Leman Atalay
İhanete Uğrayan Sosyalizm: Sovyetler Birliği’nin Çöküşünün Arka Planı, Roger Keeran ve Thomas Kenny tarafından yazılmış, Sovyetler Birliği’nin çöküş sürecini derinlemesine analiz eden bir eser. Kitap, Sovyetler Birliği’nin dağılmasını sadece ekonomik veya siyasi nedenlere indirgemekle kalmıyor, aynı zamanda ideolojik ve sosyal dinamiklere de dikkat çekiyor. Yazarlar, sosyalist sistemin içinde oluşan yozlaşmayı, bürokratik engelleri ve reformların yanlış yönlendirilmesini ele alarak, bu faktörlerin birleşiminin çöküşe nasıl zemin hazırladığını detaylı bir şekilde tartışıyorlar.
Tarihsel arka plan
Kitap, Sovyetler Birliği’nin çöküşünü anlamak için Bolşevik Devrimi’nden başlayarak gelişen tarihsel süreci ayrıntılı bir şekilde inceliyor: 1917 yılında kurulan Sovyetler Birliği, Marksist-Leninist ideolojiyi temel alarak sosyalist bir devlet olarak yapılandırıldı. Ancak. Lenin’in ölümünden sonra Stalin’in iktidara gelmesiyle, sosyalist idealler ile pratik uygulamalar arasındaki ilk büyük çatışmalar ortaya çıktı. Ancak, Stalin’in siyasi sahneye birdenbire çıkmadığını belirtmek önemlidir. Stalin, 1898’de Gürcistan’daki demiryolu işçileri arasında yaptığı siyasi çalışmalardan itibaren sağlam bir devrimci geçmişe sahipti. Stalin dönemi, ağır sanayileşme, zorunlu kolektivizasyon ve devletin tüm alanlarını kapsayan merkezi kontrol politikaları ile şekillendi. Hruşçov’un Stalin’i eleştirisi ve ona yönelik “destalinizasyon” politikaları, Sovyetler Birliği’nde önemli bir dönüm noktası oldu. Hruşçov’un bu eleştirel yaklaşımı, Sovyetler Birliği’nde daha fazla reform ihtiyacını gündeme getirerek, Gorbaçov dönemindeki “glasnost” ve “perestroika” gibi reformlara zemin hazırladı.
İdeolojik çatışmalar ve reformlar
Gorbaçov’un 1985’te iktidara gelişi, Sovyetler Birliği’nin çöküş sürecinde önemli bir dönüm noktasıdır. Gorbaçov, Sovyet ekonomisini ve siyasi yapısını yeniden canlandırmak amacıyla Perestroika (yeniden yapılandırma) ve Glasnost (açıklık) politikalarını başlattı. Ancak bu reformlar, beklenenin aksine, Sovyet sistemi içinde köklü değişimlere neden oldu ve sistemin içsel çelişkilerini daha da belirginleştirdi. Reformların, parti içindeki güç dengelerini bozması, bürokratik yapıda çatışmaları artırdı ve sosyalist ideallerin daha da zayıflamasına yol açtı.
Ekonomik faktörler
Ekonomik zorluklar, Sovyetler Birliği’nin çöküşünde kritik bir rol oynadı. Keeran ve Kenny, Sovyet ekonomisinin yıllar içinde nasıl zorlandığını ve bu sorunları nasıl derinleştirdiğini ayrıntılı bir şekilde analiz ediyorlar: 1980’lerin sonlarına gelindiğinde, Sovyet ekonomisi ciddi bir durgunluk içindeydi. Tarım ve sanayi üretimindeki düşüş, halkın yaşam standartlarını olumsuz etkiledi. Savunma harcamalarının yüksekliği, sivil sektörlerdeki yatırımları engelledi ve ekonomik büyüme potansiyelini azalttı. Gorbaçov’un reformları ise bu sorunları çözmek yerine daha da derinleştirdi ve Sovyet ekonomisinin yaşadığı kriz, sosyalist sistem üzerinde yıkıcı bir etki yarattı.
Siyasi ve toplumsal çatışmalar
Kitapta, Sovyetler Birliği’nin çöküşünde siyasi faktörlerin de önemli bir yer tuttuğu vurgulanıyor. Gorbaçov’un reformları, parti içindeki çatışmaları artırarak merkezi otoritenin zayıflamasına neden oldu. 1991 Ağustos darbe girişimi, Sovyetler Birliği’nin dağılmasında belirleyici bir rol oynadı; bu girişim, Gorbaçov’un otoritesini tamamen sarstı ve Sovyetler Birliği’nin sonunu hızlandırdı. Ayrıca, Glasnost politikasıyla birlikte toplumdaki gizli hoşnutsuzluklar gün yüzüne çıktı ve bu durum, Sovyetler Birliği’nin farklı bölgelerinde bağımsızlık taleplerini körükledi. Milliyetçi hareketler, merkezi hükümetin kontrolünü kaybetmesine ve sonunda Sovyetler Birliği’nin dağılmasına yol açtı.
Sonuç ve Sovyetler Birliği’nin çöküşünün anlamı
Kitabın sonunda yazarlar, Sovyetler Birliği’nin çöküşünün 21. yüzyıldaki anlamını tartışıyor. Sovyetler Birliği’nin çöküşü, dünya çapında sosyalist hareketler için büyük bir darbe olarak değerlendiriliyor. Ancak, Keeran ve Kenny, bu çöküşün sosyalizmin başarısızlığı olarak görülmemesi gerektiğini, aksine Sovyet modelinin yanlış uygulamalarının ve içsel çelişkilerinin bir sonucu olduğunu savunuyorlar. Yazarlar, sosyalizmin geleceği için bu deneyimden alınacak derslerin önemine dikkat çekiyor ve sosyalizmin yeniden yapılandırılması için bir yol haritası sunuyorlar.
Kitap, hem tarihsel bir analiz hem de ideolojik bir eleştiri olarak önemli bir eser. Sovyetler Birliği’nin yıkılışına dair sadece yüzeysel açıklamalarla yetinmeyen okuyucular için derinlemesine bir bakış sunuyor. Bu yüzden, sosyalizm ve Sovyet tarihiyle ilgilenen herkes için okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Fidel Castro konuyu şöyle ifade etmiş: “Sosyalizm doğal nedenlerden ölmedi; yaşanan bir intihardı.” Eğer yaptığımız kalıcı bir değere sahip olacaksa, bu, ilk sosyalist devleti enkaz haline getiren “umursamazlıklar”ın tartışılmasının ileri taşınması sayesinde olacaktır.
-İhanete Uğrayan Sosyalizm, Roger Keeran, Thomas Kenny, Çev. Murat Akad, Yazılama Yayınevi, 2024, 326 s.