Ülke genelindeki tabip odaları SARS-CoV-2 virüsünün ülke genelindeki yayılımına ilişkin raporlar yayınlamaya başladı. Sağlık Bakanlığı, Türkiye genelindeki vaka sayısını açıklarken iller bazındaki vaka sayılarını açıklamıyor. Tabip odaları ise tespit edebildikleri, kendilerine bildirilen vaka sayılarını raporlaştırıyor. İstanbul Tabip Odası da 30 Mart günü “Korona Günlerinde İstanbul’da Sağlık-1 Kamu Hastaneleri Raporu”nu yayınlayarak il bazındaki durumu değerlendirmişti. Bu rapordan hareketle İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Osman Öztürk ile İstanbul’daki vaka sayısını, İstanbul’daki hastanelerin ve sağlık çalışanlarının durumunu konuştuk.
– Sağlık Bakanlığı verileri Türkiye genelindeki vaka sayıları üzerinden açıklıyor. Şehir bazında ne durumdayız bilmiyoruz, meslek odalarına gelen bir bilgi var mı? İstanbul’daki pozitif veya şüpheli vaka sayısı, ölüm oranı, entübe veya yoğun bakımda olan hasta sayısı ne durumda?
İstanbul’daki vaka sayısını takip etmeye çalışıyoruz. 30 Mart günü İstanbul Tabip Odası’nın web sitesi üzerinden yayınladığımız raporda kamu hastanelerine ve devlet hastanelerine yer verdik. İstanbul’da bulunan kamu hastanelerinde ve özel hastanelerde en az 2 bin hasta COVID-19 hastalığı teşhisi veya şüphesiyle yatmaktadır. Yoğun bakımda da 200’ün üzerinde hasta bulunuyor.
Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı tüm vakalar PCR testi üzerinden tanı konan hastalar, test yaygın olmadığı için vakaların çoğu tespit edilemeyebiliyor. Bir de PCR testinin yalancı negatifliği de olabiliyor. Şüpheli durumdaki bir hastaya PCR testini yapıyorsunuz, test sonucu negatif çıkıyor ama aslında hastaya virüs bulaşmış. Testin yanlış sonuç vermesi özellikle de mikrobiyolojik testlerde doğal bir sonuçtur. Testin yanlış sonuç verme ihtimalini baştan tahmin edebilirsiniz ancak biz tahmin edilenden daha fazla yalancı negatiflik veren test sonucu ile karşılaştık. Hasta için PCR negatif gelse bile klinik bulgular dikkate alınarak, özellikle de akciğer taramaları incelenerek teşhis konmalı. Bu şekilde sadece teste bağlı kalmadan yapılan teşhisin daha doğru olduğunu düşünüyoruz. Özel hastaneler ile ilgili raporumuzu da ilerleyen günlerde yayınlayacağız. Meslektaşlarımız aracılığıyla ulaşabildiğimiz verileri raporlaştırarak açıklamaya çalışıyoruz.
– İstanbul’da pandemi hastanesi olarak belirlenmiş hastaneler var mı? Bu belirlemeye uygun hareket ediliyor mu? İstanbul’daki hastaneler ne durumda?
İstanbul’daki bütün hastaneler pandemi hastanesi olarak ilan edildi. Bu kapsama özel hastaneler de dâhildir. Eğer bir hastanede 1 dahiliye uzmanı, 1 enfeksiyon hastalıkları uzmanı ve 1 göğüs hastalıkları uzmanı varsa, bu hastane pandemi hastanesi olarak ilan ediliyor. Ancak İstanbul’daki hastanelerin salgına hazırlıksız yakalandığını söyleyebiliriz.
– Sağlık çalışanlarının kullanması gereken maske, önlük, eldiven gibi materyaller yeterli durumda mı? İstanbul’daki hastanelerde malzeme eksikliği yaşanıyor mu? İstanbul’daki hastanelerde kaç tane yoğun bakım yatağı var, yeterli sayıda mı?
Türk Tabipleri Birliği’nin internet sitesi üzerinden hekimlere özel olarak açtığı bir anket var, bu anket üzerinden kişisel koruyucu ekipman eksikliği (maske, önlük, siperlik,…) yaşanıp yaşanmadığı izlenmeye çalışılıyor. Raporlar vasıtasıyla görüyoruz ki tüm Türkiye’de kişisel koruyucu ekipman açısından ciddi sorunlar var. Hastanelerde ekipman yok değil, ancak ihtiyaç duyulduğu anda bu malzemelere ihtiyaç duyan personelin talebi karşılanmıyor. Bu malzemelerin illerin sağlık müdürlüklerinin elinde olmadığını düşünmüyoruz. Asıl sorun organizasyon eksikliği, yeterli hazırlık yapılmamış, hastaneler salgına hazırlanmamış. Şu anda ise hangi kuruma ne kadar malzeme dağıtılacağını organize edemiyorlar.
Salgının İstanbul’daki yayılımı bu hızla giderse, il bazındaki hastanelerde yoğun bakım yatağı yetersizliği yaşanabilir. Yoğun bakım yatağı meselesi biraz daha farklı, Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’deki yoğun bakım yatağı sayısı OECD ülkelerindeki ortalamanın üzerinde ancak yoğun bakım yataklarının niteliği de önemlidir. Hasta için bir yatak temin edip, hastanın başına da bir hemşire atadığınızda burası “yoğun” oluyor ancak “bakım” olduğu tartışmalı durumda. İstanbul’daki yoğun bakım yatağı sayısı konusunda net bir veri yok ancak geçmiş dönemlerden bildiğimiz kadarıyla yoğun bakım yatağı yetersizliği gibi bir durum söz konusuydu.
“İstanbul’da ciddi bir kaotik durum var”
– İstanbul Tabip Odası’nın paylaştığı raporda “organizasyon eksikliği” vurgulanıyor. Organizasyon eksikliğini telafi etmek için atılan bir adım var mı?
Sağlık Bakanlığı ve İl Sağlık Müdürlüğü, organizasyon eksikliğini telafi etmek için adım atıyor elbette. Ancak son 2-2.5 aylık süreç olması gerektiği gibi değerlendirilmediği için telafide de çok zorlanılıyor. Herkes elinden geleni yapmaya çalışıyor ancak bizim gözlediğimiz Sağlık Bakanlığı’nın hazırladığı COVID-19 rehberi dışında bir çalışma yapılmamış. Bu rehber bazı sağlık çalışanlarına ulaştırılmamış veya sağlık çalışanlarının bu metni uygulayabilir durumda olup olmadığı denetlenmemiş. Daha önceden bu rehber baz alınarak bazı simülasyonların yapılması ve eğitim verilmesi gerekirdi.
İnsanlar hastanelere diğer sağlık ihtiyaçları için de geliyor. Covid-19 şüphesi taşıyanlar ile diğer hastaların bir arada tutulmaması gerekiyor. Başlangıçta böyle sıkıntılar yaşandı. Birtakım problemler çözülüyor, daha sonra başka problemler çıkıyor. Ancak İstanbul’da ciddi bir kaotik durum olduğu söylenebilir.
– Sağlık çalışanları salgınla mücadelede en kritik öneme sahip olan kişiler, onlar için özel önlemler alındı mı? İstanbul’da kaç sağlık çalışanı enfekte oldu? Sağlık çalışanları salgın sürecinde neler yaşıyor?
Bizim tespit edebildiğimiz kadarıyla kamu hastanelerinde 200’ün üzerinde sağlık çalışanı enfekte olmuş durumda. Burada bu sayının en azı ifade ettiğini bir kez daha vurgulamak gerek, bu sayının üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Sağlık çalışanları enfekte olma açısından daha çok risk altında. Bazı yerlerde hâlâ oldukça uzun saatler nöbet uygulaması sürüyor, bu riski daha da artırıyor. COVID-19 şüphesi taşıyan bir hasta ile birkaç dakika aynı ortamda bulunmak ciddi bir risk oluşturmuyor ancak bu şüpheyi taşıyan hastalarla 24 saat boyunca aynı ortamda bulununca ciddi bir risk oluşuyor.
– Türkiye’deki test sayısını nasıl yorumluyorsunuz, az mı yeterli mi? İstanbul’da ne kadar test yapıldığına dair bir bilgi var mı?
Türkiye bazında ne kadar test yapıldığını biliyoruz ancak İstanbul özelinde ne kadar test yapıldığına dair bir bilgimiz yok. Test sayısı giderek artıyor ama testin yaygınlaştırılma çalışması başlangıçta çok ağır işledi. Bir de ağır belirtilere sahip olmayan kişilere test yapılmasının kişiler açısından bir önemi yok ancak bu sayede hastalığı yayma potansiyeli taşıyan hastalar karantinaya yönlendiriliyor. Bu durum hastalığın toplum içinde yayılmasını önlemek açısından önemli. Testin anlamı enfekte insanları tespit edip onları toplumun diğer kesimlerinden ayırmaktır. Amaç toplumun kalanını korumaktır. Test uygulaması yaygın olmayınca virüsü taşıyan kişiler tespit edilemiyor ve virüs toplum içinde yayılmaya devam ediyor.
Sağlık Bakanı da virüsün tüm Türkiye’ye yayıldığını ifade etti. Karadeniz’in dağ köylerinde bile vakalara rastlanıyor. Köy yaşamında temas daha sınırlıdır. Şehirlerde ulaşımın da etkisiyle kişilerin bir arada bulunduğu daha çok ortam var. Karadeniz’de evler bile birbirinden uzaktadır. Eğer virüs buralara kadar gittiyse, tablo gerçekten çok vahim. Sürecin başından beri test sayısının artışında ısrar etmemizin nedeni de bu durumun önüne geçilmesiydi, Türkiye süreci kötü kullandı.
İstanbul Tabip Odası’nın talepleri
İstanbul Tabip Odası’nın salgının İstanbul’daki yayılımının önüne geçilmesi, sağlık çalışanlarının ve hastaların korunması için uygulanmasını istediği talepler ise şöyle:
1- Pandemiye karşı mücadele için öncelikle hekimlerin, sağlık çalışanlarının sağlığı korunmalıdır.
2- İstanbul’daki kamu hastanelerinde hekimlerin, sağlık çalışanlarının kişisel koruyucu ekipman ihtiyacı hızla giderilmeli, ihtiyaç duyulan her türlü ekipman bütün kamu hastanelerinde düzenli ve yeterli miktarda sağlanmalıdır.
3- Covid-19 hastasıyla korunmasız olarak temas eden, semptom gösteren bütün hekimlere, sağlık çalışanlarına gerekli testler yapılmalı, testleri pozitif çıkanların karantina süresi boyunca çalışmamaları sağlanmalıdır.
4- Sağlık kurumlarında yaygın olarak Koronavirüsle karşılaşan hekimlerin, sağlık çalışanlarının bu enfeksiyonu evlerine, ailelerine taşımaması için, başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi olmak üzere yerel yönetimler ve diğer kamu kurumlarıyla yakın işbirliği yapılarak sağlık kurumlarına yakın yerlerde konaklama imkanı sağlanmalıdır. Bu konaklama yerleri mümkün olduğunca hastaneye yürüme mesafesinde olmalı, değilse de çalışanların özel araçlarla taşınması sağlanmalıdır.
5- Bu dönemde İstanbul’daki kamu hastanelerinde çalışan hekimlerin, sağlık çalışanlarının ve hastaların sağlıklı ve yeterli beslenmesi başta olmak üzere her türlü ihtiyaçlarının giderilmesi için gerekli önlemler hızla alınmalıdır.
6- İstanbul’daki kamu hastanelerinde önümüzdeki günlerde, haftalarda daha da artacak olan yatak ihtiyacı göz önünde bulundurulmalı, bir an önce yatak sayısını arttırmak için gerekli çalışmalara başlanmalıdır. (Başakşehir’deki yapımı tamamlanmakta olan “Şehir Hastanesi”, Kamu-Özel Ortaklığı Modelinden vazgeçilerek bu amaçla bir an önce hizmete açılmalıdır.)
7- İstanbul’daki bütün kamu hastaneleri hızla pandemi planlarını eksiksiz olarak uygulamalı ve bütün çalışanlara gerekli eğitim verilmeli, ilgili branşlar dışından görevlendirilen hekimlerin eğitimine özellikle önem gösterilmeli, bu eğitimler düzenli aralıklarla tekrarlanmalıdır.
8- Bütün hastanelerde hızla etkin triyaj sistemi kurulmalı, Covid-19 şüpheli hastaların diğer hastalarla aynı ortamda bulunmaları ve temasları önlenmelidir.
9- Bu süreçte diğer hastaların akut, kronik hastalıkları için sağlık hizmeti talebi göz ardı edilmemeli, bu amaçla pandemi dışın hastaneler belirlenmeli, kalp damar cerrahisi, kadın doğum, psikiyatri gibi özel dal hastaneleri bu çerçevede değerlendirilmelidir.
10- Hastaların ve hekimlerin, sağlık çalışanlarının gerekli mesafeyi koruyabilmesini de sağlamak için hasta randevuları 20 dakikada bir hasta olacak şekilde düzenlenmelidir.
11- Covid-19’lu hastalarla çalışan hekimlerin, sağlık çalışanlarının nöbetler de dahil olmak üzere günlük çalışma süreleri 12 saati geçmemelidir.
12- İl Sağlık Müdürlüğü İstanbul’daki kamu hastanelerinin her türlü ihtiyacını hızla karşılayabilmek için başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi olmak üzere yerel yönetimler ve diğer kamu kurumlarıyla sıkı işbirliği içinde olmalıdır.
13- İçinde tabip odaları, sağlık meslek örgütleri ve sendikaların olmadığı “İl Pandemi Kurulu” bilimsel olarak anlamsız, pratik olarak hükümsüzdür. Covid-19 pandemisiyle boğuştuğumuz bugünlerde bütün siyasi yöneticiler ideolojik-politik ön yargılarını bir kenara bırakmalı; “görüntüyü kurtaran” değil, gerçekten durumu ve ihtiyaçları saptayıp süreci yönetebilecek bir “İl Pandemi Kurulu” oluşturulmalıdır.
İstanbul Tabip Odası’nın 30 Mart günü yayınladığı “Korona Günlerinde İstanbul’da Sağlık-1 Kamu Hastaneleri Raporu”na ulaşmak için bağlantıyı kullanabilirsiniz.