Görsel: Bir Homo erectus canlandırması.
Fosil parçalarından yararlanan yeni bir araştırma, türümüzün 2 milyon yıl önce ortaya çıkışından beri farklı boy, ağırlık ve ölçülerde olduğunu gösteriyor ve insanoğlunun Avrasya’ya henüz modern insandan daha kısa ve hafifken yayılmaya başladığı görüşünü kuvvetlendiriyor.
Evrimimizle ilgili en yaygın teorilerden biri türümüz Homo’nun, vücut boyutu daha küçük olan ilk insanlardan, Afrika’nın ötesine göç edip Avrasya’ya yayılabilen daha uzun, daha ağır ve daha uzun bacaklı Homo erectus’a evrimleştiği yönündeydi. Boy ortalaması 1,5 metrenin, ağırlık ortalaması 50 kg’ın altında olan küçük vücutlu Homo erectus’un 1,77 milyon yıl önce güney Avrupa’da Gürcistan’da yaşadığı biliniyor olsa da, modern insanla ilişkilendirilen daha büyük vücudun zamansal ve coğrafi kökeni şimdiye kadar çözülememişti.
Fakat Cambridge Üniversitesi ve Tübingen Üniversitesi (Almanya) tarafından yürütülen ve 26 Mart 2015’te Journal of Human Evolution’da yayımlanan bir araştırma, vücut büyüklüğündeki esas artışın Homo erectus’un Afrika’dan ayrılışından on binlerce yıl sonra ve ilk olarak Kenya’da Koobi Fora bölgesinde gerçekleştiğini gösterdi. Tübingen Üniversitesi, Erken Prehistorya ve Kuaterner Ekoloji Bölümü’nden araştırmacı Manuel Will’e göre “Bu nedenle daha büyük bedenler ve uzun bacakların evrimi, artık türümüzün Avrasya’ya ilk yolculuğundaki temel etken olarak görülemez.”
Araştırmacılar, küçük fosil parçalarının ilk atalarımızın uzunluğunu ve vücut ağırlığını tespit etmek için kullanıldığı yeni araştırma yönteminden elde ettikleri sonuçların, günümüzde vücut boyutlarında gözlenen çeşitliliğin sanıldığından çok daha önce ortaya çıktığını gösterdiğini belirtiyorlar.
Araştırmanın yazarlarından, Cambridge Üniversitesi Arkeoloji ve Antropoloji Bölümü Üyesi Dr. Jay Stock, “Gözlemlediğimiz şey, belki de türümüze özgü bir özelliğin başlangıcı, çeşitliliğin kökeni” diyor. “Bulguları, ilk insanın Homo habilis, Homo ergaster, Homo rudolfensis gibi birden fazla türü olduğu ya da kendi içinde olağanüstü çeşitlilik gösteren tek bir tür olduğu şeklinde de yorumlamak mümkün. Bu durum, Homo cinsinin ilk üyeleri arasında büyük çeşitlilik gösteren en son kafatası bulgularıyla da örtüşüyor. Eğer birisi size ‘Modern insan 180 cm ve 70 kg mıdır?’ diye sorsa, ‘Bazıları öyle; ama pek çok insan da öyle değil’ diye cevap verirdiniz. Bizim göstermeye başladığımız da, bu çeşitliliğin insan evriminin ilk aşamalarından itibaren ortaya çıktığı” diye ekliyor.
Gezegenimizi mamutlar ve kılıç dişli kaplanlarla paylaşan, bundan 2,5 ila 1,5 milyon yıl önce yaşamış insanların vücut büyüklüklerini konu alan bu araştırm, son 20 yılda bir ilk. Bu çalışmayla aynı zamanda ilk defa, bazıları ayak parmakları gibi küçük, bazıları boyu 5 cm’i geçmeyen ince ayak bileği kemikleri gibi pek çok fosil parçası, vücut büyüklüğünü tespit etmede kullanıldı.
Kenya, Tanzanya, Güney Afrika ve Gürcistan’da bulunan fosillerin ölçümleri karşılaştırıldığında, araştırmacılar pleistosen dönemi insanlarında belirgin bölgesel farklılıklar olduğunu buldular. Güney Afrika mağaralarında yaşayanlar ortalama 150 cm uzunluğundayken, Kenya’nın Koobi Fora bölgesinde yaşayanların boyu, bugünkü İngiliz yetişkin erkek nüfusunun boy ortalamasıyla benzer biçimde 180 cm’yi buluyor.
Stock, “İnsan evrimiyle ilgili her ders kitabı, insan türünün bir soyunun daha büyük bedenlere sahip olacak şekilde evrildiği ve bu soydan gelenlerin Afrika’nın ötesine yayıldığı bakış açısını içeriyor. Fakat kökenimize ve Afrika dışına çıkışımıza dair bu hikâyeyi yeni bulgular desteklemiyor” diyor. “Konuyla ilgili ilk ipuçları, küçük vücutlu insanların Gürcistan’ın Dmanisi bölgesinde bulunan, 1,77 milyon yıl öncesine tarihlenmiş fosilleri. Bu bir süredir biliniyordu; ancak şimdi biliyoruz ki büyük boyutlu vücut belirgin bir biçimde Doğu Afrika’da, Kenya’nın Koobi Fora bölgesinde, 1,7 milyon yıl önce evrimleşti” diye ekliyor.
“Yorumlarımızı basitleştirmeye çalışıyoruz; çünkü fosil kalıntılar parçalı ve buluntuları bir şekilde açıklamak zorundayız. Ancak var olan çeşitliliği açığa çıkarmak, genel ve kapsamlı açıklamalar kadar önemli” diye de belirtiyor.
Geçmiş araştırmalar 10-15 fosillik küçük örnek gruplarını temel almaktaydı; çünkü uzunluk ve vücut ağırlığını hesaplama teknikleri, kalça eklemi ya da bacak kemiğinin büyük bir bölümü gibi spesifik kemik parçalarını gerektiriyordu. Stock ve Will üç kat fazla örnekle, Afrika ve Gürcistan’ın her yerinden, 40’tan fazla numunenin vücut büyüklüğünü değerlendirerek şimdiye kadar gerçekleştirilmiş en geniş karşılaştırmalı araştırmaya imza attılar.
Stock ve Will, yeni fosillerin keşfedilmesini ve bu fosillerin belirtilen spesifik kemikleri içermesini ummak yerine, farklı bir yaklaşımla daha önce incelenmiş fosillerden faydalanmaya karar verdi. Stock’ın “fazlasıyla zorlu bir proje” olarak değerlendirdiği, ayak parmağı kadar küçük kemiklerden vücut ağırlığı ve boyu hesaplamaya yarayan denklemleri elde etme çabaları bir senelerini aldı. Araştırmacılar bu kemikleri, dünyanın dört bir yanından 800’den fazla modern avcı-toplayıcı bireye ait iskeletlerin ölçümleriyle karşılaştırarak ve çeşitli regresyon denklemlerini kullanarak, daha önce bu yöntemle hiç çalışılmamış olan fosil buluntulardan yola çıkarak ait oldukları bireylerin vücut büyüklüklerini tespit ettiler.
“İnsan evriminde vücut büyüklüğü en önemli özelliklerden biri olarak görülür. ‘Daha bölük pörçük’ bu fosillerin incelemesiyle de insan vücut boyutlarındaki farklılıkların ne zaman ortaya çıktığıyla ilgili çok daha fazla bilgi edinebiliyoruz. 1,7 milyon yıl önce atalarımızın pek azı 150 cm’den uzun ya da kiloca ağırdı” diyorlar.
Stock, “Vücut ölçülerinin daha uzun ve daha ağır bireylere doğru kaymaya başlaması ilk olarak belirli bir yerde, Kenya’nın kuzeyindeki Koobi Fora bölgesinde, 1,7 milyon yıl önce başladı. Artık vücut büyüklüğünü türlerin değişmez ve temel bir özelliği olarak görmek yerine, hangi bölgesel koşulların vücut boyutlarındaki çeşitliliği ortaya çıkardığına odaklanabiliriz” diye ekliyor.
Çeviren: İdil Yaranlı
Bilkent Ünv. Bilgisayar Mühendisliği
Kaynak: http://www.sciencedaily.com/releases/2015/03/150326204642.htm