Hepimiz antimadde ya da karanlık madde kavramını bir şekilde bir yerden duymuşuzdur. Evrenin yüzde 70’ini kaplayan gizemli parçacıklar… 1970’li yıllarda elektron mikroskobu ile gözlem yapmak çok yaygındı. İlk defa 1970’lerde bir protonu “görebildik”. Gözlerimizle olmasa da elektron mikroskobundan çıkan veri raporları aracılığı ile görseller yapabildik. Ancak yaptığımız hemen hemen her gözlemde araya o zamanlar anlayamadığımız başka parçacıklar da giriyordu. İlk pozitron da bu şekilde gözlemlenmiş oldu.
Pozitron, elektron ile etkileşime girdiğinde büyük bir patlama meydana geliyor ve elektron ile pozitron yok olarak başka kuarklar etrafa saçılıyor. Yani aslında yüklü elektron ve pozitron, birbirlerinin tam zıttıdır. Kozmosda oldukça fazla miktarda pozitron bulabilirsiniz.
İşte bu pozitronları gözlemleyebilmek için NASA, 2011 yılında Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) Alfa Manyetik Spektometresi (Alpha Magnetic Spectometer ya da “AMS”) adında bir tarayıcı araç gönderdi. Dünya’nın yörüngesinde ISS’e bağlı olarak dolaşan AMS yakın zamanlarda binlerce pozitron gözlemlediğini rapor etti. Elbette birçok pozitron gözlemleyebiliriz; ancak önemli olan onları raporlayabilmektir. Çünkü bir pozitronu inceleyebilmek bize anti-maddeler hakkında bilgi verebilir (pozitronun kendisi anti bir parçacıktır). Üstelik elimizdeki bilgiler anti-maddenin depolayabileceğimiz bir şey olduğunu gösteriyor (Tabii bu depolama hiçbir şekilde Dan Brown’ın Melekler ve Şeytanlar kitabındaki gibi olmaz).
Şu an elimizdeki veriler kısıtlı olsa da Massachussets Teknoloji Enstütüsü’nden araştırmacı Nobel Laureate Samuel Ting kötü bir haber verdi. AMS’den önce ESA’nın İtalyan biliminsanları ile ürettiği PAMELA Uydusu, 2009 yılında ilk defa “pozitron akışı”nı rapor etmişti. Bu pozitronların periyodik olarak akması, bunların göremediğimiz anti-madde ile olan etkileşimden dolayı ortaya çıktığı hipotezini zayıflatıyor. “Bana daha olası gelen bir durum da bu pozitronların uzak bir yerde patlayan bir pulsardan geliyor olması.” diyor araştırmacı Ting.
Pulsarlar evrenin derinliklerinde parlayan devasa nötron yıldızlarıdır. İçindeki patlamaların etkisiyle, Kuzey ve Güney Kutbu manyetik alanı ile saniyede binlerce defa devir yapar. Bu Newton tarzı klasik mekanik kurallarına aykırı bir durumdur ve Einstein’ın modern fiziğinin Newton’un klasik mekaniği üzerindeki zaferini gösterir. Pulsarları incelerken gökbilimciler, kuantum fiziği denklemlerini kullanırlar ve bir puslarda var olan patlama yüksek miktarda pozitron açığa çıkarabilir. Araştırmacı Ting bu görüşte olsa da onun başkanlığını yürüttüğü kurulda tartışmalar devam ediyor. Karanlık madde ya da anti-madde ile olan ilişkimiz her geçen gün yakınlaşıyor. Kim bilir, belki bir gün bu anti-maddeleri saklandıkları “karanlık” yerden çıkartabiliriz.
Kaynak: NASA