Türkiye’de toplum, bilim, bilimsel düşüncenin toplumsal algıdaki yeri sürekli saldırıya maruz kalıyor. Çok mu abartıyoruz? Örneğin, artık adında bilim geçen bir bakanlığımız var, denilebilir. Ama bizzat bakanın kendisi üniversitelerin, bilimle bağını koparıp fizikçi veya biyolog değil, pastacı yetiştirmesi gerektiğini söylüyor. Evrimsiz biyoloji (bilim) olmaz demenin, teoriyi inanca dönüştürmek olduğunu iddia ediyor. Ülkemizde matematik, biyoloji, kimya ve fiziğin tüm bilim ve teknolojinin altyapısını oluşturduğundan habersiz politikalar izlenmeye devam ediliyor.
Evrim teorisinin bilim dünyasında tuttuğu yer, teoriyi “maymundan mı geldik?” sığlığında tanımlayanların saldırılarıyla yıkılacak değil. Bunu, teorinin açıklayıcı gücünden biliyoruz. Evrimin doğada olgusal olarak tespit edilebilmesinden biliyoruz. Ama zaten konunun bam teli burası değil. Evrim bir ideoloji değil, bilimsel bir teoriyse neden mücadele edilen bir alan haline gelmiş durumda?
Çünkü sürekli gerici hamlelerle şekillendirilmeye çalışılan bir toplumda yaşıyoruz. Çünkü bilim “patentli pasta” yapmayı değil, ufuk açıcı izleğiyle insan yaşamının iyileşmesini ve Dünya’daki tüm yaşam çeşitlerinin korunmasını sağlamalı diye düşünüyoruz. Çünkü aydınlanmış bir toplumun kendi kaderini çizebildiğini gördüğümüz bir tarihsel birikime sahibiz. Dolayısıyla evrim kuramının öğretilmesini savunmayı ve anlaşılması için çaba sarf etmeyi, yaşadığımız karanlıktan çıkış mücadelesinin bir parçası olarak görüyoruz.
Ne mutlu ki elimiz zayıf değil. Ülkemizde evrim kuramı yasaklandıkça, hurafeler yaygınlaştırmaya çalışıldıkça, evrim kuramına ilgi duyan, öğrenmek isteyen, tartışan, merak eden gençlerin, öğretmenlerin sayısı artıyor. Aydınlık için, bilimsel düşüncenin yaygınlaşması için mücadele eden biliminsanları ve aydınlar da daha fazla üretiyor.
Tüm bu katkılarla hazırlıklarına başladığımız IV. Evrim, Bilim ve Eğitim Sempozyumu’ndaki oturumlarda, geçen yüzyıllarda evrim kuramına yönelik yürütülen tartışmalardan, günümüzde evrimsel biyolojinin yanıt bulmaya çalıştığı sorulara uzanan tartışmalara yer vereceğiz. İnsan davranışının biyolojik temellerini sinirbilim alanından çalışmalarla irdeleyip, biyolojik evrimle toplumsal hareket arasındaki ilişkileri ele alacağız. Farklı çalışma alanlarında evrim kuramının yeri ve bilimin toplumsal alanda yaygınlaştırılması başlıkları da sempozyumda yer bulacak.
Karanlığı dağıtma mücadelesinin bilimsel ayaklarından birini oluşturduğunu düşündüğümüz, evrim alanındaki çalışmaların yaygınlaşması ve bu alandaki yeni tartışmaların toplumla paylaşılması amacıyla, 21-22 Aralık 2013 tarihlerinde gerçekleşecek olan IV. Evrim, Bilim ve Eğitim Sempozyumu’na tüm akademisyenleri, öğretmenleri, öğrencileri ve halkımızı davet ediyoruz.