Ender Helvacıoğlu
Bu kadar politik bir ortamda biraz apolitik bir yazı olacak ama bu sefer böyle olsun; etrafta yeteri kadar politik yazı var zaten. Yazının konusu tartışma adabı üzerine de diyebiliriz, tartışma taktikleri üzerine de… Ama biz yine de böyle iddialı konuşmayalım; sınırlı deneyimlerden çıkarılmış, doğruluğu şüpheli önermelerden oluşan notlar diyelim:
– Kendi girmediğin sınavdan başkasının aldığı notu eleştirme/sorgulama.
– Zaafı en açık eden şey, onu kapamaya çalışmaktır.
– Muhatap olduğun konuların yüzde 99’unda zırcahil olduğunu unutma.
– Doğru tektir, ama çok boyutludur. Dolayısıyla karşındakine bir şans ver.
– Zaman ve mekândan koparılmış doğru kadar büyük bir yanlış yoktur. En büyük yanlış mutlak doğrudur.
– Mutlak doğru olmadığı gibi mutlak yanlış da yoktur.
– Olguyu genelleştirme, süreci kavramaya çalış. Çünkü olgu sonsuzdur, hepsini bilemezsin.
– Yanlışını ara, doğrunu bulursun.
– Yanlışına güven, doğruna o kadar güvenme.
– Tartıştığın kişinin yanlışını değil doğrusunu ara.
– Tribünde olan güçlü yanını haykırır; sahada olan ise güçlü yanını zamanına saklar (Nerede olunduğu bu yolla da tespit edilebilir).
– Göğüs göğse tartışmaktan daha iyisi sırt sırta tartışmaktır.
– Karşındakine ne yapıyorsan, aynısının sana da yapılmasını göze aldın demektir.
– Tartışmada belden aşağı vurma; benden söylemesi…
– İğneleme yöntemi, genellikle iğneleyenin zaafını gösterir.
– Karşındakine kaçacak kapı bırak ki kaçak güreştiği anlaşılsın.
– Söylediklerinle yaptıkların/yapabileceklerin arasındaki açı 45 dereceyi aşmasın.
– Tartışmada karşındakinin en az senin kadar akıllı, zeki, bilgili, deneyimli, olgun olduğunu varsay. Farkı bu varsayım yaratır.
– Karşındakini ikna edemiyorsan, bırak o seni ikna edemesin.
– İkna yöntemleri içinde en etkisiz olanı düşüncedir. En etkili olanı ise musibet.
– Tartışmalar tartışarak kazanılmaz.