseleri: Hastaneler adlı kitabın, özellikle yayımlanan fotoğraflar için verilen eksik ve yanlış bilgiler nedeniyle, orijinal fotoğrafların yer aldığı albümlerin kalitesinin bir hayli gerisinde kaldığını söyleyebiliriz.

Dipnot

1) Fotoğraflarla Sultan II. Abdülhamid Dönemi Sağlık Müesseseleri: Hastaneler, ed. Cezmi Eraslan, İstanbul, Üsküdar Belediyesi yay., 2018 (24×30 cm., ciltli, 320 s., kaynakça) ISBN 978-605-9719-27-8.

Önceki İçerikMustarip
Sonraki İçerikMatematikle barışan çocuklar