Uzmanlar eski hiyerogliflerin Mayaların matematik ve astronomide önemli keşifler yaptığını gösterdiğini söylüyor.
120 yıldan fazla süredir Dresden elyazmalarındaki Venüs tablosu, astronomi ile ilgili bilgi içeren eski bir Maya kitabı, dünyadaki uzmanların ilgisini çekiyor. Gözlemlerin doğruluğu, özellikle Maya takvimindeki artık yıl gibi hesaplamalar, astronomi alanında merak uyandıran önemli bir noktadır.
Fakat Kaliforniya Üniversitesi, Santa Barbara’da antropoloji profesörü olan Gerardo Aldana, Venüs tablosunun yanlış anlaşıldığına ve küçümsendiğine inanıyor. Yeni bir makalede, Aldana Venüs tablosunun matematik ve astronomide önemli yenilik yaptığını ve açık bir Maya başarısı olduğunu söylüyor.
Çok işlemli bilim
Kültürdeki Astronomi Dergisi’nde yayımlanan “Keşfi keşfetmek: Chichen Itza Dresden Elyazmaları Venüs Tablosu ve 10. Yüzyıl Maya Astronomi Buluşları” başlıklı makale, Güneş’e en yakın ikinci gezegenin gözlemlenebilir evrelerini izleyen Venüs tablosunun yeni bir yorumunu oluşturmak için Maya hiyeroglif çalışmalarını, arkeoloji ve astronomiyi harmanlıyor. Aldana farklı disiplinleri kullanarak yapılan yeni okumanın, MS 800-1000 yılları arasında Chichen Itza’da geliştirilen Venüs takviminin matematiksel doğruluğunu gösterdiğini belirtiyor. Hesaplamalar şehrin en önemli tarihi figürlerinden biri olan K’ak’ U Pakal K’awiil yönetiminde yapılmış olabilir.
Aldana en umut verici bulduğu tarafın, Maya uygarlığına ait biliminsanı veya gökbilimci diyebileceğimiz bir bireyin çalışmasına bakmamız ve tarihin çok belirli bir periyodunda ve belirli bir şehrinde gözlem yapan bu kişinin matematiksel yenilik yapmış olması olduğunu belirtiyor.
Venüs tablosu
Uzmanlar uzun zamandır Dresden elyazmalarının 24. sayfası olan Venüs tablosunun önsözünün Aldana’nın hiyeroglif yazısındaki “matematiksel deha” diye adlandırdığı şeyi içerdiğini biliyor. Hatta bunun 583,92 gün olan Venüs’ün düzensiz döngüsüne bir düzeltme olarak yapıldığının da farkındalar. Aldana bunun temel birim olarak günlere dayalı olan bir takvimde herhangi bir değişiklik yapıldığında, biriken bir hata oluşması anlamına geldiğini söylüyor. Bu Gregoryen takvimdeki artık yıl için kullanılanla aynı prensip. Uzmanlar Venüs tablosunun artığı için kullanılan matematiği 1930’larda çözdüler. Bu noktada Aldana bunun ne anlama geldiğini, bunu ne zaman keşfettiklerini ve onlar için ne anlama geldiğini soruyor.
Aldana ilk olarak epigrafi kullandı ve önemli bir gelişme kaydetti: Tablonun hiyeroglifini incelerken, anahtar bir fiil fark etti. “K’al” geleneksel olarak yorumlanandan farklı bir anlama sahipti. Tabloda kullanıldığı biçimiyle “k’al” çevrelemek, etrafını çevirmek anlamlarına geliyordu ve Aldana’ya göre bunun tarihsel ve kozmolojik bir amacı vardı.
Varsayımları tekrar düşünmek
Bu buluş Aldana’nın, yazının yazarının tabloda ne yaptığıyla ilgili olan varsayımları sorgulamasına sebep oldu. Arkeologlar ve diğer uzmanlar Venüs gözlemlerinin doğruluğunu görebilirdi, ama bunun numerolojiye dayandığında ısrar ettiler. Aldana uzmanların 70 yıldan uzun süredir Mayaların yanıldığını ve numerolojinin daha da önemli olduğunu söylediklerini belirtiyor ve bir adım geriye gidip farklı bir varsayımda bulunmak gerektiğiyle devam ediyor.
Bu doğrultuda Mayaların, Yunanlılar, Mısırlılar ve herkes gibi gelecekte kullanmak için astronomik olayların kayıtlarını tuttuklarını varsayma önerisinde bulunuyor. Aldana yaptıklarının bu kayıtları uzunca zaman tutmak ve bunlardan olayların modelini çıkarmak olduğunu ve Batı astronomi tarihinin bu aksiyoma bağlı olduğunu söylüyor.
Yeni varsayımı test etmek için, Aldana Honduras’taki Copan isimli başka bir Maya arkeolojik alanını inceliyor. Buradaki şehir devlet kendi Venüs kaydına sahip, ki bu da Dresden elyazmalarındaki gözlemlerle uyuşuyor. Bunun üzerine Aldana bunları numeroloji olarak düşünmekten çok, tarihsel kayıt olarak değerlendirdiğimizde yapılan yorumun da değişeceğini ifade ediyor.
Parçaları bir araya getirmek
Yapbozun final parçası Aldana’nın “mekanizma” olarak nitelediği parçaların nasıl bir araya geldiği konusu. Uzmanlar Mayaların Venüs gözlemlerinin doğruluğunu biliyorlar, fakat Aldana’nın ortaya koyduğu bu bilginin numerolojik olarak değil, tarihsel olarak geliştirildiği.
Nicolaus Kopernik Paskalya’nın gelecek tarihlerinin tahminlerini çözmeye çalışırken Güneş-merkezli evrende yanılır. Aldana’nın Venüs tablosunda gördüğü Mayaların Venüs’ü sadece ne zaman görüneceğini belirlemek için kullanmadıkları, aynı zamanda da ritüellerinin döngüsü için de kullandıklarıdır. Mayaların tüm şehrin bir araya geldiği ve Venüs gözlemlerine dayanan ritüelleri vardı.
Bu parçalar birleştiğinde, Aldana Chichen’ Itza’nın işgali sırasındaki bir zaman diliminde, tapınaktaki bir gökbilimcinin gezegenin ilerlemesini görebildiğini ve bunun takvimi doğrulamanın ve ritüel zamanlarını belirlemenin uygulanabilir bir yolu olduğunu keşfettiğini buldu.
Aldana bunun numeroloji olduğunu söylersek, görülebilir herhangi bir şeye dayanmaması gerektiğini; ancak bir tarihsel kayıt olduğunu söylersek çok farklı olasılıkların tutturulacağını söylüyor.
Maya başarısı
Aldana çalışmanın Venüs tablosunu kültürel bir bağlama taşıdığını belirtiyor. Bu ona göre Maya biliminin bir başarısı. Aldana keşfi kimin yaptığını kesin olarak hiçbir zaman bilemeyebileceğimizi not edip, bunu bilimin tarihsel bir ilerlemesi olarak görmenin bizi Mayalara döndürdüğünü ekliyor.