Ana Sayfa Dergi Sayıları 124. Sayı Fosillerden dev sperm çıktı

Fosillerden dev sperm çıktı

551
0

Bir grup antik kabuklu, günümüze dek keşfedilmiş en eski sperm fosillerinin bulunmasına önayak oldu. En az 16 milyon yaşındaki bu örnekler, aynı zamanda şimdiye dek bulunanların en büyüklerinden biri. Ayrıca fosilleşmiş sperm hücreleri, canlının alışılmamış büyüklükteki gametlerinin bazı yapılarını ortaya koyacak yeterlilikte korunmuş halde. Bu sayede yapılar araştırmacılar tarafından X-ışını verileriyle üç boyutlu olarak yeniden oluşturulabildi.

Ostrakodlar kabukluların günümüzde de var olan bir sınıfı. Karidese benzeyen bu hayvanlar, tipik olarak 1 mm uzunluğundadır, fakat spermlerinin uzunluğu kendileriyle orantısız bir biçimde 1 cm’ye kadar çıkar. Münih’teki Ludwig Maximilian Üniversitesi’nde çalışmalarını yürüten ve kendini ostrakodolog olarak tanımlayan Renate Matzke-Karasz, Avustralya’da bir mağarada bulunan tatlı su ostrakodlarının içindeki dokuları gözler önüne sermek için sinkrotron X-ışını kullandı.

Araştırmacılar X-ışını yardımıyla görüntülediği, fosilleşmiş sperm hücrelerinin uzunluklarını 1,2 mm -insan sperm hücresinin yaklaşık 20 katı- olarak tahmin etti. (Görsel: Renate Matzke-Karasz)

Fosilleşmiş sperm hücrelerinden birçoğu birbirine dolaşık bir haldeydi ve bu nedenle uzunluklarının tam olarak tespit edilmesi zordu. Fakat araştırmacılar uzunluklarını 1,2 mm -insan sperm hücresinin yaklaşık 20 katı- olarak tahmin ettiler. Araştırmanın sonuçları Proceeding of the Royal Society B1 dergisinde yayımlandı.

Normalde etin kayalaşması süreci yumuşak dokuyu yok eder, ama bu ostrakodların iç kısmı mükemmel bir biçimde korunmuş. Araştırmacılar, fosillerin çoklu X-ışını görüntülerini alıp, bunları üç boyutlu bir görsel oluşturacak biçimde birleştirirken, yalnızca sperm çekirdeklerini değil, antik hayvanların yeniden üretim sistemlerini ve kaslarını da görüntüledi.

İçerideki spermleri bulduklarında oldukça heyecanlandıklarını belirten Matzke-Karasz, araştırma sonuçlarının, X-ışını ile görüntüleme teknolojisinin paleontoloji biliminde daha yaygın kullanılabileceğini gösterdiğini söylüyor.

Araştırmacılar önceden, Romanya’da bulunan fosiller sayesinde ostrakod spermini tanımlamışlardı. Fakat bunlar 15 binyıldan daha azına tarihleniyordu. Matzke-Karasz’ın makalesinde tanımlanan fosillerin yaşlarının ise 16 milyon ila 23 milyon arasında değiştiği tahmin ediliyor. Matzke-Karasz’a göre bu, dev spermlerin azımsanmayacak bir zaman aralığında varlık gösterdiğinin bir kanıtı.

Boyutlarının büyüklüğüne rağmen ostrakodlar en büyük sperm hücresi rekorunun sahibi değil. Bu nitelik, sperm uzunluğu birkaç santimetreyi bulan bazı meyve sineği türlerine ait. Ostrakodların neden bu kadar uzun gametlere sahip olduklarının belirsiz olduğunu belirten Matzke-Karasz, şimdi canlı ostrakodlarla çalışarak, onların yeniden üretimine ilişkin daha iyi bir kavrayış geliştirmeyi hedefliyor.

New York’taki Syracuse Üniversitesi’nde reprodaktif biyoloji alanında çalışan Scott Pitnick, spermlerin oldukça çabuk evrimleştiği için evrimsel biyologların ilgisini çektiğini söylüyor. Fakat biliminsanları her ne kadar günümüzde var olan binlerce türün spermini inceleyebilse de, geçmişte ne olduğuna ilişkin sıklıkla sadece tahmin yürütebiliyorlar. Son makalesinde “Görmek,  inanmaktır” yazan Pitnick, “Evrimsel biyologlar için gözlerinin önüne serilmiş iyi bir fosil gibisi yoktur” diye ekliyor.