Hayattaki amacının evrenin yapısını anlamak olduğunu söyleyen Anaxagoras, düşüncelerini Pers savaşlarının bitiminde gittiği Atina’ya da taşımıştır. Sadece bir drahmiye satılan Doğa Üzerine adlı kitabı tarihin çok satan ilk eseri olmuştur. Plato ve Sokrat öncesi Atina’da doğa felsefesi öğreten ilk öğretmendir. Güneş’in hiçbir kutsal özelliği olmadığını ileri süren Anaxagoras dinsizlikle suçlanarak ölüme mahkum edilmişti.
Soley’e…..
Batı Anadolu’daki (İyonya) antik kentleri ziyaretlerinizde, elinizde iyi bir kitap yoksa, etrafta o kentin özelliklerini anlatan hiçbir bilgi notu bulamazsınız. Örneğin, Milet’tesiniz diyelim. Milet doğa felsefesinin başladığı, ilk sistemli düşünme ve varoluşu temellendirme çalışmalarının yapıldığı kenttir. Antik çağın en ünlü matematikçilerinden ve yedi akil insanından biri kabul edilen filozof Thales’in (MÖ 624-548), onun öğrencisi Anaximandros’un (MÖ 610-546) ve yıldızların dönen küreler üzerinde çakılı olduğunu ileri süren filozof Anaximenes’in (MÖ 584-525) kentidir. Üstelik bir plana göre tasarlanmış ilk kentlerden birindesiniz ve ne yazık ki siz bu özelliklerin hiçbirinin farkına varamayabilirsiniz. Görebileceğiniz tek şey yıkık bir amfi tiyatrodur. Etrafta sizi bilgilendiren kimi notlar olsa, ziyaretiniz daha heyecan verici ve eğitici olmaz mıydı? Bu da ülkemizin sahip olduğu zengin mirasın tanıtımında etkili olmaz mıydı?
Bu yazı antik çağın (MÖ 800 – MS 500) on iki batı Anadolu (İyonya) kentinden biri olan Clozomenae (Urla) ve onun meşhur yerlisi Anaxagoras’ı tanıtmak için yazılmıştır. Umarım özelde Urla Belediyesi, genelde Kültür Bakanlığı için esin kaynağı olur ve buraları ziyaret edenlerin aydınlanması ve kültür mirasımıza sahip çıkılması adına bu antik kentlere yatırım yaparlar.
Anaxagoras kozmoloji kuramı
Antik çağın sonuncu filozoflarından Anaxagoras (MÖ 500-428) bugün Urla sınırları içinde kalan Clozomenae’de doğmuştur. Maddeci düşünürlerden olan Anaxagoras’a göre ne bir varlığa geliş, ne de yokluğa gidiş söz konusudur. Yalnızca birleşim ve ayrışım vardır. Başlangıçta her şeyin bir kaos durumunda olduğunu ileri süren Anaxagoras, sonra Aklın (nus) neden olduğu bir dönme hareketinin yarattığı momentum ile ayrışmanın başladığını ve her şeyin kendi yerini aldığını ileri sürer. Ve bu şekilde kaos yerini kozmosa bırakır. Ancak, kaostan kozmosu yaratan başlangıç hareketin nedeni Akıl (nus) iyi tanımlı değildir. Fiziksel bir kuvvet olabileceği gibi, manevi bir güç kaynağı da olabilirdi. Başlangıçtaki bu hareket önce merkezde başlamış, sonra yavaş yavaş dışarıya yayılmıştır. Böylelikle hafif, kuru ve ince olan eter dışarıya kaçmış, hava ise iç kısımda toplanmıştır. Havadan ise İyonyalı felsefecilerin temel olarak kabul ettikleri toprak, ateş, su oluşmuştur. Dönme hareketin sonunda yoğun, ıslak, karanlık ve soğuk olanlar merkezde toplanarak dünyayı oluşturmuşlardır. Eter ise söz konusu hareketin şiddeti ile dünyadan parçalar koparmış ve bunlar yıldızları meydana getirmiştir. (1) Evren ve onun parçaları küçük ve homojendirler, farkları ise birleşimlerinden değil boyutlarından kaynaklanır.
Ancak Anaxagoras kozmoloji kuramının temel ve orijinal tarafı olan Akıl (nus) kendisinden sonra gelen filozoflar Sokrat, Plato ve Aristo tarafından sorgulanmıştır. Anaxagoras’ın ileri sürdüğü Akıl’ın (nus) nasıl olup da her şeyi olması gerektiği yere savurduğunu ve Aklın bunu yaparken amacının ne olduğunu sorgulamışlardır.
Sonsuz bölünebilme
Anaxagoras’a göre madde farklı özellikleri olan tohumlardan oluşmuştur. Başlangıçta evrenin sonsuz sayıdaki tohumların karmaşasından oluştuğunu ileri süren Anaxagoras’a göre her şeyde, her şeyin bir parçası ve sonsuz bölünebilme vardı. O zaman bir buğday parçasını betimleyen özellik nedir sorusunu, Anaxagoras, buğday içindeki sonsuz parçalardan buğday özelliği taşıyan parçaların fazla olmasıyla açıklıyordu. Sonsuz bölünebilme özelliği Anaxagoras’ın özgün bir fikridir. Anaxagoras’ın öne sürdüğü maddenin sonsuz bölünebilme özelliği, zamanına göre oldukça aykırı bir kavramdı. Örneğin, Anaxagoras öncesi filozoflardan Parmenidis’in öğrencisi Zeno’ya göre sonsuz bölünebilme olsaydı maddenin de sonsuz büyüklükte olması gerekirdi. Anaxagoras’ın bahsettiği sonsuzluğun bugün anladığımız anlamda matematiksel sonsuzluk olmadığını kabul etsek bile Anaxagoras’ın sonsuzluk kavramını kendisinden önceki filozoflardan daha iyi anladığını kabul edebiliriz.
Dinsizlikle suçlandı
Anaxagoras’a göre gök cisimleri, bu arada gezegenler de, yapısal olarak Dünya’ya benzerler ve düzdürler. Ay’ın ise tepe ve vadilerden oluştuğunu ve üstelik meskun olduğunu ileri sürmüştür. Ay’ın ışığını Güneş’ten aldığını söyleyen ilk kişidir ve böylelikle ay ve güneş tutulmalarını rasyonel biçimde açıklayabilmiştir. Hayattaki amacının evrenin yapısını anlamak olduğunu söyleyen Anaxagoras bu düşüncelerini Pers savaşlarının bitiminde gittiği Atina’ya da taşımıştır. Dolayısıyla İyonya’nın rasyonel düşünce geleneğini Atina’ya taşıyan ilk biliminsanı olmuştur. Sadece bir drahmiye satılan Doğa Üzerine adlı kitabı tarihin çok satan ilk eseri olmuştur. Plato ve Sokrat öncesi Atina’da doğa felsefesi öğreten ilk öğretmendir. Bu yapıtın sadece üç sayfası günümüze ulaşabilmiştir; Anaxagoras hakkındaki bilgileri ardından gelen filozoflar aracılığı ile edinebiliyoruz. Güneş’in hiçbir kutsal özelliği olmadığını, ateşten bir kaya olduğunu ileri süren Anaxagoras dinsizlikle suçlanarak ölüme mahkum edilmişti. Hapiste, verilen çember ile aynı alana sahip kareyi pergel ve cetvel ile bulma problemi üzerine çalışmıştır ki, bu problem daha sonra matematikçileri yüzyıllarca uğraştırmıştır. Antik çağın önemli problemleri olan ve pergel-cetvel ile çözülmesi gereken:
1) Verilen bir açıyı üç eşit parçaya bölme,
2) Verilen bir küpün, hacminin iki katı hacme sahip küpü inşa etme ve
3) Verilen bir dairenin alanına eşit alana sahip kareyi inşa etme
problemlerinin en az biri ile uğraştığı bilinmektedir. (2)
Güneş ve Ay’ın büyüklükleri
İran istilasından kurtulan ve Peloponnese yarımadasında parlayan şehir devletlerinin önde geleni olan Atina’nın lideri Perikles’in öğretmenliğini de yapan Anaxagoras, Perikles sayesinde ölümden kurtulmuş, daha sonra ölümüne kadar Lampsasus’ta (Lapseki) yaşamıştır. MÖ 476’da Gelibolu yarımadasına düşen meteoru incelemiş ve onun Güneş’ten kopan bir parça olduğuna hükmetmiştir. Bu meteor insanlık tarafından fark edilen ilk meteordur. Güneş tutulmasını düşünen Anaxagoras, Dünya’dan aynı büyüklükte görünen Ay ve Güneş’ten, Güneş’in daha büyük olduğuna ve Dünya’ya Ay’dan daha uzakta olması gerektiğine hükmetmiştir. MÖ 30 Nisan 416’da bütün Peloponnese yarımadasını karanlığa boğan güneş tutulmasından da Güneş’in en az Peloponnese yarımadası büyüklüğünde olmasına hükmederek, Güneş’in büyüklüğü için bir alt sınır verebilmiştir.
Canlılar üzerinde yaptığı deneylerle de tanınan Anaxagoras, insan beyni üzerinde kesim yaparak çalışmış ve balıkların suda solungaçları ile nefes aldıklarını keşfetmiştir. Antik çağın önemli eğlence türü tiyatronun gereksinimi olan sahne tasarımı nedeniyle perspektif problemi üzerinde de çalıştığı bilinmektedir. Kendisine bilimsel sorular soran Anaxagoras bunlara rasyonel yanıtlar vermeye çalışmıştır. Örneğin, Nil Nehri taşkınlarının nedeni olarak dağlarda eriyen kar sularını göstermiştir.
Ölümden kaçmak için sığındığı Lampsacos (Lapseki), bir sonraki yüzyılda Pers istilasından kaçan Efesliler için de ev sahipliği yapmış ve Efesliler buraya felsefe geleneği ve bilimsel öğretiyi taşıyarak bir felsefe okulu kurmuşlardır. Sığınmacılardan biri olan Anaximenes burada doğmuş ve daha sonra Büyük İskender’in tarihçisi olarak tarihe geçmiştir.
Yolunuz Urla’ya düşerse, oraya bir de Anaxagoras’ın gözü ile bakın derim. Belki ona görünen Ay sakinleri size de gülümsüyorlardır.
Kaynaklar
1) G.Sarton, A History of Science (1952 ), Oxford University Pres.
2) J.Suzuki, Mathematics in Historical Context (2009), MAA.