Ana Sayfa Bilim Gündemi Biyolojik Alevi

Biyolojik Alevi

149
0
Fikret Otyam "Hünkârım" tuval üzerine yağlı boya 1994.

Dr. Hüseyin Karakuş

Hükümet kaynaklı yeni bir sosyal kriz yaşamanın eşiğindeyiz.
Geçtiğimiz hafta 6-8 ağustosta yedi büyük alevi bektaşi örgütünün ve ilgili kişilerin sosya medya sayfalarında “Yalancının Ateşi Eritmez Yağı” başlıklı bir ortak bildiri yayınlandı. Bildiri de özetle “Nihai hedefi bizi köklerimizden koparıp, birbirimize yabancılaştırarak yolumuzdan koparmak olan ‘Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığ’ ve onun yaptıklarına destek olan” biyolojik alevi (*) diye tanımlanan yol düşkünlerinden söz ediliyor; önümüzdeki 16-17-18 ağustosta yapılacak olan Hacı Bektaşi Veli anmasında yeni bir provokasyon tezgahlanmasına karşı toplum, uyanık olmaya davet ediliyordu.

Bilindiği gibi Alevi Bektaşi toplumunun bir  araya geldiği üç  büyük tören vardır. 6-7 Haziran Abdal Musa Şenlikleri, 29-30 Haziran Pir Sultan Abdal Kültür etkinlikleri ve 16-17-18 Ağustos Hacı Bektaş anma törenleri.  Yayınlanan bildiri 2 temmuz 1993’te Sivas’ta yaşananları akla getiriyor.

2002’den beri Türkiye’yi AKP hükümetleri yönetiyor. Her konuya olduğu gibi Alevi bektaşi sorununa da el attılar. Özünde Sünni İslam kaynaklı bir yönetim olan AKP iktidarının Alevi İslam sorununa nasıl bir çözüm önereceğini tahmin etmek güç değildir. Amaç, Sünni İslam ruhban örgütlenmesi olan Diyanet İşleri Başkanlığı çatısında ele alınacak Anadolu Aleviliğinin, İslamın tasavvufi folklorik bir  zenginliği olarak sindirilip asimilasyonunu sağlamaktır. Geçtiğimiz 20 yılda bunun örneklerini yaşadık. 2008-2009’da Muharrem orucu açma yemekleri, 2009-2010’da Alevi Çalıştayları düzenlediler. Alevi kimliğini konuşmaya can attılar, sıra zorunlu din dersleri, cemevleri ibadethanedir konularına gelince suspus oldular. Ardından entegrasyon aşamasına geçtiler. Cami-cemevi projesi devreye sokuldu. Biyolojik aleviler hazırdılar ama hükümetin kendi içlerindeki kavgadan dolayı proje iptal oldu. Entegrasyon olmadı, entegrasyonla asimilasyonu birlikte yapma kararı alındı. Kurbağanın haşlandığını farketmemesi için Diyanetin dışında kalınarak, kültür ve turizm bakanlığına bağlı “Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı” (kısaca ‘Devşirme Başkanlığı’ demek daha doğru olur) kuruldu. Başına MHP çizgisinde bir akademisyen getirildi. Devlet Bahçeli cemevlerinin ibadethane olmasından sözederken, yeni başkanın cemevlerinde mescit açılma önerisi vardı. Belli ki cami-cemevi projesi manken değiştirip defileye tekrar çıkacak.

Yerel yönetimlerin ağırlıklı olarak CHP’ye kaptırılmasıyla, cemevlerinin belediye olanaklarını kullanarak hükümete “muhtaç” olmaktan kurtulması söz konusuydu. Bu bağlamda Devşirme Başkanlığın kurulması ve cemevlerinin bir kararname ile zapturapt altına alınması hayati önem taşıyordu.

Devşirme Başkanlık iki görev üstlendi. Ekonomik baskı (Geleneksel alevi önderleri olan dedeleri diyanet imamı gibi maaşa bağlayarak kontrol etmek, cemevlerinin elektrik giderlerini karşılayarak bağımlı kılmak), yönetsel baskı (muhtarlık, vakıf dernek gibi örgütlenme biçimleriyle kurulmuş cemevlerini bir kararnameyle başkanlığa bağlamak.)

Her yıl ağustos ayında Hacı Bektaşta, belediye ev sahipliğinde üç gün süren Hacı Bektaşi Veli anma törenleri düzenleniyor. Kültür bakanlığı ve kardeş belediyeler destek oluyorlar. Bu yıl anmaların ulusal düzeyde 61incisi, uluslararası düzeyde 35incisi düzenlenecek. Kültür bakanlığı törenlere olan desteğini çekti ve devşirme başkanlık adına alternatif tören düzenleme kararı aldı. Şimdi aynı mekanlar kullanılarak 14-15-16 ağustosta devşirme başkanlığın töreni, 16-17-18 ağustosta Hacı Bektaş Belediyesinin töreni yapılacak. Törenlerin çakıştığı 16. günde ortak mekanlara devşirme başkanlığın el koyması söz konusu.

Devşirme başkanlığın kurulması, cemevleri yönetimlerine el konulması, alternatif törenlerle ortalığın karıştırılmasına karşı ilgili tüzel kişilikler başta Anayasa mahkemesi olmak üzere tüm hukuksal yollara başvurması ve halkı bu konuda bilgilendirmesi şarttır.

(*) “Biyolojik” canlıya ait, canlılığa özgü demektir. Biyolojik bütün özellikler, genetik kodlarla yeni doğana taşınır. Genetik kodlar değişmez değildir. Çevre koşulları, süreç içinde genleri değişime zorlar. Gen kodlarında mutasyonel değişimler oluşur. Canlılar, genlerindeki mutasyonel değişimle bir dönüşüme uğrayarak çevre koşullarına uyum sağlarlar. Güneşin nadir vurduğu isveç-norveçte tenlerin beyaz, saçların sarı olması; güneşin sürekli ve dik vurduğu ekvator kuşağında tenlerin koyu kahverengi, saçların siyah olması örnektir.

Alevi islamiyete özgü dinsel bir terim, alevilik sosyolojik bir olgudur. Genetik kodlarla geçmez, mutasyonel değişimle oluşmaz. Biyolojik alevi deyimi  Alevi anne baba birlikteliğinden doğan anlamında kullanılmaktadır. Anadoluda alevi köyleri isim isim bellidir. Bir alevi köylü olmak, alevi olduğunuza dair yeterli kanıttır. Örneğin Ermeni tehciri esnasında öksüz yetim ortada kalmış ermeni çocuklara alevi köyleri sahip çıkmış, onları kendi çocukları gibi bakıp, büyütmüşlerdi. Bu çocuklar da anne babaları alevi olmadığı halde, alevi ailenin içinde alevi olarak yetiştiler yani alevi oldular. Demek ki alevi olmak, alevi anne babadan olmaktan öte alevi olarak yetişmek anlamına gelmektedir. Biyolojik alevi diye alevilerin içinden dışlanan, olumsuzlanan kişi, alevi anne babadan olduğu halde bir alevi olarak yetişmemiş kişidir. Alevi olarak yetişmek alevi olmanın asıl belirleyicisidir.