Ender Helvacıoğlu
İTÜ’de bizim okuduğumuz dönemin yüksek analiz derslerini bilen bilir. İkinci sınıfta iki dönem halinde okutulurdu: Yüksek Analiz-I ve Yüksek Analiz-II. Bela derslerdi, soyut matematik… Bütün derslerden geçip, yüksek analiz dersleri yüzünden mezun olamayanlar vardı. Son derece değerli ama değerli olduğu kadar da acımasız bir hocamız verirdi bu dersleri. Kimsenin gözünün yaşına bakmaz, sınavdan 50 alamayan geçemezdi.
Aslında o kadar da acımasız değildi. “Çocuklar” demişti bir gün, “Size bir soru soracağım, soyut matematikle ilgisi yok, doğru yanıtı bulursanız, sınavdan kaç alırsanız alın bu dersten geçeceksiniz”.
Şüpheyle yaklaşıyoruz ama içten içe de seviniyoruz. Hangi soru, yüksek analiz sorularından daha zor olabilir ki…
Sınav günü geldi çattı. Hoca iki kâğıt verdi önümüze. Birinde bildik yüksek analiz soruları. Yanıtları bulmak deveye hendek atlatmak kadar zor. Diğer kâğıtta ise garip bir soru:
“Yüzde 99 oranında yanlış ama yüzde 100 oranında doğru olan bir önerme yazın.”
Bu ikinci soru sayesinde beş arkadaşımız sınavı geçti: Sınıfın sosyalisti, anarşisti, materyalisti, pozitivisti ve hümanisti.
Ne yanıt vermişlerdi?
Sınıfın sosyalisti “Tek yol devrim” demiş.
Anarşisti ise “Kral çıplak”.
Materyalisti “Her şey değişir” diye yanıt vermiş.
Pozitivisti “İlerliyoruz” demiş.
Hümanisti ise “İnsanlar iyidir”.
Yüksek analiz!
***
Bir yanıt daha vardı ki, onun geçer not alıp almayacağından hocamız bile emin olamamıştı: “An süreci belirler”. Sınıfa yeni katılmış, ideolojik-politik eğilimi bilinmeyen bir öğrenci vermişti bu yanıtı. Hoca, “tartışalım bu yanıtı, ben emin olamadım” dedi.
Sınıfın sosyalisti ile anarşisti bu yanıtı beğenmişlerdi. Ama pozitivisti ile materyalisti benzer argümanla karşı çıktılar: “An sürecin rahminde doğar. Dolayısıyla süreç anı belirler.”
“Haklısınız” dedi öğrenci, “bu nedenle benim önermem yüzde 99 oranında yanlış”. “Ama” diye ekledi: “Süreç belirleyiciyse eğer, gelecek neden kesinkes belli değil?”
“Tanrı zar atmaz!” diye yüklendi pozitivist, büyük bir otoriteye atıf yaparak…
“Elbette” dedi öğrenci, “Tanrı atmaz”.
Zıtların birliğinden söz etti materyalist, ama belli ki kafası karışmıştı; “tabii bir de zıtların mücadelesi var”.
Öğrenci coşmuştu: “Gelecek neden olasılıklı, hatta kaotik? Anın da sürecin yönünü belirleme potansiyeli yok mu? Dahası, sürecin lokomotifi an değil mi? Ve bu nedenle özgür değil midir insan?”
Hümanistin hoşuna gitti bu sözler.
Hoca, tartışmanın özgürlük-zorunluluk ikilemi gibi daha da çetrefilli bir noktaya ilerlediğini sezdiğinden midir nedir, “yeterlilik önergesi veriyorum” dedi. Ve ekledi: “Arkadaşınız sınavı geçmiştir.”
“Peki ama neden?” diye bir ağızdan itiraz etti sınıf.
“Siz tartışırken sınav kâğıtlarına baktım. Arkadaşınız bütün yüksek analiz sorularına doğru yanıt vermiş.”
“Hadi ya!” diye gayriihtiyari bağırdı pozitivist.
“Ya” dedi hoca, “adam süreci garantiye almış, anda eğleniyor”.