Antik kadın şair Sappho’nun 2600 yıl önce yazdığı “Gece Yarısı Şiiri” adlı şiirin, ne zaman yazıldığı, gelişmiş bir astronomi yazılımıyla antik gökler yaratılarak ortaya çıkarıldı.
Midillili (Lesbos Adası) şair Sappho, klasik antikitede neredeyse Homeros kadar saygı görür. Platon onu “10. Muse” (Yunan Mitolojisinde sanatı simgeleyen tanrıçalara verilen isim) olarak nitelendirir. Sappho, yüzyıllarca heykellerde ve madeni paralarda betimlenmiştir. Resmi olarak en az dokuz kitabı olduğu bilinir, ancak ne yazık ki bunlardan geriye kalan Mısır-Oxyrhynchus’da 1800’lerin sonlarında bir çöplükte keşfedilen 200 parçadır.
Yine de bu parçalar etkili olmuş ve nesiller boyunca şairleri etkilemiştir. Sappho’nun hevesli şair gözü, aynı zamanda onu büyük bir gök gözlemcisi yaptı. Onun net ve keskin astrolojik detayları, araştırmacıların eserlerinin birinin zamanını netleştirmesinde yardımcı oldu.
Yakın zamanda Journal of Astronomical History and Heritage’da yayımlanan çalışma, Sappho’nun “Gece yarısı Şiiri”nden Taurus takımyıldızındaki Ülker yıldız kümesiyle (yedi kız kardeş diye de anılır) ilgili bir açıklamaya dayanıyor: “Önce ay battı, / sonra da yedi yıldızı ülkerin / gece yarısı, / akıyor çağ, / yalnızım yatağımda”
CNET’ten Michelle Starr’a göre, araştırmacılar gökyüzünü Midilli Adası’ndan göründüğü gibi oluşturmak için Starry Night (sürüm 7.3) ve Uluslararası Planetaryum Topluluğu’ndan Digistar 5 isimli yazılımları kullandılar.
Şiirin ne zaman yazıldığı bilinmediği için, araştırmacılar yıldızlara MÖ 570 yılından bakmayı seçtiler, çünkü bu tarihin Sappho’nun yaklaşık ölüm tarihi olduğu düşünülüyor. Yine de araştırmacılar seçilen tarihi 20 yıl, hatta 40 yıl değiştirmenin analizlerinin sonucunda hissedilir bir fark yaratmayacağını belirtiyor. Çünkü şair Ülker yıldız kümesinin gece yarısından önce battığını belirtiyor. Araştırmacılar Ülker yıldız kümesinin Midilli’de gece yarısı veya öncesinde battığı zamanın, bu yılın 25 Şubat-31 Mart tarihleri arasına denk geldiğini hesaplayabildi. Araştırmacılar makalelerinde kış sonu ve bahar başlangıcının doğa aşkı lirizmi açısından beklendik bir zaman aralığı olduğunu da belirtiyorlar.
Araştırmanın yazarlarından, Teksas Üniversitesi (Arlington) fizik profesörü Manfred Cuntz, Sappho’nun erken dönem Yunan astronomisine katkı sağladığının düşünülebileceğini söylüyor ve Sappho kadar net astronomik gözlem yapan çok fazla eski şair olmadığını belirtiyor.
Araştırmanın oldukça ilginç sonuçları, gelişen bir bilim olan adli astronominin parçası. Araştırmanın ortak yazarı ve Arlington Planetaryumu’nun yöneticisi Levent Gürdemir, gelişen teknolojilerin araştırmaya yeni yollar açtığını belirtiyor. Planetaryum yazılımlarının kullanımının kendilerine herhangi bir yerde, geçmişte ya da gelecekte herhangi bir zamanda gökyüzünün simülasyonunu sağladığını ifade ediyor. Bunun da planetaryumu sadece astronomi değil, biyoloji, kimya, sanat, edebiyat, mimarlık, tarih ve hatta tıp gibi farklı disiplinlerdeki araştırmalara açılmasının örneği olduğunun altını çiziyor.
Gizmodo’dan Jennifer Oullette de Teksas Üniversitesi’nin araştırmasıyla aynı doğrultuda bir araştırma yapıyor. Gökbilimci Donald Olson, Jül Sezar’ın Britanya’ya çıktığı bölgeyi bulmak için yıldız tariflerini kullanıyor. Geçen ay bir araştırmacı dünyadan görülen en büyük süpernova hakkında bilgi toplamak için ortaçağdan kalma Arapça bir yazıdaki açıklamayı kullandı.