Görsel açıklaması: MRI’da beynin yandan görünüşü.
Duke ve MIT’den biliminsanları, beyinde, konuşmada kilit rol oynayan konuşma zamanlamasına hassas bir bölge keşfetti. Zamanlama, insan konuşma yeteneğinin yapısında başlıca rolü oynar. Fonem ses birimidir: Fonemler, dil olgusunun en küçük yapıtaşıdır. Ortalama 30-60 milisaniye sürerler. Karşılaştırıldığında heceleme işi 200-300 milisaniye sürmektedir. Pek çok diğer kelime ise daha uzun sürer. Konuşmayı anlamak için beynin, hızla gelişen bilgi akışını bir şekilde birleştirebilmesi gerekir.
Duke’de araştırma sürecinde yardımcı uzman olarak çalışan psikolog ve nörolog Tobias Overath, işitme sisteminin diğer duyu sistemleri gibi etraftan gelen yoğun bilgi bombardımanının üstesinden gelmek için bir kısa yol oluşturduğunu söylüyor.
Nature Neuroscience’da yayımlanan bu çalışmada belirtildiğine göre, Overath ve ekibi bir konuşma yığınını yaklaşık 30-960 milisaniye aralığındaki bir uzunlukta olacak şekilde kestiler. Daha sonra uzmanlar “konuşma deseni” adını verdikleri, yeni sesleri kullandıkları yeni bir ses algoritması oluşturarak parçaları bir araya getirdiler. Konuşma deseni parçalarını kısalttıkça, konuşmanın orijinal yapısından ne kadar kısalırsa o kadar fazla bozulma olduğunu belirlediler.
Araştırmacılar bu konuşma deseni oluşturulurken beyinde neler olduğunu izleyebilmek için katılımcıların beyinlerini fonksiyonel manyetik rezonans yöntemiyle “gerçek zamanlı”olarak incelediler. Ekibin hipotezi, konuşma deseni daha uzun segmentlerden oluştuğunda, beynin belli bölgelerinin konuşmaya daha çok katılabileceği yönündeydi.
Gerçekten de 480-960 milisaniyelik kesitlerde, 30 milisaniyelik desene göre beynin superiortemporalsulcus (STS) bölgesinin epeyce yüksek aktivite gösterdiği izlendi.
Zıt bir şekilde, beynin ses işlemesi sürecine katılan diğer bölgelerinde ise konuşma deseni değişikliğine yanıt alınmamıştı. Bundan önce STS’nin işitsel ve diğer duyu sistemlerini birleştiren bölge olduğu biliniyordu. Ancak konuşma yapısının zamanlamasına olan duyarlılığı şimdi görüntülenmiş oldu.
STS’nin aktivasyonu için diğer tüm açıklamaları bertaraf etmek için araştırmacılar konuşmayı taklit eden pek çok kontrol sesiyle testler yaptılar. Bunlardan birinde ritimsiz ses frekansı, diğerinde aralıksız bir konuşma ve diğerinde ise çevre sesleri kullanıldı. Kontrol uyaranlarının her biri önce 30 veya 960 milisaniyelik aralıklara bölündü; daha sonra katılımcılara dinletilmeden önce tekrar birleştirildi. Bu kontrol uyaranları uygulandığında, STS bölgesinde desenleme manipülasyonuna karşı herhangi bir yanıt gözlenmedi.
Overath’a göre çalışmalarında, STS’de görünecek etkinin, konuşmanın özgün sürecine bağlı olduğuna, diğer açıklamalara bağlı olmadığına emin olabilmek için tüm çarelere başvuruldu. Konuşma duraklamaları veya bilgisayardan çıkan bazı doğal seslerin seslerini kullanmak gibi.
Grubun bir sonraki amacı, fonetiği İngilizceden epeyce farklı olan örneğin Mandarince gibi dillerde STS’nin yanıtını izlemek olacak. Ya da anlaşılır ve bir anlamı olan konuşma kullanılarak benzer deneyler yapılacaktır. Dil konusunda beynin baskın bölümü olan sol tarafta, benzer konuşmalarla daha kuvvetli bir etkinlik beklenebilir.
Çeviren: Dr. Ebru Oktay
Kaynak: http://www.sciencedaily.com/releases/2015/05/150518135232.htm