Ender Helvacıoğlu
Artık Suriye diye bir devlet yok. Bir bölgede devlet otoritesi yoksa oraya ancak bir “coğrafya” denebilir. Dahası, Suriye bugün tam bir kaos coğrafyasıdır. Bu kaotik durumun kısa vadede tersine dönmesi ve otoriter bir devlet yapılanmasının oluşması pek olanaklı görülmüyor.
İsrail devletinin istediği tam da buydu; kendisine direnebilecek ve tehdit oluşturabilecek tüm odakların ortadan kaldırılması. Hamas, Hizbullah, Esad yönetimi halledildi. Sırada Husiler, Irak’taki İran’a bağlı güçler ve İran’ın kendisi var. İsrail’in “yapmak” diye bir meselesi yok; zaten -küçük ölçeği nedeniyle- böyle bir potansiyeli de yok. İsrail sadece kendisine tehdit olan odakları yıkıyor; hatta sadece yıkmakla kalmıyor, yeniden yapılanma için dayanak olabilecek altyapıyı da ortadan kaldırıyor. Kısacası hedef aldığı coğrafyayı “modernite öncesine” döndürüyor (hatta bazı özellikleriyle “uygarlık öncesi” bile diyebiliriz). Toplum yapısını, toplumsal aidiyeti ortadan kaldırıyor, feodalleştiriyor, yani parçalıyor. Bugün Suriye toplumu dağılmış ve modernite öncesine dönmüş durumdadır. Afganistan, Libya, hatta Irak ve Ukrayna gibi…
İsrail’in bir koçbaşı olduğu günümüz emperyalizmi budur. Eskisi gibi “uygarlık” (sermaye de diyebiliriz) ihraç etmiyorlar. Çıplak zor uygulayarak “ya biat ya da yıkım” seçeneklerini dayatıyorlar. Bu dayatma İran’a, Türkiye’ye, Rusya’ya ve giderek Çin’e yönelecektir. Başarıya ulaşıp ulaşamayacaklarını zaman gösterecek ama hedefleri budur.
***
Türkiye ilk kez bu çapta bir kaos coğrafyasıyla komşu oldu. Dahası, HTŞ ve SMO’yu besleyip harekete geçirerek bu kaos coğrafyasının oluşmasında aktif rol aldı. Üstüne üstlük Trump’ın net olarak vurguladığı gibi bu kaos coğrafyasının sorumluluğu Türkiye’ye bırakıldı: “Bu yıkıntının sorumlusu sensin, burada olabileceklerin sorumluluğu da sana aittir, yapıcılık sorumluluğu da sana aittir, bizim adımıza sen yapacaksın eğer yapabilirsen…”
Kısacası nur topu gibi bir kaos coğrafyamız oldu. Türkiye Suriye’ye girmedi, Suriye Türkiye’ye girdi. Suriye Türkiyelileşmiyor, Türkiye Suriyelileşiyor.
AKP iktidarı kandırılmadı, bunu istiyor; çünkü başka bir çaresi kalmadı. Çünkü Türkiye’de bir türlü iktidar olamadı. Suriye’nin ve Suriyelilerin (hatta becerebilirse Kürdistan’ın) dahil olduğu farklı bir ülkede iktidarını sürdürebilmenin hesabı içinde. Osmanlıcılık hayalleri! Emperyalizmin Osmanlısı!
Kaos coğrafyalarının Batı emperyalizmi ve İsrail adına hamiliğini yapmak, toptan bir kaos coğrafyası haline gelme tehlikesini barındırır. Laikliğin, demokrasinin, ulusal birliğin ve yurttaşlık bilincinin kalmadığı bir ümmet toplumu. İnsanların köleleştirildiği, küresel sermayenin yağma ve talan alanı. Günümüz koşullarında “Türkiye’den büyük Türkiye” ancak böyle bir ülke olabilir.
Öte yandan böyle bir toplumu bir arada tutmanın olanağı yok. Siyasal İslam yapıştırıcı olma iddiasında. Ama tarih boyunca kanıtlanmıştır ki Siyasal İslam ideolojisinin böyle bir potansiyeli yok. Bunu kolu kanadı kırılmış Suriye ölçeğinde bile yapamazlar. Nerede kaldı Türkiye + Suriye + Kürdistan coğrafyasında…
Güçlü bir tepki geliştirilmezse, Türkiye parçalanmanın, dağılmanın, “feodalleşmenin” eşiğindedir. Batı emperyalizminin İran’a ve Türkiye’ye biçtiği elbise de budur.