Ana Sayfa Antropoloji İlk Britanyalı koyu tenli, mavi gözlüydü! Mezolitik İngiltere’sinden on binyıllık kalıntı: Cheddar...

İlk Britanyalı koyu tenli, mavi gözlüydü! Mezolitik İngiltere’sinden on binyıllık kalıntı: Cheddar Adamı

1576
Cheddar Adamı’nın, kafatası temel alınarak, “paleo sanatçılar” Alfons ve Adrie Kennis tarafından yeniden yapılandırılmış kafa modeli.

Sunuş: Aşağıda okuyacağınız Kerry Lotzof’un yazısı, Doğa Tarihi Müzesi’nin (Natural History Museum) sitesinde yer almıştır. Dr. Ahmet Kerim Gültekin tarafından dilimize kazandırılmıştır.

Somerset – Cheddar Gorge’daki Gough’s Mağarası’nda 1903’de keşfedilen mezolitik bir iskeletten alınan antik DNA’lar, Doğa Tarihi Müzesi’ndeki biliminsanlarının İngiltere’deki en eski modern insanlardan birisinin portresini oluşturmalarına yardımcı oldu.

Cheddar Adamı yaklaşık 10 binyıl evvel yaşadı. Muhtemelen İngiltere’de bugüne değin bulunmuş, türümüze ait en eski bütün Homo sapiens iskelet oldu. İskeletten alınan antik DNA üzerinde yapılan yeni araştırma, biliminsanlarının Cheddar Adamı’nın portresini ve mezolitik İngiltere’sindeki yaşamını ortaya koymalarına yardımcı oldu. Belki de en büyük sürpriz, İngiltere’nin en erken modern insan yerleşimcilerinin beklediğiniz gibi görünmeyebileceğidir. Değişen çevre koşullarına insan adaptasyonunu araştıran Dr. Tom Booth, müzenin insan kalıntıları koleksiyonuyla yakından ilgilenen bir post-doktora araştırmacısı.

Tom, “Bugüne kadar yaygın olarak, insanların 45 binyıl kadar önce Avrupa’ya gelişleriyle birlikte daha soluk deri edinmeye hızla adapte oldukları sanılıyordu” diyor ve ekliyor, “Solgun deri, UV ışınlarını absorbe etmekte daha iyidir ve insanların, güneşin az olduğu iklimlerde, D vitamini eksikliğinden kaçınmalarını sağlar.” Gel gelelim, Cheddar Adamı’nda genellikle Sahraaltı Afrika’yla ilişkilendirilen deri renklenmesinin genetik izleri vardır.

Konservatör Effie Verveniotou, Doğa Tarihi Müzesi’ndeki “İnsan Evrimi” sergisine gitmeden önce, İngiltere’de bugüne kadar bulunmuş en eski ve bütün modern insanın, Cheddar Adamı’nın iskeletini inceliyor.

Bu keşif, Avrupa genelinde bulunan diğer bazı mezolitik insan kalıntılarıyla da uyumludur. “O sadece bir kişi, ama dönemin Avrupası için de bir gösterge” diyor Tom ve ekliyor, “Siyah derililerdi ve çoğunun, mavi ya da yeşil, soluk renk gözleri ve koyu kahverengi saçları vardı. Cheddar Adamı insanların hangi genetik özelliklerin birlikte işlediğine dair beklentilerini bozuyor. Görünen o ki solgun gözler Avrupa’ya soluk deriden ve sarışın saçlardan çok önce geldi; ki bu da tarımın varışından önce değildi. O bize, geçmişteki insanların neye benzediklerini bugünkü insanların neye benzediklerine dayanarak varsayamayacağımızı ve bugün görmeye alıştığımız özellik çiftlerinin ayarlanmış şeyler olmadığını hatırlatıyor.”

Cheddar Adamı kimdi?

Cheddar Adamı (modern insanlarla aynı), siyah derili ve mavi gözlü bir mezolitik avcı-toplayıcısıydı. 166 cm boyundaydı ve 20’li yaşlarında öldü.

İskeleti 1903 yılında, popüler bir turistik eğlence merkezi olan Gough’s Mağarası’nın su tahliyesi iyileştirmeleri sırasında gün yüzüne çıkarıldı.

Cheddar Gorge’daki Gough’s Mağarası’nda kazı çalışmaları yürütülürken.

İlk bulunduğunda, onun abartılı bir yaklaşımla 40-80 binyıl öncesine tarihlenen, İngiltere’nin en erken insanı olduğu iddia edildi. Fakat 1970’lerden sonra gelen radyo-karbon tarihleri onun yaklaşık 10 bin yıl önce yaşadığını öne sürdü. İskeleti, genellikle kadınlarda bulunan, dar bir leğen kemiğini gösteriyor. Alnındaki deliğin bir enfeksiyondan mı kaynaklandığı, yahut kazı çalışmalarındaki bir darbeye mi ait olduğu ise belirsiz.

O zamanın Avrupa’sındaki tüm insanlar gibi, Cheddar Adamı, laktoza toleranssızdı ve bir yetişkin olarak sütü hazmedemiyordu (ç. n.: “laktoz intoleransı” süt ve süt ürünlerinin içerisindeki şekeri (laktoz) sindirememe problemidir. Bitkilerin ve hayvanların evcilleştirilmesinden önceki milyonlarca yılda yaşayan hemen bütün Homo türleri, yetişkinliklerinde, büyük olasılıkla süt ve süt ürünlerini tüketemezlerdi.)

Cheddar Adamı’nın diyetinde yabanöküzü de varmış. Yabanöküzleri, 17. yüzyıla kadar sürüler halinde yaşardı.

Cheddar Adamı’nın yaşadığı zamanlarda İngiltere, Avrupa anakarasına bağlıydı ve ormanlık alanlar giderek yoğunlaşmaktaydı. “Cheddar Adamı çoğunlukla avcı-toplayıcı olan bir gruba aitti” diyor Tom ve ekliyor, “Av etinin yanı sıra tohumlar ve kabuklu yemişler topluyor, oldukça karmaşık hayatlar sürüyorlardı.”  Tohumlara ve kabuklu yemişlere ek olarak, diyetinde kızıl geyik, yabanöküzü ve bazı tatlı su balıkları da vardı. Yabanöküzü sürüleri, sıcak dönemlerde oldukça boldu. 17. yüzyılda yok oldular. Et ve süt için beslenen evcil sığırlar, onların soyundan gelenlerdir.

Mezolitik İngiltere’sinde kültürel hayat

Cheddar Adamı kaydedilmiş herhangi bir hayvansal yahut kültürel kalıntıyla bulunmamış olsa da, diğer mezolitik yerleşimler onun diyeti ve parçası olmuş olabileceği kültürel hayata dair ipuçları sunmaktadır.

Cheddar Adamı’ndan binyıl kadar önceye tarihlenen Star Carr, Yorkshire’ın kuzeyinde bir mezolitik yerleşimidir.

Orada biliminsanları (belki başlık olarak kullanılmış) kafaya geçirilen kızıl geyik kafatasları, kehribar dahil yarı-değerli taşlar, kantaşı ve demir sülfür ile mezolitik İngiltere’nin bilinen en eski oymalı killi kolyesini buldular. Kesin olarak söylemek imkânsız olsa da, benzer nesneler Cheddar Adamı için de aşina olabilir.

Cheddar Adamı’nın kafatası.

Sıradışı bir mağara mezarı

Bu zaman dilimine tarihlenmiş mezolitik insan kalıntılarının hemen hepsi mağaralarda bulunmuştur ve mağarada defin, bölgede güçlü bir gelenektir. “Cheddar Adamı’nın bulunduğu yerin yaklaşık bir 1,5 km yukarısında, Aveline’s Hole olarak bilinen bir başka mağara, İngiltere’deki mezolitik mezarlıkların en büyüklerinden birisidir. Arkeologlar, 100-200 yıllık kısa bir dönemde tortulaşmış, 50 bireye ait kalıntılar buldular” diyor Tom. Cheddar Adamı vakası oldukça sıra dışı, çünkü toplu gömülerin yaygın olduğu bir dönemde yalnız gömülmüş olarak bulundu.

“Çökeltilerden kurtarıldı, fakat gömüldüğü mü yahut zamanla mağaradaki doğal mineral çökeltilerle mi kaplandığı açık değil” diyor Tom ve devam ediyor, “dolayısıyla özel birisi olabilir ya da belki sadece orada kıvrılıp ölmüş olabilir.”

Birçok Viktorian (dönemi) kayda göre, çok miktarda kemik, dişler ve yok olmuş hayvanlar, çakmaktaşı bıçaklar ve kemik aletler, ne yazık ki el arabasıyla dışarıya taşınmış ve atılmış. Bazıları mağaranın erken dönem sakinlerinden kalmış olmalı. Fakat mümkündür ki, bazıları da Cheddar Adamı ve bölgede yaşamış diğer insanların hayatlarıyla ilgili ilave ipuçlarıydı.

 Antik DNA’ya yeni bir deneme

Antik DNA’dan bilgi almak zahmetli bir iş olabilir. Dr. Selina Brace müzede antik DNA üzerine uzmanlaşıyor ve Cheddar Adamı’yla yakından ilgileniyor. “Antik DNA, çalıştığınız örneğin binlerce yıllık olduğu anlamına gelmez” diye açıklıyor ve ekliyor, “sadece DNA’nın verileri daralmış demektir.”  Organizma ölür ölmez, DNA kırılmaya başlar. Aynı zamanda sıcaklık ve rutubet, elde edilecek verilerin kalitesinde büyük fark yaratır. Gough’s Mağarası’nın istikrarlı soğuk ortamı ve doğal mineral çökelti katmanları Cheddar Adamı’nın DNA’larının saklı kalmasına yardımcı oldular.

Cheddar Adamı’nın DNA’sını almak için kullanılagelen yolu Selina açıklıyor: “Bir insandan yahut hayvandan antik DNA elde etmek için aradığınız şey, içinde mümkün olduğunca DNA’sını korumayı başarabilmiş, kalınca bir kemiktir. Bacak kemikleri ve dişler gibi, DNA’nın bozulmamış olabileceği, kalın kemikler ve (diş) minelerine bakardık, fakat son iki yılda petorus (ç.n. şakak kemiğinin sert bölümü ) ve iç kulak kemiği gibi insan vücudunun en yoğun kemiklerini kullanmaya başladık.”

İngiltere Doğa Tarihi Müzesi’nden biliminsanları Dr. Selina Brace, Prof. Ian Barnes, Prof. Chris Stringerve, Dr. Silvia Bello, Cheddar Adamı’nın yeniden yapılandırılmış üç boyutlu kafasıyla poz veriyorlar.

Selina, “Fakat bu her sorunu çözmüyor” diyerek devam ediyor, “halen kullanışlı DNA’yı elde etmekte başarısız olabilirsiniz. Fakat vücut, soğuk ve durağan bir sıcaklıkta, iyi bir ortamda tortulaşmışsa, petrous (şakak kemiğinin sert bölümü ç.n.) kemiği kullanışlı bir antik DNA bulabilmek için iyi bir yerdir.”

DNA’yı çıkardıktan sonra Selina ve araştırma ekibi, genoma rasgele yayılmış milyonlarca DNA parçacığını tanımlamayı içeren yeni nesil dizileme kullanarak, Cheddar Adamı’nın DNA’sının bir kütüphanesini oluşturdular ve modern insan genomuna kıyasla ne bulduklarının bir haritasını çıkardılar.

“Birçok genetik bilgi elde ettik, fakat ne tür bir bilgi aradığınızı bilmeniz gerekir” diyor Tom ve ekliyor, “Bilhassa fiziksel özelliklere bakan rekreasyonel bir DNA testi gerçekleştirdim, yaygın değerlendirmelerini kullanarak, belirteçleri yararlı bir şekilde listelemişlerdi.  Bu belirteçlerin listesini, Cheddar Adamı’nın portresini çıkarmamıza yardımcı olmaları için, kendi biyoenformatik laboratuvarımıza gönderdik.”

Cheddar Adamı modeli, paleontolojik yeniden yapılandırmalarda uzman, Kennis & Kennis Reconstructions tarafından yapıldı. Bu sanatçılar, iskeletin ölçülerini aldılar, kafatasını tarayarak 3D yazıcıda modelleri için temel çıkardılar.

“Elbette yüz yeniden-yapılandırmaları biraz bilim, biraz da sanattır,” diyor Tom ve devam ediyor, “fakat değişik bölgelerdeki insanların dokularının ne kadar kalın olduğuna dair bazı standartlar vardır, dolayısıyla yüzün morfolojisini geliştirirken bu teamülleri kullanabilirler.”

Cheddar Adamı ile modern İngilizler akraba mı?

Günümüz İngiliz insanları, genetik atalarının yaklaşık yüzde 10’nu Cheddar Adamı’nın ait olduğu Avrupa nüfusuyla paylaşıyor, fakat doğrudan nesli değiller.

Güncel fikir, Cheddar Adamı’nın ait olduğu mezolitik nüfusun, çoğunlukla İngiltere’ye göç eden çiftçilerce sonradan yerinden edilmiş olduğu yönünde.

Cheddar Adamı’nı yeniden yapılandırmak

Çeviren: Fıratcan Firik

İlk Britanyalının koyu tenli derisi, kıvırcık saçları ve mavi gözleri olduğu hakkında bir araştırma ortaya çıktı.

“Cheddar Adamı” diye bilinen, en eski eksiksiz Britanyalı iskeleti, bir yüzyıldan daha uzun bir süre önce Somerset’teki Gough Mağarası’nda ortaya çıkarılmıştı. Ancak fosillerden yüz yapımıyla birlikte, DNA’sı üzerinde yapılan incelemeler, genç adamın düşünüldüğünden de koyu bir tene sahip olabileceğini gösteriyor.

Ortalama 300 kuşak önce yaşamış olan “Cheddar Adamı”nın tasvirleri, açık bir renk tonunda yapılırdı. Ancak Doğa Tarihi Müzesi ve UCL’den DNA uzmanları tarafından yapılan evrimsel araştırmalar, Kuzey Avrupa’daki atalarıyla olan pigmentasyonel benzeşmelerin sonradan gerçekleşmiş bir gelişme olduğunu gösteriyor.

Araştırma ve yeniden modelleme sürecinin Channel 4 için bir belgeseli çekildi. “The First Brit: Secrets Of The 10.000 Year Old Man” adındaki belgeselde konuşan, Doğa Tarihi Müzesi’nden, araştırmanın yöneticisi Prof. Ian Barnes “Benim için ilginç olan şey ten rengi değil, bugün kimsede göremeyeceğiniz özelliklerin uyumudur” diyor. “Sadece koyu ten rengi ve mavi gözler değil, çünkü bu uyumu yakalayabilirsiniz, fakat yüz şekli de farklı. İşte tüm bu uyum, onu bugün etrafta göreceğiniz insanlardan farklı kılıyor.”

Prof. Barnes ve Dr. Selina Brace, iskeletin kafatasındaki kulak kemiğine 2 mm’lik bir delik açarak, ortaya çıkan kemik tozundan DNA bilgisine ulaşmışlar. Barnes ve Brace, Cheddar Adamı’nın kafatasını taramışlar ve “paleo sanatçıları” olarak da bilinen ve tükenmekte olan memelilerin ve eski insanların canlandırmalarını yapan Alfons ve Adrie Kennis tarafından da üç boyutlu modeli üretilmiş. Genelde Neanderthal modelleri tasarlayan ve dünyadaki birçok müze için yapay örnekler yaratmış olan ikizler, Cheddar Adamı’nın yaratmak için 3 aylarını harcamışlar. Alfons, “Adamımız buz devri sonrasında yaşadığı için gerçekten heyecanlandık. Onun nasıl bir insan olduğunu gerçekten merak ettik. Kalın kaşlı bir Neanderthal yerine, daha zarif bir yüz yaratmak muhteşemdi” diyor.

Cheddar Adamı’nın 20’lerinde öldüğü ve gerçekten iyi beslendiği düşünülüyor. Onun Britanya’ya ulaşmasından çok önce burada yerleşen topluluklar olmasına karşın, ondan önce yok olmuşlardı ve Cheddar Adamı, adadaki sürekli yerleşimin ilk işaretlerini verdi.

Genetik olarak, mezolitik dönemde yaşamış, İspanya, Macaristan ve Lüksemburg’dan gelen “Batılı avcı-toplayıcılar” olarak bilinen bir gruba aittir. Ataları buz devrinden sonra Ortadoğu’dan Avrupa’ya göçmüştü; bugün beyaz Britanyalıların yüzde 10’u bu gruptan gelmektedir.

“Paleo sanatçısı” Alfons, “İnsanlar bugün kendilerini yaşadıkları ülkeye göre tanımlıyorlar ve atalarının da aynı kendileri gibi olduğunu sanıyorlar. Ve sonra aniden bir çalışma gösteriyor ki, eskiden genetik olarak şu anda olduğumuzdan tamamen farklıydık. İnsanlar şaşıracak ve belki de göçmenler için bu hikâye biraz daha ilgi çekici olacak. Ya da belki illa ki ‘bir yerden olmak’ fikri zorunluluğu ortadan kalkacak. Hepimiz göçmeniz.”

Kaynak: BUSINESS INSIDER

KaynakNatural History Museum
Önceki İçerikBellek oluşumunun moleküler mekanizmaları ortaya çıkarıldı!
Sonraki İçerikKurtuluş Savaşı ve anti-emperyalizm
Etnolog Dr. - KHK'yla ihraç edilen barış akademisyeni