Savaş, Orman Bakanlığı’ndaki işinden uzaklaştırılmış, İzmir’de Gültepe Belediyesi’nde çalışmaya başlamıştı. Gültepe Belediye Başkanı, solculuğuyla öne çıkan Aydın Erten idi. İşçi statüsünde, yol ve çevre ağaçlandırması işleriyle uğraşıyordu.
Ben de o sıralarda, MATU isimli mimarlık bürosunda çalışıyordum. MATU’nun başında mimar Salih Pekin vardı. Salih Pekin, “Savunma”da imzası bulunan bir devrimciydi ve Savaş ve ben gibi “Aydınlıkçı”ydı. 1976 Temmuz sonlarında, Savaş beni, halka daha iyi hizmet etmek için Gültepe Belediyesi’ne çağırdı. Durum uygundu, çünkü, Aydın Erten bilinen ve sevilen bir solcuydu, Salih Pekin ise bir devrimci olarak durumu anlayışla karşılardı. Bu nedenle, Savaş’ın davetini hiç tereddütsüz kabul ettim ve 1976 Ağustosunda, işçi olarak Gültepe Belediyesi’nde çalışmaya başladım.
O sıralarda iktidarda “Milliyetçi Cephe” hükümeti vardı ve belediyelere zorluk çıkartıyordu. Bu zorluktan Gültepe Belediyesi de nasibini alıyor ve parasızlıktan işçilere maaşlarını ödeyemiyordu. Parasız geçirilen aylardan sonra Savaş ve ben başka birkaç arkadaşla birlikte grev örgütledik. Grev haklıydı ve eylem için durum son derece uygundu. Bildiriler hazırlayarak ve toplantılar yaparak, grevimizin belediyeye değil, MC Hükümeti’ne karşı yapıldığını, Gültepelilere anlatıyorduk.Belediye Başkanı “solcu” Aydın Erten, kendisinden habersiz eylem gerçekleştirildiğinden ve Belediye’yi, Gültepelilerle karşı karşıya getirdiği savıyla bizleri işten attı. Grev örgütleyicileri olarak Savaş ve benimle birlikte dört arkadaşımız daha vardı. Bir tanesi bizim gibi Aydınlıkçıydı. Diğer bir arkadaş TİP’liydi. İki arkadaşımız da Halkın Kurtuluşu grubundandı.
Arkadaşlarımız çok değerli insanlardı ve birbirimizi çok sevdik.Böylelikle Belediye’de beş ay çalıştıktan sonra Savaş’la işsiz kalmıştık. Aydın Erten ise sonradan Savaş’la ikimizin iyi dostlarımızdan oldu ve rakı masalarında epey birlikte olduk. Yıllar önce Aydın Erten’i kaybetmiştik; ışıklar içinde yatsın. Savaş hayatımda çok önemli bir yer tutar; onunla birlikte yaşadığımız, anlatılacak o kadar çok şey var ki…“Güle güle” diyemeyeceğim, hoşça kal sevgili dostum.