Evrim, Bilim ve Tarih
Ergi Deniz Özsoy, Ginko Bilim, 2022, 112 s.
Bilim ve Gelecek Dergisi’nde yayınlanan makalelerinden ve bu kitap için yazılan yeni bir makaleden oluşan bu kitap, Prof. Dr. Ergi Deniz Özsoy’un evrimsel biyolojinin bulgularını küçük fakat yoğun bölümler halinde sunma çabasından doğmuş. Bölümler yazarın evrimsel genetikçi olmasının etkilerini taşısa da fosil bilim bulguları üzerinden okunan bilgilendirici, modern bilimsel içeriği önemli ölçüde yansıtan bir çalışma olmuş.
Eski Yunan’da Bilim
G.e.r. Lloyd, Çev. Fatih Özeş, Say, 2022, 428 s.
G.E. R. Lloyd’un Thales’ten Aristoteles’e Erken Yunan Bilimi ve Aristoteles Sonrası Yunan Bilimi başlıklı iki ciltlik Antik Kültür ve Toplum çalışmasını tek ciltte toplayan bu eser, Pisagorcular, Presokratik doğa filozofları, Hipokrat yazarları ve Platon aracılığı ile MÖ IV. yüzyıldan kalma bilgi, belge ve bulgular ışığında erken Yunan biliminin derinliklerine inmeyi amaçlıyor. Özellikle de pozitif bilimlerin ilk çiçeklendiği alan olan matematiğin astronomi bilimine olan katkısını açıklamanın yanı sıra tıp ile felsefe arasındaki ilişkiyi sorguluyor.
Lloyd ayrıca bilim ile felsefe ve bilim ile tıp arasındaki ilişkileri de tartışırken, erken dönem Yunan biliminin sosyal ve ekonomik ortamını ele alarak farklı yazar gruplarının güdülerini ve fikirlerini değerlendiriyor.
İnsan Bencil mi? Bireyin Toplumsallığı Üzerine Bir İnceleme
Nevzat Evrim Önal, Yazılama, 2022, 360 s.
Nevzat Evrim Önal bu kitapta, insan hakkında anlatılan “İnsan kötüdür, insan şiddet düşkünüdür, insan ekolojik seri katildir, insan bencildir…” Öyle ki, sanki Afrika savanalarında hiç iki ayağımızın üzerine doğrulmuş olmasak; alet yapmamış, bilinçlenmemiş, birbirimizle konuşmaya başlamamış, ateşler yakıp başında oturmamış, tohumu evcilleştirmemiş, uygarlıklar kurmamış, kısacası insanlaşmamış olsak, en iyisi olacaktı.” gibi öykülere karşı bir öykü yazmayı amaçlıyor. Yuvel Noah Harari ya da Richard Dawkins gibi bir yandan insanın kötücül olduğunu iddia eden, diğer yandan ise günümüz toplumunun (her nasılsa) “mümkün olanların en iyisi” olduğunu iddia eden ideologların karşısına; daha iyi bir toplum ve kendi varoluşuyla daha barışık bir bireyi inşa edebileceğimiz iddiasıyla çıkıyor. Bunun için, insanın uzun tarih yolculuğu boyunca toplum ve bireyin birlikte gelişimini takip ediyor ve bugün bulunduğumuz, pek de övülmeye değer olmayan noktaya nasıl geldiğimizi, bir çıkış arayarak inceliyor.
Dünya Çağları
F.W.J von Schelling, Çev. Mehmet Barış Albayrak, Ayrıntı, 2022, 112 s.
Dünya Çağları (Weltalter) taslakları, Schelling’in “özgürlük felsefesi” olarak adlandırılan ve en vurucu metinlerini ürettiği döneme aittir. Bu dönemin ilk adımı olan 1809 tarihli İnsan Özgürlüğünün Özü Üzerine’yi ve eşinin ölümünden sonra kaleme aldığı 1810 tarihli Clara’yı daha önce yayımlayan yayınevi 1811 tarihli Dünya Çağları ile, “özgürlük felsefesi” döneminin ikinci adımını tamamlamayı hedefliyor.
Onur Dokunulmazdır
Ferdinand Von Schirach, Alfa Yayıncılık, 2022, 136 s.
Onur Dokunulmazdır, Ferdinand von Schirach’ın 2010 – 2013 yılları arasında Der Spiegel’de yayımlanan denemelerinden oluşan bir derleme. Schirach denemelerde, iyiyi ve kötüyü, toplumun ahlaki ve etik sorunları hakkındaki fikirlerini, terörizmin demokrasiye getirdiği zorlukları, ünlülerin gösteri haline gelen duruşmaları, önleyici gözaltı veya çocuk katillerine yönelik işkence tehdidi gibi konuları ele alıyor. Ayrıca iPad’le okumanın nasıl olduğu, yazma zorunluluğunun bir yazar için gerçekten ne anlama geldiği gibi kişisel sorunlara da değiniyor.
Winnicott’la Bir Fincan Çay – Psikanaliz Sohbetleri 2
Brett Kahr, Sfenks kitap, 2022, 208 s.
Psikanalist ve ödüllü biyografi yazarı ve akademisyen Brett Kahr, “Psikanaliz Sohbetleri” serisinde psikanalizin ikonik isimleriyle kurgusal söyleşiler yapıyor. Serinin bu ikinci kitabında, Donald Winnicott ömrünün son yirmi yılında hem konut hem de görüşme odası olarak kullandığı Chester Meydanı’ndaki evine ölümünden sonra geri dönüyor. Winnicott fincan fincan çay eşliğinde yapılan bu söyleşide birincil annelik meşguliyeti, yeterince iyi anne gibi kendi geliştirdiği kavramları açıklarken, geçmişin dehlizlerine dalıp Anna Freud, Melanie Klein, John Bowlby gibi dönemin analistleriyle İngiliz Psikanaliz Cemiyeti’ndeki çatışmalarına değinmeye çalışıyor. Çocuk ruhsallığının ve iyi ebeveynliğin öneminin git gide daha çok anlaşıldığı şu günlerde, Donald Winnicott’un psikanalize kattıkları daha da anlam kazanıyor. Winnicott’la Bir Fincan Çay psikanalizin önemli kuramcıları arasında yer alan Winnicott’un yaşamı ve çalışmalarına, Freud sonrası dönemde psikanalistler arasındaki güncel tartışmalara hem alanın uzmanlarının hem de meraklılarının okuyacağı bir girizgâh niteliği olma iddiası taşıyor.
Çalışma Acısı – Emek ve Eziyet Deneyimleri
Uğur Şahin Umman, İletişim, 2022, 319 s.
“Çalışma acısı” kavramı Türkiye’de yaygın olarak kullanılmayan, pek bilinmeyen bir kavram. Uğur Şahin Umman, onlarca çalışanla yaptığı görüşmelerle bu kavramın içini alabildiğine doldurmayı amaçlıyor. Zira meslek hastalıklarından iş cinayetlerine, güvencesiz çalışma koşullarının yarattığı baskılardan mobbinge, performans sisteminin çalışanlar üzerinde meydana getirdiği tahribattan psikososyal gerilime ve daha da ötelere uzanan bir çalışma.
İlkel İnsanın Zihni
Franz Boas, Doğu-Batı Yayınevi, 2022, 279 s.
Sanayileşme ve kentleşme sonucunda 19. yüzyılda ortaya çıkan sosyoloji, toplumu anlama ve açıklama konusunda bugün de önemli bir bilim dalı olma özelliğini sürdürmektedir. Öte yandan insanı ve kültürünü, farklı ırk ve çevre koşullarında inceleyen antropoloji; günümüzde sosyal bilimlerin önemli çalışma alanlarından biri olma özelliğini kazanmıştır. Antropoloji alanında ilkel ile modern, köylü ile kentli, azgelişmiş ile gelişmiş ayırımı çok kapsamlı ve farklı açılardan ele alınmaktadır. Bu alandaki ilk çalışmalar; modern antropolojinin öncüsü, Alman kökenli Amerikalı antropolog Franz Boas (1858-1942) tarafından, İlkel İnsanın Zihni adlı eser ile ortaya konulmuştur. Irk ve çevre ilişkisinin ilk kez ele alındığı bu eser, sosyal bilimlerin en önemli klasiklerinden biri olarak kabul edilir. Franz Boas, ilkel insan ile modern insanın düşünme biçimini belirlemeye çalışır, bunların çok da farklı olmadığı anlayışına ulaşır. İlkel İnsanın Zihni; antropoloji, tarih, sosyoloji, insan hakları, psikoloji gibi alanlar başta olmak üzere hemen her alandaki araştırmacıya hitap eder. Bu niteliğiyle antropolojinin alanını, kapsamını ve yaklaşımını anlamak, insanı ve toplumu açıklamak, günümüzde de üstün ırk, üstün ulus, üstün insan ve benzeri söylemlerle varlığını farklı biçimlerde sürdüren ırkçılığa karşı, tarafsız ve ciddi bir itiraz geliştirilir.
Seneca’nın Doğa Felsefesi – Stoacı Doğa Araştırmaları Üzerine Bir İnceleme
C. Cengiz Çevik, İthaki Yayınları, 2022, 208 s.
Yazar Cengiz Çevik bu eserini şu sözlerle tanımlıyor: Seneca felsefe konulu eserlerinde bir ahlak filozofu olarak insan karşısına çıkar, insanın ve toplumun açmazlarını gözler önüne serip çözüm önerileri sunduğu için, onun aynı zamanda bir yaşam rehberi olduğunu da söylenebilir. Öz ifadeyle mutlu yaşamın nasıl gerçekleşebileceğini gösteren Seneca Doğa Araştırmaları (Naturales Quaestiones) adlı eserinde de, doğa olaylarını mutlu, huzurlu ve erdemli yaşamı hedefleyen ahlak duyuşuyla irdeler. Seneca Naturales Quaestiones’te insanları doğayı bilmeye çağırır, ona göre, doğa ilk bakışta görülmeyecek olan kutsallığını, sadece araştırmayla ve tefekkürle varılabilecek olan bağrına saklamıştır, o hâlde insan zihnen doğanın kalbine vardığında Tanrı’yı bilmeye başlar, bu, insanı insanlığının da üzerine çıkararak değerli kılan, yani ruhunu yücelten bir çabadır.
Çöküşten Zafere Lozan – Osmanlı’dan Cumhuriyet’e 200 Yıllık Mücadele
Onur Öymen, Remzi Kitabevi, 2022, 448 s.
Bu kitapta, Osmanlı İmparatorluğu’nun gerilemeden çöküşüne kadar geçen süre içinde iç sorunlar ve yönetim zaafları nedeniyle nasıl çağının gerisinde kaldığı, aynı dönemde büyük devletlerin hangi baskılara, entrikalara ve tertiplere giriştikleri, devletin iç işlerini nasıl
yönlendirmek istedikleri örnekleriyle anlatılmaya çalışılıyor. Emperyalizme karşı yürütülen Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı zaferle sonuçlandıran Atatürk, İnönü ve arkadaşlarının Lozan’da Dünya Savaşı’nın galiplerine karşı Türkiye’nin egemenliğini ve eşitliğini kabul ettirmek ve Misak-ı Milli’de çizilen hedeflere ulaşmak için ne büyük bir mücadele verdikleri ve Lozan Barış Antlaşması’yla nasıl başarıya ulaştıkları belgelerle okura sunuluyor.
Antik Çağ’da Parfüm Rotaları
Meryem Karakurt, Myrina Yayınları, 2022, 120 s.
“Antik Çağ Günlük Yaşamı” her insanın ilgi duyduğu konuların başında gelir. Bu günlük yaşam içindeki “Parfüm ve Koku” ise daha da ilgi duyulan bir konudur. Antik Çağ insanları nasıl kokuyordu, ne tür parfüm kullanıyorlardı, parfümü ne tür ham maddelerden yapıyorlardı, nasıl şişelerde pazarlıyorlardı ve nerelere nasıl pazarlıyorlardı? Dr. Meryem Karakurt’un çalışmalarının sonucu olan “Antik Çağ’da Parfüm Rotaları” adlı bu çalışmada, bu soruların cevaplarını vermeyi amaçlıyor.
Hominidlere Genel Bir Bakış
Derya Eryılmaz, Kriter Yayıncılık, 2022, 136 s.
Uzun yıllardır dünyanın birçok yerinde sürmekte olan paleontolojik kazılarda çeşitli canlılara ait fosil materyaller bulunmuştur ve bulunmaya devam etmektedir. Bu sayede birçok bilimsel soru cevap bulmakta ve birçok yeni soru da akıllara gelmektedir. Bu fosiller içerisinde önemli guruplardan bir tanesi geleneksel isimleriyle “hominidler”, günümüzdeki isimleriyle de “hominin”lerdir. Bu kitapta, 7 milyon yıllık bir geçmişe sahip olan hominid ailesi ele alınmaktadır.
Doğanın Ölümü: Kadınlar, Ekoloji ve Bilimsel Devrim
Carolyn Merchant, Otonom Yayıncılık, 2022, 400 s.
Carolyn Merchant, ekofeminist bir perspektiften başlattığı bu çalışmasında, doğa ve dişillik arasındaki asırlık çağrışımlar bize ne anlatıyor? Toprak ana bize ne sunuyor? Kıtlık ve salgınlar mı yoksa bolluk ve bereket mi? Korku mu yoksa dinginlik mi? Bu çağrışımlar ve duygularla kurulan imgelemde dişil doğayı dizginlenmek mi yoksa ona hizmet etmek mi gerek? O, engizisyon kazıklarında yakılan etkin, sinsi, büyücü kadınlar mı yoksa Rönesans’ın heykel kaidelerinde şekillendirilen edilgin, tabi bakireler mi? Peki, günümüze kadar taşınagelen bu imgelemin tarihte bıraktığı ayak izlerini takip edersek, hangi önemli uğraklara çarparız? Gibi soruların yanıtlarını arıyor. İnsanın benlik, toplum ve kozmos algısını kalıcı bir biçimde dönüştüren Bilimsel Devrim’e dönüp, büyük dönüşümün yarattığı yeni ekonomik ve bilimsel düzen, hem doğa hem de kadınlar için can yakıcı bir öneme sahip olduğunu iddia ediyor. Bu dönüşümle, merkezinde canlı bir dişil yeryüzünün olduğu organik kozmos tahayyülü, yerini mekanik dünya görüşüne bırakıyor. Doğa, kontrol edilip sonuna kadar sömürülmesi gereken bir kaynak olarak şekillenirken, kaotikliği ve üretici gücüyle bir tehdit olarak algılanan kadınlar da tahakküm altına alınıyor.