Beyin ve davranış araştırmalarında çığır açmış olan İvan M. Seçenov’un “Beynin Refleksleri” adlı eseri materyalist görüşler içerdiği, kiliseye karşı olduğu ve insan iradesini yok saydığı gerekçesiyle başta engellenir. Hemen sonra bunun daha fazla ilgi yaratacağı düşüncesiyle kitap olarak basımına izin verilir. Rus entelektüel çevrelerini derinden etkileyen bu eseriyle Seçenov, Rus-Sovyet sinirbiliminde daha sonra Pavlov tarafından geliştirilerek sürdürülecek olan materyalist geleneği başlatmıştır.
Aydınlanma sınıf mücadeleleri zemininde sürerken bir hatırlatmaya, unutturma karşıtlığına dönüşür. Bu çaba bilim tarihi için de geçerlidir. Bu yazıda beyin ve davranış araştırmalarında materyalist bakış açısıyla çığır açmış ve Türkiye’de pek bilinmeyen veya hatırlatılmak istenmeyen bir biliminsanı olan İvan M. Seçenov’dan bahsedeceğiz.
Seçenov’un çağı
Daha önce Bilim ve Gelecek’te çıkan bir makalede “1820’liler” tanımı yapılmıştı. (1) Bu tanım 1810 ve 1830 arasında doğan biliminsanlarının bilimde büyük bir çığır açtıklarına işaret ediyordu. Charles Darwin (1809-1882), Claude Bernard (1813-1878), Lewis H. Morgan (1818-1881), James Prescott Joule (1818-1889), Hermann von Helmhotz (1821-1894), Rudolf K. Virchow (1821-1902), Louis Pasteur (1822-1895), Gregor Mendel (1822-1884), James Clerk Maxwell (1831-1879), 1820’lilerin önde gelenlerindendir. Bu çağ Büyük Fransız Devrimi sonrasında burjuvazinin egemenliğinin pekiştiği, düzenin oturduğu çağ olarak tanımlanır. 1820’lilerin başlıca eserlerini verdikleri dönem olan 1848 ile 1875 arasını Hobsbawm “Sermaye çağı” olarak tanımlamıştır. (2) Sermaye düzeninin restore edildiği bu dönemde artık biliminsanları geçen yüzyıl içinde biriken hatırı sayılır bir miras üzerinde, devlet desteği ile araştırma olanaklarına kavuşmuşlar ve fizikten kimyaya, biyolojiden antropoloji ve toplumsal harekete çok önemli keşiflere imza atmışlardır. Artık bu biliminsanları düzenle karşı karşıya gelmekten çok egemen sınıf tarafından desteklenmekte, devrimci olmaktan çok düzenin bir unsuru olarak yer almaktadırlar. Öte yandan düzenin gericileşmesiyle birlikte işçi sınıfı burjuvaziden bağımsızlaşmakta ve devrimcileşmektedir. Karl Marx (1818-1883) ve Friedrich Engels (1820-1895) de 1820’lilerdendir. Tek tek bilimde çığır açıcı teorilerin sahibi olan biliminsanları, devrimci olmasalar da, maddenin ve toplumun hareketinin genellenmesinden oluşan diyalektik materyalizme malzeme taşıyorlar ve devrimci bir teorinin oluşmasına Marx ve Engels üzerinden dolaylı olarak katkıda bulunuyorlardı.
Burjuva devrimlerinin rüzgarı Rusya’ya gecikerek geliyor
Burjuva devrimleri ülkelerin iç dinamiklerine ve uluslararası siyasi duruma göre içerik ve biçim açısından değişim gösterir. Örneğin, Fransız Devrimi ile işçi sınıfı korkusu altında gerçekleşen ve devletin müdahalesi ile örgütlenen Almanya’da burjuva devrimi çok farklı seyretmiştir. Rusya’da ise koşullar gerçekten oldukça farklıdır. Burjuva devrimi çok gecikmiş, çok fazla eşitsizlik biriktirmiş, farklı renklere bürünmüş ve başından itibaren radikal bir toplumsal hareketin basıncı altında şekillenmiştir. I. M. Seçenov (1829-1905) ve D. I. Mendeleyev (1834-1907) bu gecikmiş burjuva devrim süreci ve aydınlanma döneminin 1820’lileri olarak kabul edilebilirler.
Rusya 1800’lerin ilk yarısında Napolyon’a karşı kazandığı zaferin prestijiyle Avrupa devletlerinden ne kadar geri kaldığının farkında değildi. Kapitalizmin çok az sokulabildiği uçsuz bucaksız Rus toprakları devlet tarafından yaratılmış ve yönetilen bir feodalizme tanıklık ediyordu. Toplumun yüzde 90’ından fazlasının kırsal kesimde yaşadığı, toprak köleliğine dayalı ve toprak sahibi aristokrasi ile yoksul köylülüğün temel sınıfları oluşturduğu düzen büyük bir değişim sancısı çekiyordu. Çarlığın baskıcı rejimi siyasi partilere, bağımsız yayın organlarına izin vermiyor, ağır bir sansür uygulanıyordu. Baskı üniversiteleri boğuyor ve Rusya bilim ve teknolojide belirgin şekilde geri kalıyordu.
Tarihsel olarak Türkiye için de önemli olan Kırım Savaşı (1854-1856), Rusya’nın birikmiş geriliğini bir yenilgiyle yüzeye taşıdı ve toplumsal bir kaynaşmaya neden oldu. Toplumsal geriliğin nedeni olarak görülen toprak köleliği sürdürülemez hale gelmişti. Çar Nikola’nın Kırım Savaşı esnasında ölümü üzerine çar olan II. Aleksander bir hazırlık döneminden sonra 1861’de bir dizi önemli reformu uygulamaya soktu.
Rusya’da toprak köleliğinin kaldırılması ve aydınlanma
Reformların en önemli dayanağı toprak kölelerinin serbest bırakılmasıydı. Yarattığı büyük dönüşüm atmosferine rağmen, toprak ve köylü sorununu çözmekten uzaktı ve Ekim Devrimine kadar sürecek sınıfsal karşıtlığın şiddetlenmesine yol açtı. Reformlar toplumsal yapının hızlıca dönüşebileceğine ilişkin devrimci bir iyimserlik oluşturdu ve köylülere dayanan sosyalizan bir devrim fikri Rus aydınını sardı.
Reform ayrıca yerel meclislerin kurulmasını, yargının burjuvazinin egemenliğindeki ülkeleri model alarak düzenlenmesini, Rus ordusunun yenilenmesini, demokratikleştirilmesini ve seküler eğitimde bir atılımı içeriyordu. (3) Reformlar kapitalizmin Rusya’da gelişmesi ve giderek hızlanan bir sanayileşme için yol açıyordu. 1866 ile 1890 arasında sadece imalathane sayısı katlanmakla kalmadı, nitelik değiştirerek gelişkin bir makine parkı içeren merkezi fabrikalar kuruldu, Rusya demiryolları ile kaplanmaya başladı. (4, 5)
Aynı zamanda Rus entelektüel yaşamında büyük bir sıçrama görülüyordu. Şeçenov daha sonra otobiyografisinde bu yılları şöyle tanımlayacaktı: “Herkes milyonlarca kölenin özgürleşeceğini biliyordu ve herkes bunu heyecanla bekliyordu; öncesine göre çok daha özgürce soluyacaktık, yeni beklentiler sıçrayacak, yeni istekler uyanacaktı.” (6)
İvan Turgenyev’in (1818-1883) Babalar ve Oğullar adlı romanı 1862 yılında yayınlandı. (7) Kendi çağında büyük bir etki yapan Babalar ve Oğullar’daki Bazarov karakteri Seçenov’u andırmaktadır. Tıp öğrencisi olan ve fırsat buldukça yakaladığı kurbağalarla deney yapan Bazarov yerleşik, geleneksel bütün düşünce biçimlerini reddediyordu. “Nihilizm” bu romanla birlikte yaygınlık kazanmış, bir akıma dönüşmüştü. Nihilizm bugünkü anlamda olumsuz bir yük barındırmıyor, radikal bir aydınlanma çizgisi izliyordu. Bu akımın önde gelen düşünürü Pisarev (1840-1868), Ruskoe Slovo (Rus Sözü) dergisinin editörüydü ve 28 yıllık kısa yaşamının 4 yılından fazlasını hapishanede geçirmişti. Radikal bir toplum eleştirisinin dışında, Pisarev doğa bilimlerinde materyalizmin savunuculuğunu halkın anlayacağı bir dille yapıyor, evrim kuramının liselere kadar girmesini sağlıyordu (8). İçlerinde İvan Pavlov da olmak üzere çok sayıda genç Pisarev’in “Doğa bir katedral değil, bir atölyedir” sözünden etkileniyordu. (9)
Dostoyevski’nin Ölüler Evinden Anılar’ı 1861’de, Suç ve Ceza’sı 1862’de yayınlanırken, aydınlar dergilerin çevrelerinde örgütleniyorlardı. Bu yıllar içinde en önemlisi ve radikali, narodnizmin kurucularından Çernişevski tarafından çıkarılan Sovremennik’ti (Çağdaş). Marksizm öncesi Rus radikalizminin en önemli isimlerinden olan Çernişevski, önce reformları coşkuyla selamlayacak, ancak sonra hayal kırıklığına uğrayarak Çar’a keskin eleştirilerini yöneltecekti. Bu eleştirilerinden dolayı 1862’de tutuklanarak, nerdeyse geri kalan bütün bir ömrü boyunca sürecek hapislik ve sürgün hayatına başlıyordu. (10)
“Beynin Refleskleri” 1863’te yayınlanıyor
“Beynin Refleksleri” Rusya’nın bu koşullarında yayınlandı, daha doğrusu çıkarılan engellemelere rağmen yayınlanabildi. Seçenov 1862’de Paris’ten Petersburg’a döner ve uzun süredir kafasında olgunlaştırdığı denemesini yazar. Uzun makalesinin orijinal adı “Ruhun kökenlerini fizyolojik olarak açıklamak için bir deneme”dir. Seçenov makaleyi yayınlanması için Çernişevski hapiste olduğu için ünlü şair N. Nekrasov (1821-1878) tarafından yönetilen Sovremennik’e yollar. Ancak Çar’ın sansürcüleri aydınlar arasında çok okunan devrimci bir dergi olan Sovremennik’te basılmasını kabul etmezler ve başka bir isimle, son iki paragrafını keserek, popüler olmayan bir tıp dergisinde basılmasına izin verirler. Böylece “Beynin Refleksleri” (“Refleksi Golovnogo Mozga”) başlığıyla Meditsinsky Vestnik (Tıp Bülteni)’de yayınlanır. (11) Sansürcülerin çabası boşunadır, ancak sınırlı sayıda uzmana ulaşan derginin bu sayısı kapış kapış okunur.
1866’da “Beynin Refleksleri” kitap olarak basılır, fakat Petersburg Sansür Komitesi tarafından materyalist görüşler içerdiği, kiliseye karşı olduğu ve insan iradesini yok saydığı iddiasıyla satışı engellenir. Hemen sonra satışının engellenmesinin daha fazla ilgi yaratacağı düşünülür ve ilk kez kitap olarak ortaya çıkar. (12) 1873’de ise Paris’te Fransızca olarak basılır.
1870 ve 80’li yıllarda eğitim görmüş bütün insanlar Rusya’da Beynin Refleksleri’ni okur ve entelektüeller için zorunlu bir kitaba dönüşür. O çağda yazılmış hemen bütün mektuplarda, hatıralarda bu kitabın izleri görülür.
Beynin Refleksleri ne söylüyordu?
Newton’un 1687’de yayınlanan Principia’sı sadece fizik ve matematik alanında çığır açmıyor, aydınlanmaya olan etkisi açısından da büyük bir değer taşıyordu, çünkü hareket yasalarının sadece dünyada değil, bütün evrende geçerli olduğunu ve evrenin maddi birliğini göstermesi açısından vurucu bir etkiye sahipti. Beynin Refleksleri’nden dört yıl önce yayınlanan Darwin’in Türlerin Kökeni de, biyolojik hareketin anlaşılmasındaki çığır açıcılığın dışında aydınlanmaya çok önemli bir katkı yapıyor, ağaçlardan böceklere, tek hücrelilerden memelilere bütün biyolojik hareketi sıçramalar içeren bir süreç olarak neden sonuç ilişkisi içinde birbirine bağlıyordu.
Beynin Refleksleri ise hayvanlardan insanlara bütün canlıların davranışlarının altında yatan ortak mekanizmaları ve bu mekanizmaların sinir dokusunda yatan maddi birliğini vurguluyordu. O güne kadar geçerli ve yaygın olan, ruhsal mekanizmaların fizyolojisinin olamayacağı ve araştırılamayacağı, maddeden bağımsız bir ruhun varlığı, insanların tek tek ve birbirinden, dolayısıyla tarihsel koşullardan bağımsız yaratıldığı savlarına karşı, sinirbiliminde monistik materyalist bir yaklaşımı savunuyordu. Kitap bilinçsiz veya bilinçli bütün davranışların reflekslerle açıklanabileceğini, bu mekanizmaların evrimsel ve gelişimsel olarak kavranabileceğini, uyarıların bu refleksleri süreç içinde şekillendirdiğini, kötü insanlara kötü bir toplumun neden olduğunu ileri sürüyordu.
Seçenov’un aslında sinir sistemine ilişkin bilgisi bugünkü ile karşılaştırılınca oldukça sınırlıdır. Paris’te Claude Bernard, laboratuvarında yaptığı deneylerde ilk kez merkezi sinir sisteminde ketlemeyi (inhibisyon) daha yeni keşfetmiştir. Kitaptaki tek şekil bu deneye aittir. (Şekil 1) Kurbağa beyin sapına tuz kristalleri ile yapılan uyarılar omurilik reflekslerini yavaşlatmaktadır. (13) Helmholtz’un retina uyarıldıktan sonra uyarı geçtiği halde görüntü oluşmasına ilişkin deneylerine gönderme yapar. (14) Ancak bunun ötesi keskin bir gözlem gücü ve soyutlama yeteneğidir.
Seçenov’a göre davranışın başlangıcı çevremizden gelen ve duysal sinirler tarafından merkeze taşınan uyarılardır. Kaslar olmadan ise hiçbir davranış gerçekleştirilemez. Bu nedenle bütün davranışlarımız aslında reflekslerden oluşmaktadır. Ancak refleks arkının içinde yer alan beyin bu refleksleri güçlendirebileceği gibi ketleyebilir de. Bu uyarma/ketleme karşıtlığını oluşturan merkezlere, bebeklikten itibaren bellek izleri bırakan, tekrarlayan uyarılar neden olur. Seçenov’a göre bütün zihinsel süreçler hem evrimsel hem gelişimsel olarak dinamik bir yapıya bağlıdır ve sinir sistemi uyarılara bağlı olarak şekil değiştirir. Bilinçlilik reflekslere yön veren daha soyut kavramların kodlandığı bellek izlerinin etkileşimi nedeniyledir. Aslında eşit olan insanlar toplumsal uyarılara bağlı olarak şekillenir ve farklılaşır.
“Beynin refleksleri”ne saldırı
Kitabın aydınlar arasında kazandığı popülerlik diğer biliminsanlarının saldırılarını engellemedi. Kavelin’in 1871’de yayınlanan Psikolojinin Görevleri kitabı doğrudan Beynin Refleksleri’ni hedef alıyordu. Buna karşılık Seçenov “Kim psikolojinin sorunlarını inceltiyor, ve nasıl?” makalesini yazdı. Seçenov makalesinde “Ruhsal fenomenlerin bilimsel analizi ancak fizyoloji tarafından yapılabilir” diyordu. (15)
Darwin karşıtı bir metafizikçi olan Strakhov, gerici bir dergi olan Grazdanin’de (Vatandaş) Seçenov’un görüşlerine ağır eleştiriler getirdi. Daha sonra bu görüşler 1878’de Psikolojinin Esas Kavramları adlı kitapta toplandı. Strakhov için dünyanın merkezinde insan vardı, Seçenov için ise gelişen doğaya ve topluma bağlı bir insan. Strakhov için düalizm esastı, “Fiziksel ve ruhsal dünya arasında büyük farklılıklar….” tanımlıyordu, Seçenov için ise ruhsal etkinlik organik doğanın gelişiminin belirli bir aşamasının ürünüydü. (16)
Bu tartışmalar Rusya’da o kadar çok ses getirmişti ki, Saltıkov-Sçedrin (1826-1889) bir eserinde Seçenov’u bas, Kavelin’i tenor olarak betimlemişti.
Rus-Sovyet sinirbiliminde süreklilik ve sıçrama
Rus-Sovyet sinir biliminde süreklilik ve sıçramayı ayırt edebiliyoruz. Seçenov’un başlattığı gelenek İ. P. Pavlov (1849-1936) ile gelişerek sürdü. Beynin Refleksleri kitabından derin bir şekilde etkilenen Pavlov, Seçenov’un asistanı olmayı çok arzu etmiştir, ancak Petersburg Tıbbi-Cerrahi Akademisi Fizyoloji kürsüsünde asistanlığa başlayacağı yıl olan 1871’de Seçenov bir anlaşmazlık yüzünden istifa ederek ayrılmıştı. (17) Pavlov’un Seçenov tarafından tanımlanan şartlı refleksler üzerinde yaptığı araştırmaların zenginliğini ve yoğunluğunu biliyoruz. Pavlov’un şartlı refleksler üzerine yaptığı çalışmalar Seçenov’un görüşlerinin kanıtlarını sunarken, Pavlov Seçenov’u Rus fizyolojisinin kurucusu olarak selamlayacaktı.
Seçenov ve Pavlov’un yaklaşımındaki bazı mekanik yaklaşım kısıtları ise İ.S. Vigotski (1896-1934) ve A.R. Luria (1902-1977) tarafından çok daha gelişkin bir evreye taşınmıştır.
Seçenov’un kısa yaşam öyküsü
Seçenov 184 yıl önce Simbirsk bölgesinde emekli bir memurun köy kökenli bir kadınla yaptığı evlilikten doğar. Doğduğu köyün ismine daha sonra Seçenova adı verilmiştir. Evinde iyi bir eğitim alır ve akıcı bir şekilde Almanca ve Fransızca konuşabilecek hale gelir.
On dört yaşında Petersburg’da Mühendislik Okulu’na gider ve iyi bir fizik, kimya ve matematik temeli elde eder. Moskova Tıp Fakültesi’nde eğitime başlar. Burada özellikle Tarih ve Filoloji bölümünden Granovskii’nin derslerinden etkilenir.
Üniversite yıllarında daha sonra önemli ürünler verecek aydın bir çevre içinde bulunur. Ünlü bir dahiliyeci olacak Botkin, periyodik cetveli bilim dünyasına sokan Mendeleyev, immünolojinin kurucularından Meknikof, kimyager ve besteci Borodin yakın arkadaşlarıdır. Ayrıca yazarlar Dostoyevski, Turgenyev, şair Naksarov ve ressam İlya Repin aynı entelektüel çevrenin insanlarıdır.
1856-1862 yılları arasında Avrupa’nın en iyi fizyoloji bölümlerinde ve en önde gelen fizyologları olan J. Müller, H. Helmholtz, C. Ludwig, du Bois Reymond ve C. Bernard ile çalışır. Doktora tezini “Alkolik intoksikasyonun fizyolojisi için bilgiler” başlığında verir.
Rusya’da çeşitli üniversitelerde fizyoloji bölümlerinde ders verir, başkanlığını yürütür. O güne kadar var olanı olduğu gibi aktaran hocalar yerine, araştıran, deney yapan, sorgulayan, cihaz geliştiren tarzı ile büyük bir etki yapar ve Rusya’da fizyolojinin kurucusu olarak kabul edilir. Kadınların akademiye girmesini ve araştırma yapmasını destekler. Rusya’da ilk kadın biliminsanlarından biri olan Bokova ile evlenir.
Seçenov’un araştırmalarının ilk kez merkezi sinir sisteminde ketlemeyi gösterdiğini ve önemini belirtmiştik. Bunun dışında da çok önemli bulguları vardır. Tekil uyarıların birikerek etki etmesi demek olan sumasyon ilk kez Seçenov tarafından “Kurbağada duysal spinal merkezlerin elektriksel ve kimyasal olarak uyarılması” makalesinde tanımlanmıştır. “Seçenov’un Refleksi” olarak bilinen kuvvetli ardıl uyarılar (tetanizasyon) esnasında, önce refleks şiddetinde azalma, sonrasında ise şiddetin artması “Kurbağa medullasında galvanik fenomen” adlı makale ile 1882’de duyurulmuştur. Seçenov beynin ritmik elektriksel aktivitesini sezen çalışmalar yapmıştır. (18) Bugün derin duyu olarak bildiğimiz “Zaman ve mekanı bildiren kas duyusu” da ilk kez Seçenov tarafından tanımlanmıştır.
Seçenov’un Beynin Refleksleri dışında aynı konuyu geliştiren uzun yazıları olmuştur. Bunların başlıcası 1878’de yayınlanan “Düşünmenin Elemanları”dır. Ayrıca “İnsanın çalışma hareketlerinde sinir sisteminin rolü” adlı çalışması emek süreçlerinin fizyolojisiyle ilgili öncü bir çalışmadır.
1903’de tanınmış bir bilimci olarak aydınlanma çalışmalarına katılır. Moskova’da işçiler için açılan okulda anatomi ve fizyoloji dersleri verir. Ancak bir süre sonra Çarlık tarafından engellenir. (19) 1905’te patlayan devrimden hemen önce yaşama veda eder.
Sonsöz
Türkiye’de yaşanan koyu gericilik dönemi bir yana özellikle psikoloji bölümlerinde varlığını sürdüren düalizm düşünüldüğünde Seçenov’u bugün anmak daha önemli hale gelmektedir. Bildiğimiz kadarı ile eserleri Türkçe’ye çevrilmemiştir. Özellikle Beynin Refleksleri’nin Türkçe’ye çevirisi anlamlı olacaktır. Bütün çalışmaları ile bilim tarihi açısından daha çok üzerinde çalışılmasını hak etmektedir.
Kaynaklar
1) Ertekin K. ve Nalçacı E.: “19. Yüzyıl biliminden bir portre: Claude Bernard”, Bilim ve Gelecek, 114:54-61, 2013.
2) Hobsbawm E.: Sermaye Çağı, 1848-1875, Çev: B Sina Şener, Dost Yayınevi, 4. Baskı, 2009.
3) Milner Gulland R. ve Dejevskiy N.: Rusya ve Sovyetler Birliği Tarihi, Çev: M. Çulhaoğlu, İletişim Yayınları, 1993, s.125-131.
4) Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi, Cilt: 15, İletişim Yayınları, 1989, s. 498.
5) Falkus M. E.: Rusya’nın Endüstrileşmesi 1700-1914, Çev: A. Şenel, V yayınları, 1986, s. 59-61.
6) Seçenov I. M., Autobiographical Notes, Moscow, 1907. Aktaran, Giorgiev A.I. ve Grigorian N. A. “I.M. Sechenov: The patriarch of Russian physiology”. J History of the Neurosciences, 16:19-29, 2007.
7) Turgenyev I.: Babalar ve Oğullar, Çev: L. Soykut, İletişim Yayınları, 2. Baskı, 2008.
8) Walicki A.: Rus Düşünce Tarihi, 1760-1900. Çev:A. Şenel, Vyayınları, 1878, s.190.
9) Todes D.: İvan Pavlov, Hayvan makinesini araştırırken, Çev: E. Kılıç, TÜBİTAK Yayınları, 4. Baskı, 2004, s.18.
10) Günçe E. Çernişevski, Ed: Tuncay M. Sosyalist Siyasal Düşünüş Tarihi, Bilgi Yayınevi, Birinci Baskı, 1976, s. 297-298.
11) Koshtoyants K.: M. Sechenov, Reflexes of The Brain, The M.I.T. Press, 2. Baskı, 1970.
12) Shaternikov M. N.: The life of I. M. Sechenov. Ed: H. Gardner ve J. K. Gardner, Classics in Psychology, Arno Press, 1973.
13) Brazier M. A.: “The historical development of neurophysiology”. Ed:J. Field, Neurophysilogy, Volume 1, Handbook of Phsyiology, American Physiological Society, 1956, s.52-55.
14) Sechenov I: Reflexes of the Brain. The M.I.T. Press, 2. Baskı, 1970, s.69.
15) Koshtoyants K, age, s.124-126.
16) Koshtoyants K, age, s.128-130.
17) Shaternikov M. N., age., s.XXVII.
18) Konunikov I. E.; “Ivan Mikhailovich Sechenov – the Outstanding Russian Neurophysiologist and Psychophysiologist”. J Evolutionary Biochemistry and Physiology, 40:596-602, 2004.
19) Shaternikov M. N., age., s.XXXVI.