Ana Sayfa Bilim Gündemi Dünya Sağlık Örgütü’nden bazı uyarılar

Dünya Sağlık Örgütü’nden bazı uyarılar

1124
0

Dünya Sağlık Örgütü-Çin Koronavirüs Hastalığı Ortak Misyonu “Dünyanın büyük bir kesimi henüz COVID-19 için hazır değil” demişti. Bu tartışılabilir bir açıklama. Çin’de büyük bulaşma noktaları kontrol altına alındı, ancak daha sonra salgın dünya çapında yayılmaya başladı. Şubat 2020’nin sonlarından bu yana, dünyanın diğer bölgelerinde günlük yeni vaka sayısı daha fazla olmuştur. Güney Kore, Japonya, İran ve İtalya, salgını yeni merkez üsleri oldu. Mart 2020’nin ortalarına kadar, Avrupa salgının, dünyadaki en büyük merkez üssü ilan edildi.

Çin, vakaların erken tanımlanmasını, hızlı laboratuvar testlerini, tüm vakaların tesis bazlı izolasyonunu, temas takibini ve karantinayı sağlamak için hızlı ve kararlı bir şekilde hareket ederek olağanüstü sosyo-ekonomik maliyetle olağanüstü halk sağlığı önlemleri uygulamıştır. Toplumda, hareketlilik neredeyse durdu ve sosyal mesafeler büyük çapta artış gösterdi. Çin’in yüksek bulaşma oranları aşırı tedbirler alınmasına neden oldu ve tedbirler başarılı oldu.

Şimdi dünyanın geri kalanı tepkisini arttırmak durumunda, ancak ne yazık ki, küresel toplumun zihniyet veya kapasite bakımından hazır olmadığı açıktır. Salgının farklı aşamalarına dayanarak farklı bir riske dayalı önleme stratejisine ihtiyaç duyulmakta ve müdahalenin farklı aşamalarında farklı önlemler alınmalıdır. Tanımlanmış veya çok az vakası olan ve sadece sınırlı lokal iletimi olan ülkelerin, tüm atipik pnömonilerde ve tüm akut solunum yolu enfeksiyonu vakalarında COVID-19’u test ederek agresif vaka tespitine yatırım yapmaları gerekmektedir. Yasal olarak uygulanan yöntem ile temas takibi konusunda geniş bir ağ kurulmalıdır. Singapur, yeni bulaşma zincirlerini kesintiye uğratmak ve hastalığın bulaştığı kümeleri kontrol altında tutmak için tüm çabaları en üst düzeye çıkararak COVID-19’u önlemeyi başardı. Yoğun insan trafiğine sahip olan ülkeler, geniş kapsamlı hareket kısıtlamaları, sınırlı sosyal etkileşim ve iptal edilmiş toplantılarla Çin yaklaşımını takip etmelidir. İnsanların mümkünse evde kalmaları ve evden çalışmaları teşvik edilmelidir. Buna ek olarak, tüm ülkelerin, salgının hangi aşamasında olursanız olun, testlere, proaktif vaka tespiti, hızlı izolasyon, titiz temas takibi ve karantina uygulamasına devam etmesi gerekir.

Tüm ülkeler, derhal en yüksek Ulusal Müdahale Yönetimi protokollerini aktive etmelidir. Bu, kamuoyunun müdahalenin ciddiyeti ve rolleri konusunda tamamen katılımını kapsar. Politik karar mercileri, karantina tesisleri, gözden geçirilmiş hastane iş akışları ve laboratuvar süreçleriyle (kimin test edileceği, nasıl ve hangi laboratuvarda test edileceği) eğitimli epidemiyoloji ekiplerinin yerinde olmasını sağlamalıdır. COVID-19 için atipik pnömonisi olan tüm hastaları test etmek için gözetimin genişletilmesi ve grip benzeri hastalık ve şiddetli akut solunum yolu enfeksiyonları için mevcut gözetim sistemlerine COVID-19 testinin eklenmesi gerekmektedir. Tesislere olan talep, test kiti sayısı, kişisel koruyucu ekipman ve ilaç stoklarını artırmak için öngörüde bulunulmalıdır. Sağlık sistemleri yetersiz olan ülkelerdeki kişilerin özellikle risk altında olacağını gözeterek değişiklik yapmalıdır. Bu nedenle savunmasız ülkelerin diğer ülkelerden olağandışı yoğunlaştırılmış desteğe ihtiyaçları olacaktır. DSÖ, eğitim kursları, indirilebilir standart vaka rapor formları, klinik yönetim ve enfeksiyon kontrolü hakkında rehberlik, sağlık çalışanlarının korunması ve diğer birçok teknik rehberlik dökümanı içeren çevrimiçi kaynaklar sunmaktadır.

Çin, Singapur ve Hong Kong’da sınırlamanın mümkün olduğunu gördük, ancak kontrolün kaybolduğu ortamları da gördük.

Önlemsizliğin sonuçları yaşanan can kayıplarında ve sosyoekonomik sorunlarda gözlenecek, bu da hafifletme çabalarıyla birlikte titizlikle uygulanan önleme faaliyetlerinin maliyetinden çok daha kötü olacaktır.

DSÖ Genel Direktörü, 2 Mart 2020’de COVID-19 ile ilgili bir basın açıklamasında, “COVID-19’un önlenmesi mümkündür ve tüm ülkeler için öncelikli olarak kalmalıdır” dedi. DSÖ hala bu mesajdan vazgeçmiyor.