Haberleşme ve iletişim… İnsanoğlunun, yeryüzünde gezinmeye başladığı dönemden beri önem verdiği iki önemli husus… Çünkü olup biteni bilmek ve başkalarıyla bilgi paylaşmak hem sosyal bir varlık olmanın gereği hem de hayatta kalmanın olmazsa olmazlarındandır. Önceleri mağaralarda yaşarlarken günlük hayatlarını mağara duvarlarına çizen insanlar, vahşi hayvan ve yabancılardan korunmak için aralarında istihbarat sağlıyordu. Bir görüşe göre dedikodu dediğimiz olgunun ortaya çıkmasına sebep olan da buydu. Daha sonra şehirler kurulmaya başlandı ve yazı icat edildi. Yazı materyallerin çoğalmasına paralel olarak şehirlerarasında haber ağları oluşmaya başladı. Hatta devlet denilen siyasi yapılar ortaya çıktıkça bu iş için özel görevlendirilen insanlar ortaya çıkmaya başladı. Kimi aylarca yürüyerek, kimi at üstünde kilometrelerce yol aşarak bu işi yaptı. Kimi de bir şişe içine not yazıp koyarak bir gün bulunmasını umut etti. Sadece insanlar kullanılmadı. Kimileri bu iş için kuşlardan faydalanma yoluna gitti. Posta teşkilatları kuruldu ve elektriğin icadıyla telgraflar ortaya çıktı. Artık dünyanın başka bir yerinde telgraf istasyonu bulunan bir yere ulaşmak daha basitleşmişti ve haberleşmeyi kolaylaştırmıştı. Ve bir gün gelip bilim havadaki elektromanyetik dalgaları manipüle ederek sesi iletmenin yolunu bulunca radyo telsiz telefonları da insanoğlunun hayatına girmiş oldu. Kısa, orta ve uzun dalgalı radyo frekanslarıyla haberleşme bilginin ve haberin çok kısa sürede büyük topluluklara ulaşmasına yardımcı oldu. Bu gelişme on dokuzuncu ve yirminci yüzyıl iletişim teknolojisine damgasını vurdu.
Radyo, ülkemize 1927 yılında girmiştir. Zamanla yaygınlaşmış ve özellikle telsiz telefon olarak belli başlı mahallerde yer almıştır. Fakat bu icat, büyüleyici olduğu kadar bazı durumlarda sinir bozucu olabiliyordu. Çünkü havadaki elektromanyetik dalgalar farklı nedenlerle bozulabiliyor ve frekansın bozulmasına, parazitli yayına ve yeterli dalga gücünün gelmemesine neden olabiliyordu. O zaman da radyoyu ayar etmeniz gerekirdi. Bu ayarlamayı iyi yapabilmek adına bazı rehber kitaplar yayınlanması da kaçınılmaz olmuştu. O kitapların ilki de radyonun ülkemize girdiği 1927 yılında yayınlanmış olan Radyo Ahizesi Nasıl Ayar Edilir? adlı kitaptı. Kitap, radyo telsiz telefonların nasıl ayarlanacağını konu edinmektedir. Süleyman Oktay tarafından kaleme alınan bu kitap Arap harfli Osmanlı Türkçesiyle yazılmıştır. Yazarın kim olduğuyla ve hayatıyla ilgili herhangi bir bilgiye rastlayamadık. Kitabın kapağında kendisiyle ilgili olarak ‘Şehremaneti Buz Fabrikası Elektrik Mühendisi’ kaydı yer almaktadır. İstanbul’da Resimli Ay Matbaası Türk Limited Şirketi tarafından basılmıştır. Sevimli Ay Neşriyatı’nın dokuz numaralı yayını olarak çıkmış olan kitap 54 sayfadan oluşmaktadır. Kitap resimli olup anlatılan konularla ilgili çizimler içermektedir. Kitap çeşitli bölümlerden oluşmaktadır: Radyo Dalgalarının Mahiyeti, Dalga Tavlı, Ayar Etmenin Esasatı, Mütehavvil Ayar Aletleri, Tek Devreli Radyo Ahizesi, Miksefe İlavesiyle Hassasiyetin Tezyidi, İki Devreli Ahizeler, Rejeneratif Ahize Cihazları, Tek Devreli Rejeneratif Ahize, Üç Devreli Rejeneratif Ahize, Miksefe İle Geriyi Takviye Etmek, Fledgling Ahizesi, Megafon veya Hoparlör Nasıl Kullanılır?, Radyo Ampilifikasyonu, Niyotrodayin Ahizesi, Son Söz.
Kitabın giriş kısmında yazar telefon telsizle fonografın benzer çalışma prensibine sahip olduğunu belirterek başlar. Fakat fonograf, sürekli ayar gerektirmezken radyo telsizin birtakım düğmeleri olduğu ve bunlar vasıtasıyla hassas ayar yapılması gerektiği üzerinde durulmuştur. Mühendislerin bu kullanımı kolaylaştırmak için bazı yenilikler yaptıklarını, ancak henüz istenen seviyede bir verim alınamadığını belirtir. Radyo programlarının iyi bir şekilde işleyebilmesi için bazı hususların göz önünde bulundurulması tavsiye edilmiştir: tertibatı, nasıl yapıldığı, yapımında kullanılan materyallerin kalitesi gibi. Bazı radyo ahizeleri kendilerine has bir usul ile hareket ederken bazılarının ayar gerektirdiğinden bahsedilir.(1)
Radyo Dalgalarının Mahiyeti: Radyo dalgalarının özelliğini bilmenin kullanıcı açısından önemli olduğunu belirten yazar, radyo dalgalarının ısı, ışık ve ses dalgalarına benzediğini belirtir. Fakat özellik açısından elbette farklıdır. Radyo dalgaları, bir göle atılan bir taş gibidir. Taşın düştüğü yer merkez olup oradan dalgalar nasıl etrafa yayılıyorsa radyo istasyonundan dalgalar aynı şekilde etrafa yayılmaktadırlar. Atmosfer ve uzay da tıpkı göl gibidir. İçine taş gibi atılan radyo dalgalarını etrafa yaymaktadır. Bu dalgaları alan anteni de bir mantara benzetir. Göle bırakılan mantar, taşın etkisiyle dalgalar gelip gittikçe nasıl bir aşağı yukarı hareket ediyorsa antene de dalgalar gelip gittikçe radyo yayını güçlenip azalmaktadır.(2)
Tavl-ı Mevc (Dalga Tavlı/Boyu): Çeşitli radyo dalgaları, çeşitli uzunluklara sahiptir. Bu dalgaların nasıl mesafelendiği ve ölçüldüğü herkesçe bilinmemektedir. Bu hususu anlatırken yine göle atılan taş ve suda oluşan dalga benzetmesini kullanan yazar, bir dalganın tepesinden sonraki dalganın tepesine olan mesafeye dalga boyu dendiğini belirtir. Bu uzunluk metre cinsinden ifade edilir.
Atılan taşın büyüklüğüyle suda oluşan dalga sayısı arasında ters orantı olduğunu belirten yazar, aynı durumun radyo dalgaları için de söz konusu olduğunu ifade eder.(3)
Ayar Etmenin Esasatı (Esasları): Bir radyo ahizesini ayar etmenin yolu, radyo dalgalarının sistematik bir tarzda hareket etmesine bağlıdır. Bu sebeple ayar ederken telsizdeki iki ayar çatalı kullanılır. Soldaki ayar çatalına vurulunca titreme meydana gelir ve ses dalgası oluşur. Oluşan ses perdesi de dalganın çapındaki hareketli dalgaların adedine bağlıdır. Dalganın kalitesi, bu çatalın imal edildiği maddeye ve maddenin kalitesine bağlıdır.
Bu çatallarla oluşturulan dalgalar, boyca birbiriyle aynı olduğu zaman karışmaktadır. Bu sebeple uzunluk açısından birbirine eşit olmayan radyo dalgaları kullanılır ki yayın ve iletişim konusunda bir karışık olmaması sağlanmış olur. Bu radyo dalgalarını ölçmede ve kontrolde kullanılan bir müşirle de bu ayar sağlanır.(4)
Mütehavvil (değişken) Ayar Aletleri: Bir ahizede ne kadar çok değişken ayar aleti varsa istenilen yayın kalitesi ulaşmak o kadar mümkündür.(5)
Tek Devreli Radyo Ahizesi: Bu ahize türü hem antene hem de yere ve tüm aletlere doğrudan doğruya iştirak eder. Bunların ayarı diğerlerine nispeten daha kolaydır. Ayar bobini ile sürgülenen akort bobini üzerindeki tel sargı hareket ettirilir. Böylelikle istenilen dalga yakalanmaya çalışılır. Bu hareket sayesinde dalga boyları sürekli dönüşür ve alınmaya çalışılan radyo dalgalarına ulaşım sağlanmış olur. Çift hareketli ayar bobini modelleri de olup önceki iki devreye sahipken bunda devre sayısı daha fazladır. Bunda dalga dönüşümlerini tespit edebilmek için ikinci bir kontrol kısmı daha mevcuttur. Pillerin ayarına gelince de vakum tüpü belirlenen volt enerjiyle çalıştırılır.(6)
Miksefe (Kondansatör) İlavesiyle Hassasiyetin Tezyidi: Radyo yayınında diğer dalgaların tamamen etkisini ortadan kaldırmak amacıyla kondansatör kullanılır. Elektronların kutuplara ayrılıp elektriksel yükü elektrik alanın içerisinde depolayabilme özelliklerinden faydalanılarak bir yalıtkan malzemenin iki metal tabaka arasına yerleştirilmesiyle oluşturulan temel elektrik ve elektronik devre elemanıdır. Bu eleman, radyo devresine iki farklı noktadan eklenebilir. Anten ile seri olarak bağlandığında cihazın dalga boyunu kısaltır. Ayar bobini ile paralel bağlandığında ise cihazın dalga boyunu uzatır. Bu eleman devreye bağlandıktan sonra önce değişken kondansatör ile ayar edilmeli ve sonra anten ayarına ve diğer ayarlara geçilmelidir.(7)
İki Devreli Ahizeler: Bu tip ahizelerde çalışma prensibi tek devrelilerden farklıdır. Tek devreli ahizelerde ayar bobini ile sürgülenen akort bobini üzerindeki tel sargı hareket ettirilir ve böylelikle istenilen dalga yakalanmaya çalışılır. Bu hareket sayesinde dalga boyları sürekli dönüşür ve alınmaya çalışılan radyo dalgalarına ulaşım sağlanmış olur, çift devrelide ise bu bobinler çifter olup sırayla ayar edilerek istenilen kısa veya uzun dalgaya ulaşım sağlanır.(8)
Rejeneratif Ahize Cihazları: Kullanımları zor olmakla beraber iyi sonuç veren cihazlardır. Yalnız kullanımı bilinmiyorsa sadece kullanılan cihazın değil etraftaki cihazların da çalışmasını engeller ve bozar. Bu cihaz, ahizenin topladığı radyo dalgalarını akort bobinine bağlı vakum tüpün ızgarası üzerine etki eder. Bu yolla sahip olduğu özelliğinden dolayı orantısal olarak az olan güç, tüpün levha devriyesine batarya hazır edilen enerjinin büyük bölümünü serbest bırakır. Bu yolla ahizedeki sesin tekrar oluşumunu sağlayarak iletim devresine aktarır. Bu tür ahize cihazlarda bu devreden dolayı ayarın dikkatli yapılması gerekir ve önceki ahize çeşitleriyle benzer ayar yöntemine sahiptir. Kitabın ilerleyen kısımlarında bu ahize tipinin tek devreli ve üç devreli modelinin ayarından bahsedilir. (9)
Miksefe İle Geriyi Takviye Etmek: Bu tip ahize Frank Reinartz’ın tasarımı olup ayar için değişken ortak kullanılan bir bobin kullanımı esasına dayanır. Tickler bobini bulunmaz. Bu tip telsiz telefonlarda rejenerasyon değişken kondansatör ile sağlanır.(10)
Fledgling Ahizesi: Bu ahize türü bir lamba ve sınırlı sayıda alet ile iyi ampilifikason edilebilen ve çokça rağbet gören ahize türüdür. Bununla çok uzaktaki telsiz konuşmalarını dahi dinlemek mümkündür. İyi ayar edildi mi çok iyi sonuç verir, ancak çoğu kişi bu cihazı kullanmakta zorlanır. Asla sabırsız insanlara göre değildir. Çünkü ayarı çok hassas olup çok dikkat ister ve çok zaman alır. Bu tip ahizelerde önce ıskara ayar edilmelidir. Daha sonra sırasıyla değişken kondansatör, renyeli değişken kondansatör ve Tickler bobini ayar edilmelidir. En kaliteli ses alımını sağlar.(11)
Megafon veya Hoparlör Nasıl Kullanılır?: Bir mikrofon, hoparlör, güç kaynağı ve amplifikatörden oluşur. Amplifikatörden geçen ses, hoparlörden yansıtılır ve normal seviyenin üzerine çıkartılarak yüksek ses seviyesi elde edilir.(12)
Radyo Ampilifikasyonu: Amplifikatör, sinyal güçlendirici olup bir radyo lambası veya bir transistör kademesinden oluşur. Gelen sinyali bozmadan güçlendirir ve sinyal dalgasını büyütür; ama şeklini değiştirmez. Bunlar frekans kapasitelerine göre de ayarlanabilir.(13)
Niyotrodayin Ahizesi: Hem radyo ampilifikasyonu ve ahize içeren bir çeşit telsiz cihazı olup iki derece radyo ampilifikasyonu ve iki derece de odyo ampilifikasyonu vardır. Değişen bobin makaralı ahize sistemine benzerdir, üç düğmeyle kontrol edilir. Kontrol aletleri de değişken kondansatörleridir ve ayarını bu kondansatörler sağlamaktadır. Müşirleri aynı vaziyete getirildikten sonra 3 numaralı düşme ile herhangi bir sinyal alınmazsa düğmelerin tümü farklı noktalara hareket ettirilerek radyo dalgası taraması yapılarak kullanılır.(14)
Günümüz artık istemediğimiz kadar iletişimde olduğumuz ve hatta bazen kendi başımıza kalmakta zorlandığımız bir dönem… İnternetin de gelişmesiyle sosyal ağlar ve diğer iletişim araçları ile birlikte insanlar dünyanın bir ucundan diğer ucuna saniyelik sürelerle ulaşıp iletiler gönderebiliyor. Ama 1800’lerin sonu ve 1900’lerin ilk yarısında yaşıyor olsaydınız iletişim kurmak için radyo telsiz telefonlarına ihtiyaç duyardınız ve görüldüğü üzere oldukça zahmetli bir yöntem…
DİPNOTLAR
1) s. 3-5.
2) s. 5-8.
3) s. 8-10.
4) s. 10-16.
5) s. 16-17.
6) s. 17-19.
7) s. 19-22.
8) s. 22-28.
9) s. 29-40.
10) s. 40-42.
11) s. 42-46.
12) s. 46.
13) s. 47- 49.
14) s. 49 -53.