Araştırmacılar, bazı ötegezegenlerin fiziksel ve kimyasal yapılarının Dünya’ya benzediğini keşfetti.
California Üniversitesi’nden Alexandra Doyle tarafından yönetilen bir ekip, asteroitler veya mini gezegenlerin yörüngeden düşen yıldızlarının atmosferini analiz ettikten sonra bu bulguya ulaştı.
Beyaz Cüceler olarak bilinen bu ölü yıldızlar, yaşlanan yıldızların hidrojen bakımından zengin dış tabakalarından ayrılmasının ardından geriye kalan çekirdeklerdir. Böylelikle elde edilen sonuç, Güneş kütlesinin yaklaşık yarısı kadar bir vücut ve kabaca Dünya’nın büyüklüğünde bir gövdedir.
Beyaz Cüceler’in yüzeyleri hidrojen ve helyum içerir. Magnezyum, demir ve oksijen gibi daha ağır elementler yerçekimi ile merkeze doğru çekilir. Bununla birlikte, spektrografik analiz, yaklaşık 25.000 santigrat derece etkin bir sıcaklığa sahip cücelerin yüzde 50’sinde bu elementlerin atmosferde izler olarak kaldığını ortaya koymaktadır. Doyle ve arkadaşları, bu gezegenlerin oluşumunda oksijenin etkisini değerlendirdiler.
Bu anlamda oksitlenme derecesi, onları oluşturan jeokimyasal işlemlerin kilit bir göstergesidir. Sonuçlar, Güneş Sistemi’nin jeokimyasının hiçbir şekilde benzersiz olmadığını ve gerçekten de evrende çok yaygın olabileceğini gösterdi.
Science dergisinde yayınlanan araştırma için biliminsanları “Bizim verilerimiz, Dünya dahil olmak üzere, Güneş Sistemi’ndeki kayalık gezegenlerin jeofizik ve jeokimyasal olarak benzer olması gerektiğini gösteriyor” yorumunda bulunuyor.
Kaynak: https://cosmosmagazine.com/space/distant-exoplanets-not-so-different-to-earth
