Ana Sayfa Dergi Sayıları 257. Sayı Çocukluktan yetişkinliğe bir yolculuk: Gölgeni tanı, kendini bil

Çocukluktan yetişkinliğe bir yolculuk: Gölgeni tanı, kendini bil

678

PATİKA / Nalan Mahsereci

Bu Patika’yı, annelik deneyimini içeren bir roman ve birkaç kuramsal kitaptan hareketle ebeveynlik teması üzerine yazmayı planlamıştım. Gelin görün ki, bir atasözü cevheriyle ışıldayan “Hayat biz başka planlar yaparken başımıza gelenlerdir” sözü, yaşadıklarımla bir kez daha doğrulandı. Bir grup arkadaşımla Le Guin okumaları yapmaya devam ederken, Yerdeniz Büyücüsü’nün tam da geçen ay konu ettiklerim üzerine kurulu olduğunu gördüm. Ursula K. Le Guin’in eserlerinde “yolun dönüştürücülüğü” teması üzerinde yürüdüğüm patikadan erken dönmüştüm. Yerdeniz Büyücüsü romanının kahramanı Ged’in Yerdeniz’in adaları ve denizlerinde ilerlerken yaşadığı dönüşüm, ömür denilen yolun belki de en zorlu kısmıydı, çocukluktan yetişkinliğe geçişi içeriyordu. Eh, ilk yazı planımdan da fazla uzaklaşmış sayılmazdım: İkisinde de bir çocuğun büyümesine eşlik etmek vardı.

Gölgene bak
“Gölge” metaforu, Ursula K. Le Guin’in eserlerinde yolculuk teması kadar belirleyiciliği olan bir unsur. 1974’de yaptığı bir konuşmanın metni olan “Çocuk ve Gölge” adlı denemesinde, Andersen’in bir masalından yola çıkarak şöyle tanımlıyor gölgeyi: “Gölge, nezih, uygar bir yetişkin olma sürecinde baskı altına alınan her şey. Gölge, adamın engellenmiş bencilliği, itiraf edilmemiş arzuları, hiç etmediği küfürler, hiç işlemediği cinayetler. Gölge onun ruhunun karanlık yüzü, kabul edilmeyen ve kabul edilemez olan.”  Aynı denemede devam ediyor: “Gölge, bilinçli zihnin karanlık kardeşidir. Kabil, Caliban, Frankestein’in canavarı, Bay Hyde. Dante’yi cehennemde gezdiren Vergilius, Gılgamış’ın dostu Enkidu, Frodo’nun düşmanı Gollum. Ruhumuzun ikizini taşıyan hayalet.”(1)

Ursula, gölge metaforunu psikiyatrist Carl Gustav Jung’un izinde kullanıyor. Jung’a göre herkesin bir gölgesi vardır: Bilinçdışına itilmiş, bastırılmış, olumsuz anlamlar atfedilmiş tüm dürtü ve deneyimlerinin toplamıdır. Gölgemize karanlık ve kötü yanlarımızdır deyip geçemeyiz. Yetişme sürecimizde ailemizden başlayarak uygarlık tarafından kontrol altına alınan tüm yanlarımızı temsil eder: İlkel, yabanıl, çocuksu, dürtüsel, güçlü, canlı, hayvansıdır. Olası yıkıcılığımıza olduğu kadar olası yaratıcılığımıza da açılan kapıdır aynı zamanda. Gölgemizi tanımak, onu yaratıcı alanlara yönlendirmenin, kendimiz ve başkaları için zararsız hale getirmenin ilk adımıdır. Ona bakmamız, tanımamız, kabul etmemiz gerekir. Gölgemize ne kadar az bakarsak, o kadar kararır, yoğunlaşır ve benliğimizin kaldıramayacağı bir ağırlığa ulaşır. Görmezden gelinmeyi kabul etmez, kontrol dışı bir şekilde ortaya çıkar. Bilincin içeremediği, zihnin taşıyamadığı gölge, dışarıya da yansıtılacaktır: Kötü olan başkasıdır.

Ursula’ya göre kişi, ancak gölgesiyle yüzleşir, onu kabullenirse, “tam” olur ve büyür. Yerdeniz Büyücüsü tam da bu yolculuğu anlatır; yakından bakalım:

Kendini bul
Yetenekli ve çevik Ged’in büyücülük potansiyeli erken yaşta anlaşılmıştır. Büyücü olarak yetiştirilirken, çabuk kavraması ve becerileriyle yaşıtlarından sivrilir. Küçümsendiğini hissettiği iki ayrı olayda, gücünü kanıtlamak için yasaklı büyüler yapmaktan çekinmez. İlk denemesinde, karanlık bir gücün dikkatini çeker. İkinci denemesinde ise güç tamamen serbest kalıp Ged’e saldırır ve Başbüyücü’nün ölümüne neden olur. Açığa çıkmasına yol açtığı karanlık, artık Ged’e musallat olmuştur. Adalararası yolculuklarında, bir gölge gibi Ged’in peşindedir. Ged, gölgenin yönlendirmesiyle gittiği bir adada, kilit altında tutulan daha büyük bir kötülük tarafından yandaşlığa ikna edilmeye bile uğraşılır. Sonunda gölgeden kaçamayacağını, aksine onu kovalaması gerektiğini anlar.

Ged, harita üzerinde çizildiğinde sarmal biçiminde ilerlediği görülen güzergâhı(2) boyunca, gücünün sınırsız olmadığını, her şeyi çözemeyeceğini fark edecektir. Ayrıca yapılan her büyünün bir bedeli vardır. Büyüye gerçekten gerekli durumlar dışında başvurulmamalıdır. Dünyanın dengesini bozmamayı gözetmek gerekir. Güç, sorumlulukla dizginlenmelidir. Kayıplar yaşayacak, hatalarından dersler çıkaracak; sabretmeyi öğrenecek, alçakgönüllü ve sorumluluk sahibi olacak, olgunlaşacaktır.

Yolculuğun sonunda, dostu Vetch ile birlikte ıssız denizlere açılır ve burada nihayet gölgeyi yakalar. Gölge, önce, annesini kaybetmiş bir öksüzken onu itip kakan babası; sonra ona yasaklı büyüyü yapması için meydan okuyan rakibi Jasper; en sonunda da onu ölüler diyarına geçmeye ikna eden Pechvarry’nin yüzlerine bürünerek yaklaşmaktadır. Ged, gölgenin aslında kendisinin bir parçası olduğunu; içindeki kıskançlık, kibir, güç arzusu ve ölüm korkusu gibi karanlık yönleri temsil ettiğini anlar. Gölgesiyle bütün olduğunu anlamış, onu yenemeyeceğini, onu tanıyarak kontrol edebileceğini görmüştür. Ged’inki bir büyüme yolculuğudur.

Büyü mü, bilim mi?
Bilim dergisinde büyünün ana unsur olduğu bir fantastik romandan söz edilmesini tuhaf karşılayanlarınız olabilir. Yerdeniz’de büyü kavramı, varlıkların özünü ve hareket kurallarını öğrenmek ve bu bilgiyle dünyayı yönlendirmek sanatı olarak ele alınıyor. Pekâlâ aynı tanım, bilim ve uygulanması olan teknoloji için de geçerlidir. Örneğin romanda büyücülüğün temeli olarak geçen “İsimlendirme Büyüleri”, bir şeyin ancak gerçek ismini bilirseniz ona hükmedebileceğinizi söyler. İsimler de ancak o varlığın özü tanınarak bilinebilir. Bilimde de varlıkları adlandırmak, kategoriler içinde sınıflamak, özelliklerini tanımlamak, diğerleriyle bağlantısını ortaya çıkarmak, o varlığı anlamayı, dolayısıyla ondan yararlanabilmeyi sağlar. Sözü Asimov’la bağlamak yerinde olacaktır: “Yeterince gelişmiş bir teknoloji, büyüden ayırt edilemez.”

DİPNOTLAR

1) Ursula K. Le Guin, “Çocuk ve Gölge (1974)”, Kadınlar, Rüyalar ve Ejderhalar içinde, Çev. Deniz Erksan-Bülent Somay-Müge Gürsoy Sökmen, Metis Yay., ss.30-41.

2) Ursula Le Guin Yerdeniz’de geçen altı kitap yazmıştır. Serinin ilk kitabı olan Yerdeniz Büyücüsü’nü yazarken Yerdeniz Takımadalarının haritasını da çizmiştir.

Önceki İçerikDemokrasi ütopyası
Sonraki İçerikKitapçı rafı
Nalân Mahsereci
İÜ Eczacılık Fakültesi mezunu. Eczacı ve popüler bilim yayıncısı. Başta Bilim ve Ütopya ile Bilim ve Gelecek olmak üzere, #tarih, Roman Kahramanları, Papirüs, Aydınlık, Cumhuriyet Kitap Eki, Radikal Kitap Eki gibi dergilerde çok sayıda yazısı, söyleşisi ve çevirileri yayımlandı. "Savaş Emek Kitabı - Gel Ey Seher" adlı biyografik bir nehir söyleşi kitabı ve "Hayal Hızı Çetesi İnsanın Atasını Arıyor" adlı bir çocuk kitabı bulunuyor.