Ana Sayfa 131. Sayı Viyana Doğa Tarihi Müzesi

Viyana Doğa Tarihi Müzesi

1009

Viyana Doğa Tarih Müzesi bir uygarlık kanıtı. Dünyaca ünlü, pek çok özgün nesne burada sergileniyor: Mars’tan gelen “Tissint” meteoru parçası, 25.000 yıllık Willendorf Venüsü, 200 yıldan fazla bir zaman önce soyu tükenmiş olan Steller denizineği örneği, büyük ve kimisi hareketli olarak tasarlanmış dinozor iskeletleri, kafatasları, antropoloji bölümündeki insan modelleri, vb.

Turistlerin gözde kentleri arasında en rahat gezilebilen yerlerden biri Viyana olsa gerek. Kimi zaman rehberlik yapan biri olarak iyi biliyorum bunu. 23 bölgeden (ilçeden) oluşan bu güzelim başkentin merkezi, 1. Viyana’dır. 150. yılındaki Ring Caddesi, “Innere Stadt” olarak adlandırılan 1. Viyana’yı çevreler, belli başlı turistik yerlere uzanır. Yüzlerce yıl yönetimi elinde bulunduran Habsburg Hanedanlığının yapıları, belediye, parlamento ve opera binaları, Avrupa’nın en eski birkaç tiyatrosundan biri olan Burgtheater birbirine yürüyüş mesafesindedir. Bu hattı takip eden turistlerin buluşma noktalarından biri olan Maria-Theresien Meydanı’nda karşılıklı iki görkemli mekân durur: Sanat Tarihi Müzesi(1) ve Doğa Tarihi Müzesi.(2)

KHM ile NHM arasında, devleti bizzat yöneten tek imparatoriçe olan ve meydana adını veren Maria Theresia’nın (1717-1780) heykeli bulunur. NHM’in resmi açılışı 10 Ağustos 1889’da, İmparator I. Franz Joseph tarafından yapılmıştır. Müzedeki koleksiyonların temellerinin atılması 1750’ye kadar gitmektedir. Yıllık 500 binin üzerinde ziyaretçisi olan NHM, girişten hemen sonra beliren merdivenleriyle, görkemli bir gezi daveti sunar. Basamaklar, müze tarihinin önemli isimlerinin bir arada bulunduğu bir tablonun önünde kesintiye uğrar. Tavanda bilim ve sanatın birlikteliğini gösteren bir çizim, sağ ve sol yanlarda tekrar başlayan merdivenler ve heykeller. Karşılaştığınız güzelliğe doyamayıp girişe dönerek tekrar yukarı çıkabilirsiniz. Böylesine bir “Hoş geldiniz” mesajıyla çok sık karşılaşılmaz.

Sahip olduğu 39 salon ve yaklaşık 30 milyon parçayla, NHM bir uygarlık kanıtı. Müze bünyesinde yürütülen araştırmalarla parça sayısı hızla artıyor. Dünyaca ünlü, pek çok özgün nesne burada sergileniyor: Mars’tan gelen “Tissint” meteoru parçası, 25.000 yıllık Willendorf Venüsü, 200 yıldan fazla bir zaman önce soyu tükenmiş olan Steller denizineği örneği, büyük ve kimisi hareketli olarak tasarlanmış dinozor iskeletleri, Maria Theresia’nın değerli taşlar barındıran çiçek buketi, kafatasları, dünyadaki en iyi koleksiyona sahip olduğu iddia edilen antropoloji bölümündeki insan modelleri, vb. Saymak bile zihnimizi yoruyor. Dört arkadaşla gerçekleştirdiğimiz gezi sırasında kimi salonlar düzenleme sebebiyle açık değildi. Burada yüzeysel bir inceleme bile saatler sürüyor. Mineraller ve taşlarla ilgili ilk salonlarda birkaç saatimizi harcayınca, NHM’in bizden şöyle bir haftaya yayılmış program talep ettiğini anladık. Dünyanın en eski ve geniş meteor koleksiyonu, fosiller, tarihöncesi kalıntılar, soyu tükenmiş canlıların gerçekçi modelleri, ilk yaşam formları, dünyaca ünlü bitki koleksiyonu… Kitaplarda okuyup belgesellerde izlediğimiz, kısmen çevremizde gözlemlediğimiz çeşitliliği kavrayabilmek için oldukça iyi bir yer burası.

Müzedeki bölümler

1) Antropoloji: 1876’da temelleri atılan bölümde 60.000 parça yer alıyor. Eğlenceli bir şeyler var antropoloji tarafında. Bir bilgisayar fotoğrafınızı çekiyor, atalarımızdan hangisine benzediğinizi, geçmişte yaşasaydınız nasıl bir yüz hattına sahip olacağınızı belirliyor ve sonucu e-posta adresinize gönderiyor.

2) Bilim tarihi arşivi: Yazışmalar, dosyalar, tablolar, vb. bu bölümde bulunuyor.

3) Botanik: 1807’de kurulmuş olan bölümde yaklaşık 5,5 milyon parça var. 2. savaş sırasında bir kısmı zarar görse de hâlâ dünyadaki en iyi beş koleksiyon arasında. Bölüm, pek çok araştırmacıya örnek sağlıyor, eğer araştırmacıya bitkiyi fiziksel olarak göndermek mümkün değilse sanal botanik sistemine başvurulabiliyor: http://herbarium.univie.ac.at/database/search.php

4) Jeoloji ve paleontoloji: Yaşamın evrimi ve yeryüzü ile ilgilenen bölümün koleksiyonunda 3,5 milyon parça var. Bölüm kendi içinde farklı çalışma gruplarına ayrılıyor. Bunlardan biri karstlar ve mağaralar üzerine araştırma yürüten ekip. Karstik arazi Avusturya’da çok yaygın, nüfusun yarısının kullandığı su bu havzalardan sağlanıyor. Viyana’nın hâlâ musluktan içilen suyunun çok kaliteli olduğunu belirteyim.

5) Mineroloji ve petrografi (taş bilimi): Kataloglara geçirilmiş 150.000 civarında örnek barındıran bölümde, bunların yüzde 15-20 kadarı sergileniyor. Türkiye’nin kimi yörelerinden örneklere ilgili salonlarda rastlamak mümkün.

6) Zooloji: Üç altbirimden oluşuyor:

Omurgalı hayvanlar: 800 binden fazla örnekle dünyadaki en kapsamlı yerlerden biri. Balıklar, herpetoloji(3), kuşlar, memeliler, arkeozooloji(4) koleksiyonları var.

Böcekler(5): 10 milyondan fazla örnekle yine dünyanın en büyük koleksiyonlarından biri.

Omurgasızlar: Birim kendi içinde 5’e ayrılıyor. Bölümlerin her birinin kendi kadrosu, yayınları, araştırmaları var. Farklı disiplinlerde toplamda 60’ın üzerinde biliminsanı ve pek çok memur, gönüllü çalışıyor. NHM bünyesinde yeryüzünün oluşumu ve yapısı, evrenin başlangıcı, ilk bitkilerin ve hayvanların gelişimi, çoğalması, biyolojik çeşitlilik, genetik, insanın türeyişi gibi dikkat çekici başlıklarda kapsamlı araştırmalar yürütülüyor. Projeler ulusal ve uluslararası boyutlarda sürüyor, ki bunlardan birisi doğup büyüdüğüm coğrafyadaki kenger (Gundelia tournefortii) isimli bitkiyle ilgiliydi. NHM Botanik Bölümü ile Tunceli Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Bitkisel ve Hayvansal Üretim Bölümü’nün ortaklaşa çalışması bir makaleyle dünyaya tanıtılmış, Mart 2014’te basın toplantısı gerçekleştirilmişti. Çalışmayla birlikte dünyadaki bilinen kenger türü sayısı 6’dan 8’e çıktı ve bu iki yeni türe “Gundelia munzuriensis” (Munzur kengeri) ve “Gundelia dersim” (Dersim kengeri) isimleri verildi.

NHM’den notlar

Müzenin 125. yılı dolayısıyla 2014’te bir dijital planetaryum açıldı. Henüz o keyifli dakikaları yaşayamadım, ancak ilk fırsatta Samanyolu Galaksisi veya Satürn’ün halkalarına doğru yapılan sanal yolculuklara çıkacağım. Planetaryumda farklı gösterimler gerçekleştiriliyor: Yaşamın tarihi ve kökeni, Dünya, ağaçlar, ışık, evren, dinozorlar, volkanlar, meteorlar, vb. Hepsi bilimsel temellerde hazırlanan görsel şölenler.

DNA ve elektron mikroskobu çalışmaları için inşa edilmiş laboratuvarlar, araştırmalara destek sağlıyor. Laboratuvarlarda doku ve DNA örnekleri de mevcut. NHM’in yeraltındaki 4 katı ziyaretçilere açık değil. Alt katlar depo olarak kullanılıyor. Binanın çatısında gezme imkânı elde edenler şehri daha iyi görebilme, özellikle 1. Viyana’yı inceleme fırsatı bulabilir.

NHM çatısının çevresi, filozofların, biliminsanlarının büstleriyle, heykelleriyle dolu. Giriş ücreti gayet uygun olan müze çocuklar için de ideal. Küçük dostlarımızın burada çok fazla şey öğreneceklerine, doğaya ve bilime yönelik ilgi ve meraklarının gelişeceğine şüphe yok. Birkaç kez ziyaret edip müzeye doyduktan sonra buraya tekrar uğramayacağınızı düşünmeyin.

NHM’in güncellenen sergileri sizi kendisine çekiyor. Programa şöyle bir göz atalım:

– 15 Şubat 2014 – 14 Şubat 2015, 15 Şubat 2013’te Rusya’nın Güney Ural bölgesine düşen Chelyabinsk meteoru.

– 25 Haziran 2014 – 29 Haziran 2015, zaman yolculuğu.

– 5 Kasım 2014 – 8 Mart 2015, “İnsanın ayak izi” başlığıyla, uydulardan çekilmiş 50 kadar büyük fotoğraftan hareketle insanın yeryüzündeki etkisi.

– 19 Kasım 2014 – 2 Mart 2015, mamutlar ve Sibirya.

– 6 Mayıs 2015 – 31 Ağustos 2015, Viyana Üniversitesi’nin 650. yılı dolayısıyla sergilenecek olan “Şeylerin Bilgisi” başlıklı çalışma.

Son olarak, müzenin bir de mağazası var. Kitaplar, hediyelik eşyalar alınabilir. Müze içindeyken yorgunluk atmak istediğinizde Ring Caddesi, Maria-Theresien Meydanı ve KHM manzaralı kafede mola verebilirsiniz. Viyana’ya yolu düşenlerle görüşmek umuduyla…

Düzeltme: 130. sayımızdaki Murat Tuğrul-Murat Naroğlu imzalı “Schrödinger ve Café Afro” başlıklı yazıda yer alan fotoğrafları çeken arkadaşların isimlerini yazmayı unutmuşuz. Fotoğraf altyazılarına göre fotoğrafları çekenlerin isimleri şöyleydi: “Café Afro’da sohbet” ve “Ben şu masada mı oturuyorum yoksa şu masada mı?”, fotoğraf: Uğur Atay. “Schrödinger’e selam”, fotoğraf: Setenay Doğan.

Dipnotlar

1) Kunsthistorisches Museum. Yazı boyunca KHM kısaltmasını kullanacağım.

2) Naturhistorisches Museum. Yazı boyunca NHM kısaltmasını kullanacağım.

3) Sürüngenler ve amfibileri inceleyen zooloji dalı.

4) Türkçe karşılığı bulamadığım için, arkeobotanik teriminden hareketle arkeozooloji terimini kullandım.

5) Böceklerle ilgilenen disiplin olan entomoloji birimi.

Önceki İçerikOsmanlı’da dalkavukluk
Sonraki İçerikYeni rejim inşası bağlamında Osmanlıca tartışmaları