Ana Sayfa Dergi Sayıları 132. Sayı Dil ve alet yapma becerisi karşılıklı mı gelişti?

Dil ve alet yapma becerisi karşılıklı mı gelişti?

954
0

İki buçuk milyon yıl önce Afrika savanlarında yaşayan atalarımız avladıkları hayvanları parçalamak ve etlerini kemiklerinden ayırmak için kırılıp yontulmuş taş aletler kullanıyordu. 700.000 yıl boyunca bütün kıtaya yayılan bu kasaplık teknolojisi, Berkeley’deki Kaliforniya, İngiltere’deki Liverpool ve St. Andrews Üniversitelerinin ortak araştırmalarının gösterdiği kadarıyla, insanın evrimsel gelişiminde temel güçlerden birisi olmuş.

Sonuçları  Nature Communications dergisinde yayımlanan, psikoloji, evrimsel biyoloji ve arkeolojinin işbirliğiyle yürütülen çalışma, genler ve kültür arasındaki karşılıklı evrimi, bilinen en eski kesme-parçalama aleti olan tarihöncesi Oldowan aletleri bağlamında inceleyen, şimdiye kadar yapılmış en kapsamlı çalışma. Buna göre, en eski atalarımız arasındaki iletişim, şimdiye kadar düşündüğümüzden daha karmaşık ve yaklaşık 1,8 milyon yıl önce ortaya çıkmış ilkel bir proto-dili ve öğretme-öğrenme ilişkisini kapsayacak düzeyde olabilir.

İnsanların birbirleriyle konuşmaya ne zaman başladığı üzerine tahminler 50.000 yıl gibi kısa bir geçmişten 2 milyon yıl gibi insan cinsinin başlangıcına kadar geniş bir tarih aralığına yayılıyor. Sözler arkeolojik izler bırakmadığından, sözlü iletişimin tarihini saptamak için alet yapma becerileri vs. sembolik yetenekler gibi dolaylı verilerden hareket etmek dışında bir şansa sahip değiliz. Bu dolaylı yaklaşımlar da soruna yanıt getirmekte yeterli sayılmaz. İlgili çalışma soruna yeni bir deneysel yaklaşım getiriyor.

Araştırmacılar 180 üniversite öğrencisine değişik yollarla “Oldowan taş yontma” sanatının öğretildiği bir dizi deney gerçekleştirmiş. Bu teknik sert bir taşa başka bir taşla vurmaktan ibaret. Kulağa basit geliyor olsa da, uzun ve keskin yongalar elde etmek doğru açıyla doğru yere vurmak gibi bir incelik gerektiriyor. Bu eski tekniğinin aktarılma hızını ölçmek ve dil gibi daha kompleks iletişim yollarının daha iyi sonuç getireceğini kanıtlamak için, gönüllü denekler beş değişik öğrenme tekniği izleyecek beşerli ve onarlı “öğrenme zincirleri”ne bölünmüş. Bir gruptaki öğrencilere taşlar ve elde edilmiş yongalar gösterilip kendileri yapmaları söylenmiş. Bir başka grup sadece izleyerek ve taklit ederek öğrenmiş. Üçüncü gruba, herhangi bir jest ya da anlatım olmadan tekniğin nasıl uygulandığı gösterilerek öğretilmiş. Dördüncü grup sadece jestler ve işaretlerle öğrenirken, sonuncusunda öğretenin öğrenenle konuşması tamamen serbestmiş. Her öğrenme zincirin başındaki kişiye bu farklı yöntemlerle yontmanın nasıl yapıldığı gösterildikten sonra ham malzemeler verilmiş ve beş dakika kendisinin uygulamasına izin verilmiş. Daha sonra bu kişi tekniği zincirin ikinci halkasına göstermiş, ikinci üçüncüye ve böyle devam etmiş.

Sonuçta jestlerin ve kelimelerin kullanıldığı gruplarla diğerleri arasında çok belirgin bir fark olduğu gözlenmiş. Tek bir vuruşla kullanışlı bir yonga elde etme başarısı bakımından, jestlerle öğrenenler diğer grupları ikiye katlarken, sözlü iletişimle öğrenenler dört katı başarı elde etmiş.

Çalışmanın başyazarı, Berkeley’de psikoloji alanında doktora sonrası çalışmalarını yapan Thomas Morgan, vardıkları sonuçlara dayanarak, taş aletlerin sadece insan evriminin bir ürünü olmadığını, modern insanın iletişim ve öğretme becerisi için gerekli evrimsel faydayı yaratarak aynı zamanda onu ilerlettiğini söylüyor: “Verilerimiz, bu sürecin iki buçuk milyon yıldır süregelmekte olduğunu gösteriyor. Buradan hareketle, modern insanın dil kapasitesinin evriminin çok yavaş ve aşamalı bir evrim geçirdiğini ve basit ‘proto-diller’in önceden tahmin ettiğimizden daha eskiye gittiğini düşünebiliriz.” Bu sonucun Oldowan insansıları için ne anlama geldiğine gelince; “Onlar muhtemelen henüz konuşamıyordu” diyor Morgan.”Bu aletler 700.000 yıl boyunca yaptıkları tek aletti. Eğer bir dilleri olsaydı, daha hızlı öğrenecek ve yeni teknolojileri daha hızlı geliştireceklerdi.”

Yine de, çalışmanın ortaya koyduğuna göre, dilin, öğretmenin ve öğrenmenin tohumları Oldowan aletlerine olan talebe bağlı olarak atılmış olmalı. İlk insanlar iletişimde kendilerini geliştirdi ve yaklaşık 1,7 milyon yıl sonra aşölyen el baltaları ve satırlar ortaya çıktı.”Bir noktada, iletişimde aşölyen el baltalarının öğretilmesine ve başarıyla yaygınlaşmasına imkân veren ve neredeyse kesin olarak bir tür öğretim ve proto-dil içeren, eşik sayılabilecek bir düzeye ulaştılar” diyen Morgan, “Aşölyen teknolojisini sürdürmek için bir tür eğitim ve belki de bir tür dilin varlığı sürüyor olmalı, bu sadece ‘evet’ ya da ‘hayır’, ‘burada’ ya da ‘orada’ anlamına gelen sesler ve jestlerden ibaret basit bir proto-dil dahi olsa…” diye ekliyor.

Bu çalışma, başka türlü sadece sezilerle tahmin edilebilecek bir alana deneysel bir yaklaşım getirmek gibi bir üstünlük taşısa da, deneysel sonuçları kesin bir kanıt saymamak gerekir. Zira denekler zaten bir dile sahipler ve onu kullanarak yetişmişler, dolayısıyla ilk atalarımızdan farklı olarak konuşarak anlaşmak onlar için en etkin ve verimli yol. Denekler sözcükleri kullanmaya ne kadar yakınlarsa, taş alet kullanmaya da o kadar uzaklar.

Kaynaklar

1) http://www.sciencedaily.com/releases/2015/01/150113121048. htm

2) http://news.sciencemag.org/archaeology/2015/01/human-language-may-have-evolved-help-our-ancestors-make-tools