Tesla, Edison’un doğru akım endüstrisini yok etmiş, oluşturduğu alternatif akım sistemi ile yeni bir endüstri düzeneği kurmuş ve bu düzenek üzerinden Westinghouse ve General Electrics gibi dev tekeller türemişti. Tesla hepsini kablosuz enerji üretimi ve bedava elektrik ile tehdit edince…
Bilim ve sanat tarihini incelerken, insanlığın dönüm noktalanın inşa eden portreler arasında kurduğumuz tarihsel materyalist ilişkiler zincirinin halkaları arasına üç kişiyi oturtmakta daima güçlük çekmişimdir. Bu kişiler, 1450-1516 yılları arasında yaşamış olan Hollandalı ressam Hieronymus Bosch, 19. yüzyıl Katalan mimarı Antoni Gaudi ile Sırp fizikçi Nikola Tesla’dır. Her üç isim de kendilerinden önce aldıkları tarihsel mirası, yaşadıkları dönemlerin çok ilerisine sıçratabilmişlerdir. Bugün Bosch resmi, Ortaçağ ve Rönesans döneminden ziyade, 20. yüzyılın sürrealist ekolü içerisinde değerlendirilebilmektedir. Çağdaşı olan tüm sanatçılar Meryem ve İsa resimleri yaparken, Bosch kendi köşesinde yaptığı resimlerde dini kurumlan yermiş ve 500 yıl sonrasının sanat ekollerinden sürrealizmin terini atmış, gerek Dali ve gerekse de Picasso’ya ilham kaynağı olmuştur. Sanat tarihinin bir diğer ayrık ismi olan Antoni Gaudi de oluşturduğu mimarlık ekolü ile mimarlık tarihinin içerisine adeta bomba gibi düşmüştür. Kendinden önce ve sonra devraldığı ve devrettiği bir ilk yoktur. Bu yüzden de dünyanın tüm mimarlık okullarında, mimarlık tarihi ders müfredatının içerisinde, Gaudi mimarisi ayrı bir başlık altında okutulur.
Tekellerin aforoz ettiği mucit
Ve Nikola Tesla… Bilim tarihinin elektrik ve elektronik alanında, 20. Yüzyılda gerçekleştirilen tüm buluşların altındaki tek isim olan Tesla’nın üzerindeki giz perdesi ölümünün üzerinden 57 yıl geçtikten sonra yavaş yavaş kalkmaya başladı. Az sonra değineceğimiz gibi Tesla’nın üzerine FBI tarafından çekilen giz perdesinin altında, 20. yüzyıl bilim tarihinin, sonuçları çok ağır olacak hesaplaşmaları yatıyor. Bu hesaplaşmanın notlarını şöyle aktarabiliriz.
Birincisi elektriği hayatımıza sokan Michael Faraday değil, Nikola Tesla’dır. Faraday’ın tek yaptığı kaleme aldığı önemli bir yapıt olan Elektrik Üzerine Araştırmalar adlı eserinde elektrik ve manyetizma arasındaki ilişkilerin deneylerini göstermiş olmasıdır. Elektriği başta ampul olmak üzere yaşamımıza sokan, radyoyu, radarı, florasanlı ampulü, bilgisayarı, faks makinesini ve daha aklınıza gelebilen bütün elektrikli ve elektronik aletleri geliştiren Tesla olmuştur. General Electric, Westinghouse, Marconi and Morgan gibi ABD endüstrisinin dev tekelleri Tesla’nın buluşları üzerinden şekillenmiş, fakat kendisi hayatı boyunca hiçbir kurumsal ilişkiye girmemiştir.
İkincisi, ABD’nin bu dev tekelleri General Electric’in direktifleri doğrultusunda Tesla’yı sumen altı etme kararı almışlardır. Neden? Çünkü Tesla, parasız ve doğayı kirletmeyen bir elektrik üretiminin mümkün olduğunu açıklamıştır. Bu açıklaması başta General Electric olmak üzere tüm ABD şirketlerini paniğe düşürmüş ve bütün kapılar yüzüne kapatılmıştır. Beş kuruş parasız ve borç içinde New York’ta bir otel odasındaki ölümü derin anlamlar içermektedir.
8 Ocak 1943 gecesinin yoğun trafiği
Bu yüzden Tesla’nın portresini çizebilmek için 8 Ocak 1943 gecesinden başlayabiliriz. Tesla’nın 5 Ocak ile 8 Ocak tarihleri arasında Hotel New Yorker’daki odasında tek başına kalp yetmezliğinden öldüğü tahmin edilmekte. Tesla’nın otel görevlilerine rahatsız edilmek istemediğini söylemesi ve günlerce odasından dışarı çıkmaması bir alışkanlık haline geldiğinden, ölümünün üzerinden 2-3 gün geçmesine karşın kimse Tesla’nın öldüğünü fark etmez. 8 Ocak gecesi, diğer tüm Yugoslav mültecileri gibi FBI gözetiminde olan Tesla’nın mülteci yeğeni Sava Kosanovich, yanında iki bilim editörü George Clerk ve Kenneth Sweezey ile birlikte Tesla’nın odasına girer. Otelin üç yöneticisi ve Yugoslav Büyükelçiliği’nden bir temsilcinin şahitliğinde Kosanovich, Tesla’nın vasiyetini arar. Kosanovich Tesla’nın yazılarını ve deney aletlerini toparlar. Toplanan bu eşyalar bugün Belgrad’daki Tesla Müzesi’nde sergilenmektedir. Aynı gece Pentagon’dan Albay Erskine FBI’yı arayarak harekete geçirir ve Tesla’nın öldüğünü haber verir. FBI yetkilileri, Yabancılar Dairesi Komiseri Fitzgerald ile birlikte, otel odasına girerler ve Tesla’nın tüm eşyaları iki büyük kamyona yüklenir. Tesla’nın tüm araştırma kâğıtları ve makaleleri, Manhattan Storage and Warehouse Co. adlı New York’taki bir depo şirketine gönderilir. Bu depoyu Tesla 1934 yılından beri kullanmaktadır. FBI kayıtlarında Tesla’nın makalelerinin 50 kutu içerisinde depolandığı belirtilmekte. Yabancılar Dairesi, ABD Deniz Kuvvetleri İstihbarat Servisi’ni arayarak, Tesla’nın tüm makalelerinin ve araştırma kâğıtlarının mikrofilme çekilmesini emreder.
8 Ocak gecesinin bu yoğun trafiği içerisinde FBI’a yeni bir bilgi ulaşır: Tesla 1932 yılında Governor Clinton Hoteli’nin emanetine depozitini ödeyerek bir kutu bırakmıştır. ABD devlet başkanı bilim danışmanlığı FBI’a kutunun içindeki dokümanların derhal alınması talimatını gönderir. Kutunun içinde Tesla’nın kablosuz enerji aktarımı projesi, yeni bir torpido silahının planları ve çalışma modeli ile Tesla’nın “Ölüm Işını” adını verdiği yüksek dalga frekans silahının projesi vardır. FBI’ın toparladığı tüm belgeler ve projeler, ABD devlet başkanının emriyle FBI tarafından TOP SECRET olarak mühürlenir ve projelerin kamuda tartışılması yasaklanır. Tüm bunlar bir gece içerisinde, 8 Ocak 1943 yılında gerçekleşir. Tesla ve araştırmaları bir giz perdesinin ardına itilir.
FBI kayıtlarında, Tesla’nın ölmeden önce 5 Ocak günü Pentagon’dan Albay Erskine’i aradığı ve “teleforce” adını verdiği mikrodalga silahını Pentagon’a vermek istediği, fakat Albay Erskine’in telefondakinin bir deli olduğunu düşünerek, Tesla’yı ciddiye almadığı iddia ediliyor. Tesla biyografisindeki FBI’ın bu üçüncü sınıf polisiye roman senaryosu önemlidir. 5 Ocak günü Tesla’yı hatırlamayan Albay Erskine 8 Ocak gecesi, Yugoslav Büyükelçiliği’nin Tesla’nın otel odasına girdiğini haber alır almaz FBI’ı ve Deniz Kuvvetlerini nasıl harekete geçirebilmiştir? Bu sorunun yanıtı FBI kayıtlarında bulunmamaktadır. Birincisi Nikola Tesla adı Amerikan kamuoyunda o günlerde yakından bilinen sansasyonel bir içeriğe sahipti. İkincisi Tesla’nın araştırmaları Pentagon tarafından yakından izleniyor ve Tesla FBI tarafından sürekli takip ediliyordu. Üçüncüsü Tesla öldüğünde yaşamını Yugoslav Hükümeti’nin kendisine bağladığı maaşla idare ediyordu ve Yugoslav Büyükelçiliği ile yakın temastaydı. Dolayısıyla Tesla’nın Pentagon’u aradığı iddiasının temeli çok zayıf kalıyor. FBI’ın tüm kaygısı Tesla’nın araştırmalarının Sovyet Kızılordusu’nun eline geçmesi olasılığıydı ki bu araştırmaların önemli bir kısmının Sovyetler’in eline geçmiş olduğu da, Sovyet bilim tarihinin gelişimi içerisinde görülebiliyor. Tesla’nın tüm kaygısı Alman faşizminin durdurulması gereğiydi ve bilimsel çalışmalarını da bu yüzden silah tasarımına yöneltmişti. Tesla’nın mikrodalga silah tasarımı ile deprem ve tsunami silahı uzun yıllar boyunca bir söylenti olarak kaldı. Uluslararası bilim çevreleri genelde bunun bir palavra olduğunu iddia etmelerine karşın söylentiler doğruydu.
Tesla’nın patentleri piyasaya çıkıyor
18 Ekim 1993 yılında ABD Savunma Bakanlığı, kısa adıyla HAARP olarak bilinen projenin ‘High Frequency Active Auroral Research Program’ın Gakona-Alaska tesislerinde başlatıldığını açıkladı. Raythenon Corporation tarafından hayata geçirilen proje, Alaska, Massachusettes, Stanford, Penn State, Tulsa, Clemson, Maryland, Cornell ve UCLA olmak üzere ABD’nin 9 üniversitesi ve MIT’nin ortaklığı ile uygulamaya kondu. HAARP projesinin patentleri (ABD Patent Dairesi’nde 4.686.605, 4.712.158 ve 5.038.664 no’lu kayıtlarıyla) Bernard Eastlund tarafından alındı. Her üç patentin ilk kayıtları Tesla’nın adına kayıtlı ve Tesla bu patentleri Colorado testlerinden sonra almıştı. Bernard Eastlund, bu üç 11 patentin geliştirilmesi patenti ile kayıtara geçti. Patentlerin içeriği ise şu 4.686.605: Dünya atmosferinin, ionosferin ve/veya magnetosferin değiştirilmesinin metodu. 4.712.158: Seçili bir bölge üzerinde suni elektron siklonu oluşturma metodu. 5.038.664: Dünya yüzeyinde rölativik partiküller oluşturma metodu. Söz konusu son patent Tesla’nın ölüm ışını adını verdiği ve düşman kuvvetlerin elektronik sistemini felç ederek elektronik bir duvar oluşturan sistemdir. Gerek Körfez Savaşı’nda ve gerekse de Yugoslavya’nın bombalanmasında kullanılmıştır.
Tesla’nın sürekli tartışılan deprem ve tsunami silahının üzerindeki sır perdesi de 1999 yılının Eylül ayında, Yeni Zelanda Savunma Bakanlığı’nın açıklaması ile kalktı. Yapılan resmi açıklamada 1943 ve 1944 yıllarında ABD’li biliminsanlarının Yeni Zelanda’ya bağlı takımadalarda tsunami silahını denedikleri ve seçilen kıyı parçalarının denizaltında oluşturulan deprem dalgasının yarattığı dev dalgalarla başarılı bir şekilde vurulduğu belirtildi.
Yine 1997 yılında Rus Uzay İstasyonu MIR’den yapılan açıklamada, Tesla’nın Colorado deneylerinin doğru olduğu ve şimşeklerin atmosferdeki belli katmanlarda ve düzenli bir şekilde gerçekleştiği belirtildi.
İcat Tesla’nın, patent başkasının
Kuşkusuz Tesla’nın yaşamındaki ironik yan, buluşlarının patentlerinin hep başkaları tarafından alınmış olmasıdır. Bu patent mücadelelerinden bir tanesi Marconi ile radyonun keşfi üzerinde olmuş ve Tesla’nın ölümünden 6 ay sonra ABD Yüksek Adalet Mahkemesi, radyoyu ilk bulan kişinin Marconi değil Tesla olduğunu mahkeme kayıtlarına geçirmişti.
Dönemin ABD Devlet Başkanı Wallace, FBI ve ABD Deniz Kuvvetleri tarafından hayatı TOP SECRET olarak damgalanan Tesla, hayatı boyunca kimseyle yakın bir ilişki kurmadı. Doğu ve Batı Avrupa dillerinin tümüne yazılı ve sözlü olarak hakimdi. Muazzam denebilecek bir kültür birikimine sahipti. Hayatı boyunca hiçbir şirket ya da kurum ile sürekli bir ilişki kurmadı. Hiçbir kurumsal yapı inşa etmedi. Belgrad’daki Tesla Müzesi ölümünden çok sonra Yugoslavya Hükümeti tarafından kuruldu. Buluşlarının patentlerini alma becerisini gösteremediği için, çalışmalarının üzerinden daima başkaları büyük başarılar kazandılar. Uluslararası bilim toplantılarını, söz sırası kendisine geldiğinde yarıda bırakıp, bahçedeki güvercinleri beslemeyi tercih etti. Çocukluğundan beri doğayı gözleme tutkusu içerisinde oldu. Nerede nasıl davranacağını ve nasıl konuşacağını hiçbir zaman bilemedi. Hayatı boyunca kendi dünyasının içinde yaşadı. Tüm bu özellikleri ile Tesla, belki de gelmiş geçmiş en ünlü otistiklerden birisiydi. Fakat kesin olan bir şey var ki, 20. yüzyıl teknik uygarlığı tek başına onun beyninin içerisinde gerçekleşti.
Şimşeğin çocuğu
1856’da 10 Temmuz’u 11 Temmuz’a bağlayan gece Hırvatistan’ın küçük bir köyü olan Similyan’da doğdu. Doğduğu gece müthiş kasırgalı ve şimşekli bir geceydi. Tesla doğduğunda çakan muazzam şimşekten korkan ebesi, annesi Djuka’ya “Bu çocuk olsa olsa şimşeğin çocuğu olabilir” demişti. Tesla’nın annesinin güncesindeki bu satırlar, ilginç bir şekilde Tesla’nın yaşamını belirleyecek ve Tesla’nın günlük defterlerinin edindiğimiz bilgiye göre 3 yaşından itibaren “elektrik” ve “şimşek” denen şeyi merak edecekti. 80’li yaşlarında kendisiyle yapılan bir röportajda şunları söyler Tesla: “80 yıldır kendime her gün bu elektriğin ne olduğunu soruyorum. Halen daha yanıtını bulamadım.”
Nikola Tesla aile içindeki adıyla Niko, dört kardeşin en küçüğüydü. Kendinden 7 yaş büyük abisi Dane, Tesla 5 yaşındayken attan düşerek ölmüştü. Anılarında erkek kardeşinin ölümünün, kendisinde travmatik bir etki bıraktığını ve ailenin tek erkek çocuğu olarak kendisini çalışmaya adadığını belirtir. İlkokula başladığında matematikteki üstün yeteneği öğretmeni tarafından fark edildi. Mekaniğe karşı yoğun bir ilgisi vardı. Yaptığı ilk alet 6 yaşındayken gerçekleştirdiği kurbağa yakalama düzeneğiydi.
“Bir gün bu motoru yapacağım”
Tesla’nın bilimsel kişiliği Hırvatistan’ın Carlstadt kasabasında eğitim gördüğü Gymnasium ve Prag Üniversitesi, Graz Politeknik Mühendislik Fakültesi’nde şekillendi. Yine anılarında Gymnasium’daki öğretmeni Profesör Poeschl’in hayatındaki önemine vurgu yapar. Poeschl elektrikteki son gelişmeleri, dinamoları, elektrik motorlarını Paris’e gidip satın alarak okuluna getiren ve bu aletleri sökerek çalışma mekanizmalarını öğrencilerine anlatan gerçek bir bilim insanıdır. Poeschl öğrencisi Tesla’nın okul hayatı boyunca günde birkaç saat uyuyarak sürdürdüğü yoğun çalışma temposunu ve elektriğe olan merakını fark etti ve Tesla’nın Prag Üniversitesi’ne gitmesini destekledi.
Tesla’nın Prof. Poeschl ile tartışması da okul kayıtlarına geçmiştir. Tesla Faraday’ın elektrik jeneratörünün yetersiz olduğunu ve bu jeneratörün dinamonun ileri geri hareketinin dışında, dairesel bir dönme hareketiyle bir elektrik motoruna dönüşebileceğini belirtir. Poeschl bunun imkânsız olduğunu söyler. Fakat Tesla itiraz eder ve bir gün bu motoru yapacağını belirtir.
Alternatif akım motoru ve depresyon
Babasının ölümü Tesla’nın omuzlarına, annesinin ve kardeşlerinin bakım sorumluluğunu yükler. Budapeşte’de babasının yakın bir arkadaşı Puskas bir telefon şirketi çalıştırmaktadır. Budapeşte’ye taşınarak Puskas’ın yanında çalışmaya başlar. Tesla’nın kafasındaki tek problem alternatif akım motorunun çözümüdür. Otobiyografisinde alternatif akım motorunun denklemlerini Budapeşte Parkı’nda Goethe’nin Faust eserini okurken ve günbatımını seyrederken çözdüğünü belirtir. Problemin çözümü esnasında ağır bir depresyon geçirir, kendi tarifiyle masaya konan bir sineğin çıkardığı ses bile beyninin içinde büyük yankılar uyandırmaktadır. Alternatif akım motoru elektrikte bir devrimdir. Kendisinden önce birçok mühendisin deneyip beceremediği manyetik alanda alternatif akım üretimini sağlamıştır. Tesla birden fazla akım kullanarak motorun şaftını döndürmüştür. Daha da önemlisi Tesla alternatif akımlı motorunu icat ederken akımın kabloya ihtiyaç olmaksızın manyetik alanda iletilebildiğini keşfetmiştir. Bobine gelen elektrik ilk hareketi vermekte ve daha sonra motorun hareketli parçaları kabloya ihtiyaç olmaksızın hareket edebilmektedir. Depresyon dönemini geçirdikten sonra Tesla alternatif akımlı motorun detaylarını tamamlar. Jeneratörler, motorlar ve transformatörler tasarlar. İki akımlı motoru, üç akımlı motora geliştirerek yeni buluşu çokfazlı motorun detayları üzerinde çalışmaya başlar.
“Mümkünlük” sınırlarını sürekli zorladı
Tesla müthiş bir matematikçiydi. Aynı zamanda küçük yaşlarından itibaren tutkulu bir doğa gözlemcisiydi. Çocukluğu çılgınca akan nehir sularına kendini atıp, suyun gücünü incelemekle geçmiş ve bu tutkusu yüzünden birkaç kez ölümün eşiğinden dönmüştü. Bu özellikleri ve aldığı iyi eğitim Edison gibi bilim insanları ile Tesla arasındaki ayrım çizgisini belirtiyordu. Otobiyografisinde hiçbir zaman Edison gibi deneme yanılma yöntemiyle çalışmadığını, problemi matematik olarak kafasında çözmeden hiçbir deney yapmadığını belirtir. İlginçtir ki, denediği hiçbir aletini ikinci kez denemeye ve geliştirmeye gerek duymadı. Ürettiği makineler daima tüm detaylarıyla matematik olarak çözümlendikten sonra istisnasız çalıştı.
Alternatif akımlı motoru Budapeşte’de Faust okuyup, günbatımını seyrederken çözdüğünü belirtmiştik. Tesla bilimin, sanat faaliyetinin bir uzantısı olduğuna ve bir bilimci ile sanatçı arasında hiçbir fark olmadığına inanıyordu. Döneminin romantik geleneğini yakından takip ediyordu. Eğer tarif edebilme çabamızı zorlarsak, Tesla’nın romantik sanat geleneğinin bir dehası olduğunu belirtebiliriz. Belki de bu yüzden hayatı boyunca hiçbir zaman buluşları üzerinden nasıl para kazanabileceği gibi bir soruyu kendisine yöneltmedi. Bu özelliği de örneğin Edison ile arasındaki en büyük farktı. Edison daima “mümkün olabilecek buluşlar” üzerinde başkalarının fikirleri üzerinden büyük paralar kazanırken, Tesla mümkünlük sınırını asla bilmedi ve matematik problemleri ile daima zamanının “mümkünlük” sınırlarını zorladı ve o sınırları darmadağın etti.
ABD’deki ilk adımlar
“Geride bıraktıklarım her anlamda sanatsal ve büyüleyiciydi. Ve bulduğum makineleşmiş, kaba ve cazibesi olmayan bir şeydi. Amerika dedikleri bu muydu?” (1884)
ABD’ye adım attığında Tesla’nın günlük defterine düştüğü satırlar böyleydi. Avrupa kültürünü ve sanatını olabilecek en yüksek düzeyde özümsemiş Tesla, ABD’ye adım attığında beş parasızdı. Cüzdanı, valizi ve tren bileti Paris’te çalınmış, kuvvetli hafızası sayesinde hatırladığı tren bileti numarasını söyleyerek Calais Limanı’ndan gemiye binebilmişti. Atlantik’i üzerindeki elbiseleri değiştirmeden geçmek zorunda kaldı. Atlantik yolculuğunu banyo yapamadan ve elbiselerini değiştiremeden yapmak zorunda kalması, hayatında derin bir iz bıraktı. Bir daha asla elini bir kez kuruladığı havluyu ikinci kez kullanmadı. Temizlik hastalığına tutuldu. New York’a indiğinde cebinde sadece İngiliz arkadaşı Charles Batchellor’un Edison’a kendisi için yazdığı referans mektubu vardı. Cüzdanı çalınmış olduğundan mektubu da gümrük görevlilerine kimlik olarak gösterip gümrükten geçti. Prag, Paris, Budapeşte ve Berlin’den sonra New York gözüne inanılmaz derecede çirkin gözüktü.
1917 yılında Amerikan Elektrik Mühendisleri Enstitüsü kendisine verdiği Edison Altın Şeref Madalyası’nı aldığı törende Tesla New York’ta attığı ilk adımları şöyle anlatmıştı:
“İlk birkaç adımda kaybolmuştum bile. Yolumun üzerinde bir atölyede, bir elektrik ustasının önündeki dinamoyu tamir etmeye çalışırken gördüm ve kafamı uzatıp yardıma ihtiyacı olup olmadığını sordum.”
Avrupa yapımı olan dinamoyu çözemeyen usta, Tesla’nın yardım önerisini kabul etmiş ve Tesla da ceketini çıkarıp, akşamüstüne doğru dinamonun tamirini bitirmişti. Usta Tesla’ya iş önerdi, fakat Tesla kibarca öneriyi reddedip çıkmak üzereyken eline tutuşturulan 20 dolar ile şaşkınlığa düştü. O geceki otel ve yemek parası çıkmıştı.
Edison’la karşılaşma ve hayal kırıklığı
Ertesi gün 5. Avenue’daki Edison Şirketi’nin önündeydi. Tesla anılarında Edison’u gördüğünde hayal kırıklığına uğradığını, hayalinde canlandırdığı Edison tiplemesinin yerine, pazar günü kilise ayinine giden bir çiftçiye benzeyen birini bulduğunu söyler. Tesla Edison’a alternatif akım motor projesini anlattığında, Edison Tesla’ya yeni elektrik teorileri ile ilgilenmediğini, pratik becerisi yüksek bir mühendis aradığını söyler. O günlerde Edison yeni bir sipariş almıştır, gemi mühendisi Louis Nixon’un transatlantik yolcu gemisinin aydınlatma sistemini kurmakla meşguldür. SS Oregon adlı yolcu gemisi zamanının en büyük ve modern gemisidir ve ilk defa gemilerde kullanılan gaz lambaları yerine elektrikle aydınlatma sistemi kurulacaktır. Teknik bir arıza çıkmıştır ve gemiye yerleştirilen iki jeneratörün dinamoları çalışmadığı için gemi hareket edememektedir. Jeneratörlerin gemiden tamir için dışarı çıkarılması imkânsızdır. Tesla, Edison’a Paris’teki Continental Edison Şirketi’nde çalışırken bu tip dinamoları tamir ettiğini söyleyerek işi alır. Dinamoların ana bobinleri yanmıştır. Tesla sabaha karşı iki jeneratörü de çalışır hale getirir. ABD’deki hayatı SS Oregon gemisinin jeneratörlerini tamir ederek başlar. Edison, karşısına birdenbire çıkan bu Sırp mühendisin becerisi karşısında hayrete düşmüştür.
Budapeşte’deki telefon firması kapandıktan sonra Tesla patronu ile birlikte Paris’e gelmiş ve orada Edison’un Paris şirketinde çalışırken Batchellor ile tanışmıştı. Batchellor’ın teşvikiyle ABD’ye gelen Tesla, bir şeyin farkında değildi. Edison imparatorluğu doğrudan akımlı elektrik jeneratörlerinin patenti üzerine kurulmuştu. Bu birçok sorun yaratsa da işleri yolunda gidiyordu Edison’un. Ne var ki Batchellor altından kalkmak zorunda oldukları büyük çaplı aydınlatma sistemlerinde birden fazla doğrudan akımlı dinamoyu birbirine bağlama probleminin çözümü için Paris’te tanıştığı bu genç Sırp mühendisin dehasına güvenmişti ve Tesla’yı bu yüzden ABD’ye gitmesi için teşvik etmişti. Tesla bu gerçekle kısa bir süre sonra yüzleşti. Edison Tesla’nın alternatif akımlı motor üretimi için paraya gereksinimi olduğunu anladığında, kendine Şikago’daki Haverly Tiyatrosu’nun 647 ampulünün aydınlatma sistemi için doğrudan akımlı jeneratörlerin senkronizasyon tasarımı için 50 bin dolar teklif etti. Tesla geliştirdiği regülatör sistemi ile jeneratörleri birbirine senkronik bir şekilde bağladı. Edison’un tasarımına eklediği ek bir fırça tasarımı ile jeneratörler düzenli bir şekilde çalışıyordu. Edison Tesla’nın tasarımının patentini kendi adına aldı. Ve Tesla’ya söz verdiği 50 bin doları vermedi ve üstelik kaba bir şekilde kendisini tersledi. Tesla birdenbire günde 18 saat, haftada 7 gün Edison’a çalıştığını ve üstelik Edison’un ticari atılımının temelini attığını fark etti.
İşin gerçeği Edison tam anlamıyla bir kör cahildi. Hırvatistan’ı Avrupa’nın ortasında yabanıl bir orman zannediyordu. Bir keresinde Tesla’ya Hırvatistan’da insan eti yiyip yemediklerini bile soracak kadar dünya kültüründen habersizdi. Tesla, Edison’un kendisine söz verdiği parayı vermemesi üzerine istifa etti.
Edison ile arasındaki fark
Tesla’nın ayrılmasından sonra Edison, Tesla’nın tasarımları sayesinde Amerikan elektrik endüstrisini eline geçirdi. Tesla alternatif akımlı motorunu Amerikan şirketlerine kabul ettirmeye çalışırken, halen daha bir gerçeğin farkında değildi. ABD endüstrisi doğrudan akımlı elektrik endüstrisinin üzerine kurulmuştu ve Edison da parayı buradan kazandığı için kurulu sistemi değiştirmek istemiyordu. Tesla alternatif akımlı elektrik sistemini kurabilmek için, tüm sistemi değiştirmek zorundaydı ve bunun için de bir alternatif akım endüstrisi şirketine ihtiyacı vardı. Bu ise muazzam bir sermaye anlamına geliyordu. Edison’un sistemi 115 volt üzerinden çalışıyordu. Bu ise günümüzde kullandığımız yüksek voltajın ihtiyacını karşılayamayacak bir sistemdi ve üstelik yarım mil ötede bir enerji istasyonuna ihtiyacı vardı. Bu zenginler açısından problem yaratmıyordu. Onlar, ihtiyaçları olan elektrik istasyonunu kurduruyorlardı. Edison’un iş yaptığı toplumsal kesim de bu zenginlerden oluşuyordu. Tesla ise toplumdaki herkes için evlere kadar giren bir elektrik üretiminin hayalini kuruyordu. Ohm Kanunu’nu yaratıcı bir şekilde kullanarak alternatif akımlı enerji üretiminde voltajı düşürüp, yükseltebileceğini fark etmişti. Kentlerin aydınlatılması için düşündüğü bugün kullandığımız ampul tasarımı ile de ilgilenen olmadı.
Pentagon’un emrine girmedi
Genel olarak bakıldığında Tesla’nın hayatı ve buluşları kapitalizmin bilimsel gelişmenin önünde nasıl bir engel oluşturduğunun açık bir örneğidir. 19. yüzyıl kapitalizminin sermaye sınıfı Tesla’nın buluşları ile ilgilenmedi. Zira sermayenin ön planda tuttuğu kâr mantığı ile Tesla’nın geniş halk kitlelerine hizmet mantığı hayatı boyunca karşıya geldi. Ölümünden sonra bile tüm buluşları kilit altında tutuldu; silah sektörüne ve dev Amerikan tekellerine kaynak oluşturdu.
Tesla 2000’li yılların teknolojisini 1900’lerin başlarında teorik olarak oluşturmuştu. Üstelik halen daha “parasız elektrik” gibi buluşları hayatımıza girebilmiş değil. Bir an için hayal kurmayı deneyin ve 1900’lerin başlarında insanlığın bugün kullandığımız teknik ve teknolojik donanımla kuşanmış olduğunu düşünün. 100 yıl içerisinde bugün gelebildiğimiz noktayı düşünmeye çalışın. Yani kapitalizmin cenderesinden kurtulabilmiş bir bilimin insanlığa sunabileceği hizmetleri düşünün.
Acıdır ki; bir zamanlar, Etiyopya’nın İtalyan işgalinden kurtulması için Etiyopya halkına elektronik savunma sistemlerini kendi köşesinde tasarlayan Tesla’nın buluşları üzerinden, son yıllarda Irak ve ülkesi Yugoslavya katledildi.
Tesla en fazla naif olmakla suçlanabilir. Tipik bir 19. yüzyıl Avrupalı romantik olmakla suçlanabilir. Fakat ölümünün üstünden 57 yıl geçtikten sonra Batılı yazarların FBI kayıtlarına inanarak, ölmeden önce mikrodalga silahını FBI’a vermek istediğini söylemeleri, deyim yerindeyse düpedüz terbiyesizliktir. Tesla mikrodalga silahını Yugoslavya’nın Nazi işgalinden kurtulması için tasarlamıştı. Ölümünden sonra otel odasına FBI’ın, Yugoslavya Büyükelçiliği’nden sonra girebilmesi de, Tesla’nın vatanına olan derin sevgisinin kanıtından başka bir şey değildir. Bugün şu gerçeği itiraf etmek gerekiyor. Tesla FBI ile değil fakat Yugoslav Hükümeti ile doğrudan temasta oldu. İsteseydi rahatlıkla Pentagon’un emrine girebilirdi. Bunu seçmedi. Ve bu yüzden de sadece FBI’ın değil fakat ABD ekonomisini elinde tutan tüm şirketlerin korkulu rüyası haline dönüştü. Çünkü…
Tesla, Edison’a karşı savaşı kazanıyor
Tesla kurtlar sofrasında mücadele vermenin yöntemini öğrenmişti. Arkadaşı A. K. Brown ile birlikte Tesla Electric Company’nin kuruluşunu gerçekleştirdi. Brown, Tesla’ya alternatif akım ile çalışan motorun tasarımının yeterli olmadığını ve sistemin tüm ek parçalarının jeneratörlerinin, transformatörlerinin de tasarlanması gerektiğini anlattı. Tesla tek fazlı, iki fazlı ve üç fazlı üç adet motor geliştirdi. 40’ın üzerinde jeneratör ve transformatör tasarladı. Sistemin uzun mesafelerde çalışması için yüksek voltaj aktarabilen ince kablo tasarımı ile sistemini tamamladı. Amerikan Patent Dairesi’nde sistemin tüm tasarımı Tesla’nın adına 30 ayrı patent ile patentlendi. Tesla kurduğu yeni sistemin tüm patent haklarına sahipti artık. George Westinghouse adlı bir işadamı Tesla’nın yeni sistemi ile ilgilendi. Bugünkü Westinghouse imparatorluğu Tesla’nın buluşları üzerinden inşa edildi. Westinghouse firması alternatif akım sistemini günlük hayata ilk sokan şirket oldu. Tesla yaptığı anlaşma ile patent hakkından büyük paralar kazandı. Amerikan sosyetesinin gözde simalarından biri olmuştu. 1 Mayıs 1893 yılında Amerika’da gerçekleşen Dünya Fuarı’nın aydınlatma sisteminin ihalesini Westinghouse firması aldı. Bu tarihe kadarki süreç, Edison’un Tesla ile mücadelesi ile geçmişti. Karşılıklı patent davaları açıldı. Sonunda Edison, şirketini satmak zorunda kaldı. Tesla’nın tasarımı olan 96.620 ampulle aydınlatılan Dünya Fuarı, Tesla’nın uluslararası gösterisi haline dönüştü. Tesla fuarda kadife bir zemin üzerinde elektrik enerjisi ile döndürdüğü metal yumurtası ve vücudundan geçirdiği yüksek voltaj enerjisi ile sistemin zararsızlığını ve üstün gücünü gösterdi. Edison, Tesla ile sürdürdüğü mücadeleyi kaybetmişti.
Tesla’nın beyin dalgalarına ilişkin araştırmaları hâlâ bir sır
Tesla 1 Mayıs 1893 Dünya Fuarı’na Yugoslavya’dan gelmiş ve annesini henüz kaybetmişti. Londra ve Paris’te verdiği konferanslar ile uluslararası bir üne kavuşmuştu. Annesinin yanına ulaştığında, ölüm döşeğindeki annesi ile son konuşmaları Tesla’yı tüm hayatını sorgulama sürecine soktu. Annesinin ölümünün ardından 6 hafta bilincini kaybetti. Bu 6 hafta içerisinde ilginç illüzyonlar gördü. Bilinçsiz olarak masa örtüsüne birtakım formüller ve elektrik düzenekleri karaladı. Bilincine yeniden kavuştuktan sonra şu satırları kaleme aldı:
“Artık büyük bir düşünceye yoğunlaşmalıyım. Tanrı’dan gelen insan aklının gücüne. Beynimizin enerji üretimini doğanın enerjisi ile senkronize edersek tüm gezegenin geleceğini kurtarabiliriz.”
Ve bugün halen bir sır olarak kalan Tesla’nın insan beyninin dalgaları üzerine çalışmaları böylece başladı. Westinghouse Tesla’nın buluşları üzerinde imparatorluğunu kuradursun, Tesla bu kez çok daha büyük bir projenin içerisine adım atıyordu.
İnsan beyninin dalgaları üzerine çalışmalarında, beynin Beta, Alfa ve Teta boyutlarındaki dalga boylarını ölçtü. Bu dalga boylarının ölçümünü bugün modern tıbbın ölçümlerine çok yakın olarak tespit etti. Normal bilinç düzeyindeki Beta durumundaki beynin EEG ölçümündeki dalga boyunu saniyede 14, dinlenme durumundaki Alfa boyutunu saniyede 7’inin altında ve uyku durumundaki beynin Teta boyutunu da saniyede 3 devir birim olarak saptadı. Tesla-Schuman Rezonansı olarak da bilinen dünyanın doğal dalga boyunu saniyede 10 olarak saptamıştı. Bugün kesin olarak bu ölçüm 7,8 olarak saptanmış durumda. Tesla ELF (çok düşük dalga boyu) 7,8 Hertz dalga boyuna ayarladığı elektrik enerjisini kendi üzerinde deneyerek, deney sonuçlarını kaydetti. Bu araştırmalar özellikle 60’lı yıllarda Sovyetler Birliği’ndeki çalışmalarda geliştirildi. Vücudumuzun enerji haritası çıkarıldı. Tesla’nın başlattığı beynin ön lobu ile arka lobu arasındaki enerji değişiminin verileri ve araştırmaların hangi aşamaya geldiği bugün halen kamuoyu tarafından bilinmemektedir. Bilebildiğimiz sadece Rus bilim insanlarının “telekinesis” olarak tanımladıkları çalışmalarda beynin normal Beta durumundayken, Alfa ve Teta boyutlarına geçilmesi durumundaki sonuçlarının gerek Tesla ve gerekse de Sovyet bilim insanları tarafında incelendiğidir.
Bu araştırmaların önemi şudur. Beynin Beta boyutundan, kişi uyanık durumdayken Alfa ve Teta boyutlarına sıçratılmasının sonuçları, “parapsikoloji-paranormal faaliyetler” olarak adlandırılan alandan başka bir şey değildir. Tesla araştırmaları bu alandaki incelemelerin insanlık tarihinde mistik olarak korunan örtüsünü kaldırmış, ruh denen şeyin de biyoenerjimizden başka bir şey olmadığını göstermiştir. Bu araştırmalar bilimin ulaştığı sınırlar bakımından, fizikötesi olarak tanımlanan alanın fizik içerisindeki tanımını mümkün kılmıştır.
Tesla’nın büyük ütopyası
Tesla’nın araştırmaları insan beyni ile sınırlı kalmadı. Adım adım küresel bir projeye doğru ilerlemeye başladı. Dünyamızın enerji potansiyeli ve insanın biyoenerjisinin dünyanın biyoenerjisi ile olan ilişkisini incelemeye başladı. Colorado’da kurduğu gözlemevi ve laboratuvarında yaptığı araştırmaların sonucunda bir ütopyaya ulaştı. Dünya’nın ve atmosferimizin sürekli olarak elektrik ile şarj edildiğini ve şimşeklerin atmosferdeki düzenli uzay aralıklarında gerçekleştiğini saptadı. Bu saptaması 1997 yılında Ruslar’ın MIR Uzay İstasyonu tarafından doğrulandı. Tesla bu saptamasından hareketle, kablosuz enerji aktarımı ile sadece telgraf mesajlarının değil, sesin, görüntünün ve her türlü yazılı bilginin dünyanın istediğimiz yerine iletilebileceğini söyledi ve bu söylediklerini projeye dökmeye başladı.
Tesla’nın bu cümleleri sarf ettiği tarih 1899 yılının mayıs ayıdır. 1899 yılında Tesla’nın laboratuvarında telgraf çoktan ilkel bir alete dönüşmüş ve Tesla televizyon, bilgisayar, cep telefonları, modem hatlar üzerinde çalışmalara başlamıştır. Tesla, Century Magazine ile temasa geçerek, Colorado çalışmalarını makaleye dökmek istediğini belirtti. Dergi editörleri Tesla’dan sansasyonel aydınlatma teknikleri üzerine yazı bekliyorlardı. Fakat Tesla’dan gelen yazının üstbaşlığı “İnsan enerjisinin yükselmesinin problemleri”, alt başlığı da, “İnsan faaliyetlerinin ve çalışmalarının filozofik tartışması” idi. Makale dergide yayımlanmadı. Tesla yazısında kablosuz enerji üretimi ile evrensel bir dünya sistemi kurulacağını, her türlü mesaj, görüntü ve filmin sınırsız bir şekilde dünyanın değişik ülkelerindeki insanlar arasında iletilebileceğini, uçağın geliştirilmesi ile ülkeler arasındaki sınırların kalkacağını ve insanların serbestçe yolculuk yapabileceğini ve en önemlisi, dünyanın depolanmış enerjisinden herkesin basit bir alıcıyla sınırsız yararlanabileceğini ve süreç içerisinde el emeğine olan ihtiyacın minumum düzeye ineceğini belirtiyordu. Tesla makalesinde insanlığın bu aşamadan sonra uzaydaki diğer gezegenlerle temasa geçeceğini bildiriyordu. Tesla, makalesinde yer alan görüşlerini beş ayrı buluşu üzerinde şekillendiriyordu. Bunlar sırasıyla:
– Tesla bobini (Voltaj ayarı yapabilen bobin).
– Transmitter (Dünyanın elektriğinin şarjı ile rezonans olan aydınlanma alanları).
– Kablosuz sistem.
– Bireyselliğin sanatı (Bu Tesla’nın düzeneğinde her bireyin kendi dalga boyundaki alıcısının tasarımı idi. Her bireyin kendi istasyonu kendisine gönderilen mesajları alabilecekti. Bunu günümüzde kullanılan cep telefonu ve e-mail’in ilk prototipi olarak tanımlayabiliriz).
– Uzay ötesi dalgalar (Tesla gezegenimizin belli dalga boylarına tepki verdiğini tespit etmiş ve Dünya’yı sürekli vibrasyonda olan bir enerji topuna benzetmiştir. Dünya’nın etrafında oluşturulacak enerji tarlası ile Dünya’nın enerjisi hiçbir kayba uğramadan değerlendirilebilecek ve böylece gezegenimizi kirletmeyen temiz ve parasız bir elektrik elde edilebilecekti).
Kapitalizmin çarkına çomak sokunca…
Sonuç ne oldu? Tesla’nın ütopyasında tek bir etken eksikti (her zaman olduğu gibi): ekonomik etken. Tesla’nın açıklamaları Westinghouse firmasında alarm sinyallerine neden oldu. Tesla, Edison’un doğru akım endüstrisini yok etmiş, oluşturduğu alternatif akım sistemi ile yeni bir endüstri düzeneği kurmuş ve bu düzenek üzerinden Westinghouse ve General Electrics gibi dev tekeller türemiş, imparatorluklarını inşa etmişlerdi. Şimdi Tesla hepsini kablosuz enerji üretiminin yeni düzeneği ile tehdit ediyor ve kendi kurduğu endüstriyi çöpe atıyordu. Westinghouse ve General Electrics patronları kuşkusuz Tesla’nın ne istediğini anlamıyorlardı. Tesla patent ücretleri ile lüks bir yaşam yaşıyordu. Derdi neydi?
Tesla’nın çabasını tek anlayabilen Samuel Clements (Mark Twain) oldu herhalde. Hayatında hiçbir zaman yakın dostluklar kurmamış olan Tesla ile Clements arasındaki dostluk da 1910 yılında Clements’in ölümü ile sona erdi. Tesla ölümüne kadarki yılları, kablosuz sisteminin inşasını oluşturmak için çabaladığı bir koşturmaca ile geçirdi. Bu süreçte ihtiyacı olan parayı temin edebilmek için tüm patent haklarını sattı. Yugoslav Hükümeti imdadına yetişti. Günlük yaşamını sürdürebilecek bir maaş bağlandı Tesla’ya. 75. doğum gününde Einstein’ın rölativite teorisinin yetersiz olduğunu, dinamik yerçekimi teorisinin yakında kendisi tarafından kamuoyuna sunulacağını açıkladı. Konuşmasında ses, ısı, ışık, röntgen ve radyo dalgalarının yerçekimi ile olan ilişkisinden söz etti. Yerçekimi dalgalarından söz ettiği bu konuşması, 1980’li yıllarda tekrar hatırlandı. PSR 1913 + 16 olarak adlandırılan ve enerji kaybına neden olan “double neutron star”ın 1980’li yıllarda bulunmasıyla yerçekimi dalgalarının varlığı kanıtlandı. Tesla bunu nasıl keşfetmişti? Einstein’ın rölativite teorisine neden karşı çıktığını ve yerçekimi dalgalarının varlığını nasıl keşfettiğini hiçbir zaman açıklamadı. Küsmüştü.
KAYNAKLAR
1) The Man Who Invented The Twentieth Century: Nikola Tesla, Forgotten Genius of Elecricity. Robert Lomas, Headline, Londra 1999.
2) Lightining in his Hand: The Life Story of Nikola Tesla, Inez Hunt and Wanetta W Draper, Omni Publications, Califorina 1977.
3) Tesla Said, Compiled by John T Ratzlaff, Tesla Book Company, N. Y. 1984.
4) Remote Viewing, Tim Rıfat, Century, 1999, Londra.
5) Spark of Genius, R. Lomas, The Indepen-dent Magazine, 21 Ağustos 1999, Londra.
Çocuk mucit
Çocuk daha sadece birkaç yaşında iken özgün buluşlar yapmaya başlamıştı. Beş yaşındayken, çevrede gördüklerine hiç de benzemeyen küçük bir sudolabı yaptı. Düz ve çarksız olmasına rağmen cereyanda dönüyordu. Yıllar sonra pervanesiz türbinini tasarlarken, bu olayı hatırlayacaktı.
Ama deneylerinden bazıları da pek o kadar başarılı olmadı. Bir defasında ahırın damına çıktığında, aile şemsiyesini sıkıca tutarak, vücudunun hafifliğini ve başının dönmesini hissedene kadar serin dağ esintisinde havalanma fikri, onu uçabileceğine ikna etmişti. Çakılarak bilinçsiz yere yığılır ve annesi tarafından yatağına götürülür.
16 böcek güçlü motoru da, aynı şekilde, tam bir basan değildir. Bu, küçük tahta parçalarından oluşan bir yel değirmeni ve canlı mayıs böceklerine bağlanmış bir makara ve milden yapılmış hafif bir mekanizmadır. Tutkallanmış böcekler kanatlarını çırpınca, bunu umutsuz bir şekilde yaptıkları için, böcek gücüne dayanan makine havalanmaya hazırlanır. Ancak bu araştırma çizgisi, bir arkadaşı böceklerin tadını merak edince, sonsuza kadar terk edilir. Yakınında duran böcek dolusu kavanozu görünce, onları ağzına tıkmaya başlar. Genç mucidin midesi bunu kaldırmaz.”
(“Tesla: Zamanın Ötesindeki Deha”, Margaret Cheney)
1893 Chicago Dünya Fuarı’nda alternatif akım üreteci
Westinghouse şirketi Dünya Fuarı’nda aydınlatma cihazından tamamen farklı olarak, bütün bir çokfazlı sistem sergiledi. Ana jeneratörden gelen akımla çalışan, büyük bir çiff-fazlı indüksiyon motoru serginin en önemli parçasıydı. Sergide, bunu takiben, transmisyon işlemi için voltaj yükseltmeye yarayan transformatörleri olan bir çokfazlı jeneratör; kısa bir transmisyon hattı; voltaj düşürmeye yarayan transformatörler; indüksiyon motorlarının işleyişi; bir eşzamanlı motor; bir tren motorunu harekete geçiren doğru akımı sağlayan bir dönel çevirgeç bulunuyordu. Sergiyle bağlantılı sayaçlar ve diğer çok çeşitli yardımcı cihazlar da mevcuttu. Ticari amaçlı bir sergiye uygun boyutlardaki aygıt; kamuoyuna, çokfazlı akımla enerjinin büyük uzaklıklara taşınabileceği ve sonra da -doğru akım sağlamak da dâhil- çeşitli amaçlar için kullanılabileceği bir evrensel güç sistemini gösteriyordu. VVestinghouse ve şirketinin çabalarını üzerinde yoğunlaştırdığı sistemi, yani alternatif akım ve çokfazlı sistemi çalışır halde sergiliyordu. Belli bir inandırıcılık payıyla, 1876 yılındaki Yüzyıl Sergisi’nin en önemli sonucunun Amerikan halkının orada ekmeği keşfetmesi olduğu söylenmiştir. Bu durumda daha da büyük bir inandırıcılık payıyla, 1893 Kolomb Sergisi’nin en iyi sonucunun çokfazlı alternatif akımın insanlığa yararına dair son ciddi şüpheleri de ortadan kaldırması olduğu söylenebilir. Henüz Niagara’daki belirleyici gösteri gerçekleştirilmemişti ama Dünya Fuarı onun gerçekleştirileceğini müjdeledi ve sanayi tarihinde çığır açtı. Bu mekanizmayı gören, hayranlıkla eksiksiz kontrol paneline bakan ve güzel aydınlatma efektlerine tanık olan insanlardan çok azı, tarihi bir an yaşadıklarının ve bir devrimin başlangıcına baktıklarının farkındaydı.
Wardenclyffe Projesi, bedava enerji ve Tesla’nın aforoz edilmesi
Bora Ataman
1900 yılında New York’a dönen Tesla, J. Pierpont Morgan adında bir finansörün 150 bin dolarlık desteğiyle, Long Island’da kablosuz iletişim amacına yönelik dev kulesinin inşasına başladı (Wardenclyffe Profesi). Bu verici istasyonu, piramit şeklinde, sekizgen ve 54 metre yüksekliğinde bir yapıydı. Wardenclyffe’in bu kule sayesinde dünyanın merkezi olacağı sanılmıştı. Tesla’nın bu desteği alabilmesini sağlayan, onun bu kule vasıtasıyla çok uzaklara resim, mesaj, ses ve her türden veriyi gönderebileceği iddiasıydı. Oysa Tesla’nın daha büyük bir amacı vardı. Sürekli olarak aşağı gördüğü hertziyan dalgalarla uğraşmamakta ve kendi “teta 4 dalgaları” olarak anılacak olan elektrik dalgalarıyla kablosuz enerji aktarımı sağlamaya çabalamaktaydı. Amaç yine aynıydı: Tüm insanlığa bedava enerji sağlamak!
Tesla, bu sefer çok ileri gitmişti. Bu kapitalist sistemin kâr mantığını kökünden sarsabilecek felaket bir fikirdi. Bedava enerji, petrol gibi çok önemli bir ekonomik kaynağı yararsız hale getirebilecek ve tüm endüstrinin dönüşümünü gerektirebilecek bir tehlikeydi. 1903’deki bu açıklamasından sonra arkasındaki bütün destekler çekildi ve yavaş yavaş ismi kitaplardan silinmeye başladı. Bunda o günkü ekonomik durumun da etkisi vardır. Marconi, 150 bin dolardan daha ucuza Atlantik’i aşan ilk mesajı yollamayı başarmış ve şirketinin hisseleri borsada kapış kapış satılmaya başlamıştı. Tesla’nın şirketi gözden düşmüştü. Tesla ise, Marconi’nin yaptığının, kendisinin hâlihazırda yapabildiği önemsiz ve basit bir iş olduğunu ve Marconi’nin zaten kendisine ait patentleri kullanarak bunu yaptığını söylemiş ve kendi amacının gerçekte ne olduğunu açıklama gafletinde bulunmuştur. Bu tarihten itibaren birçok kimse tarafından bir deli olarak anılmaya başlanacaktır.
1904 yılında Colorado Springs’deki elektrik şirketi Tesla’yı uğrattığı zarardan dolayı mahkemeye verdi ve 180 dolarlık mahkeme parasının ödenebilmesi için oradaki laboratuvarı satıldı. 1906 yılında yaptığı icatlarla zengin ettiği George Westinghouse, Tesla’nın kablosuz enerji iletimi önerisini geri çevirdi.
___________________________________