Dergimizi yakından takip eden okurlarımız anımsayacaktır: Haziran 2018 tarihli 172. sayımızda uzmanlara başvurarak “Aşı karşıtlarının iddiaları ve gerçekler” başlıklı bir kapak hazırlamıştık. Ocak 2019 tarihli 179. sayımızda da “Sağlıklı yaşam hastalığı” başlığıyla insan bedeninin nasıl metalaştırıldığı vurgulanmıştı. Kasım 2016 tarihli 153. sayımızda ise “Ağrının doğası” başlıklı kapak dosyasında yer alan Prof. Dr. Nurettin Abacıoğlu imzalı makalede küresel ilaç tekellerinin vurgunları ve tıp ve sağlık alanındaki kapitalist mekanizmalar işlenmişti. Eylül 2019 tarihli 187. sayımızda da yine uzmanların kaleminden gıda ve tarım tekellerinin yağmasına karşı “Agroekoloji, yeni köylülük ve gıda egemenliği” konusu ele alınmıştı.
Bu dosyaları şunun için vurguluyoruz: Bilim ve Gelecek, hem özellikle sağlık, ilaç ve gıda alanlarında küresel tekellerin sömürü ve talan mekanizmalarını ortaya çıkaran, hem de insanlığın bilgi birikimini reddeden “aşı karşıtlığı” gibi eğilimlere net tavır alan bir çizgiye sahiptir. Bir oraya bir buraya savrulmaktan kaçınmak isteniyorsa yapılması gereken de budur.
Aşı karşıtlığı yine gündemde. Hem de anti-kapitalizm, anti-tekel kisveleri altında. İki düzlem birbirine karıştırılmamalıdır. Toplumları binlerce yıl kırıp geçirmiş olan bulaşıcı hastalıkların nedenleri olarak mikropların keşfi ve tedavi için aşıların geliştirilmesi insanlığın en büyük zaferlerinden biridir. Dergimizde birkaç aydır “Mikrop Avcıları” başlığı altında bu kahraman biliminsanlarının öykülerini yansıtıyoruz, yansıtmaya devam da edeceğiz.
İlaç endüstrisindeki kapitalist mekanizmayı namuslu her biliminsanı ve aydın eleştirmelidir. Ama bunu aşılar konusunda (otizm imalarıyla) kuşku yaratmaya kadar götürürseniz anti kapitalizm değil, açıkça bilim ve toplum düşmanlığı yapmış olursunuz. Bulaşıcı hastalıklara karşı mücadele ve aşı kampanyaları bir halk sağlığı meselesidir ve bireysel değil toplumsal bir konudur. Hastalığı önleme odaklı halk sağlığı politikaları geliştiren ve bu açıdan küresel ilaç tekellerine büyük darbe de vuran toplumcu iktidarların (Genç Cumhuriyet dönemimiz de dahil) temel yönelimlerinden biridir aşı kampanyaları. Kısacası, aşılar konusunda kuşku uyandırmak toplumsal bir suçtur. Kimse anti-emperyalizm kisvesi altında insanları yanıltmasın. Bunu, ilaç kapitalizmini ve tekelleri eleştiren çok sayıda dosya yapmış bir ekip olarak söylüyoruz.
***
İşte elinizdeki sayının kapak dosyası, dolaysız bir biçimde kapitalizmi sorgulayan hacimli bir makaleden oluşuyor. Muğla Üniversitesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi Nebil Reyhani, Bill Gates’in twitter mesajıyla alevlenen kapitalist sistem tartışmasını Bilim ve Gelecek okurlarına kendi yorumlarıyla aktarıyor. Temel bir konuda çok önemli bir tartışmadır bu: Kapitalizm dünyayı daha iyi bir yer yaptı mı, yapıyor mu, yapabilir mi? Tartışmanın, istatistiki verilerin nasıl eğilip bükülebildiğini, gerçeğin nasıl tersyüz edilebildiğini gösteren yönü de ilginç. Elbette konunun, bu dosyada fazla işlenmeyen ama gelecek sayılarımızda işleyeceğimiz, son yüzyıllardaki bazı toplumsal iyileşmelerin (yaşam süresinin uzaması, bebek ölümlerinin azalması, çalışma saatlerinin azalması, okur-yazar oranının yükselmesi gibi) kapitalizmin hanesine mi yazılacağı, yoksa tersine kapitalist sisteme karşı mücadeleyle mi kazanıldığı gibi çok temel bir boyutu daha var. Dosyamızın ilgiyle okunacağını ve tartışılacağını umuyoruz.
Son sayımız, hücre yeniden programlamasının açtığı ufukları, robot ve yapay zekâ teknolojilerini, blokzinciri ve kriptoparaları toplumsal boyutlarıyla tartışan yazılarıyla oldukça zengin bir içeriği sahip. İyi okumalar.
***
Arkadaşımız Erkin Öncan ile Çağla Üren hayatlarını birleştirdiler. Kendilerini kutluyor, mutluluklar diliyoruz.
Dostlukla kalın…