Akıl tutulmasının, aklın, akıl yürütmenin, düşünmenin, inançlarla felç edilmesinin ürünü olduğu söylenebilir. Gerçekten “inanma”, hele neredeyse bütün önemli insan-insan ve insan-doğa ilişkileriyle ilgili hazır bilgilerin sunulduğu dinsel ideolojik kaynakların mutlak doğruluğuna “iman etme”, özgür, eleştirel düşünme olmaması şöyle dursun, “düşünme” bile değildir. İnsanın, onu hayvanlardan ayırt edici (biri araç yapma olan) iki yetisinden birini kullanmaktan […]