Tarihte birçok imparatorluk büyük halk isyanları sonucunda kurulmuştur. Deyim yerindeyse bunlara “Başarılı Spartaküs’ler” de denebilir. Ezilen kesimlerin çürümüş imparatorluklara karşı başlattıkları isyanların başarılı olmasıyla yeni iktidarlar oluşmuş, ama bunlar da zaman içerisinde yeni imparatorluklara dönüşmüşlerdir.
Eski Çin’in tarihinde de bu tür hareketlere rastlanır. Yoksul köylü isyanları sonucunda kurulmuş üç hanedanlık vardır: Han Hanedanı (MÖ 206 – MS 220), Liang Hanedanı (907-923) ve Ming Hanedanı (1368-1644).
Köylü önderi Zhu
Özellikle Çin’in en parlak dönemlerinden biri olan Ming Hanedanı’nın kuruluş öyküsü çarpıcıdır. Hanedanın kurucusu Zhu Yuanzhang (1328-1398) bir köylü önderidir ve başarılı bir köylü ayaklanması sonucunda çürümüş aristokrat yapıyı yıkarak kendi devletini kurmuştur.
Zhu Yuanzhang Çin’in en alt tabakalarından gelir; ailesi ortakçı olarak çalışan basit köylülerdir. Annesi ve babası art arda ölünce yaşı küçük olan Zhu ortakçılığı üzerine alamaz ve rahip olur. Daha sonra da ihtilalci…
Moğolların ırksal yasalarına ‘ulusal’ tepki
Zhu’nun sosyal bir hareket başlattığı dönemde Çin’de iktidarda olan Moğollar, isyana ırk temeline dayanan yasaları sıkılaştırarak yanıt verirler, ama bu uygulama geri teper. Hatta giderek ihtilalci hareket, yabancılara karşı cephe alan “ulusal” (bugün anladığımız anlamda ulusal değil elbette, dış düşmana karşı mücadele anlamında) bir nitelik kazanır. Moğolların ırksal yasaları yerli Çin halkı içinde büyük nefret uyandırmıştır. Ayaklanmanın büyümesinin ve yerel bir isyan düzeyini aşmasının en önemli nedeni budur.
Zhu Yuanzhang, destekçileriyle birlikte 1368 yılında başkenti (Nanjing) zapt eder ve yeni Çin İmparatoru olur. Köylü ayaklanmasının yeni bir imparatorlukla sonuçlanması tarihsel koşulların sınırlılıklarının bir gereği; aristokrat yapıyı ve feodal ilişkileri aşan daha ileri bir sistem beklemek gerçekçi olmazdı.
Aristokrasiyi tırpanlayan demokratik adımlar
Aslında Zhu iktidarının ilk uygulamaları aristokrat sınıfı ve zenginleri tırpanlamaya yöneliktir. Birçok zengini zorla hükümet merkezine yerleştirir ve böylece yerel nüfuzlarını kırar. Yoksul köylülere toprak dağıtılır. Zenginlerin vergi kaçakçılığının önüne geçmek için kütük defterleri değiştirilir. Tembel tembel dolaşan rahiplerin sayısı azaltılır. Tapınaklara ait emlak tespit edilir ve sınırlandırılır; böylece o güne kadar vergi ödemeyen yerler de vergilendirilir.
Hatta bu uygulamalar Çin’de Avrupa’daki burjuvaziye benzer yeni bir orta sınıfın doğmasına yol açar. Fakat Zhu ve arkadaşlarının ufukları feodalizmi aşacak derinlikte değildir. Yeni yeni ortaya çıkan orta sınıf da iktidarı alacak ve sürdürecek güçten yoksundur. Süreç yeni bir feodal hanedanın (Ming Hanedanı) oluşmasıyla sonuçlanır.
Ming Hanedanı’nın sonraki öyküsü de ilginçtir. Örneğin 15. yüzyılın başlarında Çin, ünlü amiral Zheng He önderliğindeki muazzam filosuyla sadece Çin kıyılarında değil okyanuslarda da cirit atmakta ve ticaret yapmaktadır. Zheng He’nin öyküsünü ayrıca yazarız.
Kaynak:
Dr. Wolfram Eberhard, Çin Tarihi, TTK Yayınları, 3. baskı, Ankara 1995.