Ana Sayfa Bilim Gündemi Santorini yine ateşlendi

Santorini yine ateşlendi

1766

Haluk Eyidoğan

Afrika Levhası, Ege Levhası’nın altına yılda yaklaşık 1 cm hızla dalmasıyla oluşan gerilmelerin yarattığı faylanmalar Ege’de yüksek deprem etkinliği oluşturmaktadır. Yunanistan ve Türkiye Arasında kalan Ege Denizi bu nedenle deprem etkinliği oldukça yüksek bir bölgedir. Ege Levhası ise yılda yaklaşık 3 cm hızla güneye doğru genişleyerek ilerlemektedir.

Afrika Levhası Ege Levhası’nın altına dalarken depremlerin yanı sıra volkanlardan oluşmuş bir kuşak yaratmıştır (başlangıçtaki Şekil). Bu volkan kuşağı üzerinde bulunan volkanlar batıda doğuya doğru sırasıyla Methana, Poros, Milos, Santorini, Kolumbo, Kos, Nisiros, Akyarlar (Bodrum)’dır (başlangıçtaki Şekil).

Santorini yanardağı, son 600.000 yılda çok sayıda büyük hacimli patlamanın gerçekleştiği ve insanlık tarihinin en büyük volkanik patlamalarından birinin gerçekleştiği yerdir. MÖ 1620 civarında meydana gelen ve Minos patlaması olarak bilinen yanardağ patlamasının atnosfere 10 km küblük kül ve duman bırakmış, 6’ncı dereceden şiddetli olmuş (en büyük şiddet 8’dir) ve eskiden yuvarlak olan adanın çoğunu yok ederek Santori’ye şu anki şeklini vermiştir. Volkan patlamasının antik Minos uygarlığının sonu olduğuna inanılır.

Santorini’nin volkanik etkinliği, son günlerde yaşandığı gibi çoğunlukla küçük, coşkun ve periyodik olarak gerçekleşmiştir. Jeolojik süreçte bu volkanik etkinlikler sonucu, kalderanın merkezinde Nea Kameni ve Palea Kameni’nin küçük adaları oluşmuştur (Nomikou vd., 2014). Santorini’nin yaklaşık 7 km kuzeydoğusunda, KD-GB yönelimli 19 volkanik krater görülmektedir. Santorini ve Kolumbo’nun altındaki magmatik kayaçlar birbirlerine yakın konumlanmış olsalar da farklı mineralojik ve jeokimyasal özelliklere sahiptir. Bu nedenle, bu volkanik merkezlerin farklı bir magmatik kaynağa sahip olması olasıdır (Klaver ve diğerleri, 2016).

Santorini-Amorgos volkanik bölgesi, Helenik volkanik yayındaki en yüksek sismik etkinliği sergilemektedir. Mw > 5.0 olan orta ile büyük depremler de 1911 yılından bu yana Santorini-Amorgos bölgesinde oluşmuştur. Bu depremler arasında en büyüğü 9 Temmuz 1956’da 03:11 UTC ve 03:24 UTC’de art arda oluşmuştur ve ikiz depremler olarak anılmaktadır. Bu depremlerin büyüklükleri 7.4 ve 7.3 olarak verilmektedir. Depremler yaklaşık 20 metre yükseklikte bir tsunamiye neden olmuş, Amorgos ve Santorini’de önemli hasara yol açmıştır.  Her iki depremde de 53 kişi ölmüş, 100 kişi yaralanmış ve 3.200’den fazla bina ağır hasar görmüştür (Ambraseys, 1960). Bu depremler  Amorgos’un güneydoğusundan ve çevresindeki adalardan Türkiye kıyılarına kadar uzanan geniş bir alanı etkileyen bir tsunami yaratmıştır (Makropoulos vd., 1999; Papazachos vd., 1985; Brüstle vd., 2014).

1956 yılındaki ikiz depremleri gibi gelecekte benzer büyük bir depremlerin yeniden oluşma olasılığı yüksek olduğundan, bu bölgedeki sismik tehlike değerlendirmesi önemli bir araştırma konusu olarak her zaman gündemdedir. Bu depremlerin merkez üsleri ve derinlikleri kesin olarak bilinmemektedir.  Araştırmacılar depremi oluşturan fayın güneydoğuya eğimli normal bir fay olduğunu ileri sürmüşlerdir (Okal vd, 2009; Nomikou vd, 2018).

Bugünlerde olduğu gibi Ocak 2011’de deprem etkinliği  olmuş ve kaldera içi yükselmede bir artış saptanmıştır. Mağmanın dasitik magma rezervuarından (10-14 km derinlik) daha sığ bir riyolitik magma odasına hareketi, bu etkinliğin nedeni olarak açıklanmıştır.  Bu mağma akışı üst kabuktaki gerilimleri artırmış ve gözlenen sismik etkinlikle birlikte şişmeye neden olmuştur (Konstantinou vd, 2013; Parks vd, 2015; Druitt vd, 2019). Ocak 2011’deki deprem etkinliği 16 ay sonra sona ermiş, herhangi bir püskürme ve patlama olmamıştır.

Santorini deprem etkinliği nasıl sonuçlanır?
Santorini ve çevresinde deprem etkinliği artışı, geçmiş yıllarda bölgedeki yanardağ etkinliğinin oluşturduğu olduğu kayıplar nedeniyle bütün bölgenin dikkatini çekmiş durumda. Bölgede bulunan tüm deprem istasyonlarından gelen bilgiler hızla değerlendirilmeye başlandı.

Depremler sığ derinlikte ve normal faylanma hareketleri sergileyen karakterdeydi. Depremlerin biriktiği alan ve depremlerin sismolojik özellikleri Santorini ve Amargos adaları çevresindeki volkanların püskürme ve patlama olasılıklarını gündeme getirdi. 2025 Ocak ayında başlayan küçük deprem etkinliği ay sonuna doğru arttı ve 2025 Şubat ayında hem büyüklükler hem de oluş sayısı hızla artmaya başladı (Şekiller).

Atina Üniversitesi Rasathanesi’nin büyüklüğü 1.0 ve daha büyük depremlerine baktığımızda 1 Ocak 2025 ile  4 Şubat 2025 arasında, Santorini ve Amargos adaları arasında 580 adet deprem kaydedildiği gözlenmiştir. Bunların en büyüğünün 5.0 büyüklüğünde olduğunu görüyoruz. Daha büyüğü olur mu? Bilmiyorum, çünkü bunun kesin bir ölçme yöntemi yok. Ancak bu makaleyi yazdığım günde depremsellik artış hızı ortalaması (kayan pencere ortalaması) hesaplandığında az da olsa bir durağanlaşma eğilimi gözlenmektedir (Şekil). Bu durumun Atina Üniversitesi Rasathanesi tarafından izlendiğini tahmin ediyorum.

USGS’e göre, volkanik patlamalardan önce, artan sismik etkinlik genellikle bir işaret olarak ortaya çıkar. Bu sismik etkinlik, mağmanın yerkabuğu içerisinde hareket etmesinden kaynaklanır ve küçük ama sürekli sarsıntılar şeklinde kendini gösterir. Bunun yanı sıra gaz emisyonları ve yer yüzeyinin deformasyonu gibi diğer belirtiler de bir patlamanın yakın olduğuna işaret edebilir.

Günümüzde bir volkanik patlamayı tahmin etmenin kesin bir yolu yok, ancak bilim insanlarının buna ilgi duymaması ve incelememesi anlamına gelmiyor. Jeofizik, sismoloji, jeoloji, jeodezi  ve volkanoloji uzmanlarının, bir yanardağın patlayıp patlamayacağını anlamak için kullandıkları yöntemler, yanardağın altındaki yerkabuğunun çatlama, kırılma ve deformasyonlarını, deprem etkinliğini ve magma ve gaz hareketlerini izlemektir. Genel varsayım, ne kadar çok magma hareketi varsa, yanardağın patlama olasılığının o kadar yüksek olduğudur. Ayrıca, mağma bir yanardağın altında hareket ettiğinde, yeraltı kaya oluşumlarındaki gerilmeleri değiştirerek, deprem etkinliğinin artmasına neden olduğudur. Ayrıca farklı türde yanardağların davranış biçimleri ve püskürme öncesi işaretleri de farklı olabilir.

Helen Volcanik Yay’ı bilimsel izleme komite başkanı Efthymios Lekkas şunu söylüyor: “Farkına varmamız gereken şey, Santorini yanardağının her 20.000 yılda bir çok büyük patlamalar ürettiğidir. Son patlamadan bu yana 3.000 yıl geçti, bu yüzden büyük bir patlamayla karşılaşmadan önce önümüzde çok uzun bir zaman var”.

İlgili bilim camiasının bu gelişmeyi heyecanla izlediğini tahmin ediyorum.