Kasım’da Adana’ya gitmiştim. Tarsus’da haber geldi, Savaş hastaneye kaldırılıyordu. Ertesi gün yanına gittim. Durusu, hali son derece yalın anlatmıştı. Yeni hayatının ilk gününde sıkıntılıydı, en sevdiği alışkanlıklarını bırakmak zorundaydı. Fakat süratle organize oluyor ve düzenliyordu. Refakatçi yemeği verilmedi diye kızmıştı. Durusu ve Semra’nın onun yanında olduğunu görünce, sakallarının üstünde kalan yanağına iki küçük öpücük kondurdum. Emin ellerde olduğunu bildiğimden huzurluydum. Telefon, sms, facebook ile konuşuyorduk.
Adana’ya gittim. 19 Ocak Pazar günü Mersin’de, dostlarımla Akkuyu’ya yakın olduk. Savaş’ın Akkuyu’sunu konuştuk. Pazartesi İstanbul’a dönerken Münevver aradı: Savaş’ı kaybettik… Salı sabahı İzmir’e ulaştım. SOS Akdeniz bürosuna giden yolun başında Sevinç Pastanesi var. Ne zaman Savaş’la İzmir’de buluşacak olsam Sevinç Pastanesi’nde otururdum. Salı sabahı da öyle yaptım. Üç saat pastanede oturup, müzik dinledim. Sonra kalktım gene Savaş’a gittim. Onu alıp, Hoca’nın dediği gibi sonsuzluğa uğurladık.
Ne zaman başım sıkışsa, tıkansam Savaş’ı arardım. Birkaç sözcükle yolumu çiziverirdi. Termik santralin küçük bacasından kükürt, büyük bacasından da su buharı çıktığını, bunlar birleşince de H2So4 olduğunu, bunun da asit yağmuru yaptığını ondan öğrenmiştim. Torbasından çıkardığı sigara jelatini için elektrik santralleri gerektiğini, tüketim alışkanlıklarımızdan vazgeçmezsek, enerjiye esir olacağımızı ondan öğrenmiştim. Bu kadar bilgi de bana yetmişti. Stant açmayı, dergi satmayı ondan görmüştüm. Aliağa’dan beri her çağrısında çadırımı kapıp gelirim. O çağrıya bir yanıt olarak Gezi Parkı’nda çadır kurduk. Savaş Akkuyu’yu bize yurt yaptı. O çağırdı diye o yollara düştük ve bu uzun ince yolda hâlâ gidiyoruz. GeziBostan kitabı için yirmi yıllık bir ekoloji özeti yapmak isteyip, becerememiş, Savaş’dan da isteyememiştim. Kitabın ikinci baskısı için küçük bir tıkanıklık yaşıyordum ki, Savaş gene önümü açtı. Savaş’ın Türkiye Ekoloji Hareketi içinde bana etkisini kitabın ikinci baskısına yazacağım. Bu son acı yolluğun için sana teşekkür edemeyeceğim. Sana binlerce teşekkür ederim benim harika dostum, yoldaşım.. Bize, atoma karşı Savaş’mayı ve Emek vermeyi öğrettiğin için.