Çin’in Şangay şehrinden biyologlar, daha önce Koyun Dolly ve neredeyse iki düzine türün daha kopyalandığı tekniğin bir benzerini kullanarak ilk klon primatları yarattılar. Bu yöntemle şimdiye kadar canlı primatlar üretilmesi sağlanamamıştı.
Araştırmacılar geliştirilen bu yöntemle üretilecek ve genetik olarak birbirinin aynısı olacak primatları, insanlarda yaygın olarak görülen kanser gibi hastalıkların araştırılmasında model organizma olarak kullanmayı umuyor. Cell dergisinde duyurulan bu yeni teknoloji, CRISPR-Cas9 gibi gen düzenleme araçlarıyla birlikte kullanılarak, genetik olarak tasarlanmış primat-beyin modellerinin yaratılmasını ve Parkinson hastalığı gibi insanlara özgü hastalıkların daha iyi anlaşılmasını da sağlayabilir.
Şangay’daki Çin Bilimler Akademisi Sinirbilim Enstitüsü’nde (ION) beyin hastalıkları üzerine çalışan Xiong Zhi-Qi, klonlama projesinde görev almamış olsa da şöyle diyor: “Bu makale biyomedikal araştırmalar için yeni bir çağın başlangıcının işaretçisi.”
Fakat bu yeni teknik kamuoyunda insanların da kopyalanmasına olanak sağlayabileceği gibi endişeler de uyandırabilir. Makalenin yazarlarından ION yöneticisi Mu-Ming Poo, “Teknik olarak, insan klonlamanın önünde hiçbir engel yok” diyor. Fakat ION’un amacının yalnızca araştırma grupları için insan dışındaki primatları klonlamak olduğunu belirttikten sonra ekliyor: “Sadece genetik olarak birbirinin aynısı olan maymunlar üretmek istiyoruz, tek hedefimiz bu.”
Primatlar şimdiye kadar birçok kez standart klonlama tekniğiyle kopyalanmaya çalışıldı, fakat bu hiç mümkün olmadı. Bu yöntemde donör hücrenin DNA’sı, kendi genetik materyali çıkarılmış bir başka hücreye enjekte ediliyordu.
Fetüs hücreleri kullanılarak 109 klonlanmış embriyo üretildi ve bunların neredeyse dörtte üçü 21 taşıyıcı maymuna nakledildi. Sonuç olarak 6 hamilelik gerçekleşti. Şimdi sekiz haftalık olan Zhong Zhong ve altı haftalık olan Hua Hua adları verilen, iki uzun kuyruklu makak (Macaca fascicularis) sağlıklı şekilde doğmayı başardı. Poo’nun belirttiğine göre, her iki maymun da gayet sağlıklı görünüyor. Enstitüdekiler altı klonun daha doğumunu bekliyor.
Portland’daki Oregon Sağlık ve Bilim Üniversitesi’nden klonlama uzmanı Shoukhrat Mitalipov, Çinli ekibin takdir edilmesi gerektiğini belirtiyor. 2000’ler boyunca 15.000’den fazla maymun yumurtasının klonlama denemelerinde kullandığını belirten Mitalipov, “Bu işin ne kadar zor olduğunu biliyorum” diyor. Mitalipov’un ekibi, klonlanmış insan ve maymun embriyolarından kök hücre hatları üretmeyi başarmış olsa da, primat hamilelikleri hiç başarıyla sonuçlanmamış.
İnsan hastalıkları araştırmaları için klonlanmış hayvanlar, klon olmayanlara göre çok önemli avantajlara sahip. La Jolla, Kaliforniya’daki Salk Biyolojik Araştırmalar Enstitüsü’nden hesaplamalı sinirbilimci Terry Sejnowski, birbirinin klonu olmayan hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde, deney grubu ve kontrol grubu arasındaki farklılıkların deney yüzünden mi yoksa genetik varyasyon yüzünden mi olduğunun anlaşılmasının çok zor olduğunu söylüyor. “Klonlanmış hayvanlarla çalışmak, genetik çeşitliliği oldukça azaltıyor, böylece daha az hayvana ihtiyaç duyuluyor” diyor.
Parkinson araştırmaları
Sejnowski’nin belirttiğine göre, insanların zihinsel hastalıklarını ve dejeneratif hastalıkları çalışmak için en iyi model primat beyinleri. “Maymunları klonlayabilme becerisi birçok ülkede düşüşte olan primat araştırmalarını canlandırabilir” diyor Poo. “Yüzlerce maymun kullanılarak yürütülen Parkinson hastalığı araştırmaları, yalnızca on adet klonla yapılabilir” diye de ekliyor.
ION’da çalışan sinirbilimci Chang Hung-Chun, primat klonlama teknolojisinin yakın zamanda gen düzenleme araçlarıyla birlikte primat beyinlerinde insan genetik hastalıklarını araştırmak için kullanılmaya başlanacağını söylüyor. “Gen düzenleme zaten maymun embriyoları üretmek için kullanılıyor, fakat bu yapılırken bazı hücreler düzenlenememiş olabiliyor. Bu da deneyin sonuçlarını etkiliyor” diyor.
Klonlama yöntemiyle, donör hücre yumurtaya enjekte edilmeden önce düzenlenebiliyor. Poo, önümüzdeki yıl içerisinde ilk kez genetik olarak sirkadyen ritim bozuklukları ve Parkinson hastalığını çalışmak için tasarlanmış klon maymunların doğacağını umduğunu söylüyor.
Primat araştırmalarındaki bu ümit veren gelişmelerden sonra, Şangay Şehri “Uluslararası Primat Araştırmaları Merkezi” için oldukça yüklü bir ödenek ayırmayı planlamaya başladı ve bu gelişmenin önümüzdeki birkaç ay içerisinde duyurulması bekleniyor. Kurulacak merkezin dünyanın her yerindeki biliminsanları için klonlar üretmesi planlanıyor. Poo, “Burası primat sinirbiliminin CERN’i olacak” diyor, “İlaç firmaları, klonlanmış maymunları ilaç deneylerinde kullanmak için şimdiden sıraya girmiş haldeler.”
Mitalipov, birçok biyoloğun etik sebeplerden dolayı bu tekniği insan klonlamak için kullanmaktan kaçınacağını, fakat birtakım özel kliniklerde bu tarz denemelerin yapılma ihtimali olduğundan endişelendiğini söylüyor.
Çin, üremeye yönelik klonlamayı engelleyen yönetmeliklere sahip, fakat bu konuda katı bir engelleyici yasa bulunmuyor. Ayrıca örneğin kök hücre tedavisine ilişkin kuralları uygulama konusunda sicili parlak değil. ABD gibi diğer ülkeler üremeye yönelik klonlamayı yasaklamıyorlar bile. Poo, “Sadece yasal düzenlemeler bu tarz durumları engelleyebilir. Kamuoyu bu konuda daha dikkatli olmalı” diyor.