Ana Sayfa Bilim Gündemi Hubble’ın annesi: Nancy Roman

Hubble’ın annesi: Nancy Roman

1386

NASA’nın gökbilim dalındaki ilk başkanı olan Nancy Roman, Hubble Uzay Teleskopu’nun (HUT) erken dönem gelişmelerini yönetti.

93 yaşında yaşama veda eden Nancy Roman NASA’nın ilk gökbilim başkanıdır. Nancy Roman, aynı zamanda Amerika’nın uzay ajansının yönetici konumundaki ilk kadındır ve Hubble Uzay Teleskopu’nun tasarlanması ve geliştirilmesiyle sorumlu yönetim kurulunda gözetim görevindeydi. Bu görevi nedeniyle NASA, Nancy Roman için “Hubble’ın annesi” tanımlaması yapmıştır.

Uzay ajansının açılmasından altı ay sonra Nancy Roman, 1959 yılında NASA’ya katıldı ve uzaydan gökbilim çalışmalarının programlanması ve geliştirilmesi görevine atandı. Nancy, ABD’nin tüm eyaletlerini dolaşarak değişik üniversitelerdeki gökbilimcilerle konuşup onların isteklerini dinledi. Nancy, gökbilimcilerle uzaydan yapılacak gözlemlerin avantajlarını da anlattı; uzayda gök cisminin görüntüsünü bulanıklaştıracak atmosfer olmadığını, gözlemleri yarım gün durduran gün ışığı da olmadığını dile getirdi.

Nancy Roman, 1960 yılında 30 gökbilimciyi ve NASA mühendislerini bir araya getirerek büyük, genel-amaçlı bir uzay teleskopu fikrini tartışmaya açtı. Sözü edilen uzay teleskopunun ederi, en büyük yer konuşlu teleskopun ederinin 20 katı olacaktı, bu nedenle katılımcıların herkese sağduyulu gelecek bir sonuca ulaşmalarını istedi. Gökbilimciler uzay teleskopunun ne için kullanılacağını, mühendisler de böylesi bir aygıtın nasıl yapılabileceğini açıklayabilmeliydiler. Biliminsanları ve mühendisler aynı teknik dili konuşmadıklarından Nancy Roman onlar için yorumlayıcı oldu.

Bu buluşma uzay teleskopunun oluşturulması için temel oldu, ancak bazı önemli teknolojilerin kesin olarak geliştirilebilmesi için projenin tamamlanması 1970 yılına dek uzadı. Yeni teknolojilerden birisi, ilk dijital kamerayı olası kılan CCD çipleriydi. CCD’ler kullanıma hazır duruma gelince, Nancy Roman Hubble Uzay Teleskopu’nun yapımı için programı oluşturdu. Bu, özen, dikkat isteyen bir çalışmaydı ve teleskop 1990 yılında uzaya çıktığında Nancy Roman NASA’dan 11 yıl önce emekliye ayrılmıştı, ancak projenin danışmanıydı ve kadınların bilimsel çalışmalara katılmaları için salık veren bir uzmandı.

11 yaşında gökbilim kulübü kuruyor
Nancy Roman, müzik eğitmenliği yapan Georgia (Smith) ve jeofizikçi Irwin Roman’ın tek çocukları olarak Tennessee eyaleti Nashville’de doğmuştu. Romanlar, babanın işi nedeniyle gezgin bir aileydi, Oklahoma, Teksas, New Jersey, Michigan ve Nevada eyaletlerinde dolandılar. Nancy, Michigan eyaletindeyken annesinin onu doğaya götürdüğünü anımsıyordu. Anne, Nancy’e kuşları, bitkileri ve hayvanların yanı sıra takımyıldızlarını ve kuzey ışıklarını da gösteriyordu. Babası Nancy’nin doğal yaşama ilişkin sorularını bilimsel olarak yanıtlıyordu. Bu tavırlar Nancy’nin merakını körüklemişti.

Nancy Roman, 25 Aralık 2018 yılında 93 yaşındayken hayatını yitirdi.

Nancy’nin gökbilime olan ilgisi ailenin Nevada eyaletine göçüyle başladı. Evleri şehir ışıklarından uzak Reno kenarındaydı ve Nancy yıldızların büyüleyiciliğine kapılmıştı. Henüz 11 yaşındayken arkadaşlarını bir gökbilim kulübünde birleştirdi. Kulübe üye olanlar takımyıldızları hakkında birlikte kitap okuyacaklar ve ilgili takımyıldızlar içindeki alışılmamış, dikkat çeken gökcisimleri hakkında bilgileneceklerdi. Nancy bu ilgisi nedeniyle halk kütüphanesine gidiyor, uzay ile ilgili kitapları hevesle okuyordu. Böylece gökbilimci olmaya karar verdi. Ancak, bu amaca doğru gidiş beklendiği kadar kolay değildi. Lisede Latince yerine cebir dersi almayı istedi. Bunun üzerine danışmanı sert bir biçimde sordu: “Niçin Latince yerine matematiği seçiyorsun?”

Kadından gökbilimci olur mu?
Nancy okul yaşamı boyunca kadınların biliminsanı olamayacağı inancıyla sürekli karşılaştı. Ancak, Pennsylvania’daki Swarthmore Kolej’de, biliminsanı olma yönünde ilk desteği aldı. Bir gün laboratuvarda çalışırken fizik bölüm başkanı kadınların fizikten uzaklaşmaları gerektiğini söylediğini itiraf ettikten sonra, Nancy’nin “fizikte başarılı olacağına” inandığını söyledi. Nancy Roman 1946 yılında gökbilim bölümünden mezun oldu. Chicago Üniversitesi’ne geçtikten üç yıl sonra gökbilim dalında doktorasını aldı ve üniversitenin Yerkes Gözlemevi’nde çalışmaya başladı. Ancak, Yerkes Gözlemevi’nde altı yıl profesyonel başarısı sonrasında dahi geleceği güvende değildi.

Nancy, kalıcı kadroda değildi, ilgili kadroların hep erkeklere verildiğini gördü. 1955 yılında şans Nancy’e gülmüştü, ABD Hükümeti’nin Washington DC’deki Naval Research Laboratuvarı bir gökbilimci arıyordu. Nancy kadroya başvurdu ve alındı. Dört yıl sonra, yeni kurulan NASA’nın uzay gökbilim programı için bir gökbilimci aradığını duydu. Nancy yine kadroya alındı ve NASA’da erkeklerin kendisine eşit davrandığını duyumsadı.

Hubble Uzay Teleskopu’nun önemi
Hubble Uzay Teleskopu’nda en önemli noktaya ulaşmak için yaptığı çalışmanın bir bölümünde Nancy, çok sayıda daha küçük uzay gözlemevleri geliştirdi ve bütçelendirdi. Özellikle “Yörüngede Dolanan Gökbilimsel Gözlemevi” (Orbiting Astronomical Observatory) programı bağlamında 1966-1972 döneminde dört uzay gözlemevi serisi uzaya fırlatıldı. Bu serideki uzay gözlemevleri, Yer atmosferinin engellemesi nedeniyle, Yer konuşlu teleskoplarla gözlenemeyen moröte dalgaboylarında gökcisimlerinin ilk yüksek nitelikli gözlemlerini yaptı.

Hubble Uzay Teleskopu evrene ilişkin bakışımızı değiştirdi.

Ancak, bizim evrene ilişkin bakış açımızı değiştiren Hubble Uzay Teleskopu’ydu. Hubble Uzay Teleskopu elde ettiği görüntülerle ve gökbilimin tüm alanlarını devrimci bir şekilde değiştirmesiyle kamunun hayranlığını kazandı, çünkü Nancy Roman’ın 1960 yılında yaptığı toplantıda uzay teleskopunun genel amaçlı olması ve erişeceği sınırların yalnızca onu kullanacak olan gökbilimcilerin imgelem gücüyle belirlenmesi gerektiğinde ısrarlı tavrı vardı. Başlangıçta, çalışma süresi 15 yıl olarak planlanan Hubble Uzay Teleskopu, şimdi (2018 yılında) 28. yılını tamamlamıştır.

Nancy Roman, 25 Aralık 2018 yılında yaşamını yitirdi.

Kaynak: THE GUARDIAN

Önceki İçerikMars’ta erken yaşam ile bağdaşabilecek organik bileşikler keşfedildi
Sonraki İçerikKimyanın en büyük gizemlerinden biri olan benzen molekülünün davranışı aydınlatıldı