Ana Sayfa Bilim Gündemi Kanser aşısı farelerde tümörü ortadan kaldırdı

Kanser aşısı farelerde tümörü ortadan kaldırdı

1599
0
Ronald Levy (önde) ve Idit Sagiv-Barfi, iki immün-uyarıcı ajanın doğrudan katı tümörlere enjekte edilmesini içeren olası bir kanser tedavisi çalışmasına öncülük ettiler.

Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki araştırmacıların yaptığı bir çalışmaya göre, iki bağışıklık uyarıcı ajanın az miktarlarda doğrudan farelerdeki katı tümörlere enjekte edilmesi, uzak bölgelerdeki ve tedavi edilmemiş metastazlar da dahil olmak üzere, bu hayvanlardaki tüm kanser kalıntılarını ortadan kaldırabilir. Söz konusu çalışma, birçok farklı kanser türü için geçerli. Araştırmacılar, çok az miktardaki ajanın lokal olarak uygulanmasının, vücut genelinde bağışıklık uyarımında sıklıkla görülen olumsuz yan etkilere sebep olmayan; hızlı, nispeten ucuz bir kanser terapisi olarak kullanılabileceğini düşünüyorlar.

Bir ajan, şu anda zaten insanlarda kullanım için onaylanmıştır; diğeri ise konuyla alakasız klinik çalışmalarda, insanlarda kullanım için test edilmiştir. Lenfoma hastalarında tedavinin etkisini test etmek için klinik bir araştırma da başlatıldı.

Stanford Tıp Fakültesi’nden onkoloji profesörü Prof. Dr. Ronald Levy, Science Translational Medicine’de yayımlanmış araştırmanın kıdemli yazarı, öğretim görevlisi Idit Sagiv-Barfi (PhD) ise başyazar.

Vücut çapında, şaşırtıcı etki

Levy kanserle mücadele için, araştırmacıların bağışıklık sisteminden yararlanmayı denedikleri bir alan olan kanser immunoterapisi alanında bir öncü. Laboratuvarında yapılan araştırmalar, insanlarda anti-kanser tedavisi olarak kullanılmak üzere onaylanan ilk monoklonal antikorlardan biri olan rituximabin gelişmesine yol açmıştır.

Bazı immunoterapi yaklaşımları, vücudun tamamındaki bağışıklık sistemini uyarmaya dayanır. Diğerleri bağışıklık hücrelerinin anti-kanser aktivitesini sınırlayan, doğal olarak oluşan kontrol noktalarını hedeflemektedir. Bazıları hâlâ, lösemi ve lenfomaların bazı tiplerini tedavi etmek için yakın zamanda onaylanan CAR T-cell (CAR= Chimeric Antigen Receptor) terapisi gibi, bir hastanın bağışıklık hücrelerinin vücuttan çıkarılmasını ve tümör hücrelerine saldırması için genetik olarak tamir edilmesini gerektirir. Bu yaklaşımların birçoğu başarılı olmuştur, ancak her birinin, baş etmesi zor güçlü yan etkileri, yüksek maliyet ve uzun hazırlık veya tedavi süresi gibi dezavantajları vardır. Levy, “Yöntemimizi uyguladığımızda, farelerde vücut çapına yayılmış tümörlerin tamamında şaşırtıcı etkiler gördük” diyor.

T hücreleri gibi bağışıklık hücreleri, sıklıkla kanser hücrelerinde bulunan anormal proteinleri tanır ve tümöre saldırmak için içeri sızar. Bununla birlikte tümör büyüdükçe sık sık T hücrelerinin aktivitesini baskılama yolları geliştirir.

Levy’nin yöntemi, iki ajanın doğrudan tümör bölgesine mikrogram miktarda enjekte edilerek, kansere özgü T hücrelerinin yeniden etkinleştirilmesini hedefleyerek çalışır. (Bir mikrogram gramın milyonda biridir.) Bu ajanlardan biri olan CpG oligonükleotidi adı verilen kısa bir DNA uzantısı, T hücrelerinin yüzeyinde Ox40 adı verilen aktive edici bir reseptör ifadesini çoğaltmak için yakınlardaki diğer bağışıklık hücreleriyle birlikte çalışır. Ox40’a bağlanan bir antikor olan diğer ajan, yükü kanser hücrelerine yönlendirmek için T hücrelerini aktive eder. İki ajan doğrudan  tümöre enjekte edildiğinden, sadece tümöre sızmış T hücreleri aktive edilir. Aslında bu T hücreleri, yalnızca kansere özgü proteinleri tanımak için vücut tarafından öngösterimlidir. Bu tümöre spesifik, aktive edilmiş T hücrelerinden bazıları, vücuttaki özdeş tümörleri bulmak ve yok etmek için orijinal tümörü terk ederler.

Kanser yok edici korumalar

Yaklaşım, fare lenfoma tümörlü laboratuvar farelerinde şaşırtıcı bir biçimde iyi çalıştı. İki ajanı bir tümör alanına enjekte etmek, sadece tedavi edilen tümörün değil, aynı zamanda tedavi edilmeyen ikinci tümörün gerilemesine de neden oldu. Bu şekilde kanserli 90 fareden 87’si tedavi edildi. Her ne kadar kanser üç farede tekrarlasa da , ikinci bir tedaviden sonra tümörler tekrar geriledi. Araştırmacılar göğüs, kolon ve melanoma tümörleri taşıyan farelerde de benzer sonuçlar gördüler.

Son olarak Sagiv-Barfi, farelere iki tip tümörün nakledilmesiyle T hücrelerinin özgüllüğünü keşfetti. Sagiv-Barfi aynı lenfoma kanseri hücrelerini iki yere nakletti ve bir kolon kanseri hücre hattını üçüncü bir bölgeye nakletti. Lenfoma bölgelerinden birinin tedavisi her iki lenfoma tümörünün gerilemesine neden olurken, kolon kanseri hücrelerinin büyümesini etkilemedi. Levy “Bu çok hedefli bir yaklaşım. Sadece, tedavi edilen bölge tarafından gösterilen protein hedeflerini paylaşan tümör etkilendi. T hücrelerinin hangi proteinleri tanıdığını tam olarak tanımlamak zorunda kalmadan spesifik hedeflere saldırıyoruz” dedi.

Mevcut klinik araştırma, düşük dereceli lenfomalı yaklaşık 15 hasta üzerinde denenecek. Başarılı olursa, Levy, tedavinin birçok tümör türü için yararlı olabileceğine inanıyor. Levy, tanımlanamayan metastazlara ya da kalıcı kanser hücrelerine bağlı tekrarlamayı önlemek için, bir yöntem olarak, kanserin cerrahi olarak çıkarılmasından önce klinisyenlerin iki ajanı katı tümörlere enjekte ettiklerini veya BRCA1 ve 2 gibi genetik mutasyonlarına bağlı oluşan gelecekteki tümörlerin gelişimini önlemeyi hayal ediyor.