İnsanlar büyük oranda vücutlarının sağ tarafını daha baskın biçimde (dekstal) kullanma eğilimi taşır. Kısaca sağlak bir dünyada yaşıyoruz diyebiliriz. Yapılan araştırmalar toplumlarda ortalama olarak sol ellilerin (sinistral) oranının yüzde 8 civarında olduğunu ortaya koymakta.
Sağ el kullanım tercihinin insanlar arasında bu derece baskın olması, bu alışkanlığın türümüz için yüksek oranda genetik bir altyapıya sahip olduğunu ve tarihin eski dönemlerinde ortaya çıkmış olabileceğini düşündürüyor. Günümüzden yaklaşık olarak 130-30 bin yıl önce yaşamış olan Neanderthal insanları üzerine çalışma yapan antropologların ulaştığı sonuçlara göre, Neanderthal insanlarının sağ el kullanım tercihlerinin oldukça yoğun olduğu ortaya çıkmakta. Araştırıcılar bu sonuca, inceledikleri fosillere ait sağ ve sol kol kemiklerinde ortaya çıkan boyut farklılıkları nedeniyle varıyorlar.
Sağ el kullanım tercihindeki yoğunluk, aynı zamanda tarih öncesine ait sanatsal ürünlerde de kendini gösteriyor. Ürettikleri mağara duvar resmi sanatı ile ünlenmiş Cro-magnon insanlarının sanat eserlerinin yapılış biçimleri de sağ el baskınlığına işaret ediyor.
Bu noktada akla takılacak temel soru, kullanım tercihinde neden bu denli asimetrik bir örüntünün ortaya çıkmış olduğu.
Farklı türlerde durum nasıl?
Türümüz bir kenara bırakıldığında, vücutlarının tek tarafını daha baskın biçimde kullanan tek hayvan papağan. Birçok papağan türü pençesiyle herhangi bir şeyi kavramak istediğinde neredeyse yüzde 90 oranında sol tarafını tercih ediyor.
Primatların el tercihleri ise oldukça karışık. Bazı türler sol taraflarını daha baskın biçimde kullanıyor gibi görünseler de, tercihler genelde yapılacak işe göre değişiyor. Örneğin genetik olarak bize en yakın tür olan şempanzeler üzerinde yapılan bir çalışmada, insan gözetiminde geniş bir kolonide yaşayan bir şempanze topluluğunun üçte ikisinin fıstık ezmesi tüpünü sıkmak ve jestlerle iletişim kurmak için sağ ellerini kullandıkları saptanmış. Ancak doğal ortamlarında gözlemlenen şempanzeler dahil birçok primat türünde topluluk düzeyinde bir el kullanım tercihinin olmadığı görülmekte. Aynı durum bizden evrimsel olarak çok daha uzak türler için de geçerli.
Beyin, dil yetisi ve sağlaklık
Tercihli kullanımın insanda bu derece baskın olmasına neden olan etmenin, insana özgü bir özellik olduğu söylenebilir. Bu özellik bazı biliminsanlarına göre diğer bir türde olmayan “dil yetisi”dir.
Bilindiği gibi konuşma yeteneği, insanların büyük çoğunluğunda beynin sol yarıküresi tarafından kontrol edilir. Gerek anatomik, gerekse işlev açısından asimetrik bir yapı sergileyen beyin yarıkürelerinden sol yarıküre, vücudun sağ tarafını kontrol ederken, sağ yarıküre ise sol tarafı kontrol eder. Buradan ortaya çıkan sonuç, sağlak eğilimlerimizin beynimizin sol yarıküresi tarafından kontrol edildiği. Sol yarıküre aynı zamanda okuma, yazma ve işaret dilinin de kontrol edildiği ve yönetildiği Broca ve Wernice alanlarına da ev sahipliği yapıyor. Bundan dolayı bazı biliminsanları konuşma yeteneği ile sağlak eğilimlerimiz arasında bağlantı kuruyorlar.
Bu bağlantıya göre konuşma dilinin ortaya çıkmasını sağlayan temel etmen jest ve mimiklerdir. Dil yetisinin geliştiği sol yarı küre henüz konuşma dili ortaya çıkmadan önce işaret dilini kontrol ediyordu. Beyindeki çapraz bağlantı nedeniyle işaret dilimiz çoğunlukla sağ elimizce konuşuluyordu. İşaret dili yerini konuşma diline bıraktığında, sağ el baskınlığı iletişim kurmak yerine alet yapımının gelişmesi ile o aletlerin kullanılmasında aktif rol oynadı.