Bazen bir kitabın kapağı okuyucuda inanılmaz bir refleksle karşılığını bulur. Börklüce Mustafa isimli kitabın kapağını görünce böyle bir refleks gösterdim. Zira kapakta Alman asıllı bir yazarın ismi ve “1840” yılı vurgusu vardı. Kim di bu Leopold Schefer? 1840 yılında nasıl bir çalışma yapmış ve bu eseri nasıl yayımlamıştı?
Bu konuda türkçe yazında ilk karşıma çıkan şey ise kitabın çevirmenlerinden olan İlhami Yazgan’ın daha önce 2016 yılında İzmir‘de yayımlamış olduğu bir sunumdu. İlhami Yazgan’ın sunumunda Schefer ismi ayrıntılı bir biçimde yer almış. Yazgan henüz o sıralarda çevirisini yaptığı kitap üzerinde çalışıyormuş. Yazgan’ın aktarımına göre 1830 yılında Arapça ve Osmanlıca öğrenerek o yılın dört ayını İzmir, Çeşme, Karaburun üçgeninde geçirerek bir seyir ve bilgi gezisi gerçekleştiren Schefer, özellikle bu gezilerden oldukça etkilenmiş.
Kısa roman yazarı Schefer, 30 Temmuz 1784’de Almanya’nın Bad Muskau şehrinde doktor bir babanın oğlu olarak dünyaya gelmiş. Matematik ve Klasik Filoloji dersleri almış. Prusya eğitim reformunu hazırlayan Alman Teolog Friedrich Gedike’nin rehberliğinde lise eğitimi almış. Şiir ve kısa öyküler yazmakla birlikte besteci Pedagog Johann Samuel Petri’nin teşviği ile besteler yapmış. Almanya’nın Fransız egemenliği altına girmesi sonrasında Fransızlara karşı mücadele etmiş. Hatta dahası Napolyon’u öldürme planları yapan bir şövalye ruha da sahip olduğu söylenebilir. 1812-1816 yılları arasında kısa aralıklarla Londra, Viyana ve Dresden şehirlerine iş ve kültürel geziler gerçekleştiren Schefer, 1816’da “yaşam üniversitelerim“ dediği dünya başkentlerini ziyaret etmiş. Tıp ve yabancı dil eğitimi aldığı Viyana ilk durağı olmuş ve iki yıl Viyana’da yaşamış. Antonie Salieri gibi o dönemin önde gelen müzisyenleriyle tanışarak, müzik alanında kişisel gelişimine dönük çalışmalar yapmış.
İtalya, Yunanistan, Ege ve Akdeniz kıyılarında gezintiler yapmış olan Schefer, Sakız Adası ve Karaburun’da yaptığı geziler sonrasında tekrar İtalya’ya geri dönmüş. Daha sonra etkilendiği bu bölgeye ikinci ziyaretini gerçekleştirmiş. İzmir, Çeşme, Karaburun, Efes’de bulunmuş ve gerekli tarihsel okumaları ve araştırmaları yaptıktan sonra Dede Sultan için tasarladığı bu kısa romanı yazmaya başlamış. Latince, Fransızca, Yunanca, İngilizce, İtalyanca, Arapça ve Osmanlıca bilen Schefer, Börklüce Mustafa’nın hayatı ve mücadelesini anlatan romanı “Çarmıha Gerili ya da Güneşin Altında Bir Şey Yok” başlığı altında 1840 yılında Almanya’da yayımlamış. Eylül ayında İlhami Yazgan ve Ganime Gülmez tarafından dilimize kazandırılmış olan bu roman “Benim olan senindir” düşüncesiyle dünyanın dört bir yanında mücadele edenlere adanmış. Karaburun isyanını romanlaştırarak, ‘Böre’yi ölümsüzleştiren Schefer, romanda Şeyh Bedreddin’i öne çıkarmamış ve onu, büyük bilge, kanun yapıcı ve isyanın baş mimarı olarak betimlemeyi tercih etmiş.
Schefer romanında, Börklüce Mustafa, Bedreddin öğretisi ve mücadelesini farklı bir kurgu ile ele alarak olayları kahramanların arasında yaşarcasına anlatıyor. Özellikle üç farklı –hatta birbirine düşman- insanın gözünden olayların içine dahil olunması ise okuyucunun ilgisini çekecek bir giriş olarak tasarlanmış. Aynı zamanda gezilerinde kendisine aktarılan bilgiler ile kafasında canlanmış olanı farklı bir örgü ile okura ulaştırmayı da başarmış olan Schefer’in canlı anlatımlar eşliğinde belleğinde oluşan Bedrreddin ve destanını mesellerin ötesine taşıdığını da söyleyebiliriz. Bu anlamda okurun daha ilk anda kendisini bir tiyatro sahnesinin karşısında hissettiğini söyleyebiliriz. Schefer’in aynı zamanda lirik şiirler yazmasının bunda kuşkusuz bir payı da vardır.
Diyaloglar içerisinde yakalanan felsefi serimlemelerin ise aynı zamanda okuru düşünmeye sevk eden bir biçimde ele alındığını da ayrıca ifade etmek gerekir. Zira kitabın içine daldığımızda tanrı, insan, doğa, iyilik, kötülük, savaşlar, ırk ve yaşam gibi yoğun tartışmalar içeren kavramların, Sokrates’in diyaloglarına benzer bir titizlikle ele alındığına da tanık oluyoruz. Üstelik bir Alman yazarın, 19. yy. Başlarında bu toprakların halkçı öğretilerini sıralamış olması ve onun kalemi ile salt Karaburun ile yetinmeyip Anadolu-Mezopotamya topraklarının sayısız dizelerine, deyimlerine, tınılarına da rastlıyoruz. Dolayısıyla Schefer bir yandan tek bir olay örgüsüyle yetinmeyerek o dönemin/dönemlerin içinde barındırdığı diğer olaylara/toplumsal çelişkilere de dikkat çekiyor.
Edebiyatla buluşan doğru bir tarih anlatımının okurda bıraktığı etki paha biçilemez. Schefer kısacık anlatımıyla salt bir dönemin fotoğrafını çekmekten ziyade çalkantılı bir dönemin kenetlenmiş yüreklerini bugüne taşırken bir anlamda bu paha biçilemez hissiyatı da yaratıyor.
Güneşin Altında Çarmıha Gerilenler: Börklüce Mustafa
Leopold Schefer, Çev.İlhami Yazgan-Ganime Gülmez, Ceylan Yayınları, 2019, 148 s.