Fosil, gezegenimiz tarihinde yaşamın kendisidir. Bir kaya parçasında milyarlarca yıl öncesinin yaşamından arta kalan taşlaşmış kalıntılardır. 4,5 milyar yıllık geçmişte yaşamın kanıtları fosillerdir. Yer tarihinin derinliklerindeki yaşama yolculuk etmek istiyorsanız, sizi oraya götürecek “taşıt” fosillerdir. Bu heyecanlı yolculuğa ancak fosiller eşliğinde çıkabilirsiniz.
Fosiller yalnız evrimle ilgili bilgiler vermez. Zaman, eski iklimler, eski yaşam ortamları (deniz, göl, kara, bataklık vb.) gibi bir dizi önemli konu hakkında bilgi verebilir; maden, petrol gibi ülke doğal kaynaklarının keşfi için önemli veriler oluşturabilir. Koleksiyonculukta kullanılabilir.
Fosiller tabii ki evrimin en önemli kanıtlarıdır. Özellikle geçiş formlarının fosilleri yaşamda evrim zincirinin halkalarını oluşturmada önemli kanıtlardır. Her yeni keşif, evrimin teori değil, bir gerçek olduğunu vurgular.
Fosil nerede aranır?
Fosil bulmak için nereye, hangi taşa bakacağınızı bilmeniz gerekir. Amatör dahi olsanız, belli bir bilgi birikimi edinmeniz gereklidir.
Örneğin, metamorfik, diğer adıyla başkalaşım geçirmiş kayalar ya da volkanik kayalar ile magma kayaları içinde fosil aranmaz. Bu basit ama son derece önemli bir bilgidir. Çünkü bu kayaların oluştuğu ortam yüksek ısı ve basınç altındadır; bu da fosilleşmeye şans tanımaz. Fosil çoğunlukla çökel, tortul (sedimenter) kayalar içinde bulunur. Bazı özel korumalar canlıyı çok farklı ortamlarda fosilleştirebilir. Örneğin, kızgın volkan külleri, Pompei’de insan dahil tüm canlıları bir kül kılıfıyla sarmıştır. Canlılar o andaki şekilleriyle korunmuştur. Ya da silis içeren gayser püskürmeleri, etraflarındaki florayı fosilleştirebilir. Örneğin İskoçya’da Alt Devoniyen (408- 360 milyon yıl önce) yaşlı Rhynie çörtleri (çakmaktaşı, SİO2) böyle oluşmuştur ve içinde zengin bir bitki topluğu barındırır.
Bu ender durumlar dışında, hangi fosil için hangi çökel kaya aranacağı bilgisi önem kazanmaktadır. Örneğin dinozor fosilleri denizel çökellerde bulunmaz, okyanusların derin bölgelerinde yaşayan ammonit denilen omurgasız hayvan karasal çökeller içinde olamayacağı gibi, göl çökellerinin içinde ya da sığ deniz ortamını temsil eden kayalar içinde de aranmaz. Gene insan fosillerini, sucul bir ortamı temsil eden kireçtaşı tabakaları içinde arayamayız. Aktualizm ya da güncelcilik prensibi fosil arayıcıların referansı olmalıdır. Günümüz geçmişin aynısıdır. Tabii ki insan, denizde ya da gölün içinde yaşamamaktadır.
Fosillerin önemi
Karakteristik fosiller, paleontolojinin (fosilbilim) en önemli doğal nesneleridir. Bunlar dünya tarihi içinde belli zaman aralıklarında yaşamış ve nesli tükenmiş canlılardır. Örnek olarak dinozorları, uçan sürüngenleri, trilobitleri, 1. Zaman’da yaşamış mercanları, ahtapotların atası ammonitleri, geçiş formlarının fosillerini sayabiliriz. Örneğin bir Archaeopterix… Kayaların içindeki fosillerin ait olduğu canlıların yaşadığı süre ne kadar kısa olursa, o fosil de o kadar değerli olacak, çünkü kayaya çok daha iyi yaş verebilecektir. Ancak bu yaş mutlak (kesin) bir yaş olamayacaktır.
Paleontolojide fosiller yalnız bilimsel açıdan önemli değildir. Eski yaşamı temsil eden birçok canlının geçirdiği fosilleşme, bazen onu, göze güzel gelecek şekilde de oluşturabilir. O zaman fosiller görünümleri nedeniyle değerli olabilir. Bu fosiller bir de ender bulunuyorsa, o zaman çok daha aranır ve kıymetli olacaklardır. Bunlar fosil koleksiyonerleri açısından önemlidir. Son teknolojiler, gerçeği ile sahtesini ayırt edemeyecek kadar başarılı fosil yapımına olanak sağlamaktadır. Hatta yepyeni bir canlının fosilini dahi yapmanız ve belli bir süre sonra bunu ender bulunan bir fosil olarak bilim dünyasına sunmanız günümüz teknolojisiyle mümkün olabilmektedir. Örneğin, reçinenin içine sinekleri koyup “Bunlar 50 milyon yıldan beri değişmeyen canlılardır” diyebilirsiniz. Ya da insan kafatasına maymun çenesi koyup (piltdawn adamı) yeni bir kafatası yapabilir ve bunu bilimsel buluş olarak açıklayabilirsiniz. Çok daha güncel bir örnek, tüylü dinozorlarla ilgili olanıdır. Başka başka tüylü dinozorlara ait fosil parçalarını bir araya getirerek yeni bir fosil (Arkeoraptor) oluşturabilirsiniz. Bu fosil, Nature dergisine konu olabilecek kadar da ciddiye alınabilmiştir. Bu etik dışı davranış, ne yazık ki insana aittir.
Kaynak: Mehmet Sakınç, 50 Soruda Yer’in Evrimi, Bilim ve Gelecek Kitaplığı, Ocak 2011, 1.Baskı. s.77-79