Ana Sayfa Dergi Sayıları 256. Sayı Sallandığımız dallarda, minicik damlalarda çoğalan sorularımız: Bilginlerin Omuzları Üzerinde

Sallandığımız dallarda, minicik damlalarda çoğalan sorularımız: Bilginlerin Omuzları Üzerinde

523

Işıl Kızılırmak

Gezegenimiz büyük, mavi, yuvarlak; atalarımız tüylü, koca elli ayaklı, bol hareketli; madde dokunduğumuz, kokladığımız, tattığımız her şeyde, her yerde…. Bunları biliyoruz, hatta güzel bir şiir ezberlemiş gibi tekrar edip duruyorduk öğrendiğimiz ilk günlerde, ama çoğumuz için neden ve nasıl soruları, heybemize eklenen bu bilgilerin peşine takılamadı. Eğitim sistemimiz hakkında fazla söze gerek yok; eşitsizlik aşikâr, bilimsel bilgiden uzaklaşma ve ezbere dayalılık müfredat değişiklikleriyle norm hâline geliyor her geçen gün. Durum böyleyken, imkânı olan yetişkinlerin, çocukları soru sormaya, merak etmeye, şüphe etmeye, reddetmeye yüreklendirecek kitaplarla tanıştırmasının elzem olduğunu düşünüyorum. Adımız gibi bildiklerimizin ardına bakan, neden ve nasıl sorularını çoğaltan Bilginlerin Omuzları Üzerinde serisini okurken muhakkak daha fazla kulak işitmeli söylediklerini diye düşündüm bu yüzden.

Evrime dair bir görsel var hafızamızda, adım adım dikleşen, dikleştikçe tüylerinden arınan, bedeni bilip tanıdığımız insan biçimine yaklaşan, nihayet eli alet tutar hale gelen bir “erkek”. Evrim savunuculuğunun erken yaşta ya da temel bilgideki karşılığı sıklıkla bu görseldir; peki kimdir bu görselin sol ucundaki kuyruksuz maymun? 9 yaş üzerindeki bir çocuğa insan haline geliş öykümüzü, ayaklarımız üzerinde nasıl durduğumuzu, atalarımızın ilk nerede ortaya çıktığını nasıl anlatabilir, uzak akrabalarımızı nasıl tanıtabiliriz? Serinin ilk kitabı, Atalarımız Kim? bu soruların yanıtlarını arıyor paleontolog Brigitte Senut eşliğinde. Senut paleontolojiyi çalışma alanındaki cinsiyet ayrımcılığıyla mücadelesine değinerek anlatmaya başlıyor ve temelde şu kök etrafında dallandırıyor tartışmalarını: Homo sapiens’i tanımlamak, atalarımız hakkındaki tüm soruları yanıtlamaya yeter mi? Evrim ağacında ortak atalarımızın izlerini sürerken kafatasları, fosiller, iskeletlerin araştırmacılara nasıl yol gösterdiğini kitabın ilk sayfalarında öğreniyor genç okur. Yazar ilk insanın nerede ve ne zaman doğduğuna dair çalışmaları, iklimin süreçteki etkisiyle tartışırken okurunu yakın tarihimizden keşiflerle de tanıştırıyor. Bizler gibi iki ayak üzerinde durmasına rağmen, gününün çoğunu dallarına asıldığı ağaçlarda geçiren Lucy ya da 2001’de Çad’da keşfedilen Sahelanthropus’un, ortak atalarımızın zekâsına, ağaçları terk etme serüvenimize, konuşma deneyimimize, bitki örtüsünün beden biçimleriyle ilişkisine dair sunduğu veriler, kimi zaman coğrafya, kimi zaman fizyolojide yoğunlaşan bir dille sıralanıyor. Büyük ailemiz içinde dik durabilen ve uzun mesafeler kat edebilen tek tür olarak biz insanlar, köklerimize dair pek çok soruya yanıt bulamadık hâlâ, ama bildiklerimize çocukça merceklerden bakmak mümkün diyor kitap: Sırtımızda güneş yanıkları olmasını engellemek için mi doğrulduk? Bu koca kafalara nasıl sahip olduk? Ya o kafanın içini nasıl doldurduk bilgiyle? Peki ayaklarımızın icat ettiğimiz aletlerle ilgisi ne?

Serinin diğer kitabı Mavi Gezegen: Nasıl Bir Dünyaya Gözlerimizi Açtık? atalarımızın yerküredeki adımlarının iklimle ilişkisini öğrendiği yerden alıyor okurunu ve yine ezberlerimiz hakkında daha fazla soru sormaya yönlendiriyor. Bu küçük, kırılgan gezegen, mavi olmasına mavi, ama nedir ona rengini veren? Ona yukarıdan bakmak, etrafında dönmek neler öğretti bizlere onun hakkında? İklimbilimci Hervé Le Treut, okurlarını 1961’e, Yuri Gagarin’in kapsülüne götürüyor ilkin, sonra daha gerilere baktırıp Yunan filozofların kutuplar hakkındaki varsayımlarından, Macellan’ın keşiflerinden söz ediyor. Tarih boyunca insanlığın mavi gezegen hakkında düşündüklerini, nelerin doğrulanıp, nelerin yanlışlandığını, bilimsel bilginin aşamalarına dair değinilerle anlatıyor okuruna. “Tam gaz çalışmaya devam eden Dünya makinesi”nin meydana geldiği koşulları, asla sakin kalamama nedenlerini, okyanusların ona rengini vermek dışındaki işlevlerini atmosferle ilişkisi bağlamında kavramanın faydalarını anlatan Mavi Gezegen’in bölüm yoğunluklarına göre, atlasa ya da çevre koruma manifestosuna dönüştüğünü, çok yönlülüğüyle okurunun dikkatini hep diri tuttuğunu eklemek gerektiğini düşünüyorum. Kitap, bir sabah pencereden dışarı bakarken gördüğümüz gri bulutlardan yerkürenin oluşumu hakkında hacimli bilgiler sunan volkanların kızıllığına, türlü renk barındıran soluk mavi noktanın önümüzdeki otuz yılda nasıl bir dönüşüm beklediğine dair sorularını, gazların ve ısınmanın etkisine vurgu yaparak yöneltiyor okuruna. İklimbilimin temel çalışma alanları, gezegenimizdeki canlı çeşitliliği, küresel ısınma konusunda atılabilecek adımlar Le Treut’nun temel başlıklarından.

Fizikçi Etienne Klein’in kaleme aldığı Hangi Atomlardan Meydan Geliyoruz? ortak atalarının adımlarını ve gezegenin dününü bugününü öğrenen okuru, başını kitaptan kaldırmaya çağırıyor, çünkü madde her yerde! Her yerdeliği onun hakkında çok şey bildiğimizi düşündürüyor ve kimi zaman henüz yanıtlanmamış soruları görünmez kılıyor. Kitap bu soruları, yine yanıtını çok iyi bildiğimizi düşündüklerimizin peşine takarak çoğaltmayı seçiyor. Sıcak suyun soğuk sudan hızlı donduğunu biliyoruz, peki kara maddeyi meydana getiren ne? Madde sırlarını öğrendiğimiz mavi gezegende de masamızdaki defterin kabında da, ama atomların bazen neden tuhaf davrandığını bilemiyoruz. Öyleyse, görüp dokunduğumuz her şeye, hatta dönüp bedenimize dikkatle bakmanın vaktidir, diyor Klein. Bir solukta sayacağımız maddenin hallerini yakın tarihli sayılabilecek bir fenomen olan Mpemba Gizemi ile birlikte düşünmek, genç okura gündelik deneyimleri temel fizik prensipleriyle kavrama imkânı sunuyor. Antik Çağ’dan bugüne madde hakkında bildiklerimizin nasıl değişip dönüştüğüne basket potalarından, kiraz çiçeklerinden bakan kitap, 20. yüzyılda atom imgesine yoğunlaşırken okuruna “bilimin büyük sırrı”nı da fısıldıyor: Dönüşüm devam edecek, çünkü ilerlemenin sonu gelmez. Madde taneciklerini hayallerinde canlandıran insan zamanla atom enerjisini kötüye kullanmayı da öğrendi, onu elektriğe çevirmeyi de ve onu tanımak, tanımlamak yolunda atılan bunca adıma rağmen madde hâlâ yanıtlanmayı bekleyen sorularla bezeli, okur bu sorulara yenilerini ekleyebilir mi? Maddeye dair temel kavramlar, alanın köşe taşlarını oluşturan çalışmalar, evreni yöneten dört kuvvetin özellik ve işlevleri kitabın temel odaklarını oluşturuyor.

Mikroskopta incelenen bir ip parçasından mavi gezegenin uçsuz bucaksız okyanuslarına doğru uzanan Bilginlerin Omuzları Üzerinde serisi, kimi zaman ezber hâline gelmiş temel bilgileri sorgulamanın, bilgiyi ona yeni soru sorarak kavramanın önemini; farklı bilimsel çalışma alanlarını tanıtıp madde, gezegen ve insan hakkındaki araştırmalara -özellikle yakın tarihli olanlara odaklanarak- referanslar vererek anlatıyor. Seri boyunca okura, maymun, penguen, kedi illüstrasyonları, zorlu olabilecek konuların kavranmasını kolaylaştıracak karikatürler eşlik ediyor. Doğru bilgiye erişim imkânlarının eşitsizlik ve dogma duvarlarına çarptığı günlerde, yüksek sesle soru sormanın bilimsel araştırma basamaklarıyla ilişkisine vurgu yapan serinin daha çok çocuğa erişmesi dileğiyle…

Atalarımız Kim? Kuyruksuz Maymunlar, İnsan, Henüz Bilmediklerimiz… Anna Alter ve Brigitte Senut. Resimleyen: Caroline Hüe, Ginko Çocuk 2022, 47 s.

-Hangi Atomlardan Meydana Geliyoruz? Madde, Henüz Bilmediklerimiz… Anna Alter ve Etienne Klein,  Resimleyen: Thanh Portal, Ginko Çocuk 2022, 47 s.

-Mavi Gezegen: Nasıl Bir Dünyaya Gözlerimizi Açtık? İklim, Deniz, Dünya, Atmosfer, Henüz Bilmediklerimiz… Anna Alter ve Hervé Le Treut. Resimleyen: Lucie Maillot, Ginko Çocuk, 2022, 47 s.

Ginko Çocuk tarafından yayımlanan Bilginlerin Omuzları Üzerinde serisindeki kitapların çevirmeni Ferhat Sarı.