Yemeklerle alınan yüksek oranda tuzun yüksek kan basıncıyla doğrudan ilişkisi olduğu uzun zamandır bilinen bir şeydi. Ancak, bunun kalp damar hastalıkları ve ölümle direk bir bağlantısı olduğu doğru muydu? Geçtiğimiz günlerde Epidemiology dergisinde yayımlanan, Brigham ve Kadınlar Hastanesi’ndeki araştırmacıların yürüttüğü çalışmada çoklu ölçümler sayesinde bu tez doğrulanmış gibi görünüyor. Bu çalışmada ortaya konan hassas sonuçlar sayesinde önceki çalışmalardaki çelişkili sonuçlar geçersiz kılınabilecek.
Pek de iyi bir ünü olmayan sodyumun ölçümü oldukça zordur. En detaylı soruları içeren anketleri kullanmaya çalışsanız bile hemen hemen hiç kimse tam olarak günlük diyetlerinde ne kadar tuz aldığını bilemez ve söyleyemez. Bu yüzden alıma dair tahminler de zordur. Sodyum atımı en iyi ölçüm malzemesi olduğu için bu çalışmada araştırmacılar atım miktarını ve bu atıkların biriktirilme yollarını çeşitlendirdi. Böylece, çok daha hassas ölçümler elde ettiler.
Bir kişinin idrar örneğinde bulunan tuz atım miktarı, herhangi bir zamanda alınan tek bir idrar örneğiyle ölçülebilir. Bununla birlikte, gün içinde idrardaki tuz miktarı dalgalanma göstereceğinden aslında yirmi dört saat boyunca tüm idrarın toplanarak bir sonuç alınmaya çalışılması daha hassas bir ölçüm ortaya koyacaktır. Ayrıca, kişinin sodyum alım miktarı günden güne de değişiklik gösterebileceğinden, değişik günlerde alınan yirmi dört saatlik idrar örnekleri çok daha belirleyici olacaktır.
Daha önceki çalışmalarda Kawasaki metoduyla ve tek bir anda alınan tek bir idrar örneği (spot idrar) kullanılırken; yeni çalışmadaki ekip, pek çok gün boyunca altın standart metoduna uygun olarak uygulanan diyetin içerdiği tuz miktarını hem ortalamaya uyan hem de ardışık olmayan (rastgele zamanda) zamanlarda alınan idrar örnekleriyle karşılaştırarak bir sonuç elde etmeye çalıştılar. Çalışmaya, hipertansiyon önleme tedavisi alan yaklaşık 3000 pre-hipertansiyon hastası gönüllü olarak katıldı.
Çalışmanın sonucunda, altın standart metodu, artmış sodyum alımıyla ölüm riski artışı arasında direk bir bağlantı tespit etmiş oldu. Ekip ayrıca, daha önce Kawasaki formülünün açığa çıkardığı J şeklinde sonuç eğrisinin hem düşük hem de yüksek düzeylerde tuz tüketiminin ölüm riskini artırması ile bir bağlantısı olup olmadığını gösterdi. Ayrıca, kendi araştırmalarında ortaya çıkan paradoksal durumun, bu tip epidemiyolojik araştırmalarda yapılan ölçümlerin hassaslığını sağlamak için tahmini ölçümlerden çok, kesin sayısal verilerle yola çıkılması gerektirdiğini göstermiş oldu.