Hatırlanacağı gibi Leipzig Max Planck Enstitüsü’nde çalışan Alman araştırıcılar, soyu tükenmiş hominidlerin genomunu ortaya çıkarmaya çalışırken, modern insanda bulunan, konuşma ve dil ile ilişkili bir genin varyantını Neandertaller’de buldular. Araştırmacıların Current Biology’nin Kasım sayısındaki yayınlarına göre Neandertaller’in konuşmaları olası görülüyor şeklinde açıklamalarda bulundular.
Peki Neandertaller konuşabiliyor muydu?
Konuyu Metin Özbek’in Bilim ve Gelecek Kitaplığı’ndan çıkan 50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi çalışmasından alınan kaynak ile yanıtlamaya çalıştık.
Organize avcılığı bilen, ateşi çok iyi denetim altına alan, ölüsünü gömen, standart tipte çeşitli aletler yapıp bunların tekniğini kuşaktan kuşağa aktarabilen Neandertal’in, konuşma dilinden yoksun olduğunu söylemek ona biraz haksızlık olur.(1) Ancak, bir tarihöncesi atamızın konuşup konuşmadığı konusunda elimizde kesin bir kanıt yoktur. Zaten, konuşmanın gerçekleşmesine olanak veren anatomik sistem oldukça karmaşıktır. Konuşma denildiğinde sinir sistemi, beyin kabuğunun temporal ve parietal bölgeleri, gırtlak ve yutak morfolojisi, göğüs kafesi, solunum sisteminde rol oynayan kaslar, diyafram boşluğu, kafa kaidesi açısı, ağız boşluğu, burun delikleri, dil kemiğinin anatomisi ve konumu ve dil kökündeki kaslar hep birlikte göz önünde bulundurulmalıdır. Ne yazık ki bu saydığımız özelliklerin büyük çoğunluğu yumuşak dokuları ilgilendirmekte olup, fosil insanlarda zamanla çürüyüp yok olmuşlardır.
Önceleri, Neandertal’lerin konuşma yeteneğinden yoksun olduğu düşünülüyordu. 1980’lerin ortalarında, J. L. Heim adlı Fransız paleontolog, La Chapelle-aux-Saints Neandertal’inin kafa kaidesindeki onarımın hatalı olduğunu, yeni ve gerçekçi biçimde yapılan onarımda kafa kaidesinde tıpkı modern insandaki gibi belirgin bir bükülme bulunduğunu açıklayınca; bilim dünyası Neandertal’in konuşma yeteneğinden kuşku duymamaya başladı. Amerikalı araştırıcı David Frayer de söz konusu Neandertal’in yeniden onarılmış kafatası üzerinde kaide bükülme açısını ölçtü ve elde ettiği değerin bir ortaçağ iskelet serisinde bulduğu ortalama değere benzer olduğunu gösterdi.
1989’da İsrail’in Kebara adlı bölgesindeki kazılar sırasında bulunan bir Neandertal erişkini ile beraber in situ durumda çok iyi korunmuş bir dil kemiği (os hyoid) ele geçti. Bilindiği gibi, dil kemiği dil kaslarının içine gömülü olan bir kemiktir. Boğazdaki işgal ettiği pozisyon larinks ile çok sıkı ilişki içindedir. Kebara Neandertal insanının dil kemiği gerek biçimi, gerekse boyutları açısından modern insanın dil kemiğiye büyük benzerlik gösterir. Bu gözlemden hareketle, fosili bulmuş olan İsrailli araştırıcı Baruch Arensburg Neandertal’lerin anatomik olarak modern insan gibi konuşma kapasitesine sahip olduğu görüşünü ortaya attı. Fosil hominid’lerde insan konuşma yeteneği hakkında önemli bir ipucu sayılan iyi korunmuş bir kafa kaidesi ile dil kemiğinin kazılarda bulunması çok düşük bir olasılık sayılsa da, yakın bir dönemde İspanya’da gün ışığına çıkarılmış olan bazı fosiller belki bu konuda önemli bilgileri bize kazandırabilir; gerçekten de Atapuerka bölgesindeki La Sima de los Huesos depozitlerinde (orta pleistosen, aşağı yukarı 300 bin yıl öncesiyle yaşlandırılmaktadır) ele geçen 5 no’lu kafatasında(2) kaide kısmı çok iyi korunmuş durumdadır. Üstelik burada hemen hemen tam olan iki dil kemiği de bulundu. Bu olağanüstü buluntular üzerindeki ayrıntılı çalışmalar bittiğinde insanın konuşma yeteneğinin kökeni hakkında belki daha fazla bilgi elde edebileceğiz.
Kaynaklar:
1.Lieberman, P., 1975; “On the origins of language”, An İntroduction to the Evolution of Human Speech, Macmillan Publishing Co.
2.Arsuaga ve Martinez, 2006.
Kaynak: Metin Özbek, 50 Soruda İnsanın Tarih Öncesi Evrimi, Bilim ve Gelecek Kitaplığı, Ocak 2010, 1. Baskı, s. 121-123