Ana Sayfa Dergi Sayıları 254. Sayı Kara Liste: sanatın, kimliğin ve direnişin karanlık güncesi

Kara Liste: sanatın, kimliğin ve direnişin karanlık güncesi

297

Leman Atalay

Serhan Yedig’in Kara Liste kitabını elime ilk aldığımda şu düşünce zihnimi sardı: bir sanatçıyı susturmak, yalnızca bir sesi kısmak değildir; bir hafızayı, bir kimliği ve bir tarihi de yok etmek anlamına gelir. Bu karanlık süreç, yalnızca geçmişte kalmadı; bugün de farklı biçimlerde devam ediyor. Kara Liste, işte tam da bu gerçeğin izini sürüyor.

Filiz Ali’nin önsözüyle açılan kitap, okuyucuyu yüzeyde bir sansür tarihiyle değil, sanatın, ideolojinin ve bireysel varoluşun iç içe geçtiği bir mücadele alanıyla karşılaştırıyor. Bunu yaparken, sıradan bir belge sunmaktan öteye geçerek, sanatın üzerinde kurulan baskının yapısal köklerine iniyor. Serhan Yedig, özellikle 20. yüzyılın iki büyük karanlık dönemini mercek altına alıyor: Hitler Almanya’sı ve McCarthy dönemi ABD’si. İki farklı coğrafya, iki farklı ideoloji. Ama ortak bir hedef: Sanatı ve sanatçıyı “makbul” olana boyun eğdirmek.

Kara Liste’nin kalbindeki isim: İdil Biret
Yedig’in anlatısında özellikle parlayan bir isim var: İdil Biret. Bu seçim tesadüf değil. İdil Biret, daha çocuk yaşta olağanüstü yeteneğiyle dünya sahnelerinde yer almaya başlamış ve bugün hâlâ sanat yolculuğunu onurla sürdüren bir dehadır. Onun müziği sadece teknik bir ustalık değil; bir kültürün, bir kimliğin, evrensel bir insanlık mirasının sesi olmuştur. Ancak İdil Biret’in bu eşsiz başarısı, emperyalist güçler için aynı zamanda bir tehdit anlamına gelmiştir. Çünkü o yalnızca sanatını taşıyan bir piyanist değil, ait olduğu toprakların, yetiştiği kültürün, “öteki” sayılan dünyanın canlı bir temsilcisiydi. Dolaylı sansürler, desteklerin kesilmesi, görünmez kılınmaya çalışılması… Tüm bunlar, sadece bireysel bir başarının bastırılması değil, bir hafızanın sistematik şekilde silinmeye çalışılmasıdır. İşte tam da bu noktada Jack Einhorn’un şu sözleri tüm çıplaklığıyla anlam kazanır.

“Kara listeye gelince… Kara listeye alınmasını İdil Biret bir onur nişanı olarak takmalı.” (Jack Einhorn, RCA plak firması yöneticisi)

Bu söz, İdil Biret’in yaşadığı dışlanmanın bir zayıflık değil, aksine bir direniş ve onur göstergesi olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Kara listeye alınmak, sisteme boyun eğmemiş olmanın bir nişanesidir.

Kimdir bu karanlık güçler?
Kara Liste bize şu gerçeği net bir şekilde hatırlatıyor: Sanat üzerinde baskı kuran güçler, yalnızca belirli dönemlere ait değildir. Her çağda ve her coğrafyada, belirli güç odakları sanatın özgürlüğünü tehdit etmiştir. Kimdir bu güçler? Kültürel egemenliğini pekiştirmek isteyen emperyal devletler. Farklılıkları tehdit olarak gören faşist ideolojiler. Ekonomik çıkarlar uğruna kimlikleri ve kültürel mirası ezmeye hazır kapitalist sistemler.

Bu karanlık odaklar, sanatçının yalnızca fikrini değil, kimliğini de hedef alır. Çünkü sanat, toplumsal hafızanın taşıyıcısıdır. Hafızası güçlü bir toplum, asla kolay boyun eğmez.

Türkiye: kendi değerlerine yabancılaşmak
En can yakıcı gerçeklerden biri de şudur: İdil Biret gibi bir değer, ne yazık ki kendi ülkesinden yeterli desteği görememiştir. Serhan Yedig’in kitabı bu noktada doğrudan bir suçlama yapmasa da, satır aralarından şu acı gerçek açıkça okunur: İdil Biret’in dünya çapında elde ettiği saygınlığa rağmen, Türkiye onu gerektiği gibi destekleyememiştir. Devlet politikaları, kültürel vizyon eksikliği, sanatçılara yönelik sistemsiz destek mekanizmaları… Tüm bunlar, yalnızca bireyleri değil, toplumun kendisini de eksiltmiştir. İdil Biret, kendi ülkesinden göremediği ilgiyi ve takdiri, dünyanın dört bir yanından almıştır. Buna rağmen, hiçbir zaman kırgınlıkla değil; zarafetle, direnişle ve inançla sanatını sürdürmüştür.

Bu yüzden şükranla söylüyoruz: teşekkürler İdil Biret, iyi ki varsın! Sanatına, kimliğine ve direncine sahip çıktığın için.

Okura çağrı: Bugün bizler, kendi sanatçılarımıza, kültürümüze, hafızamıza sahip çıkmazsak, yarının tarih kitaplarında yeni kara listelere, yeni kayıplara tanıklık etmek kaçınılmaz olmayacak mı? İdil Biret gibi değerler yaşarken kıymetlendirilmezse, yok oluş yalnızca sanatçının değil, toplumun da çöküşü olur.

Şimdi sormak zorundayız: Bize ait olanı savunmaya hazır mıyız?

Kara Liste, Serhan Yedig, Tarihçi Kitabevi Yayınları, 2023, 144 s.