“Kayıt: İçimdeki vericilere Anakara’dan emirler geldi, Gale Krateri’ne ilerlemeliyim ve orada bir ölçüm daha yapmalıyım. Sondaj aletlerim hazır, kazıya başlıyorum. Sonrasında içimdeki laboratuvarda analizler yapılacak. Kim bilir neler keşfedeceğim, heyecanla ilerliyorum.”
Eğer Mars sondası Curiosity’nin bir günlüğü olsaydı, bu şekilde yazabilirdi. Ancak hikâyeyi bizler tamamlayacağız. NASA’nın Mars’a gönderdiği Curiosity aracı, Mars’ın çukur bölgelerinden biri olan Gale Krateri’nde yüzeyin hemen altında toprak denilebilecek bir alanda sıvı halde su bulunduğuna dair çok ciddi kanıtlar buldu.
Yapılan araştırma sonucu yazılan makale, Mars toprağında su ile karışık tuzların bulunduğunu ve bu karışımın içindeki “çamurdan” su elde edilebileceğini de öneriyor.
Böylece kutuplardaki buz ve atmosferdeki buhar ile birlikte, Mars’ta suyun üç hali de keşfedilmiş oldu. Mars’ta önceleri sıvı halde suyun yüksek miktarda bulunduğu, kuru nehir yataklarında da görülmekte, ancak atmosferinin şu anki koşullarının sıvı halde su için yetersiz olduğu düşünülmekteydi. Çalışmanın netleşmesi Mars atmosferinin sandığımızdan daha güçlü olduğunu gösterecek.
Mars araştırmaları
İnsanlık medeniyeti teknolojik kabiliyetlerini ilerletmeye devam etmekte. 1960’larda başlayan ve Sovyetler ile ABD’nin arasındaki rekabetin bir dalı haline gelen uzay yarışı sırasında Mars’a da araçlar gönderdik. Sovyetlerin “Mars”, “Zond” ve “Phobos” programları ile ABD’nin “Mariner” ile “Viking” programlarına dahil, kâşif robotlar Mars seferleri yapmış ve bizlere umut vaat eden fotoğraflar göndermişlerdir.
Mars keşifleri, 21. yüzyıla kadar çok sınırlı bir yapıda kalmıştır. Ancak günümüzde NASA’nın gönderdiği araçlar yardımıyla Mars’ın metrelerce altına sondaj yapıp, Mars’ın yapısı hakkındaki bilgilerimizi arttırmaya devam ediyoruz. Bu da pek çok araştırmacının aklına şu soruyu getiriyor, Mars’a yerleşebilir miyiz?
Mars’ta insanlar
Dünya’nın pek çok yerinde cesur fikirli yatırımcılar ve NASA geçtiğimiz yıl içerisinde bu emek gerektiren masraflı fikir için düğmeye bastı. Avrupa Uzay Ajansı ESA’nın 2001’den bu yana yürüttüğü “Aurora Programı” içerisinde, Mars’a insanlı bir uçuş yapmak var. NASA’nın Orion Programı yaptığı son denemeler ile Mars’a gidecek uzay aracı ile kapsülü hazırladı. Şu anda astoronotlar çeşitli eğitimlerden geçmekte. Rusya Federal Uzay Ajansı da “MARSPOST” adı altında bir proje yürütmekte. Proje düzenli olarak Mars’a insanlı uzay aracı uçuşları planlamakta. Ülkelerin yürüttüğü bu projelere ek olarak, özel şirket SpaceX’in “Red Dragon” uzay aracının denemeleri yapılmakta. Tüm bu projelerin ise Mars’a gidişi 2020’lerde olacak. Bundan dolayı gelecek on yıl, tatlı bir rekabetin yaşanacağı bir on yıl olacağa benziyor.
1969’da Neil Armstrong’un Ay’a ayak basmasının ardından, halk bir sonraki on yılda heyecanlı bir şekilde Mars’a ayak basılacağını beklemekteydi. Bilimkurgu kültürü tavan yapmış bir haldeydi. Ancak sonraki yıllarda projelerin değişimi insanlarda hayal kırıklığı oluşturmuştu. Sovyetler ve ABD farkına varmıştı ki, bu tür büyük projelere ve gezegen keşiflerinde cisme insan göndermeye ihtiyaç yok. Robotlar bizim yerimize tüm araştırmaları yapmakta. Apollo Programı’nda Ay’dan alınan taşlara yapılan analizlerinin neredeyse aynılarını Sovyetler’in Ay robotları da yaptı. Dolayısıyla projeler masraftan kısmak ve bilimsel araştırmaları hızlandırmak adına insansız araçlar üzerine yoğunlaştı.
Geçtiğimiz beş yıl içince Mars toprağının mineralli yapısı, bir günün 24 saate yakın oluşu ve az da olsa bir atmosferin varlığı, hevesli araştırmacıların Mars’ın kolonize edilmesi üzerine çalışmalar yapmasını sağladı. Genetiği değiştirilmiş ve havaya daha fazla oksijen salabilecek ağaçlar, Mars yüzeyinin düşük sıcaklıklar ve fırtınalarında ayakta kalabilecek bir bitki örtüsü yapımı gündemde olan ve üzerine çalışılmakta olan projelerden.
Yüzyıl önce gökyüzüne çıkmak bir hayalken bilimsel yöntemin kitlelerce benimsenmesi sayesinde şu anda maddenin yapısından galaksi kümeleri hareketlerine kadar çok geniş ölçeklerde bilgi sahibi olmaya başladık. Bu bilimsel gelişmelerin ürünü olan mühendislik bizleri ilk önce uzaya, sonra da Ay’a götürdü. Bu yüzyılın diğer yarısında, bir Ay kasabasının sakinleri yaşamını sürdürürken, kim bilir hangi cesur fikirleri üretecek?
Kaynaklar
1) İlgili Haber: Niels Bohr Enstitüsü, “Mars Might Have Liquid Water”, Morten Bo Madsen; http://www.nbi.ku.dk/english/news/news15/mars-might-have-liquid-water/
2) İlgili Makale: F. Javier Martín-Torres; http://www.nature.com/ngeo/journal/vaop/ncurrent/full/ngeo2412.html