Ana Sayfa Dergi Sayıları 141. Sayı Bisikletle dünyanın çevresini dolaştı: “Annie Londonderry”

Bisikletle dünyanın çevresini dolaştı: “Annie Londonderry”

2971
0
Annie Londonberry’nin yolculuğuna çıkmadan önce çekilmiş bir stüdyo portresi.

1800’lerin sonunda dünyanın çevresini bisikletle dolaşmaya gireşecek kadar yürekli; kendini, kurgusal bir kimlik ve yaşamadığı maceralarla sunacak, giderlerini bisikletine reklam alarak, ufak tefek şeyler satarak karşılayacak kadar “becerikli”; bisikleti rahat kullanabilmek için uzun eteği bırakıp kısa pantolon giyecek, kadın kıyafetlerinde başlayan değişimin öncülerinden olacak kadar özgür ruhlu; yolculuğunu ne pahasına olursa olsun tamamlayacak kadar kararlı…

Boston’da Hükümet Binasının önü kalabalık. Bir kadın alkışları bisikletiyle yarıyor, bir gazetede yazdığı üzere, “Beacon Caddesi’nden aşağı uçurtma gibi süzülüyor.” Üzerinde, dönemin kadınları için uygun görüldüğü gibi, uzun, ağır bir etek var. Bisikleti sürerken, bir yandan eteklerini tekerleklere dolanmaması için tutmak zorunda. Columbia bisiklet fabrikasından yeni çıkmış, gıcır gıcır bisikletinin arkasında, Lithia İlkbahar Su Şirketinin reklam levhası asılı.

Gerçek Annie – Sahte Annie

Takvimler 25 Haziran 1894’ü gösteriyor. 24 yaşındaki Annie, dünyanın çevresini bisikletiyle dolaşacağını ilan ettiğinden beri, kendisini “Londonderry” soyadıyla sunuyor. Asıl soyadı Kopchovsky. Yoksul bir Yahudi aileden geliyor. Kocası Max ve üç çocuğuyla birlikte; ağabeyi, karısı ve onların iki çocuğuyla yaşıyorlar. Kadınların büyük hedeflerle ortaya çıkmasını, toplumun büyük geneline kabul ettirmek zorken, üç çocuğu olan bir anne söz konusuysa, bu bütünüyle imkânsız. Annelik görevlerini bir kenara bırakarak uzun bir maceraya girişmek! Olacak şey değil. Bekâr ve tabii ki çocuksuz olan Annie Londonderry, sert yargıların önünü kesmek için oluşturulmuş kurgusal bir karakter.

Kadınlar bir süredir toplum önüne daha çok çıkıyor: Başka ülkelere tek başlarına yolculuk yapan, dağlara tırmanan, çölleri boydan boya geçen kadınlar var. Büyük bir çoğunluğu iyi eğitimli ve zengin. Annie’de her ikisi de yok. Eşi Max bir işportacı. Annie parlak bir zekâsı olmasına rağmen, hiç eğitim almamış.

Annie 1870’de, Letonya’da doğdu. Küçük bir kızken ailesiyle Boston’a göçtü. 1887’de ebeveynlerinin ölümünden sonra, kardeşleriyle öksüz ve yetim kaldı. 18 yaşındayken Max ile evlendi ve çok geçmeden ilk çocuğunu doğurdu. Daha sonraları, “Hayatımın geri kalan yıllarını, kucağımda bir bebek ve üstümde bir önlükle geçirmek istemedim” diye yazacaktı. Hayattan çok daha fazlasını istiyordu. Her gün yeni bir çılgınlığa girişen kadın ve erkeklerle ilgili haberler duyulmaktaydı. Nelie Bly, dünyanın çevresini Jules Verne’in karakterinden daha kısa sürede dolaşmıştı. Benzer hikâyeler ilgiyle takip ediliyordu. Kadınların seçme-seçilme ve  yüksek eğitim hakkıyla, evlilikte eşit haklar talep ettikleri bu dönemde, bisiklet özgürlüğün sembolü haline gelmişti. Annie bisiklette, ün, servet ve özgürlüğünü kazanmak için bir fırsat gördü. Kamuoyunun macera, kadın hakları ve bisiklete olan ilgisini sermayeye çevirerek, ailesi için para kazanmasını sağlayacak bir plan geliştirdi. Annie Londonderry kimliğiyle, dünyanın etrafında ilk kez bisikletle dolaşacak bir kadın olarak, kamuoyu ve basının ilgisini çekecekti.

Annie başlangıç noktasında bekliyordu. Ilımlı Hıristiyan Kadınlar Birliği’nin (Woman’s Christian Temperance Union) yerel başkanı, kadınların oy hakkı için mücadele edenler de dahil meraklı kalabalığa kadınların erkeklerle eşit fırsatlara sahip olmaları gerektiğini, Annie’nin kadınların her şeyi yapabileceklerinin bir sembolü olacağını anlatıyordu.

Annie, dünya çevresindeki bisiklet turu girişiminin iki varlıklı adam arasında bir bahis olarak düzenlendiğini açıkladı. Eğer 15 ay içinde ve toplam 5000 dolar kazanmış olarak dönerse, 10.000 dolar kazanacaktı. Karşılıksız katkı almasına izin yoktu, sadece hediyelik eşya ve reklam satarak para kazanacaktı. Lithia Su Şirketi, başlangıç olarak 100 dolar ödenmişti.

Annie büyük uğurlamadan sonra, iki gün fotoğraf çekimlerini bekleyerek, 27 Haziran’da yola çıktı. Kaymak gibi giden birkaç kilometreden sonra, asfalt yollar yerini kötü taşra yollarına bıraktı. Geceyi Providence’da geçirdi. İlk gün için 80 km’den fazla yol almak, deneyimsiz bir bisikletçi için etkileyiciydi. Böylelikle binlerce kilometreyi kat etmeye dayanıklı olup olmadığı sorusunu da arkasında bıraktı. Providence’da şeker satarak ve yolculuğunu anlatarak 50 dolar ve kalacak yer parası kazandı. İki gün sonra, New York Herald’dan bir gazeteciye, fotoğraflar, imzalar ve sunumlarla yol parasını çıkaracağını ve iki yıl tıp okuduğunu anlattı. “Annie Londonderry”nin kişisel tarihini özgürce kurgulamaya devam ediyordu. Bir serserinin saldırısına uğramaktan korkup korkmadığı sorulduğunda,  taşıdığı dolu tabancaya güvendiğini, hiç endişelenmediğini söyledi. Kendinden emin, çıkabilecek herhangi bir soruna hazırlıklı kadını oynuyordu.

Uzun etekten kısa pantolona

New York’da biraz oyalandı. Sürüşe uygun hafif bir elbise diktirdi. Hızlı sürüş sırasında eteği beline tutturulabiliyordu. Yeni bir şapka ve kauçuk tabanlı bir ayakkabı aldı. Kadınların giymesi beklenen korse haraketlerini sınırlıyor ve onu nefessiz bırakıyordu; ondan kurtuldu.

28 Temmuz’da onu uğurlamaya gelen şamatacı kalabalık sürpriz değildi. Kavurucu bir sıcak vardı, onu küçümseyen yerel erkek bisikletliler, şehrin eteklerinden geçebileceğinden şüpheliydiler. Ama Annie gittikçe zorlaşan yollar üzerinde, güneşte ve yağmurda bisiklet sürdükçe, günden güne kuvvetlenmişti.

24 Eylül’de Şikago’ya girdiğinde, 1500 km’den fazla seyahat etmişti. Amacına ulaşıp ulaşamayacağına dair şüphe duymaya başlamıştı. Destekçilerini hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu. Başarısı yalnızca onun kişisel meselesi değildi, o tüm kadınların bir sembolüydü. Neyse ki umudunu tümden yitirmeden önce, Şikago Sterling Bisikletleri, ona 26 kiloluk bir erkek bisikleti uyarlamayı ve bir reklam sözleşmesi teklif etti. Annie’nin inancı tazelenmişti. Sterling bisikletleri için tekerlek üreten bir üretici de, başka bir sözleşme sundu. Şimdi Annie’nin bisikletinde dalganan iki afiş vardı.

Geldiği yöne, New York’a geri dönmeye karar verdi, oradan Fransa’ya gitmek üzere gemiye binecekti. Ekim’in 14’ünde, Şikago’dan pedal çevirmeye başladığında bol kesimli, bilekte dar manşeti olan bir pantolon giymişti. Bu kıyafet erkek bisikletine binen bir kadın için konforlu bir seçenekti. Oysa yolculuğunun başlangıcında bir gazeteci ona neden bol pantolon giymediğini sorduğunda, Annie şöyle yanıtlamıştı: “Dünyanın çevresini dolaşmaya girişecek kadar cüretkâr olmama rağmen, pantolon giymeye yetecek cüretim yok.”

Annie küçük kasaba otellerinde, kıyafetine ve bisikletine dik dik bakan kişilerce çevreleniyordu. New York Buffalo’ya ulaştıktan sonra, daha da ileri gitti; bir çocuk pantolonu alarak, dizaltında kısa pantolon gibi giymeye başladı. Siyah çoraplar, bir tozluk, bir tüvit yelek, bir ceket ile mavi bir gemici şapkası da giyiyordu. Onu görenler şaşırıp kalıyordu, yaklaşmakta olanın bir kadın mı erkek mi olduğunu anlayamıyorlardı.

New York’dan bindiği gemide ilgi odağı oldu. Maceralarını masal gibi anlatıyordu, güvertede bisikletle tur atıyor ve para topluyordu. Paris’te, Sterling bisiklet acentası tarafından konuk edildi. Bisiklet Fransa’da çok popülerdi, basından büyük ilgi gördü. Annie’nin minyonluğuna rağmen, sadece kas ve enerjiden ibaretmiş gibi göründüğü yazıldı. Yolculuğuna başlamasından bu yana altı ay geçmişti, Marsilya’ya gitmek için güneye doğru sürdü.

İnsanlara yolu göstermelerini rica eden Fransızca bir mesajı bir bez parçasına yazarak ceketine iliştirmişti. Yol boyunca bisikletliler ona kısa sürelerle eşlik etti. Hava soğuk ve karlı, yollar çamurluydu; ama Annie yılmadı. Marsilya’ya vardığında kendini çok yorgun hissediyordu; ama neşesi hemen yerine geldi, ona sponsor olmaya istekli tüccarlar tarafından karşılanmıştı.

20 Ocak 1895’de, Mısır’dan Sidney’e gitmek üzere ayrıldı. Artık bisikletinin üzerinde değil, daha çok onunla birlikte geziyordu. Sri-Lanka’da yerel bisiklet kulübünün üyeleriyle birlikte, şehrin etrafında 50 km’lik bir tur attı. Şubat’ın yarısında, gemisi Singapur limanına girdiği sıralarda, yerel bir gazete tarafından sahtekârlıkla suçlandı: Fransa ile Singapur arasında gemiyle yapılan yolculuk, onun bisikletle dolaşma iddiasına halel getiriyordu. Annie eleştiriyi görmezden geldi. Sermayesini arttırmak için çabalamak çok zamanını alıyordu. Kore ve Sibirya hakkında daha sonra anlattığı hikâyelere rağmen, San Francisco’ya doğru yola çıkmadan önce, aslında bu yolculukları yapacak kadar vakti yoktu.

Mart 1895’de San Francisco’ya ulaşmasından hemen sonra, yolculuğunun final ayağına başladı. Bir bisikletli eşlikçiyle Los Angeles’e gitti. Artık bisikletinin ve giysilerinin arkasında dalgalanan 50’ye yakın bayrak vardı. Şehirden şehre geçerken, kasasına hediyelik eşyalar ve yerel tüccarların promosyonlarını da ekliyordu. Annie, Omaha World Herald gazetesine verdiği söyleşide “İnanıyorum ki, yakın gelecekte her sınıftan kadınlar, uzun etekli ve dar görüşlü olanlar dışında, bir bisiklete bacaklarını açarak oturacak” diyordu. Teksas’daki sunumunu, ünlü kanun kaçağı Jon Wesley Hardinantended’in çetesi bastı, bir düşmanlarının varlığını mazeret etmişlerdi. Annie Iowa’da kol bileğini kırdıysa da, bu onu yolundan alıkoyamadı. 12 Eylül’de Şikago’ya doğru, bir kolu alçıdayken, tehlikeli bir biçimde pedal çeviriyordu.

Tam olarak 15 ay sonra, uzun yolculuğuna başladığı yere, Boston’a dönebildi. Beklendiği kadar pedal çevirememiş olsa da, gene de  yolculuğu büyük bir başarıydı. Sunumları sırasında dramlar ve detaylarla dolu bir hikâye dokudu; izleyiciler bunu yutar gibi dinlediler. Uzun süre gündemde kaldı; zeki ve becerikli bir girişimci, eğlenceli bir konuşmacı olarak onaylandı.

Kaynaklar:

– Peter Zheutlin, Around The World On Two Wheels -Annie Londonderry’s Extraordinary Ride-, Citadel Press, 2008.

– Michael Elsohn Ross, A World of Her Own -24 Amazing Women Explorers and Adventurers-, Chicago Review Press, 2014.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz