Ana Sayfa Bilim Gündemi Yeni Ortadoğu ve Kürt masalarına Öcalan katkısı

Yeni Ortadoğu ve Kürt masalarına Öcalan katkısı

2103

Ender Helvacıoğlu

Öcalan’ın açıklaması, bence, ABD-İsrail inisiyatifinde bölgede kurulmaya çalışılan yeni Ortadoğu masasının ve onun bir parçası olan Kürt masasının döşenmesi yönünde bir adımdır.

PKK zaten uzun bir süredir -Öcalan’ın tespit ettiği gibi- miadını doldurmuştu; dahası varlığı, Kürt masasında oturan hemen hemen her kesim için bir ur (yük) haline gelmişti. ABD için Türk devleti ile ilişkilerini zorlaştıran bir urdu; zaten PYD’nin varlığı yüzünden gereksizleşmişti. Türk devleti için de ABD ile ilişkileri zorlaştıran bir urdu. PYD için de bir urdu, çünkü yeni konumlanışını zorlaştıran bir yüktü. DEM açısından da sürekli köşeye sıkıştırılmasına yol açan bir urdu. Kısacası bölgede yeni kurulmaya çalışılan emperyalist Kürt masasının bütün bileşenleri için bir urdu. Hatta PKK’nın bizzat Kandil için bile bir yük haline geldiği söylenebilir.
Şimdi elbirliğiyle bu uru (yükü), liderini kullanarak yapılan bir operasyonla ortadan kaldırıyorlar. Buharlaştırıyorlar. Böylece yolu düzlüyorlar, pürüzleri kaldırıyorlar. Dikkat edilirse sadece PKK (yani işlevi kalmamış ur) ortadan kaldırılıyor. PYD’nin bu çağrıyı muhatap alacağını sanmam.

Bu açıklamayı, Türkiye’nin demokratikleşmesinde ve barışa kavuşmasında köşe taşı olarak değerlendirip olumlayanlar olduğu gibi, Türk devletinin ve iktidarın ABD-İsrail planlarını bozmaya yönelik bir adımı olarak değerlendirip olumlayanlar var. Keşke! Ama bu tür yorumlara katılamıyorum.

Öcalan’ın açıklamasının bana ilk düşündürdüklerini böyle özetleyebilirim.

***

Bundan sonra hangi gelişmeleri bekleyebiliriz? Önce içten başlayalım.

Birincisi, Erdoğan iktidarı “50 yıllık PKK meselesini biz çözdük, terörü biz bitirdik” propagandasına başlayacaktır. Bu propaganda unsuru Öcalan’ın açıklamasında da “Sayın Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanın ortaya koyduğu irade…” ibaresiyle yer alıyor. Açıklamadan birkaç saat sonra mesaj atarak açıklama metnini değerlendiren Cumhurbaşkanı başdanışmanı Mehmet Uçum da aynı şeyi söylüyor: “Öcalan’ın açıklaması baştan beri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Sayın Bahçeli’nin ifade ettiği Devlet İnisiyatifinin çizdiği çerçeveye ve içeriğe uygun oldu.” Uçum, “iç Kürt sorununun çözüldüğünü” de ilan ediyor. Bu propaganda temasıyla gelecekte çok sık karşılaşacağız.

İkincisi, Erdoğan, yeniden aday olma ve ömür boyu iktidar hedefinin siyasi ve hukuki (Anayasa’yı değiştirme) altyapısını oluşturma hedefiyle DEM Parti’yi yanına çekmeye çalışacak. Öcalan’ın açıklaması bu hedef yolunda elini güçlendiriyor. “Muhalif DEM”in altındaki zemin çekilirken “iktidar yanlısı DEM”in yolu açılıyor. Vatandaşlık tanımının değişmesi gibi bazı tavizler vererek ve bir elinde de sopa (tutuklamalar, kayyımlar vb.) tutmaya devam ederek DEM’i hizaya sokmaya çalışacaklar. Anlaşıldığı kadarıyla mevcut DEM yöneticilerinin de bu duruma fazla bir itirazı yok.

Siyasal İslamcılarla Kürt milliyetçileri ve Kürt gericilerini/feodallerini birleştiren ortak bir nokta var: Cumhuriyetin temel kuruluş ilkelerine itiraz. Elbette bu onlar açısından engebesiz bir yol değil. Cumhuriyetin kazanımlarını savunan geniş kitlelerin yanı sıra Kürt halkının ve Kürt hareketinin seküler ve sosyalizan kesimlerinin itirazı belirleyici olacak.

Üçüncüsü, yeni kurulan emperyalist Ortadoğu masasına ve onun bir parçası olan Kürt masasına oturmaya hevesli Erdoğan iktidarı, bunu hem daha özgüvenle yapacak hem de o masada vereceği tavizleri “PKK meselesini bitirdik” söylemiyle perdeleyecek.

Kısacası, son açıklamayla Erdoğan’ın elinin biraz daha güçlendiği söylenebilir. Ama muhalefetin elinde de bunu tersine çevirebilecek kozlar var. İktidarın yarattığı gündemin peşinden koşmayı, yaptığı bu tür hamleleri titrek bir biçimde desteklemeyi bırakıp, kapsamlı bir “demokratik, laik, emekten yana Türkiye projesi” ortaya koymak şartıyla…

Bölgeye ilişkin olası gelişmelere gelirsek, emperyalist Ortadoğu masası yol almaya devam ediyor. Yazının başında da belirttiğim gibi PKK pürüzünün ortadan kalkması bu süreci hızlandıracaktır. Örneğin ABD-İsrail, PYD’yi ve Suriye ile Irak’taki Kürt oluşumlarını, dahası emperyalist projenin gelecekteki adımlarını daha kolay bir biçimde Türkiye’ye kabul ettirebilecektir: “PKK’yı verdik, iç Kürt sorununu çözdünüz, daha ne istiyorsunuz!”

Şimdilik görebildiklerimiz bunlar.

Çok kaygan bir zeminde yol alıyor ülkemiz ve bölgemiz. Ciddi tehlikeler barındırdığı gibi, bir çıkış örgütleyebilecek emekten yana güçler için fırsatlar da doğabilir.