Yale Üniversitesi’den biliminsanlarının yeni çalışmasına göre COVID-19 küresel salgınının bahar ve yaz aylarında ne kadar etkili olacağı sadece sosyal mesafelenmeye bağlı değil. Salgının etkinliği aynı zamanda binalarımızın içindeki çevreye de bağlı olabilir.
Yale Üniversitesi’nde yapılan araştırma, kış aylarındaki soğuk ve kuru havanın SARS-CoV-2 virüsünün insanlar arasında yayılmasına yardımcı olduğunu göstermiştir. Ancak ilkbahar ve yaz aylarında nem oranı yükselir, hava yoluyla taşınan virüslerin bulaşma riski hem ofisler gibi iç mekanlarda hem de dışarıda azalır.
Virüsler nem artışlarında da hâlâ direkt temas veya kontamine olmuş (mikropların bulunduğu) yüzeyler yoluyla bulaşabilirler. Biliminsanlarına göre, sosyal mesafelenme ve el hijyenine ilaveten mevsimsel etkiyle değişim gösteren bağıl nemin (açık havadaki nem oranı ile iç mekânlardaki nem oranı arasındaki fark) değişimi, viral bulaşı azaltabilir.
23 Mart günü Annual Review of Virology portalında yayınlanan çalışmanın yazarlarından olan immünobiyolog Akiko Iwasaki, “Gelişmiş dünyada hayatımızın yüzde 90’ından fazlası, birbirlerine yakın iç mekânlarda geçiyor. Sıcaklık, iç mekânlar ile dış mekânlardaki nem oranı ve virüsün hava yoluyla bulaşı hakkında konuşulmuyor” açıklamalarında bulundu. Iwasaki, mevsimsel doğal solunum hastalıklarının kış aylarında artış gösterdiğini, ilkbahar ve yaz aylarında düşüş gösterdiğini belirtiyor. Bilimsel çalışmalar, soğuk ve kuru havanın COVID-19 etmeni olan yeni tip koronavirüsün yayılımında etkili olduğunu da göstermektedir. Iwasaki’ye göre, kış aylarının soğuk ve kuru havası virüsleri daha tehlikeli bir hale getiriyor. Dışarıdaki düşük nem oranına sahip soğuk hava iç mekânlarda ısıtıldığında, havadaki bağıl nem oranı yüzde 20’ye düşer. Kısmen nemsiz olan hava, COVID-19 benzeri virüslerin havadaki viral partikülleri için açık bir izlek sağlar. Sıcak ve kuru hava, solunum yolunu kaplayan tüy benzeri çıkıntılar olan sillerin, viral partikülleri uzaklaştırma yeteneklerini de azaltır. Son olarak da, bağışıklık sisteminin mikroplara tepki verme yeteneği kuru ortamlarda baskılanabilir.
Kış ayları boyunca, bağıl nem özellikle de iç mekanlarda düşük kalmayı sürdürür. Dışarıdaki soğuk ve kuru hava ise evlerde ve ofislerde ısıtılır ve havanın dolaşımı, akışı sağlanır.
Iwasaki’nin araştırmaları, solunum yolunu etkileyen virüsler ile enfekte olmuş kemirgenlerin, düşük nem oranına sahip ortamlarda viral partikülleri yakınlarında bulunan enfekte olmamış kemirgenlere hava yoluyla geçirebildiğini göstermektedir.
Tropikal bölgeler gibi bağıl nemin yüksek olduğu bölgelerde ise, havadaki enfekte edici damlacıklar kapalı alanlardaki yüzeylere düşer ve bu yüzeylerde uzun süre hayatta kalabilir. Iwasaki, “Birçok ev ve bina yetersiz bir şekilde havalandırılıyor ve insanlar genelikle birbirlerine yakın yerlerde yaşıyorlar. Böylelikle yüksek nemin yararları azalmış oluyor” dedi.
Yüzde 40 ila yüzde 60 oranında bağıl nem içeren ortamlarda bulunan fareler, enfekte olmamış farelere virüs yayma konusunda yüksek veya düşük bağıl nem oranına sahip ortamlardakilerden daha az yeterliğe sahiptir. Yüzde 50 bağıl nem oranına sahip ortamda tutulan farelerin solunan hava yoluyla alınan virüsü vücuttan temizleyebildikleri ve güçlü bağışıklık tepkileri verebildikleri ortaya çıkarıldı.
Iwasaki, çalışma çıktılarının yalnızca hava yolu üzerinden geçiş için geçerli olduğunu vurguluyor. Iwasaki virüsün, birbirlerine yakın konumdaki insanlar arasında ve kontamine yüzeyler aracılığıyla yılın herhangi bir zamanında etkili olmayı sürdürebileceğini ifade ediyor. Bu nedenle sıcaklığın yüksek olduğu ülkelerde bulunan ve birbirlerine yakın çalışan insanlar hâlâ enfekte olabilir. Iwasaki, “Singapur, Hindistan veya Kuzey Kutbu’nda yaşamanız önem arz etmiyor, nerede bulunursanız bulunun el hijyenine ve sosyal mesafelenmeye ihtiyacınız var” diyor.
Kaynak: https://medicalxpress.com/news/2020-03-pandemic-respite-indoors.html
Çeviri notu: Söz konusu çalışma koronavirüslerin sıcak ve nemli ortamlarda yayılım göstermediğini ifade etmiyor. Ancak nem oranının arttığı ve iç mekanların havalandırılmaya başlandığı yaz aylarında etkinliğin görece azalabileceği ifade ediliyor. Küresel salgının etmeni olan koronavirüs ile henüz yeni tanışıyoruz, dolayısıyla yapılan çalışmalar kesin sonuç vermeyebilir. Salgının yayılımını önlemek için mevsimsel değişimlere güvenmemek ve koruyucu önlemler almak gerekiyor. Biliminsanları, el hijyeni ve sosyal mesafelenmenin yayılımı sınırlandırıcı etkisini vurguluyorlar.