Ana Sayfa Dergi Sayıları 257. Sayı Eski kişilikleri ve metinleri neden anımsatıyoruz?

Eski kişilikleri ve metinleri neden anımsatıyoruz?

5014

Geçtiğimiz sayıda, Türk modernitesinin ilk döneminin önde gelen fikir adamı ve şairi olan ve düşünceleri Kemalistler için de esin kaynağı olmuş Tevfik Fikret’i kapak yapmıştık. Hem de 50 yıl önce yazılmış Ataol Behramoğlu’nun makalesiyle… Bu sayıda da 500 yıl önce kaleme alınmış “Tiranlara Karşı Haklar” başlıklı bir özgürlük metnini kapak yapıyoruz. Avrupa modernitesinin başlangıcına, Rönesans ve Reform dönemine ait bir metin. Yazar adını saklamış, uydurma bir isim kullanmış (Stephanus Junius Brutus), ama içeriği dönemin önemli entelektüellerinden biri tarafından yazıldığını gösteriyor. Tiranlaşan krallara karşı adım adım hangi gerekçelerle, kimlerle ve nasıl direnilebileceğini tartışıyor. “Kral devleti kasten yıkarsa, yasal süreçleri saptırır ve adalete kulak asmazsa halkın tirana karşı ayaklanması sadece hak değil görevdir” diyor ve “Tiranları öldürme yasası bu duruma tam uygun olur” diye son noktayı koyuyor. Döneminde köşe taşı olarak nitelenebilecek önemli bir metin.1579 yılında yayımlandığı göz önüne alındığında yazarın neden adını sakladığını anlamak mümkün. Engizisyon terörünün bütün hızıyla sürdüğü, Protestanlığın yayılmaya başladığı, son derece çatışmalı yıllar. Aynı dönemlerde Bruno ve Galilei’nin başına neler geldiği düşünülürse, böyle direkt siyasi bir metnin kaleme alınması cesaret ister. İlgiyle ve günümüze göndermeler yaparak okuyacağınızı düşünüyoruz.

Peki neden, iki sayıdır, gerek ülkemizin gerekse Avrupa’nın modernite süreçlerinin başlangıcına ait eski kişilikleri ve metinleri yeniden anımsatma ihtiyacı duyuyoruz? Elbette sadece tarih merakından dolayı değil. Çok farklı koşullarda yaşanmasına karşın, büyük mücadeleler sonucu elde ettiği demokratik kazanımlarını yitirme tehlikesi ile karşı karşıyadır toplumumuz ve tüm insanlık. Yeni tür tiranlaşmalara ve otokrasi hayali kuranlara direniş ile başlayacak yeni bir modernite atılımına ihtiyaç duyuyor insanlık. Belki krallar, imparatorlar, padişahlar, saltanatlar yok bugün ama başka biçimde tiranlaşma eğilimlerini görüyoruz. Geleceğe uzanmaya çalışırken, eski uzanış çabaları bize esin kaynağı oluyor. Sadece “Tiranlara Karşı Haklar” metnini değil, elinizdeki sayıda Hüseyin Karakuş’un “Goya’dan güncel siyasete eşekleşme analizi”, Nayim Gül’ün “Yaşam kurallarının (yasaların) evrimi” adlı makaleleri ile Nickie Roberts’ın “Rönesans ve Reformasyon çağlarında fuhuş” başlıklı çalışmasını da aynı bakış açısıyla okuyabilirsiniz.

Sadece tarihten kopup gelen makaleler yok bu sayımızda. Cem Oran “Yıldızlararası yeni misafirimiz: 3I/ATLAS” başlıklı yazısında çok uzaklardan gelip bize misafir olan ilginç bir gökcismini tanıtıyor. Okan Kuzhan, “Müzikle tedavi alternatif bir yöntem mi?” başlıklı makalesinde Daniel Levitin’in son kitabından yola çıkarak bu konuyu şarlatanlıkla araya sınır çekerek ele almayı öneriyor.

Kitapçıl, dergimizin her zaman ilgiyle okunan bir bölümü. Nalân Mahsereci “Patika” adlı köşesine, okurları ortak yolculuklara davet eden, öğreten ve düşündüren yazılarıyla yeniden başladı. İki sayıdır yazmayan Anıl Ceren Altunkanat’ın gelecek sayımızla birlikte güzel yazılarına yeni bir formatta devam edeceğini de müjdeleyelim.

Zengin bir sayı elinizdeki dergi. İyi okumalar.

Dostlukla kalın…