Ana Sayfa Dergi Sayıları 259. Sayı Kitapçı rafı

Kitapçı rafı

1920

Alerjik – Bağışıklık Sistemimiz Değişen Dünyaya Nasıl Tepki Veriyor?

Theresa MacPhail, Çev. Duygu Dölek, Metis Yayınları, 2025, 360 s.

Alerjinin aslında ne kadar tuhaf bir şey olduğunu hiç düşündünüz mü? Polen, ev tozu, fındık fıstık, arı zehri gibi çoğu insanı pek etkilemeyen maddeler bazı insanları perişan edebiliyor, hatta ciddi durumlarda öldürebiliyor. Neden? Babası arı sokması sonucu ölen ve kendisi de mevsimlik alerjilerden muzdarip olan tıbbi antropolog Theresa MacPhail bu kitapta alerjilerin tüm hikâyesini –ne olduklarını, neden alerjimiz olduğunu, alerjilerin tüm dünyada giderek ağırlaşmasının nedenlerini, bunun hızla değişen dünyada insanlığın kaderi açısından ne anlama gelebileceğini– anlatıyor. Yeni bilimsel araştırmaları, alerjilerin tarihini ve alerjiyle uğraşan hasta ve doktorların kişisel öykülerini bir araya getirerek insanların çevresi ile ilgili olan karmaşık ilişkileri inceliyor. Bağışıklık sistemlerinin neyin dost neyin düşman olduğuna, neyi tolere edip neye savaş açacağına nasıl karar veriyor? Bu mekanizma neden kimi zaman yanlış çalışarak güçlü bir reaksiyona yol açıyor? Alerjinin “intolerans”tan farkı nedir? Alerjilere tanı koymak neden bu kadar zor? Genetik, değişen çevre koşulları, sosyoekonomik statü ve modern yaşam tarzlarımız alerjileri nasıl etkiliyor? Alerji tedavisinde halihazırda kullanılan ve yakın gelecekte kullanılması beklenen tedaviler neler? Alerjik, sadece kendileri veya yakınları alerjiden muzdarip olan kişilerin değil, vücudun işleyişinin inceliklerini daha iyi anlamak isteyen herkesin ilginç ve faydalı bulacağı bilgilerle dolu bir kaynak olma iddiası taşıyor. Kitap üç bölümden oluşuyor; birinci kısım Tanı Koyma. Alerji Nedir ve Ne Değildir?, Alerji Tanısı Nasıl Koyulur (veya Koyulmaz)?, Alerjik Dünyamız: Alerjik Hastalıklardaki Artışın Ölçülmesi. İkinci kısım: Teoriler, Genetik Miras: “Normal” Bir Bağışıklık Yanıtı Olarak Alerjiler, Çığırından Çıkmış Doğa, Buna Kendimiz mi Neden Oluyoruz?, Modern Yaşam ve Alerji. Üçüncü kısım ise; Tedaviler Rahatsızlık Çekenler İçin Çözüm Yolları, Giderek Büyüyen Alerji Tedavisi Sektörü, Tedaviyi Etkili Kılan Nedir?, Alerji Aynı Zamanda Toplumsal Bir Sorundur.

Çöküşe Rıza

Tolga Ersoy, Sınırsız Kitap, 2024, 163 s.

Yaşadığımız ve tamamlanmasına az kalan çöküş süreci şu ünlü kelebek rüyası metaforunda olduğu gibi acaba buna rıza gösterenler “mutlu bir rüya mıydı gördüklerimiz yoksa kâbusa mı uyandık” diye soracaklar: “Hayır” yanıtını verecek birkaç kişi kaldıysa ortalıkta… “Evet, keyifle izlediniz bu süreci her anından büyük bir haz aldınız, hepinizin başlıca derdi batan gemiden payınıza düşme olasılığı olan mallara ne zaman, nasıl ve hangi yolla konacağınızdı…” Yanıt bekleyen kimse kaldıysa eğer onların jargonuyla olmalı bu yanıt! Çünkü on yılları alan tüm algoritmaları hassas cetvellerle belirlenmiş gibi duran, tüm aşamaları kitlelerden onay alan bu süreç boyunca on milyonlarca insanın güruh ruh haliyle yalnızca bu sürecin birer paydaşı olabilmek uğruna özgürlük, eşitlik, adalet, etik vs. tüm insan için olan kavramlara sırt çevirdiğinin şahidi değil miyiz? Diğer taraftan bende ya da benim gibi olanlarda da bir çöküşe rıza hali söz konusu olabilir mi? Sessizce geleni karşılamak, artık kaçınılmaz olanı… Öncesinde ve ardından “demokrasi” oyunu ile faşizmin sürdürülebilirliği sağlandığından beri altta olanlar, her zaman “altta” olanlar, ben ya da benim gibi olanlar değil miydi? O halde diyemez miyiz coşkulu bir heyecanla sevinçli bir telaş içinde “Gelsin tufan, topyekûn yıkım, kıyamet. Umut yok, bırakında topyekûn ya da ne varsa bilebildiğimiz hep birlikte çöküşün, dibe vuruşun ve ardından gelecek yok oluşun cazibesini ve bu cazibenin hazzını yaşayalım! Fazla mı hedonist oldu, fazla mı kinik? Ve hiç kuşkusuz her kuşağa nasip olmaz bu durum!”

Sonsuz Değişim – Doğa İnsan-Fizik ve Doğu Düşüncesi

Abdullah Rıza Ergüven, Berfin Yayınları, 2025, 240 s.

Abdullah Rıza Ergüven; çağımızın ozan, yazar, denemeci, eleştirmen ve düşünbilimcilerindendir. Sonsuz Değişim, Doğa İnsan, Fizik ve Doğu Düşüncesi… Birbirine bağlı üç kitabı bir arada, Sonsuz Değişim üst başlığıyla tek ciltte sunuluyor. Ergüven’in bu yapıtını diğerlerinden farklı kılan; insanın evrimsel oluşumunu, uzay bilimini, Doğu düşünce ve düşünürlerinin Batı uygarlıklarına etkilerini felsefi ve bilimsel yorumlarla ele almasıdır. Evrenin oluşumu içerisinde doğa-insan çelişkilerini, insanın gelişimini toplumsal dinamo ve düğümleriyle ortaya koyuyor. Evrenimizin geleceğini içeren bilimsel araştırmalarla yoğunlaşan şaşırtıcı düzeydeki öncü haberler “Sonsuz Değişim”i kendi türündeki yapıtlardan farklı kılmaktadır. Pırıl pırıl bir Türkçe, şiirsel dil yapıtın güzelliğini bir kat daha artırıyor. İlk basımı 40 yıl (1985) önce yapılmasına rağmen Sonsuz Değişim kitabı düşünsel olarak güncelliğinden bir şey yitirmemiştir. Kitap, yarınlarda da değerini yitirmeden gelecek kuşaklara ilham kaynağı olmayı hedeflemektedir.

Tanıklarla Kıvılcımlı Sohbetleri ve Kıbrıs Röportajları

Haz. Ahmet Kale, Göksal Caner Malatya, Sayfalar Kitap, 2025, 287 s.

Doktor Hikmet Kıvılcımlı’nın 54. Ölüm yıldönümünde hazırlanan bu kitap, Kıvılcımlı ile sağlında birlikte çalışmış, aynı ortamlarda bulunmuş, tanıklıkları olan bazı kimselerle sohbetler yapıp, bunları kayıt altına alınmıştır. Bu sohbetlerden ilki Av. Hidayet Kaya ile yapılmıştır. Sonrasında Emin Karaca, Av. Nizamettin Üstündağ ve Sefer Güvenç ile yapılmıştır. Kitabın ikinci kısmı ise, Kıvılcımlı Enstitüsü kararıyla Kıbrıs’a gidilip, orada yapılan önemli röportajlara ayrılmıştır. Kıvılcımlı’nın ayak izleri başlığı ile daha önce sosyal medyada videoları yayınlanmış bu röportajlar metin olarak verilmiştir. Bu sohbet ve röportajlar birinci elden tanıkların ağzından oldukça önemli bilgiler taşıyor. Hikmet Kıvılcımlı’nın daha iyi tanınması açısından önemli bir eser olarak okurlara sesleniyor.

Bilimin İzinde Cesur Türk Kadınlarının Hikayesi

Kolektif, Kırmızı Kedi, 2025, 248 s.

L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü ve 23. yılına ulaşan “Bilim Kadınları İçin” Programının desteklediği bu kitap, genç kızlara “Sen de yapabilirsin!” demeyi, yeni nesillere yol göstermeyi ve bilimin cinsiyet kalıplarıyla sınırlanamayacağını bir kez daha hatırlatmayı amaçlıyor. Bilimin İzinde Cesur Türk Kadınlarının Hikâyesi, L’Oréal Türkiye’nin “Bilim Kadınları İçin” Programından ödül alan, cesaretleri ile bilim yolunda ilerleyen bilim kadınlarının yolculuğunu anlatıyor. Onlar, toplumun görünmez duvarlarını aşarak kendi ışıklarını çoğaltan, bilime tutkuyla bağlanan ve geride umut dolu bir iz bırakan kadınlar. Her biri kendi alanında çığır açarken, aynı zamanda gelecek kuşaklara “sen de yapabilirsin” diyor. Çünkü bu hikâyeler yalnızca bilimsel başarıların değil; sabrın, inancın, hayallerin ve eşitlik arayışının hikâyelerini sunuyor.

Bizi İnsan Yapan Hayvanlar: Arkeolojide Kürk Kuyruklar ve Tüyler

Catalin Pavel, Çev. Metin Ömer, Gordium Yayıncılık, 2025, 363 s.

Tarih öncesi dönemden beri, hayvanlarla kurulan sembolik ve manevi ilişkinin insanların kültürel, bilişsel ve duygusal gelişimi üzerindeki etkisini arkeolojik referanslarla inceleyen bu çalışma, İnuitlerden İskitlere, Akdeniz medeniyetlerinden tarihöncesi İskandinav topluluklarına uzanan çok çeşitli vaka çalışmalarına dayanıyor. Yazar, kendi deyimiyle, hayvanlarla “fiziksel bir kaynak değil, sembolik bir kaynak olarak” ilgileniyor ve “nasıl pişirildiklerini” veya “kemiklerinden, boynuzlarından, dişlerinden hangi araçların, silahların veya süslerin yapıldığını” değil, “cenaze töreni alanında veya dini sanatta nasıl kavramsallaştırıldıklarını” ve “insanın kültürel evrimini nasıl etkilediklerini” bulmaya çalışıyor. Köşe yazıları sayesinde Romanya’da arkeolojiyi popüler hale getiren yazar, şair, akademisyen ve arkeolog Catalin Pavel’in Romanya’da çok satan kitabı Bizi İnsan Yapan Hayvanlar: Arkeolojide Kürk, Kuyruklar ve Tüyler, arkeozoolojiye dair kavram ve tartışmaları her okurun kolayca anlayabileceği sadelikte, eğlenceli bir dille aktarmayı amaçlıyor.

İnsanlığın İnşasında Ritüel ve Din

Roy A. Rappaport, Fol Kitap, 2025, 712 s.

Yeni Gine’nin domuz kurban edilen kabile törenlerinden Hindistan’ın renkli Holi kutlamalarına, Latin Amerika’daki karnavallardan Japonya’daki tapınak ayinlerine, Afrika’daki topluluk danslarından üç büyük dinin değişen ibadetlerine ve bayramlarına, hatta modern dünyanın eğlencelerine ve festivallerine kadar uzanan sayısız tören, ayin ve ritüel, insanın anlam, düzen ve bağlılık arayışını ortaya koyuyor.
Peki, bu baş döndürücü çeşitlilikteki pratiklerin anlamı ne? Neden icra ediliyorlar ve gelişen dünyada neden hâlâ varlıklarını sürdürüyorlar? Roy A. Rappaport, din antropolojisinin klasiklerinden sayılan bu eserinde bu sorulara antropolojinin ve insanlığın evrimsel serüveninin içinden yanıt arıyor. Ritüel ve dinin, doğaüstü inançlardan çok daha fazlasını barındırdığını, toplumları bir arada tutan, anlamı kuran, dili ve kültürü mümkün kılan bir düzen mekanizması olduğunu ileri sürüyor. Dinin kökenini doğaüstünde değil, insanın kendini düzenleme gücünde buluyor. Ritüelin yalnızca kutsalın dili değil, insanın çevresine uyumunu, ahlaki düzenini ve kültürel sürekliliğini sağlayan temel unsur olduğunu gösteriyor.

İklim Krizi Bağlamında Türkiye’de Akarsu Yönetimi – Van Gölü Havzası Üzerine Bir Araştırma

Ali Can Gözcü, Nobel Bilimsel Eserler, 2025, 332 s.

Bu kitap; Türkiye’de akarsu yönetimini iklim krizi bağlamında değerlendirmektedir. Üç ana bölümden oluşan kitapta, ilk bölümde iklim krizine ilişkin temel kavramlar, senaryolar, politikalar, toplumsal algı, krizle mücadele ve uyum süreçleri ele alınmış; iklim krizinin çeşitli sektörlere ve yaşam alanlarına etkileri disiplinlerarası bir yaklaşımla incelenmiştir. İkinci bölümde, akarsu yönetimi çok boyutlu bir perspektifle ele alınmış; temel kavramlardan başlayarak akarsuların kullanım amaçları, yönetim yaklaşımları, uluslararası örnekler ve Türkiye’deki yasal, kurumsal ve politik yapı kapsamlı şekilde değerlendirilmiştir. Üçüncü bölümde ise Van Gölü Havzası örneği üzerinden saha araştırması bulguları paylaşılmıştır. Havzanın fiziki, iklimsel ve sektörel özelliklerinin yanı sıra akarsu yönetimine dair karar alma ve uygulama süreçleri analiz edilmiştir. Ayrıca iklim krizinin Van Gölü Havzası’ndaki yansımaları ve bu krizle başa çıkma çabaları detaylı şekilde ortaya konmuştur. Bu kitap, Türkiye’de iklim krizi ve akarsu yönetimi kesişiminde özgün bir katkı sunarken aynı zamanda Van Gölü Havzası’na dair derinlemesine bir değerlendirme ile alana özgü politikaların geliştirilmesine katkı sunmaktadır.

Likenler – Tıp Bilim ve Tarih Kesişiminde Bir Simbiyoz Hikayesi

Mustafa Yavuz, Nobel Akademik Yayıncılık, 2025, 244 s.

Bir kayanın üzerinde sessizce, yavaşça ve umarsızca gelişmekte olan bir liken, yalnızca doğanın değil insanlık tarihinin de en kadim tanıklarından biridir. Antik Çağ tabiplerinin ellerinde bir tedavi unsuru, Orta Çağ’ın bilgelik metinlerinde bir şifa reçetesi, modern bilimin gözündeyse sınırları zorlayan bir simbiyotik yaşam örneğidir. Bu kitap, likenlerin hem maddesel hem de düşünsel tarihteki uzun ve katmanlı serüvenini izlemeye davet ediyor bizi. Pedanios Dioscorides’in De Materia Medica’sında başlayan iz sürme, Plinius’un doğa ansiklopedisinde genişler, Galenos’un farmakolojik yorumlarında derinleşir. İslam medeniyetinde İbn Sînâ, Zekeriyyâ er-Râzî, el-Bîrûnî ve İbnü’l-Baytâr gibi bilginlerin metinleriyle zenginleşen bu miras, Osmanlı tıp yazmaları ve halk hekimliği aracılığıyla günümüze ulaşır. Likenler, bu tarihsel dokunun sessiz ama kalıcı bileşenleridir. Ancak bu eser, yalnızca likenlerin tarihî kullanımını belgelemekle yetinmiyor. Aynı zamanda “Yaşam nedir?” sorusunu simbiyoz ontolojisi üzerinden yeniden soruyor. Bir liken ne sadece bir bireydir ne de sadece bir organizma. Liken; tıbbın, doğa felsefesinin ve epistemolojinin kavşak noktalarında duran bambaşka bir canlı varolandır. Doç. Dr. Mustafa Yavuz’un yirmi beş yıllık araştırma birikimiyle şekillenen bu eser; bilim tarihi, botanik, etnobotanik, tıp tarihi ve felsefe alanlarının yanı sıra, 2019’dan bu yana kavramsal arka planını geliştirdiği Canlı Bilimleri Tarihi ve Felsefesi alanına da eşzamanlı bir katkı sunuyor. Likenler Tıp, Bilim ve Tarih Kesişiminde Bir Simbiyoz Hikâyesi yalnızca bir canlı grubunun değil aynı zamanda bilginin kendisinin zaman içindeki yolculuğunu anlatan özgün bir çalışmadır. Eğer siz de doğanın sessiz tanıklarını tanımak, onların izinde bilime, bilim tarihine ve tıp tarihine yolculuk yapmak istiyorsanız, bu kitabı mutlaka kütüphanenize katmalısınız. Çünkü bir liken, sadece bir biyolojik varolan değil; yaşamın sınırlarını sorgulatan bir düşünce yolculuğunun da anahtarıdır.