Toronto Üniversitesi ve MIT araştırmacıları, gelir düzeyi düşük öğrenciler ile gelir düzeyi yüksek öğrenciler arasında telefon numaralarını hafızada tutmak, matematik problemi çözmek gibi anahtar beyinsel fonksiyonları olan işler belleğin yeterliliği açısından önemli farklılıklar olduğunu keşfettiler.
Bir grup ortaokul öğrencisinin beyin aktivitelerini ölçmek ve haritasını çıkarmak için fonksiyonel MR (manyetik rezonans görüntüleme) kullanan araştırmacılar, test edilen düşük gelir düzeyine sahip öğrencilerin işler bellek kapasitesinin yüksek gelirli öğrencilerinkine oranla daha düşük olduğunu fiziksel olarak belgelediler.
Çalışmanın sonuçları Developmental Science dergisinin 19. sayısında yayımlandı.
Araştırmanın başındaki Amy Finn’in (Toronto Üniversitesi Psikoloji Bölümü) belirttiğine göre, kavrama kabiliyetinin neredeyse tamamı için esas olan yetiye yönelik olarak, düşük gelirli çocukların beyninde böylesine niteliksel farklılıktaki tepkiler oluşabileceği daha önce hiç gösterilmemişti.
Finn’in belirttiğine göre araştırmacılar, katılımcı öğrencilerin tabi tutulduğu standart bir matematik sınavından elde edilen veriye dayanarak, bir adım öteye gittiler ve işler bellekteki bu farklılıkların akademik başarı ölçütleri üzerinde de etkisi olduğunu gösterdiler.
Araştırmacılara göre, bu çalışmalar nörolojideki gelir-başarı ilişkisini anlamak için atılmış büyük bir adım ve henüz bütünlüklü bir açıklama yapılamamış olsa da beyin fonksiyonları ile sınavlarda elde edilen puanlar arasında bir bağlantı kurduğu için önemli.
Finn konuya ilişkin olarak şunu söylüyor; “Yüksek gelirli aileler ile düşük gelirli ailelerin çocuklarının sinir sistemlerinde farklılıklar olduğunu biliyorduk; fakat bunun problem çözmede gerçekten önem taşıdığını bilmiyorduk. Artık bunu kanıtladığımıza göre, düşük gelirli öğrencilerin başarısına destek olacak önemli adımlar atabiliriz.”
Test edilen 67 öğrencinin tümü Boston bölgesindeki yedinci ve sekizinci sınıflardan seçildi ve tanıtım yoluyla okul sonrası programlara dahil edildiler. Etnik olarak çeşitlilik gösteren grupta kız ve erkek katılımcıların sayısı hemen hemen eşitti.
Araştırmacılar beyinde, prefrontal korteks gibi, yüksek düzeyde fonksiyonlar için önem taşıyan bölgelere odaklandılar. Yapılan gözlemlere göre, yüksek gelir düzeyindeki öğrenciler beynin bu bölgesini verilen görev zorlaşana kadar aktif olarak kullanmıyor. Öte yandan düşük gelir düzeyindeki öğrenciler, nispeten daha basit görevlerde bile beynin bu bölgesini daha sıklıkla ve geniş çapta kullanıyorlar.
Finn’in belirttiğine göre bu bulgular; beyindeki bilgiyi muhafaza ve organize eden işler bellekten faydalanılması bağlamında, düşük gelir düzeyindeki çocuklarda birtakım farklılıklar olduğunu ortaya çıkarıyor.
Finn, insanların bu verileri düşük gelir düzeyindeki çocuklar ile yüksek gelir düzeyindeki çocukların beyinleri arasındaki bu fiziksel farklılığın kalıtımsal olduğu sonucuna varacak şekilde yorumlamalarından endişe duyduğunu belirtiyor ve hiçbir şeyin gerçekten ötede olamayacağını ekliyor. “Beyin biçimlendirilebilir bir organdır ve tüm bunlar doğru eğitim ve daha iyi fırsatlar sayesinde değiştirilebilir. Tüm bunları beyinde gözlemliyor olmamız, bunların kanunmuşçasına değiştirilemez olduğu anlamına gelmez” diyor.
Finn’e göre, araştırmacıların genellikle çalıştıkları grupların gelir düzeyine yönelik yerleşik önyargılar sebebiyle bu farklılıklar muhtemelen daha önce hiç gözlemlenmedi. Bu durumu şu şekilde açıklıyor; çoğunlukla bilişsel sinir bilimi ile ilgili çalışmalar orta ve yüksek gelir düzeyinden gelen katılımcılar üzerinde yürütülüyor; çünkü üniversiteye yakın gruplarla çalışmak düşük gelir düzeyindeki topluluklara ulaşmaktan daha düşük maliyetli.
Ayrıca Finn bu çalışmada çevresel faktörlerin göz önünde bulundurulmadığının ve düşük gelir düzeyinin kronik stres gibi durumlarla bağlantılı olduğunun altını çiziyor ve şunu ekliyor, “Sebep ne olursa olsun, işler belleklerinin niteliksel olarak birbirinden farklı olduğu gerçeğini değiştirmiyor.”